Öncelikler herkese merhaba bildiğiniz üzere cumartesi öğlen 12:01’de Bozkurtlar Özel Baskı satışa çıktı ve çoğu kişi tarafından 230 tllik fiyatı fazla bulundu bana kalırsa 150’den fazla olmamalıydı ama maalesef.
Öncelikle sizin bu baskı hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum ve alıp almadığınızı?
Şahsen 2 yıldır bu baskıyı bekliyorum cumartesi sabah sipariş verdim ancak o fiyata istediğim birçok klasiği ciltli şekilde alabilirdim iptal ettim lakin akşam dayanamayıp tekrar satın aldım evet fazla ama bu baskıyı kaçırmamalıydım sonuçta 2 yıldır bekliyordum şuan gelmesini bekliyorum
Aynı durumu 1984’de yaşamış baskısı beğenmediğim için kaliteli baskısı çıkana kadar bekleme kararı almıştım sağolsun Can Yayınları Özel Kutulu bir baskı yapmış gerçekten dillere destan hemde sadece 65 tl yapınca mutlu olmuştum.
Valla kitabın baskısı çok güzel duruyor bu nedenle bile alınır lakin fiyat çok yüksek ve bunu belirtincede millet bu baskı koleksiyoncular için çıktı diyor ama can yayınları 1984’ü ne güzel tam koleksiyonluk bir baskı ile kampanyalar ile ucuzada getirebilecek şekilde her yerde satışa açtı. Bence yayınevi burada biraz çok çok para kazanma numarası yapıp hem kendi sitesi hemde sınırlı stok ile bir çok okuru üzdü. Biraz daha uygun fiyata (100-150tl gibi) daha çok baskısı yapılıp çıkartılabilirdi. Benim görüşüm bu
Hocam bide kitap gelirse şöyle merakımızı bastıracak bir çok resim ile bizi bilgilendirirseniz çok seviniriz, bende alacaktım ama dediğin gibi o fiyata bir çok kitap alınır ve öylede yaptım batmanlar malum
Almadım. Hayatım boyunca normal baskısını da almam sanırım. Mesela ergen ve aşk kitaplarını okuyan okurları hor görüyorsunuz ya ben de aynı muameleyi bu kitap için yapabilirim, değerli empati sahibi yüksek duyarlı insanlar tarafından linç yerim ama.
@Husey 1984 numaralı ve özel baskı diye çıkarılmadı satışa.
Aylarca bekledim fiyatı beni üzdü. Özel baskı deyince ben de 100 liraya kadar olur diye düşündüm. Ancak ne yazık ki çok pahalı. Koleksiyoncular için fiyat belki normaldir ama Hüseyin’in de dediği gibi başka sitelerde de satmamaları, indirim olmaması kâr amaçlı olduğunu gösteriyor. Alacak imkânım yok, olsa alırdım büyük ihtimal. Bu baskıya Atsız’a Bozkurtlar’a ₺ 230 verilir diye düşünüyorum. Bu arada yayınevinin kazancı ₺ 690.000 olacak. (Maliyetle beraber) Güzel para
Nihal Atsız ideolojik açıdan çok uzak olduğum biri ama bu önemli bir yazar olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ötüken Yayınları da kaliteli ve özenli yayınlarıyla beğendiğim bir yayınevidir. Peyami Safa’nın tüm kitaplarını ve Cengiz Aytmatov’un bazı kitaplarını aldım kendilerinden. Bu kitabın da Türk tarihi açısından önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu özel baskıya çok emek harcandığı da belli. Lakin 230 TL yine de çok fazla, 150 TL civarı olmalıydı bence.
Fiyatı az bile ben 500tl den aşağı satmazdım. Okumaktan ziyade kütüphanenin nadide köşesinde dursun, gelen geçen görsün diyecek çok insan var. Instagramda okumadığı kitabın fotoğrafını paylaşanlar gibi.
Kitap çok güzel görünüyor, alır mıyım? Almam, yeterli ekonomik seviyede olsam bile almam. Özellikle oğlu Yağmur’a yazdığı mektubu okuduktan sonra hiç almam. Genelde kendimle zıt uç noktadaki görüşleri okumaya çalışırım ama Atsız’ın görüşleri, eleştirdiği, Araplara “millet-i necip” diyen görüşler kadar tehlikeli benim gözümde. Ama kitap ticari olarak olmuş
bugün tam bir buçuk yaşındasın. vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. öğütlerimi tut, iyi bir türk ol.
komunizm bize düşman bir meslektir. bunu iyi belle. yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. ruslar, çinliler, acemler, yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.
bulgarlar, almanlar, italyanlar, ingilizler, fransızlar, araplar, sırplar, hırvatlar, ispanyollar, portekizliler, romenler yeni düşmanlarımızdır.
japonlar, afganlılar ve amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.
ermeniler, kürtler, çerkezler, abazalar, boşnaklar, arnavutlar, pomaklar, lazlar, lezgiler, gürcüler, çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.
bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
tanrı yardımcın olsun!
İlk defa böyle bir mektup okudum. Yazacak çok şey var ama yazmıyorum ama dönemine göre yazıldığı çok açık artık kimsenin bu kadar aşırıcı olduğunu veya olacagını düşünemiyorum heleki ülkemiz gizli bir harpte iken.
Merak ettiğimden soruyorum: Ergen aşk kitaplarının hor görülme nedeni edebi olarak niteliksiz olmaları. Bu varsayımdan yola çıkarak, bu kitap da edebi olarak niteliksiz mi demek istiyorsunuz?
Nitelik bakış açısına göre değişir. Kitabı daha önce okumadım bu yüzden yorum yapamam. Yazar hakkında izlenim oluşturabilecek kadar bilgi edindim, fazlasına gerek duymadım. Yazarı da eleştirmek amacım değil. İnsanların her şeyi eleştirmeye başlaması ve kendilerini yüceltme arzusu beni rahatsız eden.
