Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Biraz geç yazmış olacağım ancak kusura bakmayın.Eğer takip etmekte zorlanıranız Tor.com adlı site kitabı ve seriyi bölüm bölüm re-read adı altında özetlemekte.Biraz da yazarın üslubu nedeniyle kaçırabileceğiniz sonraki kitapları da etkileyecek olan pek çok ufak detayı ve atladığınız noktaları bulabilirsiniz. Keyifli okumalar.
The Malazan Re-read of the Fallen: Gardens of the Moon, Prologue and Chapter 1 | Tor.com

2 Beğeni

Yakın, Kumsalda ve Madde 22 kitaplarını okuyup fikrini belirtebilecek arkadaşlar var mı acaba? :smiley:

3 Beğeni

Bu aralar Vakıf serisinden sonra Dune serisinide tamamlayıp Zaman Çarkına öyle geçerim diye düşünüyordum. Fakat Dune çocuklarının henüz 140. sayfalarında olmama rağmen beni müthiş etkiledi. Kitaptaki diyalogları anlamak için o kadae yavaş okuyorum ki, yine de birşeyler kaçırdığıma dair hisler var. Mutlaka okuduğum bölümlerin özetlerini çıkarmam lazım. An itibariyle Dune serisi gözümde bir segment daha yükseldi. Ve ithakinin bu baskısının kapaklarını bir kere daha övmek istiyorum. Çok güzeller.

9 Beğeni

Felaketzedeler Evi - Guillerme Rosales

Son zamanlarda okuduğum kitaplardan bazılarını belki başkalarının da dikkatini çeker okumak ister diye paylaşmak istedim. Bu kitapta onlarda biri, zaten kısa ve okuması oldukça kolay. Tabi metin okuma açısından kolay, anlattıklarını hayal etmek hazmedebilmek biraz zor. Gerçekleri anlattığından mıdır? Yoksa gerçekten çok farklı bir psikolojiyle yazdığından mıdır? bilemedim ama çok etkileyici bir metindi benim için. Kitabın adından anlaşılacağı üzere bakım evinde yaşanılanları anlatıyor yazar. Yazarın hayatı oldukça zorlu geçmiş 2 defa Castro rejiminden kaçarak sürgün hayatı yaşamış.

Son kısmında yazarın hayatıyla ilgili sonsöz var. Eğer dikkat edip en baştaki yazarın kısa biyografi yazısını okumayıp orayı okursanız çok büyük şok yaşarsınız. Yazar kitapta bir bölümde hayal ettiği şekilde intihar ederek hayatına son vermiş. Ayrıca intihar etmeden önce aylarca her sabah 11’e doğru arkadaşını arayıp kendini öldüreceğini söylemesi de benim için gerçekten çok üzüldüğüm bir durum oldu.

Mutlaka okunması yazılan anlatılan duyguların tecrübe edilmesi gerektiğini düşündüğüm bir kitap tavsiye ederim.

Son Tiryaki - Müfit Özdeş

Bazen anlamsız güldüğüm, bazen anlatmak istenileni günümüz ve geleceğimiz açısında sorguladığım bir kitap oldu. İlk baskısı 1996 yılında yapılmış.İkinci baskısı ise içeriği genişletilerek geçtiğimiz yıl yapılmış. İçinde bazıları kısa bazıları uzun öyküler var. Bir iki tane öyküsü hariç oldukça beğendim. Çok fazla kafa karıştırıyım ne büyük yazar desinler hallerine girilmemiş. Anlatılmak istenen gayet güzel ve eğlenceli bir şekilde anlatılmış. İki Kısa Bir Uzun, Vesvese Gazı, Son Tiryaki, Firar en beğendiğim öyküler oldu.

14 Beğeni

Nevernight ın yenisi çıkana kadar Tüfek Mikrop Çelik okuyayım dedim de, bir türlü adam akıllı başına oturup hakkını veremedim 2 haftadır 100 sayfayla duruyorum hayırlısı olsun.

