Hangi Dizileri İzliyorsunuz?

Ben onu daha çok bir kıyamet muhakkak yaşanacak ama o kıyamet bu kıyamet değil diye aldım açıkçası. Aslında her şey tanrının planına göre işliyor.

Kitabı okuyan birisi bilgilendirirse sevinirim. kitap tam olarak böyle mi bitiyor yoksa değişiklikler var mı?

1 Beğeni

Kitap bu şekilde bitiyor. Genel olarak dizide değişiklik değil de değişiklikten ziyade eklemeler var. Zaten o eklemeler devamının geleceği düşüncesini uyandırıyor.

1 Beğeni

Kitabı bir ara okuyacağım ama spoiler pek umurumda değil. O sebeple nerelerin eklendiğini uygun bir zamanda yazabilir misiniz? Deccalin güç kullanarak köpeği kovalamak zorunda kalması geliyor aklıma bir de Sonda melek ile şeytanın aslında daha bitmedi kıyamet aslında daha sonra olacak mivalinde konuşmaları.

American Gods’un 2. sezon finalini izledim de bu saçmalıklar nedir ya? Çok fazla saçmalamışlar, spoiler vermek istemiyorum ama bu sezon finali kitabın içindeki ana fikre tamamen ters. Kitaptaki mantık ile bu sezon finalinde olanlar asla uyuşmaz. Mr. World ve Wednesday arasındaki düşmanlık bu seviyede değildi. Çok sevdiğim diziyi niye bu hale getirdiler :frowning:

1 Beğeni

Fleabag’i izliyorum ve gülümsemek ile ağlamak arasında sürekli dolaşıyorum (sanırım ağlamaya daha yakınım). Şu yazı ile haberim oldu diziden:

Yazıyı okumadan evvel izlemek istedim ve izlemelere doyamıyorum. Çok güzel.

5 Beğeni

Prison Break izliyorum nefesimi tutarak. Müthiş bir senaryo, oyunculuk…

3 Beğeni

Mesele bence kısırlıkdan ziyade temanın yada olgunun nasıl işlendiği, 2015 yapımı ama anca 2018 de yayınlanabilmiş bir film var. Patient Zero isimli, biraz farklı birşeyler arıyorsan bir bak sırf Stanley Tucci’nin performansı için bile izlenmeye değer. Bir düzeltme Z Nation netflix değil syfy yapımı yanlışım yok ise en son iptal edilmişti, her yapımın netflix’e mal edilmesi can sıkıcı bir hale geldi.

Hımm evet syfy yapımı imiş :slight_smile:. Dediğiniz filme de bakacağım. Hem düzeltme hem de film için teşekkürler.

@periyodiknesriyat Çok fazla dizi tüketen biri olarak Fleabag izlediğim en orijinal yapımlardan biriydi sanırım. Başroldeki kadın o kadar güzel taşıyor ki diziyi, izlerken duygu karmaşaları yaşamamak elde değil.

@MustafaYildiz Spoiler vermeyeceğim lakin dedikleriniz de dahil olmak üzere, cennet ve cehennem tayfa aslında bu kadar işlenmiyor kitapta. Agnes’in o son kehaneti (Aziraphale ve Crowley’nin yer değiştirmesi) de yoktu mesela. İzlerken daha çok farketmiştim şu an aklıma fazla gelmiyor kusura bakmayın. Böyle tatlı tatlı detaylar eklenmiş, bana biraz yol yapılmış 2. sezona gibi gelmişti.

Hazır bu kadar yazmışken bir de Black Mirror’ın son sezonunu beğenmeyenler kervanına katıldığımı belirtip kaçayım.

3 Beğeni

Aramızda The Office izleyen var mı , dizi biraz uzun sanki yine de önerir misiniz?

1 Beğeni

İlk bölümler geçtikten sonra o absürtlüğe kapılıp, dizinin nasıl akıp gittiğini anlamıyorsunuz. Bu tarz dizileri seviyorsanız bence şans vermeye değer. Şahsen ben hala ara sıra random bölüm açar izlerim, Office’i bitireli 3-4 sene olmasına rağmen hala hayatımdan çıkarabilmiş değilim.

2 Beğeni

Ben izledim, en sevdiğim dizilerden bir tanesi. İlk sezonu alışma evresi olarak görün ve 2. sezona geçmeden diziyi bırakmayın. 2 sezonda hem karakterler oturuyor hem de dizinin absürtlüğüne alışıyoruz. Diziye başlamadan önce Mockumentary terimini araştırıp ona göre başlayın, büyük ihtimalle benzer bir yapım izlemediğiniz için bu araştırmanız diziyi sevmenizde etken rol oynayacaktır.

