Tartışma Köşesi

Ben de gece eve dönüyorsam ve sokakta bir kadın tek başına yürüyorsa bekliyorum. Hatta bazen gündüz bile. Karşı kaldırıma filan geçiyorum. Acayip pskolojime işlemiştir, ister istemez insan tedirgin oluyor şimdi bir bağırsa kime ne diyebilirsin?

Dahası da var. Yere düşen kimseye de yardım edemiyorum. Her seferinde aklıma dedem ile annanem gelse bile. Asla gidip de el veremiyorum. Yada biri yolda işaret etse arabama alamam. Aynı şey aileme olsa çok üzülürüm ama alamam. Hastalıkla da alakası yok. Dolandırıcısı, sahtekarı o kadar arttı ki. Baştan aşağı çürümüşlük, kokuşmuşluk…

5 Beğeni
1 Beğeni

Sefa Kaplan 2018’de ülkemizden Cemal Süreya ve Ece Ayhan’a değinerek şöyle bir yazı yazmış.

Hâlâ öyle mi bilmiyorum ama benim Edebiyat Fakültesi’nde yahut Gazi Eğitim’de okuduğum dönemlerde, nitelikli hocalarımızın neredeyse tamamı, metinle metnin yazarını kesin ve keskin çizgilerle ayırırdı birbirinden. Şiir için de geçerliydi bu, roman veya hikâye için de. Yaşanılan hayatla yazılan metin arasına gerilen gergin gergefleri bütünüyle kenara itiyordu bu yaklaşım. Gerçi o zamanlar da pek fazla ikna olduğum söylenemezdi ancak aradan geçen yıllarda gözümü de gönlümü de rahatsız eden tanıklıklar yüzünden tam tersi bir kanaat geliştirdim ben. Bir şair şiirleriyle, bir romancı veya öykücü metinleriyle tutarlı bir profil sergilemeliydi. Sinema ya da müzik söz konusu olduğunda da benzer bir tutarlılık arayışını sürdürdüm kendi çapımda.




Burası Türkiye! Muhtemelen bu yüzden, sinema dünyasını, medyayı ve edebiyat çevrelerini pıtrak gibi sardığını herkesin bildiği taciz, tecavüz ve dayak skandalları hakkında sesini yükselten yok şimdilik. Dedikodu mahiyetinde meyhane masalarına meze hâline getirilen ve gevrek kahkahalar eşliğinde geçiştirilen olgular ortaya çıkınca, algıyla beslenmeyi marifet sayan fetih ve fatiha yorgunları ne yapacak acaba? Metinle metnin yazarını, ressamla resmi, şairle şiiri, besteyle besteciyi, yönetmenle filmi birbirinden ayıracak cesareti bulabilecekler mi sahiden de aynaların ön yüzünde?

1 Beğeni

Hasan Ali Toptaş olayını yeni gördüm. Çok şaşırdım ve üzüldüm. Sevdiğim bir yazardı, olan olaylar sanatının değerini kaybettirmese bile benim için artık bitmiştir. Yargılanmalıdır .
İstanbul Sözleşmesi tartışılmış forumda hepsini okudum mesleki alanıma girdiği için. Ben sözleşmeyi komple okumuş biri olarak şahsi fikrim tartışmaya açık madde göremiyorum. Herkesin görüşüne saygım var fakat ülkemizin durumu malumdur ve bu sözleşme dahi tek başına bu durumu tersine çeviremeye yeteceğini düşünmüyorum. Kadına şiddette ülkemizin daha ağır cezai yaptırımlar yapması gerektiğini düşünüyorum. Peki bu olayları çözmekte cezai yaptırım yeterli midir? Hayır cezai yaptırım yeterli değildir. Kadına şiddet hukuk ile çözüme kavuşacak bir konu kesinlikle değildir. Eğitim bence en önemli rolü oynuyor, erkek veya kadına karşı şiddeti önlemenin ilk yolu eğitimdir. Eğitimli bireyler şiddet uygular mı? HAT olayında gördüğümüz gibi olabiliyor. İşte burada devreye hukuk girmeli: Hukuk bunu nasıl yapmalı ? Kanun önünde eşitlik ilkesi uyarınca yapmalıdır. Fakat ülkemizde hukukun kişiye göre uygulandığını düşünüyorum. Karar mercii çoğu zaman tarafsızlığını yitirmektedir. Kimi zaman sosyal medya sayesinde dava sonuca bağlanmaktadır. Sosyal medyanın en iyi yanı budur kanaatimce. Olaylar çoğu zaman sosyal medyaya yansıdıktan sonra sonuca bağlanıyor. Hukuk devletinde bu durum olmamalıdır. Umarım gelecekte olmaz.
Sosyal medya bu tarz konularda faydası kadar zararı da vardır. Çoğu toplum gibi biz de bu tarz olaylar duyulduğunda sağduyumuzu kaybedip linç kampanyasına dahil oluyoruz. Kanaatimce yanlıştır. Daha olay yargı organında sonuca bağlanmadan halk olarak bizler hemen sonuca varıyoruz. Suçlanan kişi suçlu değilse bile toplumda suçlu durumuna düşüyor. Hayatı neredeyse yok oluyor. Keşke bu tarz olaylarda toplumumuz biraz sağduyulu olsa.
Yazıyı yazarken çok fazla “keşke” ve “umarım” demişim. Bu iki kelime durumun vahimliğini yansıtıyor. Üzücü bir durum…
Yarınlarımızın daha aydınlık olmasını ve adaletin kişi ayrımı gözetmeksizin tecelli etmesini diliyorum.

3 Beğeni

Herhangi bir yanlış anlaşılma söz konusu değil. Olsa bile bunu fark ettiğinde açıklamanı da şevkle okurum.

Şimdi elbette erkeğin gördüğü şiddet savunulmayacaktır diye yazmıyor; lakin savunulacaktır diye de yazmıyor. Buna bir tür loop hole diyebilirsin.

Misal burada erkekler korunmayacaktır diye yazmıyor ama neden kadın ve çocuk kelimeleri geçerken erkek kelimesi geçmemiş? Evet, 6284 nolu yasada kadına ayrıcalık tanınmalıdır diye bir şey yok ama… basit bir ctrl+f yapılıp kaç tane kadın ve kaç tane erkek kelimesi geçiyor diye baktın mı? Burada bizzat, doğrudan kadına ayrıcalık tanınmasa da bile satır aralarında oldukça belli bir cinsiyete yönelmiş durumda. Üstelik verdiğim “ekonomik şiddet” örneğindeki olası bir duruma karşı bu yasa hiçbir önlem de almıyor ki bu sadece tek bir örnek.

Verdiğin fotoğraftan örnek vermem gerekirse… Burada olası suistimal durumlarına engel olacak ek maddeler konulmadığı için şu an hemen hemen tüm devlet ve özel kurumlarda kadın kotaları bulunmakta. Kadın kotası nedir? Liyakatına bakılmaksızın, kendisinden daha becerikli erkekler olması durumunda bile, belli bir kadın sayısına ulaşılana kadar işe alımlarda kadınlara öncelik verilmesidir. Zira işe başvuran bir kadın işe alınmadığında bu kanunu bir ayrıcalık olarak suistimal edebilir, üstelik alınmama sebebi tamamen kadının o işe uygun olmaması olsa bile.

Eğer ki kadın ve erkek eşit olacaksa, bu tam anlamıyla kanun eşitliği olmalı.

3 Beğeni

Elbette büyük bir sorun değil ama okurların bir kısmı yazdıklarınızı okumakta zorlanabilir. Bu gibi ortamlarda noktalama işaretlerinden sonra bırakılan boşluk önemsiz gibi görünse de bu durumdan rahatsız olanlar için önemli bir şey.

1 Beğeni

Türkçe’de noktadan sonra bir boşluk bırakılır. Alıntıda da göreceğiniz üzere bunu sanırım göz ardı ediyorsunuz. Bizim denetmenler de şahin gibiler, boşluk ve noktaları anında görüp düzeltirler. :slight_smile:

3 Beğeni

Cümleler arasındaki boşluğa ve konulmayan noktalara müdahale etmek abartmak oluyor takıntı oluyor da bunun tam tersini yapmakta sorun yok öyle mi? Hem yapılan hataları art niyet olmadıkça üyeleri kimsenin önünde de uyarmıyoruz. Kaldı ki düzenlemeyi sadece siz görüyorsunuz. Yazdığınız bir şeyi mi değiştirdik ki bu durumdan rahatsız oluyorsunuz anlamıyorum.

1 Beğeni

Yazıları değil sadece noktalama işaretlerini duzeltip gereken yerlerdeki boşluk ayarlamalarını yapıyorlar. Yazıları değiştirdiklerine hiç şahit olmadım. Size karşı bir garezi olan yok yani. Amaç öğrenmek ve öğretmek olabilir, eğer iyi tarafından bakarsanız. :slightly_smiling_face:

Türkçeyi iyi bildiğinizi söylüyorsunuz ama boşluk bırakma kuralını ilk kez duymuş olmanız ilginç geldi doğrusu. Keşke bu durumdan da bir şey öğrendiğinizi düşünüp doğrusunu uygulamayı deneseydiniz. :slightly_smiling_face: Bu durum hakkında soru soranları gördüm ama bu kadar rahatsız olan ilk üye sizsiniz sanırım.