1 Beğeni

Çok Sesli Bir Ölüm-Rasim Özdenören

Yazarın daha önce Çözülme adlı öykü kitabını okumuş ve beğenmiştim. Bu kitabı ise o kadar beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Belki yoğun ve hasta olduğum bir dönemde okuduğumdan olsa gerek kitap elimde iki hafta süründü. İçinde dört öykü var. İlk üç öykü köyde geçiyor ve öyküler daha çok kahramanlarının psikolojisini anlatıyor. Son öykü ise şehirde geçiyor ve kısa bir roman uzunluğunda. Yazar yer yer şiirsel bir dil kullanıyor diyebilirim.

5 Beğeni


Dolaptan Temaşa bitti.

Daha önce Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarının kusurlu olduğunu, kitaplarında kaliteden çok halkı eğitme kaygısı güttüğü ile ilgili eleştiriler okumuştum bu yüzden kitaba başlamadan önce çekincelerim vardı. Dolaptan Temaşa’yı okuduktan sonra yazar hakkındaki eleştirilerin en azından bu kitap için oldukça yersiz olduğunu gördüm.

Kitabın neredeyse tamamını dün ilk kez seyahat ettiğim Gebze-Halkalı Banliyösü’nde okudum, yolculuğuma güzel bir keyif kattı.

13 Beğeni

Honore De Balzac - Gizli Başyapıt

Balzac, en ünlü yapıtlarından biri olan Gizli Başyapıt’ta, kusursuzluğu arayan ressam Frenhofer’in olağandışı öyküsünü anlatır. Başyapıtının üstünde tam on yıl çalışan bu 17. yüzyıl ressamı, resmi bitirdikten sonra iki genç hayranına gösterir. Okuru, dünya edebiyatının en çarpıcı sürprizlerinden biri beklemektedir.

Balzac’a giriş kitabım oldu; neden daha önce okumadım bilmiyorum. İlk birkaç sayfadaki betimlemeler yorsa da İhtiyar Frenhofer’in konuşmasına başlamasıyla birlikte kitap aktı gitti; aktı diyorum da zaten kitap 36 sayfa sürüyor.

Özellikle Frenhofer’in kusursuzluk arayışını dile getirdiği sözleri, kurgudışı olarak da nitelendirilebilecek seviyede önemli düşünceler. Bu fikirlerini hayran hayran okudum. Ve kitabın sonuna geldiğimde de -kitap açıklamasında söylendiği gibi sürpriz bir son bekliyordum, ama kitabın sonu beklediğimden daha da sürprizdi: Gerçekliği ararken belirsizliğin ortasında kalmak. Üzdün be Frenhofer Abi😭

36 sayfalık kitap için çok da uzatmaya gerek yok. Özetle okumanızı tavsiye ederim. Özellikle resimle uğraşıyorsanız, kesinlikle bu kitabı okuyun derim.

Bu da arka kapak yazısı:

9 Beğeni

Hırsızlar Cumhuriyeti, Centilmen Piç Serisi, Scott Lynch

Öncelikle uzun zamandır parasızlığımdan dolayı dindiremediğim fantastik dünya açlığımı sonuna kadar dindirildiğini söylemek istiyorum. Derin bir ohh. İlk kitabı çok fazla sevmiş ve ikinci kitabın kendisini yarı yolda bıraktığını hissetmiş biri olarak üçüncü kitabı kesinlikle sevdiğimi söyleyebilirim.

Genel olarak Centilmen Piç serisinin belli bir tarzı uyguladığı basit bir metodu var. Locke bir soygun planı yapar, bu soygun planı başka bir plan tarafından bölünür, Locke bu iki planı beraber yürütmeye çalışır, sonunda da ya her şeyi batırır ya da paçayı kurtarır. Bu kitapta da her şey bu basit metoda göre gidiyor. Ama yaptığı iki planın da aynı zaman diliminde geçmesi yerine biri geçmişte biri günümüzde geçiyor. Bu da sizi ilk kitaplarda olduğu gibi yormuyor.

Centilmen Piç serisinin bir diğer özelliği ise sizi son 20 sayfaya kadar büyük bir endişenin içine gark etmesi. Locke’un işleri o kadar sarpa sarıyor ki bu sefer kurtulamayacak diye tırnaklarınızı yiyorsunuz ama son 20 sayfada Locke bütün sihrini konuşturup işin içinden sıyrılıyor. Tabi buna çoğu zaman sıyrılmak denirse…

Üçüncü kitap kesinlikle bütün bu yönlerden dolayı ikinci kitaptan çok daha iyi. Ama malesef hala Capa Barsavi, Örümcek gibi karakterlerin yokluğunu fena halde çekiyor. İlk kitabın bende oluşturduğu o tehditkar Camor atmosferini hala hiçbir şehirde oluşturamadı.