3 Beğeni

That’s what she said!

2 Beğeni

@Bilge söylediklerinizden sonra daha mantıklı geldi 2. sezon çıkacaksa da aynı kalitede çıkar umarım.

WestWorld’ün ilk iki sezonunu bitirdim ve muhteşemdi keşke daha önce izleseydim. Kaçırdığım birçok detay vardır muhakkak 3. sezona yakın tekrar izleyeceğim vakit bulabilirsem.

Dizi aslında çok klişe bir temele sahip. Yapay zeka bilinçlenirse nolur? Ama aslında bunu sorgulamıyor daha çok bilinç nedir? yenilir mi? İnsanların gerçek yüzleri gibi birçok soru soruyor.
Dizide Ford dahil birçok karakter kişinin sadece bir grup datadan oluştuğunu kabul ediyor ve bence bu çok doğru değil. Benim zihnimi alıp hard diske kopyalayıp androide taksan o android ben olmam ki. Benim çok iyi bir taklidim olur. William yada siyahlı adamın yürüttüğü gizli proje o sebeple tamamen anlamsız kalıyor. Benim kopyam dünyada yaşasa ne yaşamasa ne ben zaten öleceğim. Bu sebeple Dolores’in o kapıya girmemesi de hiçbir anlam ifade etmiyor aslında. Gerçek dünyanın yerini hiçbir şey tutamaz diyor da şimdiki hali bilye onu napacağız. Hepi topu flash bellek içindeki verisin bacım sen havan kime? Sınırın da havalı bir bilgisayar kasası. Gerçek dünyada kaldığı vakit sınırları daha kısıtlı kalmayacak mı? Dizinin bu yanını çok sevdim. Aslında bu konularda forumdaşlarım ne düşünüyor merak ediyorum. Belki farklı yorumlayanlar vardır lütfen fikirlerini paylaşın.

Soru sorduruyor ve düşünmeye itiyor insanı ama empati kuralım diye de saçma sapan kararlar almıyor değil. Sizemore’un ölümü saçma sapandı. Yine o şekilde giriş yapsın ama niye salak gibi adamların karşısına çıkıyor. baktın ekip kaçtı de ki teslim oluyorum. çok korktum zaten sana bir şey yapmayacaklar hatta seni götürmek için ekibin peşini bırakacaklar. Sonra aksiyon olsun torba dolsun diye Clamentine’e ortalığı karıştırdıttılar. Gerçek insanlar kapıyı göremiyor. Daha 5 dk önce verdin bunu bana. İnsanlar bunlar niye toplu intihar ediyor diye sormuyor kan vahşet ve göz yaşı uğruna saçma sapan bir şeyler oluyor orada. Bunlar hep ikinci sezon finalinden. İlk sezonda da William ne salak bir karakterdi öyle Logan ile zıt yapacağız sonra işler değişecek hikayesi güzel düşünülmüş ama bence aşırı karikatür kalmış ve bir şeyler uymuyor.

Maeve ve hayalet ulusun bağlandığı noktayı çok beğendim. ShogunWorld ve Sizemore’un çalıntı hikayesi aynı şekilde çok iyi düşünülmüştü bence. Ana hikayeye diyebilecek birşeyim yok zaten muhteşem ama maeve’in oyunculuğunda mı bir şey var anlamadım duygusal olarak da çok iyidi. Ford her biz sihir yapıyoruz dediğinde kulaklarımda en sona yazdığım söz çınladı. Genel olarak birkaç italik olarak yazdığım ayrıntıya takıldım aslında Diğerleri diziyi asıl bilim kurgu yapan unsurlar ve zaten düşündürten konular. Kesinlikle diziyi kötü yapmıyor. Hatta Dolores’in tüm yedek verileri yok ederek sadece kendi belleklerini bırakması Onun da benimle aynı düşüncede olduğu izlenimini bıraktı bende. Yani dizi karar vermiyor soruyor ve düşünmeye itiyor.

Yazılacak daha çok şey var aslında kaçırdığım bir çok nokta vardır muhakkak ama önemli değil geneline baktığımda muhteşem bir dizi.

Dizinin renk kullanımı da çok iyiydi bence. Özellikle Dolores göründüğü her sahnede ön plana çıksın diye giydirilmişve mükemmelliği hiç bozulmuyor. İkinci sezondaki sahnelerinde o kadar ön plana çıkmıyor ekranda görüntü olarak.

Tessa Thompson da keşke her yerde oynamasa keşke, son dönem izlediğim bir çok yapımda var kadın ve kendisini anne-babamdan daha çok görüyorum.

“There aren’t two versions of me. There’s only one. And I think when I discover who I am, I’ll be free.” Dolores

“Any sufficiently advanced technology is indistinguishable from magic.” Arthur C. Clarke

2 Beğeni

Belirtmek istediğim birkaç düşüncem var. İnsan dediğimiz varlığı insan yapan şey bilinç olarak kabul edilir. İnsanın ölümsüzlüğü, bilincin ölümsüz bir bedene kopyalanmasıyla mümkün ve bilinç dediğimiz şey ise dediğiniz gibi bir grup data değil. Dizi, bilinci bilinç yapan şeyin tercihler ve kararlar olduğunu savunuyor. Dediğiniz yürütülen gizli proje de insan bilincini yapay bedene kopyalama çalışmalarını içeriyor ve başlarda başarısız oluyor. Çünkü tercih ve kararların algoritmasını çözmüş değiller, çözdükleri zaman insan olmanın kodunu bulmuş olacaklar ve sorunsuz bir şekilde aktarım gerçekleşecek. Daha sonra ise çözdüklerini görüyoruz. Diziye göre insan dediğimiz varlık önceden tahmin edilebilir kodlara sahip, ne kadar tercih sunulursa sunulsun hep aynı tercihleri yapmakta. Burada dizinin eleştirisi önemli. Dizi özgür iradeyi eleştiriyor aslında. İnsanların kararlarının/tercihlerinin çevresel etkenlerle, içgüdülerle, travmalarla kodlandığını gösteriyor bize. Bu zinciri ise kodlarını değiştirme yetkisini ellerine alarak yapay zekalar kırıyor. Gerçek insan olmak da aslında bu özgür iradeyi kazanıp, ipleri eline alabilmekte.

Uzun uzun konuşulur aslında Westworld üzerine ama bir tur daha dönmem gerekiyor diziyi şu an zihnimde çok taze olduğu söylenemez. Ben şahsen Westworld’ün verdiği mesajlara da, sorgulattıklarına da hayranım. Aynı zamanda çok akıcı bir hikaye anlatımına da sahip olduğunu düşünüyorum. Yer yer beyin bulandırsa da sonunda her şeyi bir raya oturtuyor ve çözümlenmemiş bir şey bırakmıyor. Sinematografi gibi teknik detaylardan bahsetmiyorum bile her şeyiyle kalite kokan bir yapım izliyoruz bence.

4 Beğeni

Evet dedikleriniz kesinlikle doğru ama tam olarak testin başarılı olduğunu görmüyoruz. Sadece after credit görüntülerinde testlere devam ettiklerini ve doğru yolda olduklarını görüyoruz. Ama dediğiniz gibi muhtemelen 3. sezonun başında veya ortasında başarılı olduklarını anlayacağız.

Ben spoiler olmasın açıkça yazmak istememiştim ama benim benliğimi tamamen simüle edip yapay bir bedene koysalar bile o varlık ben olmayacak. Evet insan olacak ama ben mezarda çürüyüp gideceğim. Burada başkalarının farkı anlayamaması çok da önemli değil. Delos’un sahipleri damat ve kayınpeder olarak ölümsüzlük istiyorsa ona ulaşamayacaklar aslında. Sadece kendi kopyalarını yaratmış olacaklar. Yada tüm bu işlemleri benim bedenim ölmeden yaptığımızı var sayarsak ben sadece kendi kopyamı yapmış oldum ve öldüğümde yine ben öleceğim. Bunu kaçırıyor bence William ve ekibi.

Sonuç olarak dizi kesinlikle Nolan’ın da katkısıyla muhteşem gidiyor. Ama herkese göre de değil. Bence hiç bir zaman GoT kadar izlenme yakalayamayacak ama çok daha hatırlanır bir dizi olarak kalacak.

l-catch-22-rvqe2

6 bölümlük mini bir dizi olan CATCH-22’ye başladım bugün. İlk 4 bölümü bitirdim ve çok beğendim. Zaten Joseph Heller’in aynı adlı romanından uyarlama olduğu için hiç çekinmeden izlemeye başladım. Dipnot: Kitabını okumadım henüz.

