Sil-Baştan

Şubat ayında yazdığım kısa bir öykü. İyi okumalar dilerim, her türlü yoruma ve eleştiriye açığım.


Steril kokulu ameliyathanenin köşesinde yer alan, çiziklerle kaplı devasa kırmızı kapsülün kapağı, vakumlanarak kapandı. Vidalarla döşeli kenarlarının ortasına yerleştirilmiş bombeli camın ardında, sarkık yağları kasıklarını örten uzun ve kırık siyah saçlı esmer bir kadının bilinçsiz bedeni duruyordu. Ayakları yerden kesilecek biçimde, dik ameliyat masasına ince lakin güçlü deri kayışlar yardımıyla bileklerinden ve gövdesinden bağlıydı.

Kapsülün iç bölgesinin her tarafından ansızın fırlayan robotik kollar kadının üstüne çullanınca, kayışlar gerilip kasılarak bedende fazlalık teşkil eden yağ katmanlarını boğdu. Dirseğimsi tek ekleme sahip bronz renkli bir robotik kolun neşter işlevi gören keskin ucu, ortasından rastgele sıkılmış diş macunu tüpü misali şekilden şekle giren kadının karnında ipince bir hat halinde gezindi. Birkaç kancamsı uzuv, kıvrımsız ve fevkalade sistematik bir rotayla ince kesiğe yaklaşıp alttan ve üstten tuttu. Kapsülün camına iplik gibi bir çizgi halinde sıçrayan kan, üç kola ayrılıp zikzaklar çizerek zemine doğru ağır ağır aktı. Milimetrik biçimde açtılan deliklere şırıngalar derhal hücum etti. Onları, serum tüpleri taşıyan robotik kollar izledi. Yağlar özenle ve süratle emilip, gözlerden ırak haznelere aktarılırken aynı anda neşter uçları deriyi müthiş bir hassasiyetle kesip biçmeye koyuldu. Onların doğradığı deri fazlalıklarını kıskaçlar kapıyor, serum uçları kan pompalıyor, dinamo gibi dönen parçalar yaraları dikiyordu. Çok geçmeden, karın bölgesi senelerdir spor yapan bir kadınınki kadar seksi bir görünüm kazandı. Bel çevresinin belirginleşen kıvrımlı hatlarından aşağı doğru akarak kalın baldırlara doğru süzülen kan damlacıkları, şehvetin sunabileceği bütün estetik algılara hitap ediyordu.

Sırayla vücudundaki bütün yağları çekip, fazlalıkları kesip atarak deriyi altındaki ete yapışacak denli sıkılaştırdılar. Kancaların ve neşterlerin dansıyla tombul yanakları eridi, elmacık kemikleri ortaya çıktı. Oval yüzü, Rönesans döneminin mermer ustalarının elinden çıkmışçasına keskin bir görünüm kazandı. Kalçasından arka bacağına değin uzanan selülitler yok oldu. En ufak kıpırtıda dahi meydana çıkan ince yapılı bacak kasları, bedenin bütününe hiç olmadığı kadar kadınsı bir görünüm kattı.

Elleri küçüldü, uzun parmakları düzgün bir yapıda tekrar belirginleşti. Bir şırınga, ağzının hemen dibine gelişigüzel saplanıp doku enjekte ederek dudaklarını dolgunlaştırdı. Üstelik artık hiçbir kozmetik ürününe muhtaç kalmaksızın kıpkırmızıydılar…

Daha iri şırıngalar, aynı sarımsı, yapış yapış sıvıyı göğüslerin yanlarına ikişier kere enjekte ederek meme ölçülerini doksana çıkardı. Popoyu durmaksızın şaplaklayıp çekiştirerek kaslara şekil veren robotik eller, en nihayetinde kalça loblarını sağlam birer tokatla tarttıktan sonra yeterince sıkılaştığına kanaat getirip, kapsülün altındaki deliklerine çekilerek karanlığa karıştılar.

Uçlarında, son sürat dönen kemik testereleri taşıyan krom kaplama robotik kollar, kadının ayak bileklerini pürüz bırakmaksızın enlemesine kesti. Ayaktan ayrılan kemiğin yerine hemen dört santimlik biyonik implantlar yerleştirildi. Bilek, damarlar ve kemikler tam oturacak şekilde bacağa yaklaştırılıp biraz da makinelere has kol gücünden faydalanılarak yerine takıldı. Açık yara dikilirken, yerde biriken koyu renkli yapışkan kan yığını arasında kızıla bulanan ayak parmakları kesilip orantılı hale gelinceye dek işlemden geçirildi.

