Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Malloryan Serisi - David Eddings

Tek tek yorumlamak yerine seriyi toplu olarak ele almak daha iyi olur diye düşündüm.

Malloryan Serisi, Balgariad Serisinin devamı niteliğinde yazılmış bir seri. Küçük bir çocuk olarak macerasına başlamış olan Garion’un Belgarion olduktan sonra kendisini sır gibi saklamış olan ikinci bir kehanetin peşinde sürüklenmektedir. İlk seride gördüğümüz ve sevdiğimiz birçok karakterle yeniden bir arada olup sürprizlerle dolu bir maceraya atılmak güzeldi. Her iki kehanet de birbirinin zıttı olduğu için kafilemizde bazı yeni isimler de bizimle birlikte oluyor ve onları da tanımaktan memnuniyet duyuyoruz. İfritlerin, kahinelerin olduğu bu dopdolu seri yine çok güzeldi.

İki seri arasındaki en büyük fark çeviri. Malloryan Serisi Çiğdem İpek Erkal tarafından yapılmış. Kendisinin çevirilerini çok sevmeme rağmen Malloryan’daki bazı seçimlerinden hoşnut olmadım. Özellikle başka aksanlarda yapılan konuşmaların geçtiği bölümlerde tercih edilen seçimler işin güldürü noktasında biraz sorun yaratmış. Bizi güldüreceği yerde okuma işkencesine dönen kısımlar vardı. Keza son kitapla birlikte Mimbre centilmenliği ve kadim aksanı da o kadar iyiydi ki anlatamam. O cümleler ancak böyle mükemmel çevrilebilirdi. İnsanın ağzına dolanan ve kulağına hoş gelen bu kadim aksan tınısı mükemmelden biraz daha fazlasıydı.

Düzelti kısmı ise çok kötüydü. Gerçekten neredeyse her beş sayfada bir hata vardı. Hatta bazı sayfalarda üç hatayı geçtiği bile oluyordu. İsimler bir Poldera, bir Poledra gibi karmaşalar vardı. Birçok kelimede yanlış basmaktan dolayı karakterler yer değiştirmişti / değitşirmişti. Bu hataların fazlalığı benim seriyi biraz yavaş okumama hatta araya kitap almama sebep oldu. O kadar bunaldım ki anlatamam. Çok sevdiğim bir yazarın kitabında özellikle de yeniden düzenlenmiş baskısında böyle hatalar görmek istemezdim. Diğer açıdan Belgariad’da alıştığımız o anlatım dili Çiğdem İpek Erkal’ın çevirisiyle biraz değişiklik göstermiş ve akıcılığı sekteye uğratmış. Belgariad Serisi hem çeviri hem de düzelti olarak çok çok daha iyiydi. Umarım Metis yeni baskılarında bu sorunları giderir.

Ayrıca okurken “Bu iki serinin ne güzel animesi olur.” demekten de kendimi alıkoyamadım. :slight_smile:

Ben, Kirke - Madeline Miller

Kitabı Goodreads’ta 2018 birincisi gördüğümden beri merak ediyordum. Bu kadar zirvelerden gezinen bir eser nasıl olabilirdi? Çok mu iyiydi yoksa çok mu abartılıyordu? Bunun tek çözümü okuyup kendim deneyimlemekti. İthaki orijinal kapak kullandıkça mutlu oluyorum. Bazı istisnaları yok değil tabii. Bazılarının orijinal kapakları çok kötü. İyi ki onlar değiştiriliyor. Bu kısım tabii tamamen kişisel bakış açısı.

Mitoloji konusunda olan bilgilerim dağınık bir çekmece gibi karmakarışık olduğu için okurken zorlandım. Kim kimdi, hangisinin hangisinin kaçıncı kuşaktan neyiydi derken epey bir bocaladım. Bu sebeple ilk iki yüz sayfa bitene dek saatlerimi harcadım. Tane tane okuyarak kafamda bir soy ağacı yapmaya çabaladım. Belli bir mitolojik bilgi birikiminiz yoksa benim gibi zorlanabilirsiniz fakat benim için en üzücü ve sinir bozucu nokta dört yüz sayfa okuduktan sonra kitabın sonunda bulunan sözlüğü görmemdi. Bu sözlük kitabın başında olsaydı kesinlikle daha çok zevk alacağım bir kitap olurdu ya da esas alınan sözlüğün arkada bulunduğunu belirten bir yazı olsaydı ilk olarak sözlüğü okuyarak başlardım. Kitabı okuduktan sonra sözlük çoğu kişinin işine yaramaz diye düşünüyorum. Eleştireceğim en önemli nokta bu benim için.

