Sissoylu

2 . Kitabın arkasında özeti var.

Umarım okuyabilirsin.

Özet

Özet

Hazır seni bulmuşken3 . Kitabın sonu hakkında spoilerde vereyim.Tamam biliyorum kötüyüm

szaed çağların kahramanı

2 Beğeni

İkinci kitap o kadar sıktı ki, araya baska kitaplar koyup zorla bitirmeye çalışıyorum. 3üncü kitaba başlayacak cesaret yok.
Birinci kitapta ilgimi kaybettirmisti.
İkinci kitapla ilgili;
Elend ve Vin herhalde yaşadıkları dünyanın en saf iki karakteri, biri akıllara ziyan bir şekilde 1000 yıllık bir hükümdarlığın başına sorgu sualsiz oturuyor. Kimse karşı çıkmıyor, hiç bir şekilde entrika yaşamıyoruz.
Vin kendi içinde bile doğru yolu bulamayan, liseli kızlar gibi gönlünü ona buna kaptıran (ilk kitapta Kelsier, ikinci kitapta Zane, Elend hep yedekte), birden kurtarıcı sıfatına ulaşmış bir kızımız. Kendisi bile olay örgünde olayların gidişatına akıl erdiremiyor, piyon gibi; hedefe ulaşmak için emek harcamiyor, olay olsun diye kendisi hedefe sürükleniyor.
Ham, Clubs, Breeze, Dockson. Yan roldeki bu karakterlerin olaylarin gidişatını etkileyen bir durumları yok. Akıl hocalığı ve motivasyon haricinde bir olaylarini görmedim. Iki kitapta Yüzbaşı Demoux kısa süreler alsada önem olarak, kurguya etkisi olarak dördünü katlar.
Sazed Arabeks filmdeki Kaya gibi. Olaylara etkisi var ama, ne kadar dürüst tartışılır. Yaptığı her işte bir çıkar, bir aldatma. Direk olaylara etki edip, ne güzelde gölgede kaliyor.
İki kitap boyunca ne kurgu evren, ne halklar, ne kültürler hakkında doyurucu bilgiye ulaştım.
Bana daha çok bol diyaloğlu, az olaylı seneryo okuyormus hissi veren seri oldu.
Okumaya devam edeceğim. Yazarın çıraklık dönemi eserleri olarak bakacağım. Umarim ivme kazanır hikaye.

2 Beğeni

? Kelsier her zaman abi gibiydi, zane de hep onu anlayan arkadaş gözüyle baktı. Her zaman elend’i seviyordu

Bunun cevabı net bir şekilde 3.kitapta var.

Halk 1000 yıllık hükümdarını kaybetmiş bunun şoku ile pek bir entrika olmaması normal zaten bu sok atlatıldıktan sonra gerek saray içinde gerek şehri kuşatan 3 orduda entrikalar oluyor

2 Beğeni

Biraz dikkatli okunursa, birinci kitapta Kelsier etkisi su götürmez. Kelsier acımasız yapısı, ölmüş eşi, usta çırak ilişkisinin verdigi yaklaşımlar, sonra Vin’in şaşalı sosyete hayatına bulaşması, özgüvenin artması, ilgi görmesi ve bu ilginin sonucu büründüğü ruh hali, kararlarını ve ilgi alanlarını değiştiriyor.
İkinci kitapta hala saf ruh hali, kararsizlikları, kendini yetersiz görmesi gibi sorunlarla başediyor. Zane kızı kafaliyorda. Az kalsin kaçıyorlardi unutulmasin. Yazar araya farkli olaylar sokmasa eminim bunu yapmak zorunda hissedecekti.
Yaşanan entrikalarin yeterli olmadığını düşünüyorum. Bütün ünlüler Washington’dan kacmiş, Selena Gomez ojesini unuttugu için Justin Bieber kızı kurtarmaya gelmiş. Ortamdaki tek ünlü Justin diye Beyaz Saraya baskan yapmışlar. Benim kafamda gerçek hayattaki kurgusu böyle olabilir. Amerikan tarzı.

