Imposter (Sahtekârlık) Sendromu

Merhabalar,

Forumda bir şeyler karalayan insanlar olduğu için belki işlerine yarar diye düşündüm. Türkçe altyazısı da var.

Sahtekârlık Sendromu nedir? Nasıl mücadele edilebilir?

12 Beğeni

Anaaa bu ben. İlk kez böyle bir şey olduğunu keşfettim. Aydınlandım şu an resmen.

3 Beğeni

İnsanın iliğini kemiğini çürüten, Maya Angelou, GRR Martin ve Einstein’ın bile ara ara kapıldığı bir sendrommuş.

2 Beğeni

Şimdi sıra bunu çözmekte o halde.

Bu sendromun varlığından haberdar olmak bile çok büyük bir adım bence. Russell’ın lafında olduğu gibi, “Cahiller kendinden eminken akıllılar kuşku içindedir.” Ama bu mesele sadece akılla ilgili de değil. Bir işi, dersi, ödevi vs. yapmayı bilenler, doğrusunu yanlışını bilenler özgüvensizliğe kolayca kapılıyor. Çünkü çoğu kez yanlışları veya yanlış gidebilecek şeyleri görebiliyorlar. Bilmeyenler ise kendinden çok daha emin oluyor çünkü hataları, yanlışları göremiyorlar.

Spesifik olarak yaşadığınız bir konuda konuşmak isterseniz de buradan veya özel mesajdan konuşmaya açığım.

2 Beğeni

Ben Dehb’den de muzdarip birisi olarak konusunu açtığınız bu sendromdan oldukça muzdaripim ve sürekli aklımda tetiklenen bir intihar duygusu var. Bu da sürekli başarısız olduğum hissinden kaynaklanıyor.

1 Beğeni

Karantina öncesinde karalamaya başladığım bir şeyler vardı. Karantina boyunca elimden geldiğince üzerine yüklendim ve birkaç sayfa bir şeyler yazdım (50 sayfa kadar). Sonlara doğru artık her sayfayı yazmak kırık camların üzerinde yürümek gibi geliyordu. Ki daha yazılacak en azından 100 sayfa daha var.
Geceleri çocuk uyuduğu zaman yazmaya çalışırken bir yandan da içimdeki sesler, “Berbatsın! İğrençsin! Hayatta başardığın her şey şansa bala oldu zaten. Hiçbir şey bilmiyorsun. Sen kim köpeksin ki yazmaya uğraşıyorsun! Sen en iyisi bir tarla satın al, patates ek,” diyor. İntihar hissi yok bende ama çoğu zaman sıkıntıdan aşırı bunaldım. Ancak böyle bir durumun varlığını öğrenmek ve herkesin bunu yaşayabildiğini görmek iyi geldi.

Hamiş: İçimdeki sesler bu şekilde cazgırdarken, yazdıklarımın neresinde eksiklikler var, tempo nerede düşüyor, ahenk nerede kayboluyor, onun da farkındayım. Ayrıca benim durumumda “kibir” duygusu da etkili.

Ben bir de şöyle bakıyorum: Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Bozuk, kırık oyuncaklar gibiyiz. Her şeyi başaramayabiliriz. Hatta Byung-Chul Han’ın dediği gibi (Zizek kimmiş! Varsa yoksa Byung-Chul Han!) “Bize istediğimiz her şeyi yapabileceğimiz söylendiği için, her şeyi yapmak istiyoruz ve sonuçta hiçbir şey yapamıyoruz. Bu da bizi çok yoruyor.” Her şeyde başarılı olmak zorunda değiliz. Hatta hiçbir şeyde başarılı olmak zorunda da değiliz. Bizi mutlu edecek bir şeyler bulup onunla ilgilenebilirsek şanslıyız.

8 Beğeni

Türkiye bir önceki nesili her şeyi yapabileceğini inandırmış ve doğurdukları çocukları da buna paralel yetiştirmeye çalışıyor, olan da bize oluyor. Evet insanın düşüncelerinin bir sınırı yok ama yapabileceklerinin bir sınırı var. Mesela bir kişi peak games’i üretemez ama 100 kişi bir araya gelirse üretebilir. (gündemden bir örnek sadece)

Sendromdan dolayı mı yoksa yaşadığımız coğrafyadan dolayı mı bu şekildeyiz açıkcası bilemiyorum. Ki bu sendromu yaşayanlar sadece bizim gibi Ortadoğulu değil demek ki bu sendrom evrensel. Öyleyse, bu sendrom gerçekten var ve biz elimizdeki her şeyin kıymetini bilmeliyiz.

3 Beğeni

Sadece Türkiye değil. Bütün dünya. Tavsiye ederim, vaktin olursa Byung-Chul Han’ın kitaplarını oku. Özellikle Yorgunluk Toplumu. Çok kısa ama biraz ağır kitaplar. Müthiş bir filozof. Aslen Koreli ama Almanya’da felsefe okumuş. Bu durumun sadece bizim coğrafyamıza özgü olmadığını görebilirsin.

Şu sınav belası geçsin en kısa sürede edinip okurum, teşekkürler.

1 Beğeni