Kırmızı, Yeşil ve Mavi

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Kırmızı, Yeşil ve Mavi – Aylık Öykü Seçkisi

image

Yazarın Notu: Merhaba, bu evrenle ilgili diğer öykülere sırasıyla buradan ve buradan ulaşabilirsiniz. Şah, kendisine sorduğunda, “Doğu” demişti. Aklında, o zaman Tir Glo’daki ve adanın güneyindeki gençlerin aklındaki aynı hayal vardı; arka planında müzik olan mistik bir doğu seyahati… Spaknios’a da bunun için gelmemiş miydi zaten? Önce Kum Ülkesinin dağlarını, sonra çöllerini ve en sonunda… (DEVAMI…)

5 Beğeni

Murat merhaba,

Öncesi ve sonrası olan ama kendi içerisinde de bir bütünlük barındıran güzel fantastik bir öykü.

Elfler, orklar ve cüceler gibi tanıdık figürler var öyküde.

Kurgusu, anlatımı ve bol diyaloglariyla ben çok beğendim öyküyü. Ama benim için öykü uzundu, yani biraz daha kısa olsa daha çok keyif alirdim diye düşünüyorum:)

Eline emeğine sağlık Murat, sen yaz biz okuyalım:). gorusmek üzere…

2 Beğeni

Selam @MuratBarisSari

Öyküne başlasam mı başlamasam mı diye bir tereddüt yaşadım, özellikle de “5000 kelime çok uzun, daha öncesi de var vs vs” gibi ön bilgilendirmeler ve öykünün başında beni korkutan o yazar notu: beni anlamak için önce şunları okuyun :slight_smile:

Sonra sana rağmen, öyküne diğer öykülerini tekrar okumadan başlamaya karar verdim ve iyi ki de öyle yapmışım. Önceki öykülerinden alışık olduğum karakterinin bambaşka bir yolculuğu gibiydi. Aslında yolculuk diyemeyeceğim, yani okuduğumdan beri düşündüğüm şey şu oldu:

Aslında bu öykü, zaman/mekan olarak o kadar kısıtlı yerde geçiyor ki.

Birinci mekan döşek/ev, ikincisi de han. Bu iki mekan arasında ve geri dönüşün yolculuğu. Bu kısıtlı mekan arasında ne olay olabilir diye soranlara, olay yok diyebilirim. Ama sen büyük bir başarıyla karakterleri, duygu durumlarını, düşünceleri metne yedirmişsin ve belki olayı yaratmışsın. Yani aksiyon olarak sadece en son bölüm var ki o da çok sade kalmış. Tebrik ediyorum.

Hem anladığım için gerçekten keyif aldım hem de galiba biraz daha düzenli geldi bana yazdıkların. Bazı noktalar hala karmaşa yaratmış ama onları da özellikle öyle bıraktığını düşünüyorum, bir sonraki bölüme hazırlık, yarattığın evrenin katmanları gibi. Pazaryeri sanatı ve teorisini daha çok duymak isterdim :slight_smile:

Ayrıca iki yer kafama takıldı, daha detaylandırma okumak istedim

Canwr, o gece; duvarları kerpiç, döşeği dikenli, kümesten bozma odasına girdiğinde hâlâ duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu.

Bu trajediye ait detayı çok vermemişsin sanırım. Belki bilerek yaptın. Ama eğer Canwr’ı o gece uyksuzu bırakacak kadar önemli bir konuysa, işte o silahın patlama sesini biraz daha duyabilirdim.

İkincisi aslında eleştiri değil ama komik adlandıramadığım absürt bir detay. Ben çok sevdim ama Murat’lık bir ayrıntı değil gibi geldi. Elf ve topuklu çizme olayı. Yani o kadar absürt komedi bir sahne ki. Nedenini merak etmedim değil :))

Bu arada öykünün genelindeki diyaloglarda da var bu absürtlük :))

Çok kısa sürede bitirdiğini biliyorum öyküyü bu nedenle ikinci üçüncü küçük dokunuşlarla düzeltilecek yerlerin sen de farkındasındır zaten.