Çekimleri ve oyuncu kadrosunun sırıtmayan performanslarının yanı sıra dizide askeri sistemi ve savaşın anlamsızlığına dair çok ince dokunuşlar mevcut. Zaman zaman kahkahalar atıp yeri geldiğinde de hüzünlendim açıkçası. Tavsiye ederim.

5 Beğeni

Bugün başladığım The Good Place’in ilk sezonu bitti. Dizide, ölümden sonra sonsuzluğun iyi yer ya da kötü yer olarak ayrıldığı bir evrende Eleanor adlı yanlışlıkla iyi yere verilen karakterimizin kimliğini gizlemesini ve orada kalmanın bir yolunu bulmaya çalışmasını izliyoruz. Başlarda normal hissettiren daha sonra neler olacak ve nasıl işin içinden çıkacaklar acaba diye düşündüğüm bir dizi oldu. Sonlara doğru ciddi ciddi eğlendiğimi fark ettim, tabi sezonun sonunda hiç beklemediğim bir gerçeği de öğrendik. Sonuç olarak 2. sezonu en kısa zamanda izleyeceğim.

Aslında dizilerde her şeyin unutulması gibi olaylar beni daraltıyor ama bu dizide neler olacağını gerçekten merak ediyorum. Bu arada Chidi’nin karasızlığı tam olarak ben, izlerken resmen hissettiklerini anlayabiliyordum.

3 Beğeni


Şu sıralar izledim dizi Nicolas Winding Refn’in yaratıcısı ve yönetmeni olduğu dizi Too Old to Die Young. Dizi, diziden çok 12 saatlik Refn filmi gibi. Her bolüm ağır ağır işliyor, her bölüm birbirinden hem bağımsız hem de birbirini tamamlıyor. İzlemesi biraz (kimisine göre) zahmetli, sabır gerektiriyor ancak yönetmenin tarzına alışkınsanız çok keyif veriyor. Karakterler ve bölümler çok iyi tasarlanmış. Bir başrol var diyebiliriz ama olaylar tamamen onun üzerinden anlatılmıyor. Mesela 2. bölüm 1.5 saat ve ana karakter o bölümde hiç yok. Ben 4.bölümdeyim, kalan bölümlerin daha aksiyonlu ve heyecanlı geçmesini bekliyorum. Sabredebilecek olanlara tavsiye ediyorum.

1 Beğeni

An itibariyle Dororo’yu bitirdim.

Aslında geçen hafta 23 bölümünü de izlemiştim ama yorum yapmak için finali bekledim. Dizi bence şahane. Zaten Osamu Tezuka’nın zekasından çıkmış hikaye ve daha önce Apollo’s Song mangasını okumuştum. Phoenix’e de niyetlenip 12 cilt olmasından dolayı başlamaya korkmuştum.

Konu muazzam işleniş muazzam. Dororo’nun mangasına da 23. bölümde kalınca geçen hafta ilk 2 bölümü okudum sonra kalan sayfalara ve diğer ciltlere göz atıp son 10 sayfasını okudum. Anime ile neredeyse birebir gidiyor sanırım (Mio ile olanlar mangada dororoya sonradan anlatılıyor. mesela). Su beyaz atın hikayesine kadar ondan sonra ayrılıyor. Ben animenin tercihlerini çok doğru buldum açıkçası. Mangada Hyakkimaru çok geveze bir yerden sonra bayıyor ama 1967 yılında yazıldığı için bir şey diyemiyorum. Manganın çizim tarzı da herkese hitap etmeyebilir ama ben rahatsız olmadım. Tezuka ustanın tarzı böyle ve modern mangayı yaratmış adam. Kısacası ben çok beğendim.

Sadece Dororo’nun kız olması manga/animeye ne kattı onu anlamadım. Animenin sondaki o 10 saniyelik klip aklıma kötü kötü şeyler getiriyor. olmaz olmamalı. (Aniki de yumuşaçıkmış pamuk helva gibi demeler, son 10 saniye Dororo birden büyüyüp Hyakkimaru’yu görme sahnesi falan olmaz. Anikin o senin kendine gel)
Bir de Hyakkimaru tüm parçaları 4-5 günde topladı animede mangada sanırım bu durum daha mantıklı. Dororo ile karşılaşmadan önce bir kısmını toplamış, manga bitince de eksikleri tamamlamaya gidiyor.

Bitiş şarkısının tam versiyonu taze çıkmış bunu da buraya iliştireyim.

6 Beğeni