Düzelti konusunda ufak tefek hatalar vardı. Bunun dışında ben bir sorun görmedim. Hikâye güzeldi. Cadılık ve efsunlar çok hoşuma giden detaylar oldu. Tanrılar arasındaki sinir bozucu tavırlar ise beni gerdi. :smiley: Benim yapıma uygun olmadığı için sürekli sinir olarak okudum. Ben Kirke olsaydım kadim tanrının sözlerini daha fazla dikkate alırdım. Hepsi hak etmişti. Tabii ben Kirke değilim. :smiley:

Çok mu iyi yoksa çok mu kötü konusuna değinmek fazla kişisel olacağı için o kısmı kendime saklamayı tercih ediyorum. Mitoloji sevenlerin ve hakim olanların kesinlikle severek okuyacağını düşünüyorum.

Hayaletin Çırağı - Joseph Delaney

Seriyi çok merak ediyordum ve bir sahafta ilk üç kitabını bulmamla okumaya başlamam bir oldu. Serinin devam kitaplarını eski basım olarak hâlâ aramaktayım. Bulunca devam edeceğim.

Kitap hakkında daha farklı düşünmüştüm ama kendi kendimi yanılttığımı söyleyebilirim. Gerçekten “büyüklere korku masalları” sözünün hakkını veriyor. Anlatılan yöntemler ve yapılan şeyler oldukça insanı irkiltiyor. Tekinsiz havası benim çok hoşuma gitti. Ayrıca kullanılan fantastik türler de bana farklı bir tat verdi. Bu açıdan çok hoşuma gittiğini söylemeliyim. Bazı bölümler öyle kanlı ve vahşi ki çocuklarınıza okutmadan önce bir göz atmanızda fayda var. Özellikle karanlıktan ve karanlıkta gezinen şeylerden korkan bir çocuğunuz veya buna meyilli bir evladınız varsa uzak tutmanızda fayda var.

Benim önerim kesinlikle geceleri mümkün olan en karanlık ortamda okunması. :smiley: İnsanın ensesindeki tüyler bazen ürperebiliyor bu da ayrı bir okuma zevki sunuyor. Seriyi genel olarak çok beğendim ve kitapları tamamladığım zaman hızla bitirmeyi planlıyorum.

Hayaletin Çırağı ise yedinci oğlun yedinci oğlu olan Thomas Ward’ın nasıl Hayalet mesleğinde yer edindiğini anlatıyor. Bu meslek öyle tekinsiz bir meslek ki bunu anlamak için Ward’ın korkularını ve ölümle olan yarışını okumak lazım. Hayalet olmak demek cadıları denetim altında tutmak -bunu hiç tasvip etmiyorum :buyucu: - hortlaklarla yüzleşmek ve en ince detayı bile atlamamak demek yoksa ölürsünüz!

Hayaletin Laneti - Joseph Delaney

Thomas Ward bir çıraktır fakat asıl Hayalet’in yakasında bir lanet vardır. Hayalet ve çırağı aldıkları elim bir haber sonucu Priestown’a gitmek durumunda kalırlar fakat yeraltında yaşayan çok tehlikeli bir yaratık vardır; Zehir. Burada sanırım kasabanın adının çevirilmesi gerekirdi çünkü kasaba papazların yuva yaptığı bir yer ve dini vecibelerine kendilerini kaptırmış bu kimseler kesinlikle Hayalet mesleğini küçümsemekte ve bunu günah olarak kabul etmektedirler. Bu sebeple bence Priest kelimesinin de anlamı düşünülürse çevirilmeliydi. Yazarın bilinçli bir isim seçtiğini düşünmekteyim. Her neyse, bu yaratık o kadar güçlü ki herkes onun gücünden korkuyor. Hayaletin kaderindeki laneti de düşündüğümüzde karanlık bir dehlizde kendimizi pusuya düşmüş buluyoruz.

Düzelti konusu gerçekten kabul edilemez. Tuşlara yanlış basmak başka Türkçeyi katletmek başka. Bu konuda Tudem Yayınlarının “direk” bu konuya el atmasını ve sayıyla rakam arasındaki farkı da bir an evvel öğrenmesini dilerim.

17 Beğeni