Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Devre Arası - Philip Kerr

Devre Arası, futbolla ilgili neredeyse hiçbir şey bilmememe rağmen çok büyük keyifle okuduğum bir kitap oldu. Philip Kerr’in okuduğum ikinci kitabıydı ve yazarı git gide daha çok sevmeye başladığımı farkettim. Çok samimi bir yazım tarzı var, keşke hayatta olsaydı da daha fazla kitabını okuma şansımız olsaydı. Zaten Scott Manson serisinden sonra Bernie Gunther serisine başlamayı düşünüyorum.

Başkarakterimiz London City futbol takımının teknik direktörü Scott Manson, zaten serinin adı da aynı. Kendisi futbolcu olduğu yıllarda yaşadığı bir olay sonucu, tecavüz suçundan 18 ay hapiste kalır ve sonradan aslında masum olduğunun anlaşılmazı üzerine futbola geri döner. Teknik direktör olduğu zamanlarda çok sevdiği bir arkadaşı, aynı zamanda takım arkadaşı, cinayete kurban gider ve Scott da bu cinayetin failini bulmak için büyük çaba sarfeder. Takımın sahibi Viktor Sokolnikov, karanlık işlere bulaşmıştır, Scott bunları da öğrenmeye çalışır. Çünkü takım sahibinin, cinayetle ilgisi olabileceğini düşünmektedir. Futbol temalı bir polisiye kitap olduğunu söyleyebiliriz aslında. Çünkü ben dediğim gibi normalde futboldan hiç anlamam, zaten kitapta anlatılanlar da öyle aşırı karmaşık terimler değil. Öyle olduğu zaman da yazar, hemen ardından açıklamasını yapıyor terimlerin. Üç kitaplık bir seri olduğunu düşünürsek olaylar çok karışacak gibi görünüyor. :upside_down_face:

13 Beğeni

Bernie Günther serisi de güzeldir. Ama Nazi dönemi Almanya’sı ile ilgili epeyce detay verir. Sıkılmayanlar için güzel bir dedektif serisi olacaktır.

1 Beğeni

Umarım sıkılmam, yazarın yazım tarzı hoşuma gittiği için sıkılacağımı sanmıyorum gerçi. :sweat_smile:

1 Beğeni

Hakan Günday’ın AZ kitabı o kadar etkilemişti ki beni, hemen arkasından Daha’yı dinlemeye başladım. Yine buram buram Günday kokan bir kitap. Baştan sona alıntı yapılabilecek cümleler. Yine çok beğendim.

Bu sefer insan kaçakçısı bir gencin hikayesi var karşımızda. Askerliğimi Edirne’nin İpsala ilçesindeki bir sınır karakolunda yapmıştım. Meriç ırmağı kıyısı boyunca nöbet tutar, Türkiye’den Yunanistan’a kaçmak isteyenlere engel olmaya çalışırdık. Birkaç kere yakaladığımız kafileler de olmuştu. Bu sebeple yani geçmişe dair anılarımı canlandırması sebebiyle kitap bende farklı bir yer edindi.

Sanırım sıkı bir Günday fanatiği olacağım. Sırada Piç kitabı var, en sona da Kinyas ve Kayra’yı saklıyorum. Daha az depresif olması sebebiyle Günday’a başlamak için Daha kitabını Az’dan önce öneririm. Günday okudukça da sıralamamı güncellerim.

Kitaba notum 9/10. Az kadar vurucu değil ama yine harika. Son olarak eklemem gerekir ki Günday’ın isim seçimleri harika. :slight_smile:

17 Beğeni

İstemsizce bu başlığın altında ritüelim haline gelmiş iki şey var: Kitapta belli bir sayfa kadar okuduğum kadarıyla sunduğum ilk izlenimlerim ve bitirdikten sonra genel eleştirim.