Gelelim sevmek ile sevmemek arasında kararsız kaldığım yerlere. Spoilerlı konuşmayacağım ama bir şeyler ima edeceğim. O yüzden buraları okumak istemezseniz anlayışla karşılarım.
Daha ilk kitaptan Locke’un yaşadığı dünyaya hayran kalmıştım. Atacamlar, bağlıbüyücüler, sırlar… Ama Locke’un bunların peşinde koşmayacak biri olması birazcık üzmüştü beni. Sonuçta Locke atacamların nasıl yapıldığını öğrenmeye çalışacak biri değildi ve o öğrenmezse biz de öğrenemezdik. Diğer yandan ise ilk defa bir karakterin kendi küçük dünyasında kalmasından hoşnuttum. Locke diğer fantastik hikayelerdeki akranları gibi dünyayı değiştirmiyordu. Ne Rand gibi müjdelenmiş kurtarıcı, ne Sam gibi yüzük yok edicisi ne de Kvothe gibi Kral katiliydi. O kendi çapında bir hırsızdı ve ben bundan mutluydum.

Ama bu kitap Locke’a “biri” olduğunu söyledi ve onu içinde yaşadığı dünyanın merkezine oturttu. Bundan ne kadar mutlu olduğumu ilerdeki kitaplar gösterecek. Şimdilik sadece meraklıyım diyelim.

Bir diğer konu ise eski bir düşmanın mezarından kalkıp gelmesi. Açıkçası ben Şahinci’den alınan intikam hazzından gayet memnundum onun yeniden bu şekilde karşımıza çıkıp büyük bir tehdit haline gelmesi açıkçası birazcık canımı sıkıyor. Yani aynı şeyleri bir daha yaşamak, pöff. Umarım en azından dördüncü kitapta değil de beş ya da altıncıda biz onu unutmuşken çıkar.

Size fantastik bir hikayeden duyduğum açlığı belirtmiştim değil mi? Yazdıklarıma bakarak bunu kolaylıkla anlayabilirsiniz gibi. Kitap ilk kadar olmasa da beni oldukça tatmin etti. Puanım: 8/10

HIRSIZLARI REFAHA KAVUŞTUR!

16 Beğeni

İlk kitaptaki cam dolu torba ile iskence etme sahnesi nasıldı ama,çok iyi değilmiydi ya?:slight_smile:

1 Beğeni

Evet , fantastiğe olan açlığınız yorumunuzda apaçık belli oluyor. Öyle iştahla anlattınızki benim de fantastik açlığım kabardı. :slight_smile: Ama elimde daha bugün başladığım Dan Simmons’un müthiş romanı Terör var. Hele bir bitsin de.:joy::joy:

4 Beğeni

İthaki Karanlık kitaplardan yayınlanan John William Polidori’nin Vampir kitabını okudum. Kitap Yankı Enki’nin sunuş yazısıyla başlıyor. Yazıda yazar hakkında, kitabın yazılma ve yayınlanma süreci hakkında detaylı bilgiler veriliyor.

Vampir öyküsü, sunuş, mektuplardan alıntı ve giriş bölümlerini hariç tutacak olursam 23 sayfa civarında. Kitap bir klasik, vampirli öykü, roman, dizi, filmlerin öncüsü.

Diğer yazdığım yorumlarımda yaptığım gibi yine olay akışından bahsetmeyeceğim, çünkü okuyacak olanlar var.

Başka da diyecek sözüm yok :slight_smile:

14 Beğeni

Marco Polo (Çizgi Roman)


Bu kitap Marco Polo’nun seyahatlerini anlattığı “Milione” kitabının (Her yayınevi farklı isimle çevirdiği için kitabın orijinal ismini yazdım.) çizgi roman hali. Çizgi roman diyorum ama bildiğimiz çizgi romanlar gibi değil, aşırı minimalist bir yapıda. İlk başta buna pek alışamayıp yadırgadım, ama sonrasında bu durum yavaş yavaş geçti.

