Kaybolan Baklavalar

KAYBOLAN BAKLAVALAR

   Şehrin en kaliteli baklavalarını yapan tatlıcısını kaç zamandır duyuyordum ama hiç alıp yemek nasip olmamıştı. Aynı zamanda oranın bir çeşit laneti olduğunu ve zamanında fakir bir çocuğa çok istediği halde tatlı vermediği için baklava diye diye öldüğünü, ruhunun ise kimi zamanlarda müşterilerin aldıklarına musallat olduğunu, kutudaki baklavaların da birer ikişer kaybolduğunu da söylerlerdi hep. Hatta o günden sonra adam fakirlere falan sürekli yardım etmeye başlamış dedilerdi.   
   Her neyse, akşam seansına gittiğim film bitince aklıma geldi ve oraya yakın bir sinemada olduğum için çıkışta uğrayıp bir kilo kadar antep fıstıklısından aldım. İkram edilen baklavayı yiyince zaten cennet lokması yediğimi zannetmiştim. Paketimi alıp eve doğru yola koyuldum, duraktan minibüsüme bindim. Evime çok fazla yakın değildi durak, indim ve yürümeye başladım. Bir taraftan da aklıma o eski hikaye geldi. Gülüp geçtim tabii. Ama paketi aralayıp şöyle bir bakmaktan da kendimi alamadım. Bantlı kapağı hafifçe açarak baktım, lezzetli tatlılar oradaydılar. 
   Bir süre yürüdükten sonra etrafımın çok sessiz olduğunu fark ettim. Olmaz ama dedim, bir bakayım pakete gene. Aralayıp bakınca küçük dilimi yutacaktım, baklavalardan bir ikisinin yerinde yeller esiyordu. Sonra birden aklıma, paket hareket ederken birbirine yaklaşmış sıkışmış olmalılar düşüncesi geldi, öyle ya, inanmadığım ve reklam aracı olarak gördüğüm hayalet baklava hırsızı gerçek olacak değildi ya. Bu fikirle sakinleşerek yürümeye devam ettim. Sonra merakıma engel olamadım ve gene baktım, bakmaz olaydım, üç beş tatlı daha yoktu! Aklıma gelen sıkışma fikri artık o kadar da mantıklı gelmiyordu. Hızlanarak yürümeye başladım. Mutlaka bir açıklaması olmalıydı, hayalet çocuk dışında tabii. Hem yürüyor hem de merakımı yenemiyordum, son kez bakayım dedim, belki gözlerim bana oyun etmiştir. Ve baktım. Paket yarıya yakın boştu. Depara kalktım artık, saat de çok erken olmadığından hemen hiç kimse yoktu. Eve varınca, neden paketi atarak kaçmadığıma da şaşırdım, eve geldiğimde o inanmadığım hayalet olayında bir gerçeklik varsa ve bana musallat olursa? Saçmalama diyordum bir yandan da, ben bunlara inanan bir insan değilim ki. Her neyse, evime girdim, paketi mutfağa bıraktım tüm ışıkları açtım. Elime mutfaktaki en iri bıçağı alarak paketi dürttüm. Sanki gerçekte hayalet diye bir şey varsa bıçaklayacağım. Ama insan gene de sarılacak bir şeyler arıyor, saçma da olsa. Neyse, bir şey olmadı tabii, sonra bıçakla paketin kapağının bantlarını kestim ve ucuyla biraz aralarken baklavaların çoğunun kayıp olduğunu algıladım. Korkuyla aniden karton kapağı sonuna kadar açmış bulundum ve… Kaybolan bütün baklavalarım orada, yoğun şerbetin etkisiyle yapışıp kaldıkları kalın kapakta ters bir şekilde duruyorlardı.