Zaman Çarkı serisine uzun yıllardır başlamayı hedefliyordum, sonunda cesaret edip dünyanın içine atıldım. Hikayeyi fazlasıyla etkileyen, inciğine boncuğuna kadar detayı verilen serilerle aram iyi olmuyor, bilindiği gibi epik fantastik serilerin geneli hacimli olduğundan dolayı bir süre sonra akıştan koparan çok detaylı betimlemeler insanı boğabiliyor. Betimleme dengesi konusunda Kadim Kanunlar serisini çok beğenmiştim. Ne zaman kitabı elimden bıraksam ‘‘Nasıl bu kadar okumuşum?’’ diye hayretle iç geçiriyordum.

Zaman Çarkı serisinde oldukça fazla ince detaylara maruz kalacağım gibi görünüyor. Ama işin başka bir boyutu var ki, ince detaylar ne kadar sık olursa okuduğunuz dünya o kadar gerçekçi ve etkileyici oluyor.

‘‘Ulan bu adam nasıl bu kadar detayı bunalmadan, sıkılmadan yazmış!’’ gibi bir serzenişte bulunabiliyorsunuz.

İtiraf etmeliyim, aşırı detaycılık da garip bir şekilde hoşuma gidiyor. Hayatım boyunca çelişkili biri oldum zaten…

Ve evet, serinin ‘‘Söylenildiği kadar varmış,’’ kısımlarına daha gelemedim, ama 100 sayfa itibariyle çok fazla karakterle tanışma fırsatı elde ettim. Bu da gırtlağından midesine yuvarlandığınız evreni daha detaylı kıldığı için çekici oluyor.

Zaman Çarkı şahsen görüntüsü itibariyle klişeymiş gibi bir izlenim uyandırdı. Vaktinde mide bulandıracak kadar anime, dizi, film, vb. şeylerle kafayı kırmıştım, kitaplara da sarınca bu tarz iyi ve kötünün savaşı, seçilmiş kahraman bla bla benzeri konuları okumama kararı aldım. Zaman Çarkı’nın dünya çapında büyük kitleler barındırması boş bir unsur kesinlikle değil. İlk kitabı sevmezsem, hatta nefret edecek raddeye gelecek olursam bile kendime ilk üç kitabı okuma sözü verdim.

Zaman Çarkı, epik fantastik dalında yazan tüm ünlü yazarlara bir şeyler katmış, çoğunun başucu kitabı olmuş, onlara ilham vermiş bir seri. Hayranlarının sevgisine de inancım tam.

Bir an önce bitirip, ilk kitap hakkında genel bir değerlendirmeyle bu başlığı tekrar huzursuzlandırmak istiyorum.

13 Beğeni

Ben de henüz yeni başlayanlardan sayılırım sanırım. 7-8 Aylık bir süreçte şuanda 6. kitabı bitirmek üzereyim. Size tavsiyem ilk 6 kitaba fırsat verin. Bana soracak olursanız 3. kitap şuana kadarki en kötü kitap. O kitap sonrası seriyi bırakmayı bile düşünmüştüm. 4-5 ve de muhtemelen 6 ile seri olgunlaşıyor ve kendi orijinalliğine bürünüyor diyebilirim. Yani ilk üç kitapta bahsettiğiniz klişelerden kısmen var ve serinin anlam kazanması maalesef 4. kitabın ortalarına kadar sürüyor.

Bunlar haricinde dediğiniz ayrıntı kısmına katılıyorum. Bu tarz gerçeklikten uzak ve fazlaca detaya sahip, adeta sıfırdan yaratılmış evrenleri okurken içine çekiliyormuş gibi hissediyorum. Böyle olmayan kitaplarda ise yine oldukça keyif alsam da daha çok kitabı izliyormuş gibi hissediyorum. Zaman Çarkı’nda kumaş türleri bile yazarın kendi üretimi. Ben detay okurken bunalırım gibi bir önyargıyla başlamış olsam da gayet akıcı bir şekilde okuyorum seriyi. Bir tek 3. kitapta çok ciddi, çok vasat ritim problemleri var. Resmen küfrede küfrede okudum. Tabii ben biraz abartıyorum belki siz hiç hissetmezsiniz.

2 Beğeni

Eğer dediğiniz gibi 3. kitapta benzer problemleri yaşayıp beğenmezsem devam etmek için 6. kitaba kadar şans verebilirim. Teşekkürler.