Hikayeyi kısaca özetlemek gerekirse: Marco Polo’nun babası ve amcası, Çin Hükümdarı Kubilay Han’dan aldıkları emirle Papa’nın yanına gitmek üzere Venedik’e dönerler. Venedik’te, artık 15 yaşına gelmiş Marco Polo’da bu ikiliye katılır ve Marco Polo’nun seyahatleri böylelikle başlar. Bu kitapta Marco Polo, Venedik ve Çin arasındaki seyahatlerinde gördüklerini ve yaşadıklarını anlatır. (Tabii çoğu seyahat Kubilay Han’ın isteği üzerine gerçekleşir.)

Gerek çizimlere alışamamaktan gerek de hikayeden dolayı ilk 50 sayfa bana yorucu geldi. Ama 50’den sonra, Marco Polo’nun babası ve amcasına katılarak seyahata başlaması ve çizimlere yavaş yavaş alışmam sayesinde geri kalan 150 sayfa aktı gitti.

Son olarak biraz da dış kaliteden bahsedeyim. Bu kitap ciltli(sert kapak) ve Alfa’nın diğer sert kapakları gibi oldukça kaliteli. Kapak tasarımıysa
-hem ön hem arka taraf tasarımı dahil muhteşem. Yukarıdaki resimlerde de görebilirsiniz. Rahatlıkla söyleyeblirim ki, cilt ve kapak tasarımı açısından, elimde bulunan 500-600 kitap arasında en iyisi.

Dış kalite olarak muhteşem, iç kalite(çizimler) olarak da tartışılabilir bulduğum bu kitabı önermek veya önermemek yerine aşağıya bolca fotoğrafını koyacağım. Kendiniz karar verin.

Not: Bu arada daha yüksek bir haz almak için asıl kitabı okumayı unutmayın.

15 Beğeni

Uzaktan Kumandalı Kız

Bu kitaba ba-yıl-dım!

Son zamanlarda okuduğum en şahane eser oldu Uzaktan Kumandalı Kız, Cyberpunk ve distopyanın birleştiği dahiyane bir kurgu.Kitabın karanlık distopik havası bana Blade Runner tadı verdi.Bu kitabın neden filmi çekilmemiş şaşırdım doğrusu oysa ki oldukça etkileyici bir film olabilirmiş.
Kısa bir kitap olmasına rağmen gerek alt metinde verilen bir takım mesajlar gerek ana karakterimizin draması mutluluğunun nasıl acıya dönüştüğü gerçekten muhteşemdi.

Goodreads puanım 5/5

Sessizliğin Müziği

Bu kitap oldukça farklı ancak sırf farklı olduğu için güzel olduğu anlamına gelmiyor bence.
Bana hitap ettiğini söyleyemeceğim, yazarın yapmak istediği şeyi anlıyorum ancak benim beklentim bu değildi.

Goodreads puanım 2/5

11 Beğeni

Watership Tepesi - Richard Adams

Kitap bir grup Tavşanın kolonilerinden ayrılarak yeni bir koloni kurma, Tilki, Gelincik, Avcı Kuşlar, en tehlikeli yırtıcı olan İnsanlar gibi yırtıcılardan kaçma, korunma ve elbette ki her türün en büyük düşmanı olan kendi türleriyle savaşlarını anlatıyor.

Kitapta olaylar bir grup Tavşanın bir nedenle (okuyan olacak nedeni yazmayayım) kolonilerinden ayrılıp yeni bir yuva inşası için yola çıkmalarıyla başlıyor. Yolculukları, yeni kolonilerini inşa etmeleri, koloniyi büyütme çalışmaları, Tavşanların diğer hayvanlar (insanlar dahil) kendi kolonilerinde ki tavşanlar ve diğer kolonilerde yaşayan Tavşanlarla olan iş birliği, mücadele ve savaşlarının ekseninde gelişiyor.

Tavşanlar dünyasının mitolojilerine yapılan göndermelerle kendi içinde bir mitoloji barından kitap, cesaret, korku, liderlik, yuva, otoriter baskıcı sistemler, gönüllü köleler, kendi türünden olmayanlarla bir arada yaşama ya da yardımlaşma gibi kavramların öne çıktığı epik bir hikaye.

