-Tanrılardan Krallara Vikingler-
Geçen hafta alıp almama konusunda tereddüt etmiştim, kitabın başlığında sorduğumda da yazarın bir başka kitabını inceleyen @Nemo adlı yardımcı oldu. İskandinav Mitolojisine ilgim olduğundan ötürü de almaya karar verdim. Bundan bir önceki okuduğum kitap Neil Gaiman’ın İskandinav Mitolojisi’ydi. Çok büyük umutlarla elime aldığım kitap bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Çünkü daha önce okuduğum Kevin Crossley-Holland’dan çıkma İskandinav Mitolojisiyle pek bir farkı yoktu. Ben Neil Gaiman’ın konuyu biraz daha derin, biraz daha farklı işlemesini beklemiştim ama neredeyse her konuda aynıydı.
Bu kitabı elime aldıktan sonra yazarın bir nevi İskandinav Mitolojisi’nin Homeros’u olduğunu fark ettim. Snorri Sturluson’un Prose Edda’sı okuduğum kitapların ana kaynağıymış. Bugün bu bilgilere ulaşabilmemizin yegane sebebi Snorri Sturluson’un tarihi kayıt altında tutmak istemesiymiş, kilisedeki gücünü kullanarak bu bilgileri toplamış. Kitabın yazarından çok yazanıymış, kitabı sadece Sturluson’a değil tüm kuzey toplumlarına atfediyorlar. Bende müthiş bir aydınlanma oldu, uzun süredir ilgimi çeken bir konuda ufkum açıldı. Beni uzun zamandır böyle mutlu eden bir kitap hatırlamıyorum, bir an önce yazarın diğer eseri olan Viking Mitolojisi’ni de okumak istiyorum. Eğer sizin de İskandinav mitolojisine, tarihine ilginiz varsa kesinlikle bu kitabı öneriyorum.
Bu arada yazar’a göre Odin’in Tyrkland’da büyük mülkleri varmış. Tyrkland diyerek bahsettiği yer Anadolu.
Hemen hemen aynı olaylar bende de oldu. Ben Gaiman’ın kitabını sevdim onun üzerine bu yazarın diğer kitabını aldım. Ama henüz okuyamadım bu kitabıda alıcam yakın zamanda.
Merhaba, şu an Zafer Avşar’ın Dabbe romanını okuyorum ve son derece heyecanlı gidiyor. İlk sayfadan beri bitmeyen bir aksiyon var ve oldukça korkutucu. Saçma sapan Dabbe filmleri ile de alakası yok. Bitirince tam yorumumu da yaparım.
Yazdıklarım tamamı Sissoylu içindi. Sanderson derslerini bile youtube dan bazen arada açar izlerim. Önü açık bir yazar ve Fırtınaışığı Arşivi ile Warbreaker güzel olduğundanda emimin. O konuda bir güvensizliğim yok. Bence de Sanderson amcanın kitaplarını alın aldırın ki çeviriler artsın.
Konuyu çok meşgul etmeden amacına uygun bir şey paylaşayım.
Anton Çehov- Altıncı Koğuş
Az sayfada bu kadar zor bir konu bu kadar sade ve etkili anlatılabilir. Rusya da üst sınıfın alt sınıflar hakkındaki umursamazlığını, rahat bir yaşam süren bir insanın düşünce ve uğraşlarıyla acı çeken bir insanınkinin ne kadar farklı olduğu akıcı bir dille anlatılmış. Sonu çok güzeldi (ne oldum dememeli ne olacağım demeli). Anton Çehov ile böylece tanışmış olduk.
Son 11-12 gün içerisinde Jules Verne’nin Buzlar Sfenksi , Kaptan Grant’ın Çocukları ve Karpatlar Şatosu kitaplarını okudum.
Jules Verne’nin kurgularında doğa tasvirleri, coğrafi şekiller, yeni keşfedilen kıtalar, keşfedilmeyi bekleyen kıtalar veya denizler hikayeye eşlik ediyor. Jules Verne’nin bir gezgin olduğunu biliyorum ancak detaylıca anlattığı tüm bu coğrafyaları gezip gördüğü için mi detaylıca tasvir ediyor yoksa başka gezginlerin yazdıkları anlattıklarından mı besleniyor bilmiyorum ama hangisi olursa olsun, tüm coğrafyayı canlı bir tasvirle anlatmayı başarıyor.
Buzlar Sfenksi,
Edgar Allan Poe’nın Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü kitabının devam kitabı olarak yazılmış veya benzer bir yolculuğun doğa üstü gizemler yerine bilimsel detaylarıyla alternatif anlatımı. Poe’nın hikayesinde yer alan gizem ve doğa üstü olaylara Jules Verne hikayesinde doğa olaylarıyla açıklamalar getiriyor. Kitabı okurken enlem ve boylamları da inceleyebileceğiniz bir harita okumanıza yardımcı olacaktır.
