Ufuk’un şöyle bir sözü vardı sanırım; hemen çalıyorum: Görüyorum ve artırıyorum. Öncelikle kurgu ortaktı. Temel bana aitti ama öykünün evrildiği noktada sen vardın. Üslup da bana ait değil. Birazcık dikkatle senin yazdığın kısımları benimkilerden ayırmak mümkün; senden ve önceki öykülerinden izler taşıyorlar. Sadece zaman şimdiki zaman olduğu için bir yakınlık söz konusu.
Seninle çalışmak benim için de çok hoştu; ve dostluk da cabası tabii 
İleride başka öykülerde de yan yana olma umuduyla.
Heyt! Dağılın ulen! Benden destur alınmadan benim adım mı telaffuz edildi burada? Hem de patenti ve tüm yasal hakları bana ait olan bir söz öbeğinin kullanımı ile birlikte. Kulaklarım çınladı geceleyin, gözüme uyku girmedi, tepemde sinekler, götümde pireler eksik olmadı. “Yooo, yooo, yooo!” diye sayıklamışım bütün gece. Bunun sonu düello Osman. Bu iş başka türlü çözülemez.
Yarın şafak sökümünde kasabanın ortasında, Joe’nun barının önünde bu hesabı kesmemiz lazım. Yalnız gel, şerife haber vermeye sakın kalkışma. O arkadaşın olacak Erdoğan da gelmesin, o gitsin Lord of the Rings yazsın, Witcher yazsın biz de okuyalım afiyetle. 
Ayrıca birbirinizi övmeniz, yıkala yağlama işleminiz bitmediyse, sizi yan tarafa alalım orada birbirinizi övmeye devam edin, öyküyü okuyup yorum yazacaklara yer açılsın. 
Bu yorum eser miktarda gerçek, göz kararı trajedi, bol miktarda ironinin kısık ateşte 8 saat pişmesi sonucu oluşturulmuştur. Şirketimiz herhangi bir sıkıntıda sorumluluk üstlenmemekte olup, aşağıda görünmez kalemle yazmış olduğumuz tüm şartları kabul ettiğinizi teyit ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Düelloda görüşmek üzere kovboy. 
Ufuk sen yorum meddahı mısın arkadaş koptum yeminle 
@Osman_Eliuz 'a cevap verecektim korkumdan caydım vallaha! işin ucunda vahşi batıda kör bir kurşuna gitmek var. O yüzden ‘‘Görüyorum ama pas diyorum’’ düello da ise tarafsızım en hızlı silahı çeken kazansın! Ben kenarda şerifle patlamış mısır yiyeceğim sonuçta iki sağlam silahşor kapışıyor 
Sanırım düelloyu kaçırdım… Ama ben dediğin yeri bilmiyorum ki. Bizim burada bar yok, en fazla bakkal var. İstersen şöyle yapalım: Yarın sabah ezanına müteakiben Remzi ağabeyin bakkalın önünde görelim hesabı. Erdoğan da artık Şerife teyzeyle izler iki bardak çay eşliğinde. Hem birazcık haklılık payın olduğundan belki sana avans verir bir adım geride başlarım. Sonuçta gecenin köründe pirelerle sinekleri uykusundan ettik; yazık hayvanlara… Gerçi bir adım avans sana yeter mi bilmem 
Bende tabanca da yok; dededen kalma tüfek var idare et. Hızlı olan kazansın! 
Merhaba Osman,
Merhaba Erdoğan,
Biraz geç okudum öykünüzü, ki muhtemelen seçkide ikinizin öykü yazacağını bilen ilk kişi bendim. Bu yüzden küçük bir özrü kondurayım şuraya 
Gelelim öykünüze.
Bir kere dili çok beğendim. Anlatımınız şairane idi. Çok keyif aldım. Öykünün başını ve sonunu çok güzel bağlamışsınız. Finale doğru temponun artması ve okuyanda da bir heyecan yaratması ayrıca iyiydi. İyi bir iş çıkmış ortaya. İkinizin de kendine has motiflerini barındırmış öykü. Elinize yüreğinize sağlık
Merhaba Umut,
Bu ay yoktun üzüldük, yoğun bir süreçtesin sanırım bu yüzden okuman geç olmuştur hiç sorun değil. güzel yorumunu esirgemediğin ve zaman ayırdığın için teşekkür ederim. gelecek öykülerde görüşmek üzere
Merhaba Umut.
Güzel yorumun için teşekkürler. Beğenmene, keyif almana sevindim. Ben de sonuçtan memnunum kendi adıma. Geç yorumunun hiç ziyanı yok; düşünmen yeter
Müthiş bir çalışma olmuş. Ellerinize yüreğinize sağlık. Bütünselliği güzel yakalamışsınız. Heyecanla okudum öykünüzü. Teşekkürler
Merhaba Nurdan Hanım, Seçki’de ilk kez bir öyküme yorum yaptınız. Zaman ayırıp okumanıza yorum yapmanıza çok sevindim. Beğenmenize de ayrıca mutlu oldum. Zamanınıza değdiyse ne güzel. Daha iyi öykülerde görüşmek üzere
merhaba,
forum sistemine adapte olamadığım için uzun süredir öyküleri okuyamamıştım. geri döndüm ve ilk sizin öykünüzü okudum. kalemlerinize sağlık, gayet güzel bir öykü ortaya çıkarmışsınız. sanırım yazım dilinizin benzerliğinden iki ayrı kalemden çıkmış bir öykü gibi değil de tek yazarın öyküsüymüş gibi okudum satırları.
temayı güzel kullanmışsınız. betimlemeler çok başarılı, dil şiirseldi ki zaten öyküde şiire de yer vermişsiniz dua formunda. öykünün ne anlattığından ziyade nasıl anlatıldığı -dil faktörü- öne çıkmış öyküde. atmosferi bu denli başarılı verdiğiniz için kızılderili temasını pek sevmesem de öyküye uyum sağladım ve öykünün içine girdim. öyküde alıntı yapmak istediğim pek çok yer var ama birini yazayım:
“Kelimeler avurtlarımı yaran bıçak, tükürüp atmaya çabaladığım uzuvları kancalı bir yaratık; direniyorlar, ağzımı parçalıyorlar. Dudaklarımdan dökülüp manaya erişebilen her cümle ise şamanın benzini solduruyor. Acıyla bükülen dudakları, yaşaran gözleri, gerilen derisi… Kambur sırtı kahrından daha da bükülüyor.”
çok güzel betimlemeler…
ezcümle; okuduğuma değdi.
Merhaba Öznur Hanım,
Yokluğunuz hissediliyor zaten. Umarız dönüşünüz kesindir hem öykü hem yorumlarınızı tekrar Seçki sayfalarında görmek isteriz.
Güzel yorumunuza teşekkür ederim. Osman’la kalem benzerliğimiz var bu da iki kişinin yazdığı hissini kısmen yok ediyor. Ancak oldukça ayırt edici noktalarımız da var tabii. Bu arada alıntınız da Osman’ındır. Onun kalemine sağlık sizin de bu güzel yorum için yüreğinize.
Daha güzel öykülerde görüşmek üzere 
Bu güzel dönüt için çok teşekkürler.
Erdoğan’ın dediği gibi iki benzer kalem çok zorlanmadık birbirimizi tamamlarken. Keyifli bir ortaklık oldu. Kullanılan dili sevmenize de ziyadesiyle sevindim. Zamanınıza değdiyse ne mutlu.