Yıldızlar Arası Kaçak

Harika! Yabancı bir gezegende hücreye tıkıldım. Sevinçten duvarı yumrukluyorum. İçeri tıkıldığımdan beri dışarıdan homurtular geliyor. Bu hoşuma gitmedi. Sesler gittikçe daha sinir bozucu bir hal almaya başladı. Kulağımı kapatmak istiyorum ama zırhımın başlığı engelliyor. Ne güzel! İşte aradığım şans…

Tam duvardaki işaretler ilgimi çekmişti ki sesler kesildi! Girişteki kaya yuvarlanmaya başladı, evet bu ilkeller kapı kullanmıyor. İçeri gün ışığıyla birlikte uzun, beyaz bir adam girdi. Deged ırkına mensuptu. Hiç de sevmem! Kasıla kasıla yanıma gelen adam, çömeldi ve işaret parmağıyla çenemi kaldırdı. Üstün ırkmış havalarına girip gözüme baktı, ürpertici gri gözleri vardı. Suratına tükürmek isterdim ama başlığım önümü camla kapatıyor ve o olmadan nefes alamıyorum. Ha nefes alsam bile degedlerin tükürme yetisi yoktur, bu hiç adil olmaz. Her neyse adam hala beni süzüyor.
“Bakmayı keser misin artık!”
Birden deyince irkildi. Demek göründüğü gibi sert çocuk değilmiş.
“Sen Bevforohlusun” dedi usulca.
Kaşlarımı sıkıp, ciddi gözükmeye çalıştım. “Sesin komik geliyor”
“Aptal! Dilini biliyorum ve ilgini çeken bu mu? Sesimi inceltiyorum çünkü türün normal sesimizi düzgün duyamıyor.”
Neden bilmiyorum, birden patladım. “Umurumda olan bu değil! Dilimi de bilmen tuhaf değil, kardeşlerimi katlederken onlarla yeterince vakit geçirdiniz zaten!”
“Bak beni dinle.” Derin bir soluk aldı.“Soracaklarımı cevaplarsan seni buradan çıkarabilirim.”
“Yardımına çok ihtiyacım vardı sağ ol (!) Sadece iki dakikadır buradayım, duvarları inceledikten sonra çıkacaktım.”
“Girişi yıkıp çıkmayı düşündüysen, buna gücün asla yetmez.” dedi sırıttı küçümseyen gözlerle.
Artık yeterince, oturup efendi gibi konuşmuştuk. Onu sert bir yumrukla yere yapıştırdım. “Zırhı görmüyor musun kör!” dedim. “Bu Bevforoh’tan değil.” Yerde yatarken, bana hem komik hem kötü bakıyordu. Tam girişteki kayayı iterken aklıma son bir şey geldi.
“Sesinizi duymakta zorlanıyoruz çünkü konuşmalarınız kulaklarımızın işitmesi için fazla düşük frekanslı çok bilmiş herif!”
Hala bana kötü kötü bakarken girişi açtım ve hızlıca aracıma koşmaya başladım. Muhafızlar beni farketmeseler olmazdı. Tam hızımla koşuyorum ve anbean peşimdeler. Aralarından biri üstüme çullandı ve ansızın dört tanesi daha üstümde yığıldı! Yerde yatıyorum ve beni ortalarında pataklıyorlar. Bu delikanlı davranışlarını tebrik ettim! Onlara tüm psikopatlığımla bir yanıt vermek istiyorum.
“Hey kafaya vurmak yok ama!”
Bak işte burada sabrım biter! Zırh yüzeyinin sıcaklığını maksimuma çıkarıyorum. Ne de olsa kızgın demir yalamayı herkes sever! Adamların hepsi benim bile rahatlıkla duyabileceğim kadar tiz çığlıklar attı! Bayağıdır bu kadar eğlenmemiştim ama durup gülmeye vaktim yok. Direk aracıma atladım ve havalandım. Bir daha Yudan’a geleni öpsünler…

Şimdilik gezegenden ayrılmıyorum. Kısa bir yolculuk sonu ufuğa kadar upuzun ağaçlarla dolu bir subasar ormanına iniş yaptım. Yudan’ın en esrarengiz yerlerinden biridir burası.
Aracı kapattım, koltuğumda sırtım açılana kadar gerildim. Camdan etrafta herhangi bir yaratık varmı diye baktım… Aralıksız ağaçtan başka hiçbir şey yoktu. Yerimden kalktım ve kapıları açtım. Tüm orman karşımda duruyordu, buranın havasını solumak nasıldır merak ediyorum. Basamaklardan indim ve vahşi ormana ayak bastım. Kulağımın çınladığını farkettim, burası ürpertici derecede sessizdi. İlk birkaç adımımda tuhaf bir şey farkettim. Yere basarken ses çıkmıyordu. Hayır bu kesinlikle toprağın özelliği değil, biri sesi emmek için büyü yapıyor! Tam sırtımı dönecekken bir el enseme yapıştı ve havaya kaldırdı!


Hikayemi her detayıyla eleştirirseniz minnettar kalırım, okuduğunuz için şimdiden teşekkürler…

Moderator Bey metni kopyalarken sıkıntı olmuş, silseniz olur mu?

Paragrafların başındaki boşlukları silerseniz sorun giderilir. Yazılar…

Dört boşluktan sonra böyle.

Boşluksuz böyle.

…Çıkar.

Teşekkürler, düzeltiyorum.