Ben çok beğendim Murat

Eline sağlık :slight_smile:

2 Beğeni

Selam Ebuzer :raising_hand_man:

Beğenmene sevindim. Evet baştaki uyarı esasen, olur da ilginizi çekerse bunlara da bakabilirsiniz gibilerinden, yoksa kendi içinde de bir olay.

Uzunluk… Bu kafamda bir evren ya, 4.500’den aşağı olursa bölüm olarak kısa geliyor :sweat_smile: Olay tamamen o…

Teşekkürler tekrar.
Görüşürüz…

1 Beğeni

Selam Müge :raising_hand_man:

Baştaki uyarı, Ebuzer’e söylediğim gibi; yani ilginizi çekerse bunlar da var gibi bir şey. Ama tek tek de bir olay anlatıyorlar. ve evren parçası olduğu için 4.500+ bir uzunluk planlıyorum. Hatta 6.000 civarı bir versiyonu var kafamda.

Evet. Aslında tema bazında karakter tanıtıyorum Müge. Biraz evvel bahsettiğim 6.000’lik versiyonda bir aksiyon sahnesi var. Ama karakter derinliğini naçizane sevdiğim için aksiyonu dışarıda bıraktım. Sınır olmasaydı son stand off’u aksiyonla değiştirirdim.

Basitçe ne Çehov elimden kurtuldu ne Aristo :stuck_out_tongue_winking_eye:

Yani evet düşününce olabilir. Özellikle vermedim detay diyemem. Ama temelde kadına duyduğu arzu ile başlarına gelene üzülmesi gerektiği arasında bir mücadele içindeydi kafamda hayalet düşünce olarak.

Esasen saygı duruşu ama eğlence de tabi :laughing:

Ben ruh hastassı olduğum için yine 10.05 saat 23.30’da gönderdim. 12.05’te arkadaşımdan edit geldi ben de seçkiye gönderdim. Zanaat anlamında düzeltme/güzelleştirmeler ile bir iki hoş ibare eklemiştim. Olay örgüsünü daha tutarlı kılıyordu. Ama seçki artık benden bıktığı için sanırım 10.05 versiyonunu kullandı. :sweat_smile: Bununla birlikte bu versiyonum da ikinciye göre %95 seviyesinde. Çok küçük bir iki şeydi değişen. Herkes esas olarak bunu okuyabilir. Ben de memnunum bu versiyonumdan.

Beğenmene sevindim Müge.
Gerçekten…
Görüşürüz :raising_hand_man:

2 Beğeni

@MuratBarisSari selam,

Abi kalemine sağlık. Çok sağlam bir öykü olmuş yine, Canwr’ün maceralar devam ediyor, farklı karakterler, farklı kültürler dahil oluyor; ben çok beğeniyorum, merakla okuyorum, yüzüm gülüyor, heyecanlanıyorum. :sweat_smile: Çok dolu dolu bir öyküydü yine. Diyaloglar (benim şu yabancı gelme olayını hesaba katmazsak) süperdi. Ayrıca yeni karakterler çok hoştu; erken büyümüş kabadayı bir oğlan, yalancı, belki düzenbaz bir elf kızı. Canwr’de yaş olarak ufaktı çok yaşlı değildi sanırım genç hâlâ. Hoş bir trio oldular sonunda. :+1:

Yalnız şunu bir söylemem gerekir, özellikle ben tek bir şeye bayıldım bu öyküde. Âlim orkun simyadan bahsettikten sonra orkların da bu işlerle ilgilenebileceğini ama orkun özünün yine ork olduğunu söyleyişi. Genler, içgüdüler; yani bilmesek de beynimiz istiyor bir şeyler, onu yapmaya mecburuz, özünde limbik sistemi memnun etmeye çalışan bir korteksiz. Yani hepimizin özü neyse aslında onu yaşıyoruz, yaptığımız ettiğimiz form değiştiriyor sadece. Sanıyorum buna benzer bir şey zaten konuşmuştuk seninle. Bu çok anlamlı geldi bana. Hem fantastik bir dünya için hem de yaşadığımız gerçek (?) dünya için. O cümlede aydınlandım desem yeridir. İyi bir edebiyat eserinin zaten amacı biraz da bu değil midir?