Saçlar, işinin ehli usturalar tarafından kazındı. Kızıl saç tohumları ekilip yüksek derecede radyoaktif ve cilt dostu yeni nesil bir spreyle iyice beslendi. Kirpikler, ufak bir alev makinesinin dikkatli darbeleriyle küle dönüştürüldü; yerlerine daha uzunları teker teker takıldı. Kadının boynuna, ağzında yüzlerce milimetrik iğne bulunan bir robotik kol uzandı. Sensörleri yardımıyla atardamarı algılayınca iğnelerin ucuna düşük dozlu ama müthiş kuvvetli bir sıvı akıttı. Tek seferde kadının şah damarını sokup sıvıyı enjekte etti. Ameliyatın bütün izlerini taşıyan iri memeli, ince belli, seksi kıvrımlı beden, narkoza rağmen titredi. Boyun bölgesinden başlamak üzere sırayla surat ve göğüs, sonra da bütün vücut, sanki duvara bir kova boya dökülmüş de aşağı doğru akıyormuşçasına beyazlaştı. Esmerliğini kaybedip açık tonlara kavuşan ten, kapsülün tavanında cızırdayan floresanın tüm gölgeleri yok eden azgın ışığı altında parıldadı.

İşini bir cerraha nazaran çok daha profesyonelce halleden ve titizlikte sınır tanımayan robotik kollar, kadının kesilip biçilmiş bedenindeki yara izlerini yok ederken, kızıl saç tohumları çatlayıp baştan yaratılmış vücudun, bir kadının tüm masumiyetini muhafaza eden omuzlarının üstünde kadar uzadı. Perçemlerin uçları kıvrılan saçlar, kafanın ortalarına doğru ahenkle dalgalanıyordu. Pekala sağlıklı ve temiz görünüyorlardı.

Bütün işlem bitince, robotik kollar deliklerine çekildi. Kapsülün tavanından beş adet delik, tencere kapağı sesi çıkararak açıldı. Aşağı doğru tek hat boyunca yavaşça inen yüksek tazyikli duş başlıkları, gerekli mesafeye erişince, bütün mikropları ve kan lekelerini yırtmak istercesine püskürttü borularında dolup taşan suyu. Elden geçirilmiş beden usulca arınırken, kadınlara ilgi duyan herkesi cezbedecek kasıklarının arasından bacaklarına doğru süzülüp zeminle buluşan sular, yerdeki kan birikintisine karışıp giderin içine akarak kanalizasyonun yolunu tuttu.

İnsan sıvısının en renklisinin, ölümün simgesi kızılın üzerinde bıraktığı izlerden kurtulup yıkamadan çıkmış araba misali ihtişamlı bir berraklığa erişen camın yüzeyindeki su damlacıkları, kapsülün kapağının açılıp içeri hava akımının sızmasıyla birlikte sağa sola titreşti. İki tekerleği üstünde, kıç kısmı yere eğik duran silindirik bir robot, kollarında taşıdığı pembe bornozla kapsüle yanaştı. Tekerleklerindeki yaylar yardımıyla sıçrayarak içeri girdiğinde, kubbe şeklindeki başını çevreleyen yuvarlak noktalar kırmızı-mavi ışıklar saçarak yanıp söndü. Artık kadının bedenine iyice sokulduğunda, kuvvetli deri kayışlar gevşeyip ameliyat masasının yanlarından sarkıp havada sallanıp durdu. Bilinci yerine gelen kadın, gözlerini kırpıştırıp iki ayağının üstüne nazikçe düşerken, boyu bel hizasına anca erişen robot, bornozu giydirip kıskaçlarıyla kadının elinden tuttuğu gibi doğru kapsülden dışarı çıkardı.

“Çok seksi görünüyorsunuz.” dedi derin bir erkek sesi. Ameliyatın şokunu çabuk atlatan kadın, kısa boylu lakin yaşına göre oldukça sağlam görünen adamı boş bakışlarla süzdü. Kalın çerçeveli gözlüklerini temizleyen doktor, daracık muayenehanesinin bir köşesine sıkıştırdığı dağınık çalışma masasının ardında gülümsüyordu. “Buyurun, kendinize bakın.”

