Keyif aldığım bir öykü oldu. Bazı cümlelerin devrik olması, yer yer duraksamama sebep oldu ama bu tamamen tercih meselesi. Bazı yerlerde virgüllerin olması, metni okurken zihnimizin daha derli toplu olması adına iyi olabilir. Takıldığım bazı yerleri aşağıda izah etmeye çalıştım.
Gözlükleri vücudunun ısısıyla buğulandı.
Vücudu değil de nefesinin ısısıyla desek, teknik açıdan daha doğru olabilir.
Karanlıklar Ülkesi’nin şeytanlarından vatanını koruyacak güçlü surlar inşa ediyordu. Düşmanlara gerekli zamanlarda karşı koyacak büyük kuleler ve halkının bu olası savaş zamanlarında aç kalmaması için tahıllarını saklayabilecekleri geniş ambarlar inşa ediyordu.
Yinelenen fiiller yerine iki cümleyi, virgüllerin gücünü de arkamıza alarak tek bir fiil ekseninde birleştirebiliriz. Bir de ikinci cümlenin başını biraz arka tarafa itelersek anlam kayması yaşanmaz diye düşünüyorum. “Gerekli (gerektiği ya da gereken olmalı bence burada) zamanlarda düşmanlara karşı koyacak…”
Pete, onların yanından ayrıldıktan sonra sevinçle sağ ayağının üzerinde zıplayarak dans etti. Açıkçası bu berbat bir danstı.
Bu esnada masası sallanıyor. Dolap kapakları kapalıysa açılıyor, açıksa kapanıyordu.
Bu cümleler, ilk bakışta basit birer ifade gibi gözükse de son derece ustaca düşünülmüş, olağanüstü sade ve etkili anlatımlar meydana getirmiş. Öyküye haddinden fazla gerçeklik katan, belki de gözden kaçan detaylar bunlar.
Adı Mel’di… Yani aslında adı tam olarak Mel değildi; ama ben ona Mel diyordum. Belki bir başkası da ona bu şekilde sesleniyordur, bilemiyorum. Benim onun ismini tekrar edişim hep kendi kendime olmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse kendisine hiç seslenmedim.
Bayım! İşte burası gerçekten ustalık isteyen bir bölüm. Şu cümleler hem utangaç, hem de ardında sakladıkları bilgileri bizimle ürkekçe paylaşacak kadar cüretkar.
Gelecek seçkilerde görüşmek üzere.