Tek bir öneri/istek/eleştirim var. Yanlış anladıysam sen beni düzeltirsin ama sanıyorum son öykünün sonundan başlıyor bu öykü. Yani Spaknios’tan sonrası burası. Şipşak olmasın bence aradan bir üç beş ay geçsin, Canwr de bi’ soluklansın. :sweat_smile: Neden dersen okur olarak öyle bir düşüyorum ki dünyanın içine, inanıyorum yani ama ardı ardına episodlar olunca kurgu olduğunu hatırlıyorum. Anlatabildim değil mi?

Uzun bir yorum oldu ama beğeniyorum bu seriyi ben. :+1: Canwr’ün diğer maceralarında görüşmek üzere. :wave:

2 Beğeni

Selamlar,
Canwr’i Anadolu folkloruna da soktun ya… Artık gerisi hakikaten masal:) Ellerine sağlık. Keloğlan fikri gerçekten çok orijinal oldu. Bir Kelt’in gelebileceği son yer diyemiyorum ; çünkü bu cüce duracak gibi durmuyor. Daha öncede sohbetlerimizde sana söylediğim üzere bu karakter günceleri olan bir seyyah . Ve onun üzerinden bizlere anlatacağın çok şey var
Hikaye çok güzel ellerine sağlık. Bir, iki noktada zaman kaynaklı ucu açık kalan detay kalmış; ama zamanın kısıtı ve kelime limiti seni zorluyor, farkındayım. Güçlü yanın olan diyaloglarınla olayı yine bir sonraki seviyeye götürmeyi başarmışsın.
Hoşbulduk:)

1 Beğeni

Selam Kasvet,

Çok teşekkürler. İşte alegorik, biraz o yüzden hayatın zenginliği o. Ben çok bir şey yapmıyorum yani, yeni kültürleri eklemek için aslında. Ama karakterler başka… Onları yazarken gerçekten keyif alıyorum. Bunlar ergen trio evet. Kızı çok keyifle yazdım. Düzenbaz değil de loose cannon.

Yani konuşmuştuk ya, hayat çok zengin. Edebiyat da oradan kaynağını alarak çok zengin. Yazılan şey, bir kere okuyucuya sunuldu mu tamamen ve tüm yönleriyle açılıyor. Söylediklerinin elbette kalıtımsal anlamdaki kısımlarına katılıyorum. Yine de ork Çekavvv mesela başka bir yol seçti… Artık seçim ve algı okuyucuya ait. Ve sen beğendiysen de ben itiraz etmem :sweat_smile:

Spaknios’tan sonra bu geliyor evet. Spaknios’ta kaldı aslında bir süre kafamda. Özellikle ne kadar diye düşünmedim ancak ikinci öykünün sonundaki konuşmanın devamı değil yani bu öykünün başındaki konuşmma. Belki daha açık kılmalıydım haklısın… Aslında batıda da bir şeyler yazmak istiyorum da elimde -belki hatırlarsın- 4.000 sayfalık bir ortaçağ serisi var, güya onu bitireyim de öyle gireyim diyorum.

Yorumların beni çok çok mutlu etti. Çok teşekkür ederim Kasvet :pray: :pray:
Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle :wink:

1 Beğeni

Selam Volkan,

Şşşş :shushing_face: ipucu vermiyoruz :sweat_smile:

Çok çok teşekkürler. Seyyah ve karşılaştıklarını yazmak beni de çok mutlu ediyor. Beğenmen de ayrıca mutlu etti.

Ya aslında yorumda belki görmüşsündür. Bir tık daha düzenlenmişi vardı da geç kaldım, ufak bir iki nokta kaldı. Ama tekrar edeyim memnunum bu versiyondan da.

Diyalog bizim işimiz :stuck_out_tongue_winking_eye: Karakteri sevince iyi çıkıyor sanırım…

Çok teşekkürler.
Daha çok yaz lütfen…
:raising_hand_man:

Merhaba Murat :slight_smile:
Öyküne dün girip baktım; ama başlamaya cesaret edemedim :slight_smile: İki ayrı öykü işaret ediyordun ve 5000 kelimeyi tutturduğun bir öykü olduğu belliydi. Bundan sonra senin öykülerini bastırıp okumaya karar verdim :slight_smile:
Şimdi güzel taraflarına gelelim. Karakterlerin çok başarılıydı. Kadının, Canwr 'in gözündeki değişimini ve hayranlığa vuran evrimini çok sevdim. Özellikle göz renklerinde çok başarılı betimlemelerin vardı, etkilenerek okudum. Cüce ve insanlar arasındaki maceraların, karakterlerin itinalı harmanı çok iyiydi. Genelde öykülerde bir karakter öne çıkarılır, diğerleri ihmal edilir; sen bunu yapmamışsın. Hepsine aynı intizamı göstermişsin. Ayrıca gereksiz karakter kullanmayıp öyküyü bölmemişsin. Yani kotarmışsın :slight_smile:
Ben çokça beğendim. Ellerine sağlık.
Görüşürüz, sevgiyle :slight_smile:

Selam Gaye :raising_hand_man:

Aslında ben de daha kısa bir şeyler yazsam iyi olacak, beni de yoruyor bu kadar uzun olunca…

Betimleme… Yani evet biraz başardım galiba bu sefer. :sweat_smile: Yine de daha tinsel betimlemeleri hedefliyorum. Bakalım…

Karakterler konusunda; açıkçası öykülerde en sevdiğim öğeler, karakterler… Karaktere bürününce yazdıklarında da bir denge oluyor. Canwr henüz genç burada. Daha yaşlı hikayelerinde onu bir tık başat yapmayı düşünüyorum.

Beğenmene çok sevindim. Kotardıysam da :wink: ne mutlu bana…

Görüşürüz Gaye
Kendine iyi bak… :raising_hand_man:

Selam Murat,

Biliyorsun fantastik evrenler çok benim tarzım olmasa da Canwr serisini seviyor ve takip ediyorum. Aslında durum senin kaleminden dökülen her yazıyı beğeniyor olmamdan kaynaklı sanırım. Ağdalı betimlemelerin, efil efil rüzgarların, çiy taneleri üzerinden kayıp giden su damlaların olmaması da, yalın bir dil kullanmanı da ben çok seviyorum. Farklı şeyler dene ama sen bu şekilde de çok iyi bir yazarsın. :pray:

Bu kez Canwr’ı masal temasına bağlamış, Keloğlan’a yoldaş ettirmiş ve Külkedisi ile karşılaştırmışsın. Bu saygı duruşlarını gayet tadında buldum. Kırmızı, Yeşil ve Mavi tasvirlerin ve öykünün adı bence çok yerinde. Bir önceki öykünün devamı şeklinde olması da okuyucuyu daha sıcak tutmuş bence.

Bu arada yazdığın diyaloglardaki ince mizahı çok seviyorum. Gizli özne gibi saklamayı biliyorsun, ancak okuyucuyu tebessüm ettirmekten de geri durmuyorsun. :slight_smile:

Eline, emeğine sağlık. Gelecek seçkilerde görüşmek üzere.

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Selamlar Murat Bey,

Diğer arkadaşlar gibi bende ilk başta bir tereddüt yaşadım okuyup okumama konusunda. Zaten okuyacaktım ama acaba diğerlerinden mi başlasam önce diye düşündüm. Bu seriden nasibime düşen pay bu oldu nihayetinde. :slight_smile:

Karakter tahlilleri ve diyaloglar gerçekten çok iyiydi. Sizin kesinlikle diyalog kurma konusunda çok başarılı olduğunuzu düşünüyorum. Hatta tiyatral bir şekilde sadece diyaloglardan oluşan bir metin ele almanızı çok isterim. Ortaya çok ilginç şeyler çıkabilir.

Masal temasına değindiğiniz absürt kısım ve macera dolu bir dizi olayın işlendiği bölümleri de sevdim.

Bir kaç küçük eleştirim olabilir sadece bu metinle alakalı.

Bir yerde ‘1001 türlü’ gibi bir kısım gözüme çarptı. Bu eğer önce ki hikayelerinizde bulunan ironik bir göndermeyse buna eyvallahım fakat diğer türlü rakamla yazıldığı takdirde okuduğumuz evreni matematikselleştiriyor kanımca. Buna bir göz atmak isteyebilirsiniz belki.

