Öykü Seçkisi'nde okumak için: Ağlar Deniz – Aylık Öykü Seçkisi
NOT: Bu öyküyü okumadan önce “Mekanik Prensesler” adlı öyküyü okumanız devamlılık açısından önem arz etmektedir. “İniyoruz.” “Manzara çok güzel ama, değil mi?” Yanındaki körpe kızcağıza baktı. Toplumsal normlara sövüp sayan, üstümüze üstümüze alevler süren basit bir giysi kuşanmıştı. Hafif aralık gözleriyle manzaranın keyfini sürdüğü belliydi. Ritmik nefes alışlarıyla bir peri kızı kadar dalgındı. O dalgınlıkla… (DEVAMI…)
Merhaba Vector.
Paşa’nın öyküsü güzel devam etmiş. Diyaloglar ayarında, çevre anlatımı ve gidişhat tadında olmuş. İlk öykünden beri güzel bir gelişim var.
Onun dışında biraz inşa edilmesi gereken durumları çabuk vermiş olabilirsin.
Bu kısımda yazılanlar herhangi bir merak uyandırmadı bende. Benimle alakalı bir durum da olabilir ancak eğer metin bu konu hakkında biraz ipuçları barındırsaydı ve sonradan bunu anlasaydık çok daha etkileyici olabilirdi. Bu sanırım biraz serbest çağrışımla alakalı. Çünkü o an düşünülmüş gibi görünüyor. Umarım doğru anlatabilmişimdir.
Teknik kısımları dağınık durmasın diye gizleyip alıntılarla inceledim:
Özet
Bu kısımlarda ufak anlam bozuklukları ve yapısal sıkıntılar olabilir. Birkaç kez daha gözden geçirilebilir:
Buralar da tekrar gözden geçirilebilir:
Bu kısımların da metinle bağlantısını tam çözemedim:
Öykünün sonuna gelirsek…
Sonlar hakkında biraz daha düşünmeniz gerektiği kanaatindeyim. Sadece soru işareti bıraktıran sonlar bazen tatmin etmeyebiliyor. Eğer okurun aklını taze tutmak istiyorsak, hem tatmin edip hem soru işaretleri bırakılırsa o zaman daha dengeli oluyor. Bu öykünün sonunda anlam biraz bozulmuş, bir de çok havada kalmış. Kim kimin annesiydi, Paşa nasıl bir varlık, bunların hepsi onun kafasında belli ki ama neden bu yolculuğu yaptı? Bunları anlatın demiyorum tabii, anlamamıza da gerek yoktu ama bütün bu birikimin ardından sonu tatmin etmeliydi diye düşünüyorum.
Kaleminize sağlık. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Görüşmek dileğiyle.
Merhaba!
Hikayenin girişini ve tasvirlerinizi çok beğendim. Beni direkt olarak içine çekti ve devam etme isteği uyandırdı. Bir önceki hikayenizi de okumuştum. Buna başlamadan önce tekrar okumadım, belki de tekrar okumalıydım bilmiyorum…
Devamlılık hoşuma gitti. Ama ne olduğu konusunda ben kayboldum. Önceki hikayede de kaybolmuştum. Bu biraz neler olduğunu tam anlayamama, biraz da devamını merak etme. Sanki biraz daha okursam çözeceğim gibi geliyor. Yine de, işlerin normal seyrinden her şeyin alt üst olduğu kısma geçiş bu hikayede daha başarılı.
Ellerinize sağlık!
Merhaba Vector,
Öyküyü devam ettirmen güzel. Bir karakter yaratıp onun üzerinden gitmekte eğitici olabilir. Bir öyküyü oluşturmak gerçekten zor, devamlığını sağlamak falan of ki of. Aslında baya zor bir işe giriştin ama denemek iyidir. Devam et. Mekanik Prensesler’ deki atmosferi azıcık daha fazla sevsem de, gene ilginç bir dünya var. Bu işler deneye yanıla sonuçta. Zamanla çok daha iyi oturacak. Yazmaya devam, sevgiler…
Selam,
Bu öyküyü bir doğum sancısı gibi değerlendirdim en. Bu haliyle olmuş gibi değil, yer yer olmamış hissi veriyor. Ama başarmaya çalıştığı şey gayet kaliteli ve duygusal. Nitelikli bir şey başaracaksınız diye düşündürüyor.
En kısa haliyle henüz olmuş değil ama doğru yoldasınız gibi.
Elinize sağlık
Bu cümlede bir anlam sorunu var gibi geldi. Belki de tamlamanın çok uzun olmasıyla alakalı bir sorun olabilir. Çok güzel bir cümle olacakken nedense bir yerde bunu kaçırmış hissine kapıldım. Keşke çok güzel bir cümle olabilseymiş.
Aynı sorun bu cümlede de var gibi. Yani büyük bir şey değil ama küçük bir şey. Belki hışırtısına yerine hışırtısında demek daha düzgün bir okuma kolaylığı sunabilir. Sanki aynı anda kafanda iki cümle varmış da ortaya bu çıkmış gibi hissettirdi.
Bence burada virgüle gerek yok. Ben ikisinin de ayrı cümle olduğunu düşüyorum. Cümlede iki tip zaman var bu da tırmalayan kısım sanırım. Birisi miş’li geçmiş zaman diğeri ise di’li geçmiş zaman. Bu durumda bana kalırsa paragrafları tek bir zaman diliminde yazmak akıcılık sağlayacaktır.
Genel olarak bakacak olursam fazla karışık geldi anlatım bana. Çarçabuk yazılmış gibi bir havası var ve soru işaretleri daha da fazlalaştı. Herhangi bir şeye cevap verilmedi. Devam niteliğinde yazmışsın ama ben ortak karakterlerden başka bir devamlılık göremedim. Karakterler aynı, önceki öyküye ayak bandajları ile gönderme var ama gerisi yok. Kopuk geldiği için de sanırım anlamadım bir kısmını. Yani anladım da sonuç tatmin etmedi. Bir son yok bana göre. Yine kitabın içinden bir parça gibi geldi. Bir yerde vuruculuk olmalıydı ama onu bulamadım. Eksiklik hissim çok ağır basıyor. Kendime şunu soruyorum öykü bitince: Eee, şimdi ne oldu? Ben ne kazandım okuduğumda? Ne cevap buldu? Neden oraya gittiler? Gittiler de ne oldu? Bu ve bunun gibi onlarca soru yazabilirim öykü hakkında. Lagün neden bağlanmıştı? Neden çözüldü? Sema’nın orada işi ne? Anne nereden ortaya çıktı? Annenin hikayedeki yeri neydi? gibi gibi gibi. Yani bir öykü biraz da olsa bir şeylere cevap vermeliydi bana göre ama cevap alamadım. