Sevgili @dipsiz,
Bu değerli öyküyü, benim tembel kelimelerimle yorumlamak, hikayenin ritmini düşürebilirdi. Bu sebeple, birkaç sade sözcük tercih etmek zorunda kalmıştım. Fakat izninizle yukarıdaki sözlerime birkaç kelime daha eklemek isterim:
Bu hikaye, yazımı, betimlemeleri, derinliği, barındırdığı felsefesi ve içindeki ritmiyle “öy-Kü” olarak çalınması zor, fakat tarafınızca eksiksizce ve başarıyla çalınmış, bir müzik, bir anlatıydı. Ayrıca, sahip olduğu uzunluğa rağmen; kurgusunda yarattığı bütün yolları, tekrar sonuca ulaştırıp, onları birleştirebilen iyi bir yazarın varlığını da bizlere işaret ediyor.
Öykünüzün kurgusu gerçekten çok sağlamdı. Sanıyorum ki yazma sırasında; önce savaş aletlerini oluşturup, ardından içindeki evreni yaratıp daha sonra tamamlayıcı isimlerle bu karakterlere can verdiniz. Fakat nasıl yapılmış olursa olsun; sıranın ne olduğundan çok, bu öğelerin harmoni yaratacak biçimde seçilmesi takdire şayan.
Ben, hikayenizde en çok, grupların birbiriyle olan mesajlarını beğendim. Bence öykünün, insanı en çok gülümseten ve sözcüklerle, okuyucuyu “bir” eden kısmı da bu jestlerin olduğu yerlerdi.
Üstelik; üstadın, müziğin ruhunun, içimizdeki ruhtan bir parça olduğunu betimlediği ve ateşin, titreşebilen maddeyi kül ederek, burada karanlığı meydana getirmesi kısımlarını; insanda hayal gücüne yeni öğeler katan yerler olarak sayabilirim.
Ama öykünüzün, her şeyin ötesinde bazı okurlar için anlaşılması zor ve biraz dikkat isteyen bir yolculuk tarzı var. Diğer öykülerinizi bilmiyorum fakat ben fazlasıyla mangalarda hissettiğim tadı aldım. Bu sebeple, hikayenin görselleştirilerek okuyucuya aktarılması daha iyi bir seçenek olabilirdi. Yani, bu hikayeden koca bir manga serisi çıkarılabilirdi.
Tekrar elinize kaleminize, sağlık.
İlhamla kalın…
Dipnot:
Merak ediyorum da, iyelerle kast ettiğiniz şey, eşyanın içindeki ruhlar mıdır?