Spoiler içerebilir !!!

Siz bence kitabı sayfaları atlayarak
okumuşsunuz çünkü vin asla kelsiere aşık olmadı .

Çünkü insanlar kültürlerini unutmuş. lord hükümdar insanların kültürlerini unutmalarını sağlayıp filozofları hadım bile etmiştir .

Insanlar yıllarca ses çıkarmadan korkarak yaşadılar yeri geldi sisten yeri geldi çelik sorguculardan korktu.

Senin cevabının yukarısındaki cevaptaki spoiler aç bakayım o zaman anlarsın .

1 Beğeni

Hiç bir zaman aşk demedim ilgi dedim. Sorun yazarında bu konuda sıkıntılı yaşadığı, ikinci kitapta sayfa 43 Elend ile konuşmasinda ve 197 sayfada Breeze, lafi geçen ilişki ile ilgili laf attığında, Elend’ten utandığı için kizararak yine duygularını red ediyor. Yazarla empati kurabilirsen böyle bir ilginin olduğunu, karekterler tarafindan algilandiginı, devamlı karşımıza çıktığını anlayabilirsin.
Verdiğin cevaplarin doyurucu olmasa da; kitabin karakter odakli yazılması yazarin bileceği bir durum. Ama edebiyat konusunda tecrübeli bir yazar, bu derece uzun bir seride yarattığı dünyayı kusursuz şekillendirebilirdi. Anlamalisin ki, orda halkların ezilmisligi ve diğer konular yazarın kaliteli bir iş çıkarmasına engel degil.

Seri ilerledikçe heyecanını kaybediyor serinin en iyi kitabı gelnelde 2. Kitap olarak bilinir istersen devam et sevmesen 2 çağı anlatan kısmı okumasin (kanun alaşımlı ile başlayan ).Ve birde kitap genel olarak teoloji üzerine kurulu bu da benim çok hoşuma gitmişti .Özelikle devam kitaplarında bunu daha iyi anlıyacaksin yani daha doyurucu şeyler olacak mesela önemli bir karakterin kendisini sorgulaması gibi filan. Benim icin bu seri fırtına işğı serisinden daha gizemli daha merak uyandırıcı bir seri .

Yazarın Akilçelenden çıkmış tüm kitaplarina sahibim. Beklediğim ilgiyi daha yakalayamasamda hepsini okuyacağım. Ama ben detayla anlatımlari, tasfirleri, kaarekterin mimikleriyle kendini ifade ettiği ve gereksiz konuşmaların olmadığı kitaplari daha çok seviyorum. Kuşatma kitabinda 46. Bölüm (Vin ve Elend’in şehirden gitmeleri için anlastiklari bölüm) o kadar gereksiz konuşma var ve boş bir bölüm ki, tecrübeli bir yazar tüm o bölümü en fazla iki sayfaya siğdirip anlatmak istediğini daha iyi anlatabilirdi. Bu kitabın hakki 250-300 sayfadir. Çok sıkan gereksiz yer vardir.

1 Beğeni

Dostlar, ilk kitap için spoiler istemiştim. Sağ olun vermişsiniz, ikinci kitapta özet olduğunu görmemiştim o konuda da teşekkürler. Ama neden ikinci kitabı da spoiler diye belirtmeden yapıştırıyorsunuz. Yapmayın, etmeyin. Daha başlardayım. :slight_smile:

Elend’in Krallık, Vin’in ise ergen kız durumunu şöyle açıklayabiliriz. Vin, Lord Hükümdar’ı öldürdüğünde, Vin hala Vin. Yani bu onun kişiliğinde bir değişiklik yaratmıyor. Yeni yetme, korkuları olan, diğer bütün genç kızlar gibi ikilemleri olan bir kız. Gönlünü ona buna kaptırması normal bana kalırsa.

Elend’in Kral olma durumunda ise yine Vin’in gücü söz konusu. Dış Krallıklar zaten saldırıyor. Bunda sorun yok. İç Çatışma olmamasının nedeni arkasında Vin gibi bir gücün olması, dolayısıyla da Kelsier’ın referansına sahip olması.

