Yazma Egzersizleri

Gülayşe Koçak, Yaratıcı Yazmanın Hazzı adlı kitabında bazı egzersizlerden bahsediyor. İlgilenen olursa birkaç tanesini yazarım ama içlerinde bana ilginç gelen bir tanesi var: Ünlü hikayeleri kendi yorumunuzu, dilinizi kullanarak yeniden yazmak. Hem kurgu bulmakta zorlananlar için yazım yeteneğini geliştirmeye bir an önce başlamayı sağlıyor, hem de kendi yorumunuzu görmenize olanak sağlıyor.
Siz bu egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendi bulduğunuz egzersiz yöntemleri var mı?

4 Beğeni

Merhaba, öncelikle bu güzel başlık için teşekkürler. Ben de Timaş’tan çıkan Virgia Woolf’tan Yazarlık Dersleri kitabında buna benzer bir teknik okumuştum; “Üç Küçük Domuzcuk öyküsünü önce duygulara hiç yer vermemeye çalışıp sadece tasvirlerle anlatın. Sonra da duyguları da işin içine katın ve tasviri azaltin.” gibi bir maddeydi ama henüz fırsatım olmadı denemeye, hatta sonra bir de bilinç akışıyla deneyin diyor.
Benim de yeni yeni başlamaya çalıştığım bir yöntem var o da sevdiğim yazarların düşünürlerin bir gününü anlatmak. Eğer düşüncelerine katılmadığım bir yer veya eleştirdiğim yönleri varsa gün içinde karşısına çıkardığım insanlarla bunu tartışmak. Eğlenceli de ama biraz ön araştırma gerekiyor. Bir de gün içinde karşıma çıkarak duygularımı uyaran şeyleri bir kenara not alıp sonra onları birleştiren bir şeyler yazmaya çalışıyorum ama çoğu yüzüne bakılmaz şeyler. Önemli olanın istikrar olduğu kanısındayım bundan dolayı dert değil. Bir de aynı olayı başka insanların gözünden, başka başka ruh halleriyle anlatmanın geliştireceğini düşünüyorum ama bunu da deneme fırsatı yakalayamadım henüz.

5 Beğeni

En iyi egzersiz yöntemi Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi’ne katılmak gibi. Her ayın konusuna uygun şekilde ilerleme zorunluluğu ister istemez itici bir kuvvet oluşturuyor yazmak için. :slight_smile:

3 Beğeni

Sanırım amaç da biraz zorlamak orada zaten. Sonuçta yazdığınız şeyi sadece siz görüyorsunuz o yüzden kaleminizi zorlasın da ne kadar saçma olduğunun bir önemi yok gibi geliyor bana. En azından başlarda.
Özetlemek ne kadar mümkün ama bir deneyelim. Orada yanlış yazmışım duyularımı olacaktı. Şöyle ki sabah yolda yürürken yerde bir arı görüyorum diyelim. Arının uçuyor olmasına alışkın olduğum için yerde kıpır kıpır gezinmesi garip eğilip biraz inceliyorum. Aynı gün içinde yemekhanede yemek yerken masama da bir sinek geliyor. Tabii sadece bunlar yetmiyor benim için de. Acaba hayvanlar canlı oldukları ve nefes alma hakları olduğu için mi hayvan haklarını savunma gereği hissederiz yoksa bir canlıya zarar verme duygusunu kendimize yakistiramadigimiz için mi bu aklıma takılan bir soru olmuştur hep mesela. Böceklerin üzerine ne yazabilirim diye düşünürken aslında metinde bu konuyu tartışırken bulmustum kendimi. Aslında etrafa “Ne yazmaya değer?” diye bakınca daha kolay olduğunu fark ettim. Zaten anlatmak istediklerimiz çoktan belliymis de biz aktarmak için araç arıyormuşuz gibi daha çok.
Fazla uzattım ama tabii ki herkeste ise yarayacagindan emin olmayarak en azından materyal sağladığını söyleyebilirim.

1 Beğeni