Kadının dolgun dudakları hafiften yukarı kıvrıldı. Başıyla teklifi kabul edip doktorun damarlı ellerinin işaret ettiği boy aynasına doğru yürüdü. Silindir robot elektronik biplemeler çıkarıp ışıklarını delicesine yakıp söndürür vaziyette kapsülün yanındaki poşetin içinde düzgünce katlanmış duran, etiketi sökülmemiş taze kıyafetleri kucaklayıp çalışma masasına geri döndü.

“Oha, gözlerim!” dedi kadın çığlık atarcasına, sonra bir an duraksadı. Sanki ses telleri bile değiştirilmişti, kliplerde boy gösterip çok satanlar listesine girecek kadar hoş gelmişti kulağına konuşmasındaki ezgi.

Doktor, masasına kurulup kağıt yığınını bir kenara iterek masaya montelenmiş dokunmatik ekranın üstünü boşalttı. “Evet, hazır teninizi beyazlaştırmışken, gözlerinizi de yeşil yapmakta herhangi bir sakınca görmedim. Tabii istiyorsanız hemen eski haline getirebiliriz.”

Kadın panikledi: “Hayır, lütfen böyle kalsın. Sadece… Teşekkür ederim.” Konuşmasını bitirirken sesi iyice tizleşmiş, yavru kedilerin mırıltılarını andıran bir havaya bürünmüştü.

“Rica ederim, lütfen kıyafetlerinizi giyin.” Dokunmatik ekranı kurcalayıp bir menü açtı: “Yaşlanma karşıtı enjeksiyonlar, imaj danışmanı, vücut kokusunun seçtiğiniz parfümle değiştirilmesi, en dikkat çekici evcil hayvanlara anında erişim gibi yan hizmetlerimizden faydalanmak ister miydiniz?”

Kadın, kırmızı kazağını üstüne geçirip kısa eteğini düzeltirken başını iki yana salladı: “Hayır, gerek yok. Her şey için çok teşekkür ederim.”

“Eğer telefonunuza uygulamamızı şimdi indirirseniz, ödemede yüzde beş indirim kazanabilirsiniz.”

“Tabii, neden olmasın. Bir saniyenizi rica ediyorum.” Çakma kürkle kaplı botlarını giyip aynada şirin pozlar eşliğinde kendine dokunarak yeni görünümünü seyrettikten sonra, pırlanta işlemeli siyah deri çantasını açıp cep telefonunu çıkardı. “Sil-Baştan!” uygulamasını yükleyip indirim kuponunu aktif hale getirdikten sonra, akıllı telefonunu doktorun masasındaki ekranın üstüne getirdi. İki cihaz da aynı anda kısa bir bip sesiyle ötüp, “Ödeme başarılı.” yazısını gösterdi. Para anında doktorun hesabına havale edilmişti.

“Yine görüşmek üzere, iyi günler dilerim.”

“Tekrar çok ama çok teşekkür ederim, kendinize iyi bakın.” Kadın kendisine uzatılan kibar eli sıkıp minik adımlarla lacivert sıvalı duvarların ortasında iğreti duran eski moda ahşap kapıya saptı. Daha eşiğe gelmeden silindir robot yanında bitiverdi, melun bakışlarla rengarenk ışıklar saçarken, kapıyı açtı. Müşteri kadının, muayenehaneyi terk ettiğine emin olana dek olduğu yerde kıpırtısız dikildi.

Kadın, plazanın asansörüne binip jet hızıyla otuz kat aşağı indi. Zemine yumuşak bir iniş yapan asansörün kapısı, hareketli bir müzik eşliğinde iki yana doğru çekilerek açıldı. Artık sil-baştan yaratılmış yeni bedeniyle dışarı çıkarken kadının zihnini, biyonik doktorun şehrin her billboardını süsleyen “Sizi Sil-Baştan Yaratıyoruz!” reklamı istila etmişti.

Sokağa adımını atar atmaz uzun çoraplı bacaklarını yalayan serin rüzgarla irkildi. İçindeki tarif edilemez mutluluğu haykırmak, birilerine sarılmak ve durmaksızın kahkaha atmak istiyordu. Çantasının askısını omzuna takıp cep telefonunu çıkardı. Ön kameradan yüzlerce fotoğrafını çekerken, bugünlük kaybolmaya yüz tutmuş güneşin son demlerini alan ışınları, bir plazayı boydan boya kaplayan camından yansıyarak tazecik yüzünü ısıttı. Genişçe gülümsedi, kamaşan gözlerini sımsıkı kapatarak kendini fotoğraflamaya devam etti. Trafiği egzoz dumanına boğan arabaların hırıldayan motorlarına aldırış etmeksizin, torpido gözünden çektikleri kısa coplarla kavgaya tutuşmuş iki adamın arasından sıyrılarak karşı kaldırıma geçti.

Bütün fotoğrafları arkadaşlarına gönderip, gökdelenlerin soğuk gölgesi altında kararan caddeye doğru yol aldı.

Telefonunun ötmesi çok uzun sürmedi, mesajla gelen cevapları dikkatle okudu:

“Kaşını inceltmedin mi sen?”

“Kızım şaka mısın, bu ne be? O burnun hali ne öyle? Aman keşke yaptırmasaydın.”

“Di mi kızlar? Boşa vermiş o kadar parayı.”

“Hem o üstündeki kazak ne öyle?”

Gözleri doldu. Yumruğunu ısırarak gerisingeri doktorun muayenehanesinin de içinde bulunduğu plazaya doğru koştu.

Kapsülün kapağı açıldı ve silindirik robot, artık varlığına alıştığı kadına yol gösterdi.

“Eğer imaj danışmanlığı…”

Kadın, doktorun sözünü kesti: “Hayır, teşekkürler.”

“Tabii, nasıl isterseniz.”

Akıllı telefonu, doktorun masasındaki dokunmatik ekrana yaklaştırdı. “Ödeme başarılı.”

Yolun ortasındaki kan birikintisinin içinde hareketsiz yatarak bütün trafiği kilitleyen, kafatası kırılmış gömlekli bedene basmamaya özen göstererek soluğu az evvel terk ettiği kaldırımda aldı. Kendisini tekrar ve tekrar fotoğrafladı, ameliyattan önce sipariş ettiği bel dekolteli, vücuda yapışan siyah üstü her fotoğraf karesine sığdırmaya özen gösterdi. Gelen mesajları çabucak okudu:

“Köpek falan almadın mı sen? Sen şaka falan mısın?”

“Dövme yaptırmadın mı?”

“Kalçaların biraz fazla küçülmüş sanki.”

“Bizim İrem burnuna piercing taktırmıştı, çok hoş olmuştu.”

Kapsülün kapağı, camının yüzeyinde kendi halinde gezinen su damlacıklarını sarsarak açıldı. Silindir robot, kubbe biçimindeki kafasında ışıklar yanıp sönerken, muayenehanenin boşta kalan son köşesine iliştirilmiş ufak kafesi açıp, içindeki minicik köpeği kucağına alarak geldi. Kadın, yavru köpeğin tasmasını kaptığı gibi ayağa fırladı. Akıllı telefonunu, doktorun masasındaki elektronik ekrana alelacele yaklaştırdı.

“Ödeme başarılı.”

Asansöre binip vakit kaybetmeksizin zemin kata indi, yüzü öfkeden kıpkırmızı kesilmişti. Şimdi polis kordonunun çevrelediği, olay yeri inceleme ekibinin harıl harıl çalıştığı yoldan, kimseye bulaşmadan karşıya geçti. Kaldırıma vardığı anda, tepesindeki dört pervane yardımıyla çevik biçimde uçan futbol topu büyüklüğündeki bir robot tarafından defalarca fotoğraflandı. Flaş her patladığında, gözleri istemsizce kapandı. Güçbela kendine geldiğinde, artık yalnızca sokak lambalarının aydınlattığı yolda sendeleyerek yürüdü. Sinirden titreyen eline aldığı cep telefonuyla, büzüştürdüğü dudaklarında, kaşlarında, yanaklarında ve kulak kıkırdağında parıldayan piercinglerin ve koluna yaptırdığı çiçek deseni dövmenin fotoğraflarını çekti.

“Köpeğin çok tatlıymış bebeğim. Ama bir şeyi unutmadın mı?”

“Yok bu kız cidden akıllanmayacak.”

“Kalçaları unutmuşsun canım bir tanem.”

“Bence sen bu işi bırak, cidden.”

Kapsülün kapağı vakumlanarak açıldı. İçinden dışarı koşarak fırlayan kadın, histerik biçimde çıkarttığı cep telefonunu defalarca doktorun masasındaki dokunmatik ekranın üstüne götürdü. “Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı.”

Doktor, çaktırmamak için büyük çaba harcadığı bir telaş içinde “Lütfen sakin olun, oturun iki dakika. Soluklanın önce.” dedi.

Kadın, dik dik bakmakla yetindi.

Ambulansların cesedi sırtladığı, delil numaralarının yerleştirildiği yoldan karşıya geçip, kendisiyle özdeşleştirdiği kaldırıma çıktı. Akıl hastanesine yakışacak sırıtışını bozmaksızın kendini fotoğrafladı.

“Ne bu zayıflık be kızım? Biraz kilo al.”

“Hala piercing takan kaldı mı ya?”

“Dövme ne be, ergen misin?”

“Bakmayacağın hayvanı niye alıyorsun?”

“O üstündekiler ne öyle? En son anneannem giyiyordu öyle şeyleri ama sen bilirsin.”

“Yeşil gözün de modası geçti gibi sanki…”

“Burnuna biraz kıkırdak eklettir o ne öyle kız? Nasıl nefes alıyorsun onunla?”

“Sence de bir kız için fazla uzun değil misin?”

Kadın, gözyaşlarını tutamadı. Hıçkırıkları, gökdelenlerin katlarını süsleyen neon ışıklı reklam panolarının yaydığı cızırtının içinde kayboldu.

Steril kokulu ameliyathanenin köşesinde yer alan, çiziklerle kaplı devasa kırmızı kapsülün kapağı, vakumlanarak kapandı. Vidalarla döşeli kenarlarının ortasına yerleştirilmiş bombeli camın ardında, diri ve kıvrımlı vücudu pudra kadar beyaz bir kadının bilinçsiz bedeni duruyordu. Ayakları yerden kesilecek biçimde, dik ameliyat masasına ince lakin güçlü deri kayışlar yardımıyla bileklerinden ve gövdesinden bağlıydı.

Kapsülün kenarlarından fırlayan robotik kollar, dosdoğru kadının karnını yarıp kancalar yardımıyla deriyi aşağı ve yukarı esnetti. Kıskaçların tuttuğu yağ tabakaları, temkinli bir biçimde doğru yerlere dolgu yaparak karın derisinin kasıklara kadar sarkmasını sağladı. Boyna enjekte edilen bir şırınga, kadının tenini esmerleştirdi. Tokatçı robotik eller, kadının kalçalarını gevşetip selülit haznelerine yöneldi. Piercingler söküldü, dövme kuvvetli ısı yayan kırmızı bir lazer aracılığıyla silindi. Saçlar kazındı, güçsüz saç tohumları ekildi.

Silindir robotun Kafasının tepesindeki ışıklar, mor, yeşil, mavi, kırmızı renlerde yanıp sönüyordu. Neşeli biplemeler çıkararak doktorun masası etrafında dikilmiş, tekerlekleri üstünde hafifçe ileri geri sallanırken, kıskaç elleri arasına sıkıştırdığı, ameliyat olan kadına ait cep telefonunu, her fırsatta çalışma masasındaki dokunmatik ekrana yanaştırıyordu.

“Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı. Ödeme başarılı.”

3 Beğeni

Günümüz insanın içler acısı halini ne güzel anlatmışsın, tebrikler.

2 Beğeni

Teşekkür ederim hocam, amacına ulaşmasına sevindim.

1 Beğeni

Öncelikle demeliyim ki , hikayenin konusunu çok beğendim . Onun dışında ne demem gerektiğini bilemiyorum açıkcası . Yine de hikayeni okudum ve yorum yapmadan gitmek içime sinmedi . O yüzden diyeceğim şu ki , umarım yazmaya devam edersin :)) ( biraz yarım yamalak ve basit oldu sanki , ama olsun . Hiç yoktan iyidir . )

2 Beğeni

Samimiyetin için teşekkür ederim Gri Melek…

1 Beğeni

Gülümseyerek okudum, kadınları iyi tanıyorsunuz anlaşılan ve çok doğru ifade etmişsiniz. :slight_smile: Başarılarınızın devamını dilerim.

1 Beğeni

Sağ olun, başka hikayelerle tekrar aranızda olacağım.

1 Beğeni