Biraz entrika ekleyip gereksiz yerleri çıkarsa daha güzel olabilirdi ama Sanderson bazen amacı gözünde büyüttüğü için araçların işlevselliğini kullanamayabiliyor.

1 Beğeni

Okuduğunuz serinin YA (Young-Adult, Genç-Yetişkin) türüne ait olduğunu değerlendirirseniz bu eleştirileriniz bazılarının türe ait olduğunu fark edersiniz. Vin’in bir “liseli kız” gibi olduğunu söylerken seri boyunca 16-18 yaş aralığında olup, bir o kadar da deneyimsiz bir hayat geçirdiğini düşünürseniz karakterin kendi içinde ne kadar mantıklı olduğu sonucuna ulaşmanız zor değil. (Evet, deneyimsiz dedim çünkü her ne kadar kötü bir hayat sürse de hep ezik ve içe kapanık, hiç de savaş vermeyen bir çocukluk geçirmiş (Veya ancak hayatta kalacak kadar savaş vermiş.). Dolayısıyla erken büyüyen bazı karakterler gibi olmasını beklemiyorum.)

Elend’in krallık mevzusu ise boşluk-belirsizlik dönemlerinde yönetime hiç de beklenmedik insanların geçtiğini kendi dünyamızın tarihine bakıldığında pek de yaşanmayan bir şey değil. Bin yıllık bir hükümdarlık yıkılmış, güç sahibi evler Luthadel’i terk etmişken Elend’in bu boşluğu değerlendirmemesi gerçeklik dışı bir karar olurdu bence. Daha fazla entrika olmamasının nedeni de eğer bir gece kimsenin ruhu duymadan öldürülebileceğiniz kanundan pek de söz edilmeyen bir şehirde olsaydınız siz de şu an ki krala pek bulaşmak istemezdiniz (bknz: Ashweather Cett). Luthadel’deki tek Sissoylu Vin, o da kralı destekliyor. Grubun kendi içinde ise o kadar da iyi anlaşmadığı zaten hikayede bir ara anlatılıyor ama belli ki bu anlaşmazlık entrika yaptıracak boyutta değildi.

Az kalsın kaçıyorlardı unutulmasın.

Ne demek istediğinizi anlamıyorum açıkçası. Bir ilişkide hiç mi kendinizi sorgulamadınız hele ki ergenken ilk deneyimsiz ilişkilerinizde? Zane’in Vin’in kanına girmek için kaç bin takla attığını, manipülasyon için her şeyi yaptığını görmezden mi geleceksiniz? Burada ekleyeceğim başka bir şey de, tekrardan, bu kitabın genç-yetişkin türüne ait olduğu; okur kitlesinin bir kısmının üç kişiden oluşan, en kaba tabiriyle “ilginç” ilişkilere alışık olduğunu hatırlatmak zorundayım. Sonuçta yazarın ilk kitaplarından biri bu seri, okurların beklentisini karşılamaya çalışmıştır. Evet efendim yazarlar da maddi kaygı güdüyorlar, neyin satacağını düşünüyorsa onu kitaba eklemek suç veya eleştirilecek bir şey değil bence.

Yan karakter konusunda, amatör bir yazar olarak size söyleyebileceğim şey şu ki: Eğer olayı derinden etkileyecek karakterler olsalardı zaten yan karakterler olmazlardı. Demek istediğim, bu yan karakterlerin hepsinin kendince hayatı, hayalleri ve amaçları olduğunu biliyoruz. Ki yan karakter kıstası da budur, dümdüz hissettirmeyecek kadar detaylı olmaları beklenir. Ayrıca da giriştikleri işte kendilerine Vin ya da Kelsier tarafından verilen görevi yapmaya çalışan iyi dostlar olduklarını da biliyoruz. (Bu karakterlerin gidişatı etkilemediğini söylemişsiniz ama bu insanların özverisi ve çalışması olmasaydı ortada okuyacağımız pek de bir hikaye olmadığını iddia edebilirim, çünkü Lord Hükümdar’a karşı olan savaşta bu karakterler büyük çaba harcadı.) Hikaye Vin-Kelsier-Elend ve spoiler olmaması için saymayacağım birkaç karakter daha hakkında olduğu için diğerlerine gereğinden fazla sahne vermek zaten ancak anlatımı boğardı.