Kaptan Grant’ın Çocukları
Jules Verne belirli bir enlem çevresinde dünya turu yaptırıyor okura. Deniz gezisinde bulunan şişe içerisinde çıkan yardım notuyla Verne okurlarına hem dünyanın farklı noktalarının coğrafi özellikleriyle ve oralarda yaşayan yerli halklarıyla tanıştırıyor hem de coğrafi keşiflerle İngiliz sömürgeciliğinin denizaşırı sömürgeleriyle Britanya imparatorluğuna dönüşmesini anlatıyor.
Kitapta çok fazla sayıda denizcilik terimi var bu nedenle okurken yanınız da telefon, tablet gibi internet araması yapabileceğiniz bir cihazın olması okumayı kolaylaştırır. Bir de Dünya haritası da yolculuğu takip etmenizi kolaylaştırır.
Karpatlar Şatosu,
Köy halkının birtakım olayları doğa üstü olarak yorumlamaları ve bunun ekseninde gelişen olaylar anlatılmakta.
Galiba kitabın yazıldığı yıllarda henüz yeni icat edilen veya icat edilmemiş ama hayal edilen bazı gelişmeler elektrik, telefon, ses kayıt ve hatta görüntünün (bir anlamda aynalarla) uzaklara aktarılması gibi teknolojik gelişmelerin de anlatıldığı bir kitap…
Dil bilmediğim için karşılaştırma yapamam. Cümle düşüklüğü, anlamı bozuk cümleler, sonunun nereye gittiği belli olmayan cümleler veya paragraf, kelime anlam bütünlüğü gibi konularda okurken bir sıkıntı yaşamadım.
Kitaplar da az da olsa dizgi hataları vardı. Örneğin “balığa” “balıka” gibi…
Dizisini beğenmiştim, kitabını sonra okurum dedim ama kaldı öyle. Şimdi merak ettim dizisi kitaba ne kadar sadık, okumadığım için kaçırdığım kısımlar olmuş mudur acaba?
Çok karanlık bir havası yok muydu sizce de? Ben okurken çok bunaldım, dünyaya olanlar rahatsız ettiğinden midir yoksa insan ırkının düştüğü konumdan mıdır bilmiyorum ama içim karardı okurken. Kitap kötü demek değil bu tabii, aksine çok çok iyiydi.
Benim için de bilimkurgu klasikleri açısından enlerimde şu an. İneceğini de sanmam :d @SJack
Dizisi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Hayalgücümü köreltmesin diye googleda aratmadım ama şimdi bir bakınca sanırım Kubrick filmini yapmak istemiş ama senaryolaştıralamadığı için Arthur C.Clarke’ın başka bir kitabını filme uyarlamış. Dizisi nasıldı size göre? @narpal
Kesinlikle çok karanlıktı, hatta bu akşam The Best Offer izleyip içimi kararttıktan sonra bu kitabı bitirmek daha da kötü oldu. Ama bazı kurgular üzse, daraltsa, boğsa da insanı yine de etkileyici oluyor. Hatta doğru kelime ‘sarsıcı’ galiba. @Voldemort
Ben ilk diziyi izledim. Dizi çıktığında henüz daha kitap okumuyordum. Sonra araya bişeyler gitdi kaldı. Sonra kitap okumaya başlayınca hemen okudum. Kitap diziden kat kat daha iyi. Okuduktan sonra final bölümü izledim. Ama kitaba göre çok kopukluklar vardı. Kitap seride favorilerimden ama diziyi beğenmemiştim.
Ben önce kitabı okumuştum çook sonra diziyi seyrettim. O yüzden genel olarak tutarlıydı diyebilirim. Ama tek aklımda kalan Kitapta uzaylıların gelmesiyle kendilerini açık etmesi arasında 100 yıla yakın bir süre geçiyordu diye hatırlıyorum. Gelip öylece duruyorlar, taki uzay gemisi dünyadaki herkes doğduğundan beri orada diye hatırlayana kadar. Dizide tüm oyuncuları değiştirmemek için bu süreyi kısaltmak yoluna gitmiş olabilirler. Yanlış hatırlıyor da olabilrim
@Lik Konu olarak zaten ilginç geldiği için merak uyandırdığından diziyi beğenmiştim. Kitabı okumadan izlemek diziyi olduğundan daha ilgi çekici yapmış olabilir.
3 bölümlük mini dizi olduğundan çok zaman da almıyor zaten.
Evet öyle bir durum vardı. Ben genel anlamda kitap uyarlamalarını beğenemiyorum. Hayal ettiğim gibi olmadığından olabilir. Mesela A olayınfan D olayına geçiyor aradaki B-C olayı olmayınca neden yok diyorum. Ondan yoksa dizi izlenebilir sıkıntı yok. 2001 kitabında da öyle oldu. Filmi kitaba göre beğenmemiştim.