1 Beğeni

9 dan bildiriyorum 6dan sonra iyi şeyler hissetmedim kitapla alakalı bakalim 10-11-12-13-14 ne olacak…

1 Beğeni

Spoiler’dan çekinenler için özel inceleme…

Stanislaw Lem - İnsanın Bir Dakikası: Roman değil deneme. Çeviri küflenmiş. Sıkıcı. İmla filan iyi.

Ling Ma - Salgın: Berbat. İmla filan iyi.

Irvin D. Yalom- Ölüm Korkusunu Yenmek: Enteresan. Tercihe göre okunabilir.

E.T.A. Hoffmann - Kumadam: Sıkıcı.

Dan Simons - Hyperion: Güzel. Okuyun.

Cornelia Funke - Mürekkep Yürek: Çerezlik. Tercihen okunabilir.

Robert Louis Stevenson - Kaçırılan: Tarihi kurgu, savaş, kaçış, macera sevenler okusun. Güzel.

19 Beğeni

“Kaçırılan çocuğu” hangi yayınevinden okudunuz acaba?

Yedi Yayınları çıkartmıştı, ondan okudum. Gayet de özenliydi, çok beğendim.

Ekleme: Genelde sanki çocuk klasikleri gibi basmışlar ama hiç alakası yok. Zamanın tarihi çekişmesini kaçırılma vakasının ardında çok güzel işlemiş.

6 Beğeni

Dedim hemen listeme ekleyeyim ama tükendi etiketini gördüm. Tüh

Kitabı okuduğunuzda ölüm korkunuzu yenmiyorsunuz. Ölüm korkusuna dair bir çeşit psikolojik irdeleme kitabı. İrdelemeden çıkarım yaparak kendinizi tartabilir ve belki çözümleyebilirsiniz.

1 Beğeni

Ben de öyle düşünüyorum ama kendilerine itiraf edemeseler de ölümden korkan o kadar çok kişi tanıyorum ki. Gece sabaha kadar gözünü kırpmayanlar mı ararsın yoksa yalnız kalmamak için bin dereden su getirenler mi? Tabii kendimi de bu itiraf etmeyenlerin arasında gördüğüm oluyor zaman zaman.

Ölüm korkusu değişik bir tepkimeye sahip bence. Başlıca sebebi ölümle burun buruna gelmek. Genelde panik atak hastaları bu korkuyu yaşıyor. Çoğunluklu sebebi de belirsizlik ve bilinmeyen olması. Kabullenmek ilk adımı, sonrasında da bunu kavramak, anlamak ve yenmek geliyor. Kökünde mutlaka bir olay yatıyor. Onu çözümlemek lazım.

İşte bu nedenlerden dolayı okumak isterdim… Böyle durumlarda söylenecek sihirli kelime şu, kısmet.

2 Beğeni

Bu nedenle okumak istiyorsanız bu kitabı önermem. Şu sıralar epey popüler olan ama faydalı çıkarımlar yapabileceğiniz “Madalyonun İçi - Gülseren Budayıcıoğlu” kitabını öneririm. Özellikle içindeki panik atak bölümü birçok soruyu yanıtlıyor.

1 Beğeni

Gülseren Budayıcıoğlu adını son zamanlarda sık sık duyuyorum. Ama sizde bilirsiniz ki her popüler olan iyi olacak diye bir kural yok. Ama tavsiyenize uyacağım ve Madolyonun İçi kitabını araştıracağım. Teşekkür ederim Kimbilir belki de sayenizde yeni bir kapı açmış olurum edebiyat hayatıma. Not uyarıyı aldım kabul ettim

1 Beğeni

Açıkçası ben de nedir bu kadının olayı diye düşünerek okudum ve farklı birçok psikolojik sorunu olan birisi olarak epey bir faydasını gördüm. Bu sebeple önerdim.

1 Beğeni

Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitapları her zaman camia içerisinde tartışmalı oldular. Kendisine yöneltilen iş ahlakına yönelik ciddi eleştiriler var ayrıca. Çalışanına uyguladıkları, kitaplarında bahsettiği terapi yöntemleri her zaman tartışmalı oldular. Bilmenizde fayda var.

3 Beğeni