Merhaba. Kaleminize sağlık. İki kez okudum ve beğendim. Blade Runner vibe ları aldım. İç hesaplaşmalar, bilinç akışı ile tamamlanıp sona doğru biraz daha anlam kazanmış. Mistik bir bilimkurgu öyküsü olmuş. Ama birçok şey havada kalmış. Öykünün hepsini anlamamıza, her bir şeyi anlamlandırmamıza gerek yok tabii ama kısa olduğu için daha çok şey duymak, görmek, deneyimlemek istiyor okur. Rue’nün kim olduğu hakkında biraz daha ipucu verilebilirdi belki. Ölen mi öldüren mi yoksa başka bir şey mi olduğu tam anlaşılmıyor. (Belki ölen ve öldüren de yoktur, ben öyle anladım.)
Tarzınızı ve bilimkurgu dilinizi sevdim. Yalnız anlatım başından beri mi birinci tekil şahıstı (ve o yüzden mi duyulan geçmiş zamanın hikâyesiyle devam etti) yoksa yarıda mı değişti orayı tam anlayamadım.
Biraz felsefi bir yaklaşım olacak belki ama Varoluş’un zıttı Kaos mudur? Benim düşünceme göre varoluş; kaosla düzenin doygun bir harmanıdır. Mücadelesidir. Kaosla düzen birbirine zıttır, oluşturdukları harmoni varoluştur. Tabii burada bahsedilen kavramlar bir organizmanın bileşenlerini (yazılımlarını, donanımlarını) temsil ettiği için çok kişisel bir görüş oluyor benimki. Kaos Tanrısı ile Varoluş Tanrısı’nın yaşam ve ölümü ya da devam etmeyi ve durmayı temsil etmesi bana anlamsız geldi. Bunları doğru mu yanlış mı anladım bilemiyorum tabii. Çıkarımlarım böyle oldu.
Sonuç olarak elinize sağlık. Gizemli ve insanı düşünmeye iten bir metindi. Görüşmek üzere. 