6 Beğeni

Bir edebiyat forumundasınız. İmla ve dilbilgisi burada kurallardan biri. Noktadan sonra boşluk sizin için gereksiz görünebilir benim icin önemli örneğin. Burası facebook ya da instagram degil. Bir jargonu var uymak durumundasınız. Kurallarda da bu imla ve dilbilgisi yer alıyor. Devrik cümle kutmak isteye de bilirsin, burası onu yapacağın yer degil.
Hatalarını düzeltmek yerine sisteme suç atacak kadar kendini kasma bence. Kimseye kendini kanıtlama çabasına da girme. Anadilinde yazmayı bilmiyorsun, bedava öğrenme hizmeti sunuyorlar iste neden bu kadar zoruna gidiyor?
Aslında sürekli bu hataları yapanları cezalandırıyorlar normalde. Düzeltmeler bunu hatalı yapıyorsun düzelt diye uyarı.

6 Beğeni

Biz de sürekli ‘‘birileri şunu yapsa da düzeltsek’’ demiyoruz. Siz olayı sadece kendinize yapılmış gibi algılıyorsunuz. Siz bundan rahatsız oluyorsanız, sizin yaptıklarınızdan başkaları da rahatsız olabilir. Burası sadece doğru yazanların bulunduğu bir yer olsaydı bu konuda da böyle bir madde olurdu. Başka rahatsız olan varsa bu durumdan söylesin bilelim. Biz de ona göre düzeltme yaparız artık. Önce boşluk bırakılmayacak sonra nokta konulmayacak diye başlarsak, bu işin sonu ekşi sözlüğe kadar gider.

5 Beğeni

İyi tarafından bakıyorum.Güzel bir şey ama yerli yerinde olduğu sürece.Evet sürekli düzeltme olması rahatsız edici.

Size cevap verip tartışma çıkarma derdinde değilim.Buranın ne olduğunun farkındayım.

Flood yapıyorum şu an mesela onu düzeltip nasıl yapmamalıyım söyleyebilirsiniz.Çoklu alıntı yapmayı öğrenemedim.Ekşi gibi kuralsız bir yere dönüşmesini kimse istemez.Kurallar iyidir.Ancak sıkmadığı,rahatsız etmediği sürece.Başka rahatsız olanların olduğunu düşünüyorum.Yazmak isterlerse buyursunlar. Düzeltmeyi siz yapıyorsunuz neyin düzeltilmesi gerektiğini siz belirleyeceksiniz.Yani kimse noktalama olmasın,garip şekilde yazalım diye bir şey yapamaz.

1 Beğeni

Toplu cevap vermek istiyorsanız cevabı vereceğiniz kişiyi etiketleyebilirsiniz. Böyle daha kolay olur.

1 Beğeni

Kurallarda yazan bu:

Olması gereken de bu:

Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak, ayraç ve kesme işaretleri ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir. (Kaynak: https://www.tdk.gov.tr/icerik/yazim-kurallari/noktalama-isaretleri-aciklamalar/#:~:text=Noktalama%20işaretlerinden%20nokta%2C%20virgül%2C%20noktalı,bir%20harf%20boşluğu%20ara%20verilir.)

Kurallara uymuyorsunuz, düzeltiliyor. Rahatsız olmanızı gerektirecek bir durum yok. Hatanızda ısrar etmenizi gerektirecek hiçbir durum yok.

6 Beğeni

Ben şikayetçi değilim. Benim bilmediğim, farkına varmadığım imla, yazım hatalarımın bundan önce olduğu gibi bundan sonra da düzeltilmesi tercihimdir.

7 Beğeni

Siz de uyduğumu anlamıyorsunuz.:slight_smile: Noktalamaya dikkat ediyorum diyorum daha ne yapmalıyım? Ufacık şeylere takılmamak lazım diyorum.Boşluk bırakmaya alışamıycam.Sürekli de diken üstünde yazmak istemiyorum.

Basit, noktadan sonra boşluk bırakmalısınız. Yukarıdaki uzun paragraflarınız, okuyanı yoracak paragraflar. Alışamayacağınız bir konu değil.

2 Beğeni

Herkes arkadaşın üstüne gitmiş ama demek istediklerinin özeti bu. Çok da kasmaya gerek yok bence. Mesela yeni üye olan biri de birkaç ay önce böyle bir şikayette bulunmuştu. Sürekli düzeltme mesajı görmek insanı sıkar. Sırf bu yüzden forumdan soğuyanlar var.

@Ozgur Olayı yokuşa sürmeye gerek yok. Çok abartılıyor demiş ve bence de haklı. Olaya kendi açımdan bakarsak benim de eski mesajlarım arasında bir sürü yazım hatası var. Nokta koymadığım bir sürü cümlem var. Hâlâ da duruyor. Ama zaman geçtikçe kendimi düzelttim.

@SJack İnsanlara biraz zaman vermelisiniz. Özellikle de yeni üyelere.

Benim şahsi düşüncem budur.
Saygılar.

3 Beğeni