Birde mekan tasvirlerine öykülerinizde daha çok yer vermelisiniz bence. Diyalog kısımlarınız zaten yeterince güçlü olduğu için, bunları sinematik betimlemelerle donatmanız hikayeyi bir üst seviyeye taşıyacaktır. En azından böylesine distopik ve fantastik evrenlerde.

Özetle, ben hikayenin genel akışından gayet memnun kaldım. Elimden geldiğince bağlantılı olan diğer hikayelere de göz atmaya çalışacağım. Elinize, emeğinize sağlık.

Önümüzdeki seçkide görüşürüz o halde. :love_you_gesture:

1 Beğeni

Selam Sena,

Öncelikle ve samimiyetle söylediklerin için çok teşekkür ederim. Aslında olan bitende benim çok büyük bir rolüm yok. Bu seri temelde bir alegori ve bu sebeple daha sade, daha gerçeğe ve algılarımıza yakın. Yine de söylediklerin beni çok mutlu etti. :pray:

Masal, kısıtlayıcı olduğu kadar zengin de bir tema. Kafamda berbat ok atan bir elf kızı ile masaldan önce de Moğol istilalarının psikopat ettiği anti bir keloğlan vardı. Masal her ikisi için de altın bir tepsi oldu doğrusu.

Diyalog konusunda biraz iddialıyım evet. :sweat_smile: Şaka bir yana yazarken keyif alınca yazdığın olabiliyorsun. Ben de öyle kapılıp bir Canwr bir keloğlan konuşuyorum.

Tekrar teşekkür ederim.
Görüşmek üzere
:raising_hand_man:

1 Beğeni

Selam @UlianaHippogrief,

Evet bir evren parçası olduğu için psikolojik olarak 4.500’den aşağıya düşmemeye çalışıyorum. Dolayısıyla bir göz korkması olabiliyor. Okuduğun için öncelikle teşekkür ederim.

Aslında bir tiyatro oyunu ve birkaç da senaryo yazdım. Belki daha uygunum onlara öyküden ziyade… Doğru gözlem kesinlikle.

Ben de metinde rakam kullanımını çok tercih etmiyorum. Hatta diyebilirim ki bu platformda öğrendim bunu. İşte biraz lafı eğip bükeyim "Bin"i “Bin bir” yapayım ve bu arada da 1001 Gece Masalı derken… Belki biraz rahatsız edici olmuş olabilir, doğru.

Tasvir konusunda; bio’mu okudunuz mu? :joy: Ben hayal etsem detaylı bir mekan yazacağım da… Olaylar benim beynimde de genel bir arka plan önünde cereyan ettiği için, böyle oluyor. Yine de bu sefer, küçük masa, tabure, sini, bir tane tulumba, dağlara kızıllığını seren bir güneş falan yazdım. Bıraksam senaryo gibi olur. :sweat_smile: Bir başka güzel tespit daha… Üzerinde çalışıyorum, tasvir ve betimleme.

Diğer hikayeler de uzun, bu sebeple ısrar edemem, ama bunu gerçekten beğendiysen onların da belli ölçülerde keyif alınabilir olduğunu düşünüyorum.

Görüşmek dileğiyle :raising_hand_man:

1 Beğeni

Merhaba @MuratBarisSari

Kırmızı, Yeşil ve Mavi’nin üzerine “Sarı” dökülünce böylesine özgün bir tablo ortaya çıkıyor; üstelik fırça kullanmadan, tamamen düş gücüyle.

Serinin devamında yine çok güzel bir iş çıkarmışsın ortaya. Aksiyon son sahneye kadar yok belki ama anlatım dilin mi, karakterlerin konuşmaları mı, yarattığın evrenin büyüsü mü ya da başka bir sebepten ötürü mü anlamasam da bir tekinsizlik hissediyorum okurken. Sanki her an bir şey olacakmış gibi. Bu da eserin akıcılığını ayakta tutuyor bende. Bir de artık iyice ete kemiğe bürünen Canwr’ü merak ediyor insan. Belki resim yeteneğini de önümüzdeki serilerde görebiliriz, kim bilir : )

Eline, kalemine sağlık abi. Görüşmek dileğiyle.

