Karşımdaki Manzara

Efendim, eski defterleri karıştırırken ömrüm boyunca ciddi ciddi yazmaya uğraştığım şiirler (ya da şiirimsiler mi demeli?) karşıma çıktı. Onları unutmuş muydum? Hayır. Defteri bile kaybolmayacak şekilde bir köşeye atmıştım.

İlk kıymetlim, romatik soslu hayranlık şiiri. Lisede aşık olduğum kız için üstüne üstlük lisenin bitiminden iki yıl sonra yazılmış bir şiir. Neyse ki, duygularımı itirafım, şiirden daha hızlı gerçekleşmişti -o da lisenin bittiği sene.

Ah, neyse. Bu kadar gevezelik yeter. Geçeyim, geç yazılmış hayranlıklı şiirimsime:

Yine gördüm seni;
Bir rüzgâr esmekteydi, saçlarının ardından,
Yanından geçtiğin ağaçlar bulut olmaktaydı,
Yağmur olup yağmaktaydı yapraklar.
Ve sen, bu yağmurun ortasında,
Kollarını kenetlemiştin göğsüne,
Yüzünün bir yanına savrularak dalgalanmaktaydı saçların.
Görmeliydin o anı, benim gözlerimden,
Mavi gök, altın yağmur,
Ve bütün o endamıyla sen.

5 Beğeni