Asla cevabına ulaşamayacağım sorulardan biri.
Kitaplarının kapak ve önsözünde “Bir ilk…” ibaresiyle başlayan cümlelere yer verenleri ve/veya “Harikalığından aklınız başınızdan gidecek.” tarzı benim okuyup vermem gereken kararı benim adıma vermeye kalkan övgülerden hoşlanmıyorum zaten. Tamam, "Umarım beğenirsiniz."cilikle de kitap pazarlanmaz, kabul. Ama bahsettiğim gibisinden tanıtımların da bir ayarı olmalı.
Ben, bu türden tavırları kibir olarak bile nitelendiremiyorum. Her duygu gibi, birazcık ayarında kibirlenmenin zararı olmaz; aksi halde, herkesle kendini karşılaştırıp, sonunda “Ben hariç herkes müthiş.” tarzı kimlik sorunları peydahlanır.
Bir kaygı olduğu açık. Ama bu kaygının tetikleyicileri nelerdir tam bilemiyorum. Emin olabildiğim tek şey, o kaygıyı yaratan tetikleyicilerin asıl kaygılanılması gerekilen hususlar içerisinde yer almadığı.
Genel olarakta, yerli kurmacamızda türsel bir gelenek oluşmamasının payı da var. Yıllara yayılan süreçte, diğer türlerin baskınlığı arasında kaynayan bireysel çalışmalar oldu. Başarılar da başarısızlıklar da hep bireysel ölçekte kaldı. O sebeplen de, çalışma namına belli bir birikim oluşsa da bu birikimin içerisinden, genel hatları ve eğilimleri bazında tanımlanabilecek, daha iyi ve yenisine ulaşmak için tekrar yorumlanabilecek veya yapısökümüne uğratılabilecek, modern yerli spekülatif kurgu geleniği/anlayışu oluşamadı. Kastım, zaten var olan türlerin tekrar yaratımı değil; örneğin, farklı yazarların kaleminden, belli bir tarihte vuku bulmuş güncel toplumsal sorunların gerçeküstücü yazının olanaklarıyla iredelenen hikâyeler çıkmasıyla sıkça karşılaşılması gibi konusal ya da tuhaf kurguların ağırlıkta olması gibi türsel yatkınlıklarla karşılaşılması.
Tür kapsamında topluluklar oluşmuş, ortaya çıkan çalışma sayısı son yıllarda artmışsa da türsel bir geleneğin temsilciliğinden/karşıtlığından çok, bireysel çapta kendini bulma ve yazınını tanıtma gayreti devam ediyor. Bu, aslında bir başlangıç evresi. Birileri elenecek, birileri kalacak ve bir şeyler olgunlaşmaya başlayacak. O zama kadar okur kitlesi de yerli spekülatif kurguya belli mesafeden yaklaşmaya devam edecek. Başlangıç safhası olmasından dolayı pazar alanı dar, kimin gidip kimin kalacağı belirsizken, okur kazanmak önemli. Okur kazanmak bu türden hayatiliğe sahipken, ne gerekçeleri açıklanmış olumsuz yorum kaldırılabilir ne de okur kapma potansiyeli bulunduğu düşünülen yazarlarla sağlıklı bir etkileşim içine girilebilir. Kişinin, kendine ve ortaya çıkardığı işi dışında kalan (okurlara, piyasaya, diğer yazarlara, vs.) herkese ve her şeye karşı güvensizliği olabilir.
Bahsettiklerimin duruma kapsamlı bir açıklama getirdiğini iddia edemem. Aklıma gelmeyen başka başka etkenlerde var aryıca. Meselenin kökenlerinden emin olamasam da, emin olduğum bir şey var; bu gibi durumlar yoğunlukla devam ederse (yok olmasını beklemiyorum) başlangış evresinden olgunlaşma evresine kolay kolay geçilemez; o evreye geçilmezse de, ne şimdiki ne de gelecekteki yazarlar için olumlu bir sonuç çıkabilir.