Sevgiler…

1 Beğeni

Sevgili @MuratBarisSari

Fantastik yazımında en önemli şeyin öykünün verdiği atmosfer olduğunu düşünürüm. Bir noktada diğer yazın türlerinde olduğu gibi öyküde kahramanlar, bu kahramanların mutlaka yapması gerekenler/görevleri/tercihleri ama günün sonunda maceraları vardır. Bu yüzden öykünün verdiği atmosferi çok başarılı buldum. Sağladığın atmosfer bana kahramanların girip çıktığı olayların aktığı bir sahne izlenimi verdiğini söylemeliyim. Yani asıl olan benim için bu atmosferdi. Üzerinde ne oynatsan izleyebilirdim.

Eline ve düş gücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz

1 Beğeni

Selam Okan,

Teşekkürler :pray:

Eğer bir atmosfer, dolayısıyla bir evren kurgulayabildiysem ne mutlu bana… Canwr’a ait resim…
image

Şunun Brad Pitt yüzlüsü, açık dalgalı saçlısı ve amber renkli gözlüsü. Bu resim Trinevere zamanı. Bu öyküde daha genç.

Çok uzundu öykü, okuduğun için ayrıca teşekkür ederim.
Görüşmek dileğiyle…

1 Beğeni

Selam @Dipsiz

Atmosfer bu öyküde genel odak noktası oldu okuyucular için. Fantastik bir eserde de atmosfer yani evren gerçekten önemli yer tutar. Dolayısıyla çok mutlu oldum yorumuna.

Ayrıca çok da teşekkür ederim güzel yorumun için.
Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle…

1 Beğeni

Efendim, öncelikle ben söz dinlemez bir okur olduğumdan yazıda işaret ettiğiniz, öncelik arz eden öykülerinizi okumadım. Diğer yandan, daha önceki öykülerinizden bildiğim anlatım tekniklerinizi anımsadığım kadarıyla, cahil cesaretiyle öykünüzü okudum. Pek tabii, öğütlediğinizi yapmadığım için gerçekleşmesini beklediğimiz etki bende tam anlamıyla meydana gelmemiş olabilir. Derse geç kalıp hikayeye ortasından dalmış gibi oldum. Sınav yapacak olsanız çuvallarım, şimdiden söyleyeyim :slight_smile:

Bir soruyla başlayayım.

stilize bir şekilde

Bu ifadeyle resmettiğiniz şey gözümde canlanmadı. Bu yakıştırma tam olarak neyi anlatmak istiyor?

Bunun dışında, esasen belki de çok önemli olmayan detayların altını çizmek istiyorum.

Bu “tercüman”, Nehir Diyarı’na gitmek için yolu soruştururken sadece Spaknios Kumu’nu konuştuğu için; soruyu yanlış anlayarak Dağ Bayır’ı Dihgan Kumu ile tarif eden adamı bu sefer kendisi yanlış anlayarak, Canwr’u güney yerine dümdüz doğuya götürmüştü.

Bu cümledeki koyuyla işaretlediğim kısımdaki sekans bana anlatım olarak tuhaf geldi. İki defa -erek ekinin arka arkaya gelmesi de buna yol açmış olabilir. Bu cümleler bölünebilir belki.

Belirttiğim kısımlar, okurken hızımın kesilmesine neden oldu. Başkasında bu etkiyi yaratmamış da olabilir, bilemiyorum. Sadece belirtmek istedim :slight_smile:

Kadın şekeri ağzına attığında konuşması daha sevimli olmuştu, sanki buzda kayar gibi konuşuyordu. Canwr biraz bu hoşluktan yararlanarak, “Sizin,” dedi…

Buradaki ifadeleriniz inanılmaz lezzetli.

Anlamadığım şey, dikkat çekmek istemeyen iki dağ köylüsünün aslında iki dağ köylüsü olmadığını göstermek için neden bu kadar çabaladığı?”

İkinci kez yazılan aynı ifade yerine basitçe “öyle olmadığını” yazılabilir diye düşünüyorum.

Lavta ile çalınan bölümlerin sözleri, ustalık içeren dizeler şeklinde yazılmış. Diyalogların oturaklılığı özellikle metnin ikinci yarısında artmış. Alt metni de zenginleşmiş.

Bazı kelimelerin anlamlarını bilmiyordum, sayenizde sözlük karıştırıp öğrendim. :slight_smile:

Teşekkürlerimle.

1 Beğeni