Kitabını okuduğum dizi ve filmleri izleyesim, dizi ve filmlerini izlediğim kitapları okuyasım gelmiyor. Her ne kadar bazı kısımları ayrılsa da hiç zevk almayacakmışım gibi hissediyorum. Bunu aşmak için ne önerirsiniz?
Bunu aşmak için tek önerim var. O kitapların filmlerini/dizilerini izlemek, o filmlerin/dizilerin kitaplarını okumak olacaktır. Not alarak karşılaştırma yapabilir, 2 tür arasındaki detayları öğrenebilirsiniz.
Kitap ve filmler tamamen aynı değillerdir. Kitapta olan birçok detay filmde olmayabilir. Mesela Yüzüklerin Efendisi filmini yüzlerce kez izlemiş olsam da kitabının her sayfasında farklı birçok şey vardı.
Böyle bir durumla karşılaşınca önce her zaman filmi, diziyi izlerim. Çok beğenirsem de kitabını alırım. Spoiler yerim dünyam başıma yıkılır insanı olmadığımdan böylesi daha rahat geliyor. Filmini beğenmediğim bir şeyin (neredeyse herkes kitaba kıyasla çok kötü olduğunu söylemiyorsa) kitabını da beğenmeyeceğime genel olarak eminim. Hem de kendime masraf çıkarmıyorum.
Verebileceğim bir tavsiye yok açıkçası. Belli bir kriter olmadan, “birini yaptım diğerini kesinlikle yapamam” düşüncesine pek anlam veremiyorum çünkü.
Bir eseri çok beğendiyseniz kitap, dizi, film hallerini de tüketme yönünde bir tereddütünüz olmasın bence.
Kitabını okuduğum diziyi / filmi rahatlıkla izlerken, izlediğim dizinin / filmin kitabını okuyamıyorum.
Tam sorunuzu cevaplamış olmuyorum aslında, ama farklı bir bakış açısı da olsun diye yazayım dedim .
Bence aşmak zorunda da değilsiniz hocam. Hangi eserlerden bahsediyorsunuz bilmiyorum açıkçası, ama bence kurgu çoğu eserin önemli bir parçası ve bazı eserlerde esere yatırdığınız zamanın eserden kurgu çıkarılınca aldığınız verime değmediğini hissediyor olabilirsinuz bence. Şayet durum buysa belki de kendinizi zorlamayıp zamanınızı tam verim alacağınız kitaplara ayırmak daha faydalı olabilir.
ek: kurgu burda doğru kelime olmadı gibi sanki. Olay örgüsü desek?
ek 2:
Hocam bu gözleme de aynen katılıyorum.
Burada genellemek doğru olmaz bence. Medyum olarak yazılı anlatıyı olay örgüsünü aktarmanın ötesinde kullanan eserlerin uyarlamaları aslını aratıyor genelde: Inherent Vice ve The Great Gatsby, genelde dedim çünkü iyi bir edebi eserin iyi bir uyarlaması da olabiliyor: No Country for Old Men (Başlangıçta senaryoymuş ancak sonucu değiştirmez, Mccarthy’nin öteki senaryosunu da gördük) ve Oil!. Nadir de olsa orijinalinden başarılı uyarlamalar da gördük: Shining ve I’m Thinking of Ending Things.
Elimden geldiğince önce kitap sonra dizi/film izleme olarak ilerlemeye çalışıyorum. Bazı kitapların film uyarlamalarını “hayal ettiğimden daha güzel olamaz” diye düşünüp pas geçtiğim olsa da genellikle okuduğum kitabın filmini izlemeye çalışırım.
Bilmeden uyarlama bir dizi/film izlemişsem çok nadir sonradan kitabı alıp okuyorum. Özellikle dizi uyarlamaları bir yerden sonra çok başka yerlere gidebildiği için diziye çevrilen kitapları pek listeme eklemiyorum.
Eskiden ben de izleyemez veya okuyamazdım fakat sonra bunu deneyimlemeye karar verdim. Hatta şimdilerde okurken filmi de açıyor eş zamanlı gidiyorum. Çok keyifli oluyor çünkü aradaki farklılıkları görmenin hoşuma gittiğini anladım. Filmlerdeki bu boşlukları kafamda doldurmak çok güzel oluyor. Kendi düşüncelerimi değerlendirme fırsatı da buluyorum. Mesela x karakteri benim hayal ettiğim gibi mi şeklinde eseri ameliyat masasına yatırıyorum. Diğer açıdan görsellerle desteklenen kitaplar daha kalıcı oluyor benim için. Hem okuyup hem izlediğim için arkadaşlarımdan birisi “Ya ben filmi izledim. Berbattı.” derse ona filmle kitap farklılıklarından detaylıca bahsedebiliyorum. Kitapta neler kaçırdığını anlatabiliyorum. Bazı kitaplar özellikle okunmalı çünkü kitaplarda karakterlerin iç dünyaları çok büyük yer kaplıyor. Karakterin neler düşündüğü filmlerde hiç olmadığı için bazı filmler çok sığ olabiliyor ve karakterler havada kalıyor. Oysa kitap bize onları daha iyi tanıma fırsatı ve hikayeye daha rahat dahil olmamızı sağlıyor. Bana göre bana fayda sağladığını düşünüyorum. Spoiler takıntım hiç olmadığından sorunum yok ama son yıllarda özellikle mümkünse eş zamanlı ilerliyorum.
Ekleme: Son eş zamanlı okumam Pan’ın Labirenti kitabıydı. Bazıları film de kitap da birebir aynı demişler mesela ama filmde atlanan bence çok hoş bir hava katan bir detay vardı; mekanların hikayeleri. Değirmenin, ağacın vs. geçmişi anlatılıyordu. Filmde bu bütünüyle yoktu. Evet, film de güzeldi ve olay örgüsünde farklılık neredeyse yoktu fakat neden böyle şeyler yapıyor gibi bir soruyla başbaşa kaldığınızda filmde bunu bulamıyorsunuz. Oysa mekanların ve o büyülü dünyanın arkasında karanlık bir sayfa var. Bunu sadece izleyici olanlar ıskalamış oluyor.
Ben de öyleyim. Çok nadirdir keyif aldığım. Ama kitabı okumamın üzerinden zaman geçtikten sonra uyarlamayı izlemekten gayet keyif alıyorum. Aslında kitaplar daha ayrıntılı tam tersi olması gerekiyormuş gibi. Sanırım hayal gücünü baltalaması vs. ile alakalı.
Ben önce kitabı okumayı tercih ederim. Kitaptan önce filmi izlersem kitaptaki kişileri ve mekanları filmdeki gibi hayal ediyorum. Uyarlamaların kitabı okuyan başka birinin tasarımı olduğunu düşünüyorum.