Piyon benzetmenize ise bir şey söyleyemiyorum spoiler olmaması adına ama üçüncü kitabı okuduktan sonra belki bakarsınız diye şu klişenin linkini bırakayım: Xanatos Gambit

Son olarak pek değinmek istemesem de söylemeden yapamayacağım: Yazarın tarzı ve deneyimli-deneyimsiz olması tamamen farklı şeyler. Tuğla gibi kitapları seven biri olarak konuşuyorum, ekstra birkaç diyalog okumak -her ne kadar hikayeye hizmet etmese de- karakterlerle daha iyi bağ kurmamı, empati yapabilmemi sağlıyor o nedenle eleştirmiyorum ama dediğim gibi deneyimli olmakla veya daha iyi bir yazar olmakla aynı şey olmadığını düşünüyorum.

Uzadı ama yapacak bir şey yok, kendimce fikrimi belirttim. Yanlış bir şey yazdıysam belirtin, doğrusunu öğrenmek isterim.

5 Beğeni

Öncelikle kitapla bu kadar bağ kurmanız beni şaşırtı. Ortada kitabı beğenmeme gibi bir durum yok, daha iyi olabileceği hakkında yorumlar var. Eğer bu tür eleştiriler olmasaydı yazar bu kadar ünlenirmiydi? İlk kitapta sorunlu bulduğun bir kaç konunun ikinci kitapta açık şekilde açıklandığını gördüğüm bölümlerde oldu. Yazar forumları takip eden ve okuyucunun yorumlarını dikkate alan birisi, benimde saygı duyduğum bir yazar, zaten öyle olmasa riske girip kitaplarını almazdım. Yine de, amatör bir yazar olarak ve uzun yılların okuyucusu olarak beni rahatsız eden noktaları belirtmek bu tür amatör bir forumda elbette hakkımdır. Amaçta doğru yolu bulmaktır. Bugünde yorumlarınla ve başka yorumlarla biraz olsun mantıklı noktaları yakalayabiliyorum.
Düşünce yapım elbette 1000 yıllık bir hükümdarlığın değişmez şekilde aynı kalmasını anlayamaz. Bu fikrim başlangıç noktası sonda anlattığım kurgu evrenin kısıtlı tanımlarıdır. Bu kurgu evrende elbette fırsat kollayan, uzun yıllar o anın gelmesine bekleyen insanlar, birlikler ve açığa çıkması gereken olaylar zinciri olmalıdır. Hayatta çok az şey şansa bağlıdır bu derece önemli olay örgüsünde bu tanım anlamını yitirir. Resmi tarih bu tür olaylara gebedir. Ama Genç-Yetişkin tanımınız bir bakıma hikayeyi anlamlı kılıyor.
Yan karakterler genellikle baş karakterle okuyucu arasındaki ilginin kaybolduğu anlarda ilgiyi sağlayan unsurlardır. Kimi zaman hikaye koptuğu zaman olayı bağlayan temellerdir. Yan karakter hikayede küçümsenecek bir yeri olduğunu sanmıyorum.
Kısaca kurgu evrenin daha detaylı olmasını isterdim. Karakterlerin boş değil, hikayeden hikaye çıkartacak şekilde romana yedirilebileceğini düşünüyorum. 3. kitapta okuduğum zaman farkına varacağıma sanıyorum ki, yazar bu tür yorumların karşılığı olarak daha bağlayıcı ve okuyucu mutlu edici bir çabaya girişmiştir.

1 Beğeni

Bir nebze yanlış anlaşıldım, ki beklendik bir durum, gerçekten de bir hışımla yazmaya başlamıştım. Yazdıkça tonu biraz yumuşatmaya çalıştım ama belki de başaramadım. Elbette beğenmeyebilirsiniz beklentinizi hiç karşılamayabilir bunları ifade etmek en doğal hakkınız. Benim de amacım “Nasıl eleştirirsin, bak bu harika bir kitap!” demek değildi, acaba bu unsurları değerlendirdiniz mi gibi aklımdan geçenleri yazarak fikir çarpıştıralım dedim.

Bir de ben konuyu kitap kitap ayıramadığım için şimdi sizin için üçüncü kitabı mahvetmeden pek konuşabileceğimi sanmıyorum. Bahsi geçen yan karakterlerin hepsinin olmasa da bazılarının alt metninin kuvvetli ve geçmişlerine dair hikayelerin de güzel olduğunu hatırlıyorum. Tabii ki yan karakterlerin önemini yadsımıyorum ama bu hikayede benim beklentimi karşıladığını, tatmin ettiğini söylemek istedim.

Bu kurgu evrende elbette fırsat kollayan, uzun yıllar o anın gelmesine bekleyen insanlar, birlikler ve açığa çıkması gereken olaylar zinciri olmalıdır. Hayatta çok az şey şansa bağlıdır bu derece önemli olay örgüsünde bu tanım anlamını yitirir. Resmi tarih bu tür olaylara gebedir. Ama Genç-Yetişkin tanımınız bir bakıma hikayeyi anlamlı kılıyor.

Son cümlenizle beklentinizin düştüğünü mü anlıyorum? Lütfen öyle olmasın çünkü amacım türü budur o yüzden de içi boş olabilir sonucunu çıkarmak değildi. Üçüncü kitap birçok şeyi mükemmel bağlıyor bence, umarım beğenirsiniz. Alıntıdaki ilk cümleleriniz için ise de yine üçüncü kitabı işaret ediyorum, cevaplarını bulacaksınız. Bulduğunuz cevapların sizi tatmin etmesi dileğiyle.

4 Beğeni

Ikinci kitap serinin en zayifi kabul edilir. Biraz sogumaniz anlasilir. 3. kitap oldukca iyi bagliyor sonucu. Hatta seri boyunca mantiksiz gelen anlasilmaz seyleri aciklayan bir mini kitap bile var ki bence en guzeli (secret history).

Bunun yaninda yazar dogrudan olaya girip uzun uzadiya tasvir ve ic ses anlatimi yapmiyor. Benim gibi bazilarinin sevdigi sey bu ama size tam ters gelmis sanirim. Sanderson hikayeleri oldukca aktifdir, statik yerinde sayan5-6 sayfalik betimlemeler olmaz.

2 Beğeni

Sissoylu’ nun 3+3’lük serisini yeni bitirdim. Secret History’nin türkçe çevirisi bir hayırsever tarafından yapılmamıştır heralde değilmi?

Arcanum Unbounded kitabında olacak ama akılçelen bence bu sene sonu en iyi ihtimalle ancak çıkarabilir.

Arcanumda ayri olarak cikmamis Lift’in hikayesi de var, o yuzden o kitabi bekleyiniz.

Lift dediğiniz karakterin secret history hikasinde mi rolü var yoksa apayrı bir hikayede mi.Kralların yoluna henüz başladım daha ilk kısmını bitirdim. Spoiler yememek için çok inceleyemedim ancak Fırtına Işığı’dan bir karakter anladığım kadarıyla. A.U kitabında Edgedancer diye bir hikaye vardı yanılmıyorsam. O hikayede mi geçiyor bu karakter?

Lift Fırtınaışığı serisinden bir karakter evet. Parlayan Sözler’de bir ara bölüme sahip, Edgedancer da onunla ilgili bir novella.

1 Beğeni

Kralların Yolluna mı başladın O zaman kitabın sonunu oku ben dayanamayıp okudum çok efsane şeyler oluyor.

Sen Brandon’ın Alcatraz’ını okudun mu? Direk kitap sonlarına atlayanlarla ilgili güzel nükteler var:)

Hiç huyum değildir teşekkürler :slight_smile:

Yok okumadim ama çok merak ediyorum keşke Harry Potter gibi filmi çıksa.