Maalesef hocam. Benim ilkokuldan bir arkadaş var. Severdim kendisini ta ki büyüyüp siyaset konuşana kadar. Kendisini milliyetçi olarak tanımlasa da koyu bir ülkücü-yani beyin eksikliği mevcut-. Bu arkadaşıma iktidarı ve yeteri kadar gücü verin Hitler’den farkı kalmaz. Okuduğu üniversitede kendi gibi arkadaşlar edinmiş, topluluklara katılmış. Ne diyelim böyle insanlar inşaallah hiç iktidara gelmez. Yoksa daha çok acılar yaşarız.
Dostum bazi yerlerde büyük hataların.
1- Bu kitap siyasi kitap değil Türk değerlerini ve unutulmuş yaşam biçimlerini bizi hatirlatan tarihi bir romandir.
2- Nihal Atsız ülkücü değil türkcüydü. Bahsettiğiniz sağ görüş ilk zamanalar Atsız izinden gitsede, sonradan Nezip Fazil ile daha islamci bir yol alarak ülkücü görüşü benimsemistir. “Tanri türkü korusun” görüsündeki tanrı kavraminin değişimide bu dışlanmanin en bariz örneğidir.
3- Cumhuriyetin kuruluşunda, kuruluş ilkelerinden milliyetçilik zaten türkçülük kavramini savunur. Atsizda yaşı gereği o dönemlerde dayatılan milliyetçi kavramlarla büyümüş ve biraz aşırıya kaçmıştır.
Atatürk’ten örnek verirsek;
“Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki millî benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır” (1923)
“Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kişiliğini korumaktır.” (1930)
“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.” (1932)
“Bunu bir kelime ile ifade etmek lazım gelirse, diyebilirim ki, yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir.” (1923)
Döneminde dayatılan görüşleri siyasete bulastirarak ne yazikki abartılı söylemlerde bulunmuş olsada, kendisinin bu ilkeye iyi seylerde kattığını ve siyasi bir figür olarak değil araştırmacı rolü ile yorum.yapılması daha mantıklı olur.
Şu cümleyi söylemiş bir adamı ne kadar dikkate alabilirsin. Yani bugün saf kan Türk’ü bulabilir misin bana? Hayır. Bu topraklardan Yunan’ı, Ermenisi, Perslisi ve sayamayacağım milletlerden insanlar gelip geçti. Diyelim ki bizim sülamize 3-5 kuşak öncesinden Ermeni bir kadın girmiş olsaydı bende mi düşman olacaktım. Adam bildiğin saçmalamış. Milliyetçi olacağım derken bildiğin ırkçı olmuş. Bende milliyetçiyim kendi çapımda ama bu adam bildiğin kafatasçı-ırkçı. Siyasi görüşleri dikkate alınmaması gereken biri. Araştırmalarını bilemem.
Kendinize milliyetçi bir araştırmacı arıyorsanız Gaspıralı İsmail’i öneririm.
İkimizde aynı seyleri söylüyoruz.
Kitabı bu düşüncelerle yazılmış bir yapit olarak görmeyin ve milliyetcilik ilkesine, cumhuriyet ilk kuruluş yillarinda islamcilik ve osmanlicilik düşüncelerini karsi yapilan türkçülük politikalarına uygun bir düşüncenin sonuçu olarak görün diyorum. Kitabi okumadan sadece yazarıni sevmiyorsunuz diye art niyetli olmayin.
Kitapta sevmediğiniz düşünceleri bulamayacaksiniz. Yazari değil kitabi değerlendirin diyorum.
Atsız’ın bu kitabını lise yıllarımdan beri birçok kez okudum (sanırım 10 kereden çok). Kitabı çok okumamın ve sevmemin nedeni, islam öncesi Türk tarihine, kültürüne duyduğum ilgiydi (şimdi de öyle).
Romanın olumsuz yönde eleştirilecek yanları olduğu gibi, olumlu yönde eleştirilecek yanları da var. Eleştiriyi geçiyorum…
Bu roman (aslında iki romanın birleştirilmiş hali; “Bozkurtların Ölümü” + “Bozkurtlar Diriliyor”) Türkiye’de en çok satılmış kitaptır. Birçok yayınevinden baskısı yapıldı; şu an iki yayınevi (Ötüken Neşriyat ve İrfan Yayıncılık) sürekli olarak baskısını yeniliyor. Bendeki baskısı, Ötüken Yayınları’nın Temmuz 2017 tarihli 126. baskısı. Kitap bu birleşik haliyle de, ayrı iki kitap olarak da defalarca basılmış, satılmış durumda. Bunlara bir de sayısız korsan baskıyı eklemek gerekir…
Bu durumda roman bir şeyleri karşılıyor demek. Bu denli çok talep varsa, halk bu romanda bir şeyler buluyor, bu tür romanları arzuluyor sonucuna varmak gerek.
Atsız’ın fikirlerine katılırsınız ya da katılmazsınız… Ama, romanın Türk edebiyatındaki yerini, Türk insanın zihnindeki bir arzuyu karşıladığını yadsıyamazsınız; böyle bir şey mümkün değil…
Atsız’ın fikirleri… Bu da ayrı bir konu tabi… Ben bazı fikirlerine katılırken, bazılarına katılmıyorum… Atsız’ın en sevdiğim yönü ödün vermez kişiliğidir; sonu ne olursa olsun davasından vazgeçmemiş, boyun eğmemiş, asla ödün vermemiştir… Tıpkı üç fidan gibi…
Peki bu özel baskıyı alır mıyım? Almam; bu fiyat beni aşar…