Burada okumuş, duymuş veya izlemiş olduğumuz kısa ve bilgilendirici hikayeleri, efsaneleri paylasabiliriz diye düşünüyorum.Özellikle etimoloji ile ilgili hikayeler ve efsaneleri çok seviyorum. Umarım devamı gelir. Neyse sözü uzatmadan ilk efsaneyi yazayım.
Bosphorus’un Hikayesi
Efsaneye göre Zeus, Hera ile evliyken, Hera’nın tapınağındaki rahibe İo’ ya aşık olur. (Sanırım Zeus’un çapkınlık maceralarını çıkarsak Yunan Mitolojisinin yarısı gidecek). Hera bunu duyduktan ve Zeus’tan şüphelendiği birgün tapınağa baskın yapar. Zeus hemen etrafı bulutlar ile kaplayarak Hera’nın İo’yu görmesini engellemek ister. Bu tabiki Hera’yı sadece daha fazla şüphelendirir ve öfkelendirir. Hera etraftaki bulutları üfleyerek dağıtmaya başlar, sevgilisinin yakalanmasından ve Hera’nın gazabından korkan Zeus, İo’yu bir ineğe çevirir. Hera bulutlar dağıldıktan sonra bir inekle karşılaşsa bile ikna olmaz, işini sağlama almak için Zeus’tan ineği hediye olarak ister. Zeus, Hera’nın isteğini reddedemez, Hera ineği Argus’a verir ve onu bir zeytin ağacına bağlamasını emreder. Argus; gözlerinin bir kısmını dinlendirirken kalanları ile görevine devam eden 100 gözlü bir devdir. Zeus’un aklı ise hala İo’dadır ve onu kurtabilecek marifette olan tanrıların en kurnazı ve hızlısı Hermes’i yollar. Bir çoban kılığında hikayeleri ve şarkılarıyla Argus’un 100 gözünü de uyutup öldüren Hermes, İo’yu serbest bırakır. Argus’un ölümüne üzülen Hera, Argus’un 100 gözünü, çok sevdiği tavus kuşunun kuyruğuna yerlestirir (Tavus kuşunun desenleri böyle meydana gelir). Yalnız hala öfkesi dinmeyen Hera, özgür ama hala inek formundaki İo’nun arkasina onu dünya boyunca kovalaması için bir at sineği yollar. Sineğin ısırıklarının acısına dayanamayan İo dağları, ovaları, dereleri aşar. En sonunda Ege’den Karadeniz’ e geçerken vadi su ile dolmaya başlar ve bunun sonucunda o günden sonra ‘"Bosphorus’" yani “inek geçidi” ( bos =inek, phorus (peras kelimesinden gelmekte)= geçit) diye anılacak olan İstanbul Boğazı oluşur.