Kitabı okumam 6 gün sürdü ve bunun tek nedeni aynı anda 4-5 kitaba başlamış olmamdı. Hikaye akıcı ve okunabilirliği yüksek. Netflix animasyonunu kitabın çıkacağını öğrenince izlememiştim, kitabı okuduğum için artık animasyonu da izleyebilirim.

Kitabın ilk sayfalarında bir harita var ve Teşekkür yazısında kitapta adı geçen yerlerin gerçek olduğunu yazmış yazar.

16 Beğeni

Jules Verne – Bütün Öyküler (Olağanüstü Yolculuklar 20)

Jules Verne’nin Bütün Öyküleri adı altında basılan kitabında birbirinden farklı 16 öykü buluyor. Kitabı öykülerdeki olaylar birbirine karışmasın diye zamana yayarak 12 günde okudum. Bazı öykülerden çok etkilendim. Özellikle “Jean Moranes’in kaderi” isimli öykü diğer 15 öyküye göre daha etkileyiciydi. Bir anlamda Öykü karakterleri Victor Hugo romanlarının karakterleri gibiydi.
Öykülerin olay akışını sürpriz bozan olmadan yazmak zor bu nedenle öykülerin isimlerini yazmakla yetineceğim.

  1. Meksika’da Bir Dram veya Meksika Donanmasının İlk Gemileri ( Bu öykü için adalet ve intikam arayışı diyebilirim)
  2. Göklerde Bir Dram
  3. Gil Brater
  4. Frritt- Flakk
  5. Ablukayı Zorlayanlar
  6. Mösyö Re- Diyez ve Matmazel Mi- Bemol
  7. Bounty’nin İsyancıları
  8. İdeal Bir Kent: 2000 yılında Amiens
  9. Martin Paz
  10. Raton Ailesini’nin Maceraları – Peri Masalı ( Öykü bir anlamda çocuk masalıydı.)
  11. 2890’da Amerikalı Bir Gazetecinin Günü
  12. Avda On Saat
  13. Mont Blanc’a Kırkıncı Fransız Tırmanışı- (Bu öyküde Paul Verne imzası var, kim olduğuna İnternetten baktım, Jules Verne’nin erkek kardeşiymiş. Hakkında yazar ve dağcı olduğu dışında başka bilgi bulamadım, muhtemelen diğer birkaç Jules Verne öyküsünde (Doctor Ox, Zacharius Usta) Jules ve Paul Verne kardeşler tarafından birlikte yazıldı.)
  14. Humbug – Amerikan Adetleri
  15. Jean Morenas’ın Kaderi – (Öykü bir nevi Victor Hugo romanı okuyormuşum gibi bir his oluşturdu bende)
  16. Ebedi Âdem
14 Beğeni

Puslu Kıtalar Atlası’nı okudum.

Takas ile geçen sene aldığım kitabı yeni okumaya fırsatım oldu ve neden bu kadar geç okudum diye kendime kızdığım bir kitap. İlk başlarda biraz dil açısından sıkıldığım söylenebilir ama biraz sabredince güzel bir kitap olacağını anladım. Bir o hikayede bir bu hikayede sanki bir dizi izler gibi karakter ve konular arasında gidip gelmesi hoşuma gitti. Tasvirler, betimlemeler çok güzeldi. Hele bazı betimlemeler ve tasvirler gülümseme bile oluşturdu yüzümde. Hangi olay gerçek, hangisi düş belli olmayan, insanı merakla okutan güzel bir kitap. Elinizde varsa bir an önce okunmasını önerdiğim bir kitap. Puanım 10/10.

14 Beğeni

Okuduğunuz Jules Verne kitaplarında yazım yanlışları, harf fazlalıkları veya eksikleri var mı çok ? Alfa için soruyorum.

Evet Jules Veme Alfa baskılarında bu tarz dizgi hataları var.

İşin gerçeği olmayan yayınevi yok gibi. Bazı yayınevlerinde 3-5 tane bazı yayınevlerinde onlarca oluyor.

1 Beğeni

Youtube’da düşük bütçeli bir kısa filmi var :slight_smile:

3 Beğeni