Alfa maalesef bazı kitapları daha yeni mezun gençlere çevirttirip zerre editörlük yapmadan basıyor. Tamam kitap çıkarma hızları, baskı kalitesi falan övüyoruz ama cidden bazı kitapları rezalet çevirilere sahip. Ben mesela Philipp K. Dick’in Toplu Öyküler 1. cildini okuyamamıştım. Batı Felsefesi Tarihi 3. cildin çevirisi de çok yetersiz ve yazım yanlışlarıyla doluydu.
Bunlar geneli yansıtmaz muhtemelen. Sonuçta Hasan Fehmi Nemli, Işık Ergüden, İsmail Yerguz gibi çok iyi çevirmenlerle de çalışıyorlar. Kısacası bazı kitapları çeviri bilmeyen çevirmenlere çevirtmeyi bırakmalılar. Hadi çevirttiler diyelim. O zaman bari güzel bir editörlükten geçirsinler. Son okumasını yapsınlar.
Ne yazık ki bunu bir kitaba bakarak değil, 3 kitap (Uzay Piyangosu, Gelecek Seneyi Bekle, Alfa Ayının Kabileleri) bakarak söylüyorum. Hepsinde inanılmaz hatalar var. Örneğin bir cümlenin aynısı hemen ardından bir daha basılmış veya atıyorum ‘Gelecek’ kelimesi ‘Eglcek’ gibi, bunun gibi her 4-5 sayfada bir hata mevcut.
@annihilator tamamen katılıyorum, sanıyorum Gelecek Seneyi Bekle kitabını çeviren kişi hala okuyor. Yanlış olmasın ama okulda 2. senesi mi ne yazıyordu.
Ben daha Sizi İnşa Edebiliriz gibi gördüğüm kadarıyla çevirisi hakkında yorumları berbat olan kitaplara geçmedim ama bu şekildeyse herkes Altıkırkbeşi ne kadar eleştirdiysek aynısını Alfa için de yapmalıyız. Alfa’nın eleştirleri daha olumlu ve iyi değerlendireceğini düşünüyorum.
Belliki bazı kitaplar rezalet boyutunda kötü. Ben verdiğiniz örnekler kadarını bilmiyordum. Kesinlikle bunları dile getirmeliyiz. Karalamak için değil. Yayınevi yanlışlarını görsün ki tekrar yapmasın. Daha mezun olmamış birisine böyle büyük yazarların tercümesini teslim etmek nedir! Yazık.
On dokuzuncu ve yirminci yüzyıl Osmanlı tarihi, bir anlamda sürekli ayaklanmaların tarihidir. İmparatorluğun 19. yüzyıl sonlarında derin ve hissedilir bir şekilde yaşamaya başladığı ve yıkılışına kadar artarak devam eden sosyal, ekonomik ve siyasal çözümsüzlüklerin bir sonucu olarak, eşkıyalık hareketleri kısa sürede yaygınlaşmıştır. Eşkıyalığın, bu dönemde en gelişmiş, toplumsal katmanlar arasında eşitsizliğin en fazla belirginleşmiş bölge olan Ege’de ortaya çıkması ise tesadüf değildir. Ege’de eşkıyalığı yaygınlaştıran Çakırcalı Mehmet Efe, fakir halkın sevgilisi, babası, kahramanı kabul edilmiş, ezilmiş ve yılgın köylünün hak arayıcısı ve sözcüsü olarak halktan her türlü desteği görmüştür. Batılılarca Türkiye’nin “Robin Hood’u” ve “Dağların Kralı” olarak tanınan Çakırcalı Mehmet Efe, Batı kamuoyunca da ilgiyle izlenmiştir. 1995 yılı Afet İnan Tarih Araştırma Ödülü’ne layık görülen Sabri Yetkin’in elinizdeki çalışması, eşkıyalık hareketlerini dönemin sosyal, siyasal ve ekonomik yapısı içinde ele alırken, Halk Edebiyatımıza yansıyan türkülerle, dönemin ressamlarının betimlemeleriyle ve fotoğraflarla geniş bir yelpaze çiziyor.
Ben de bu düşüncelerinize katılıyorum. Alfa’ya bir şekilde iletilmeli bu sorunlar. Ben henüz okumadım ama ilk bakışta gözüme çarpan ve beni rahatsız eden şey, kitapların boyutu oldu.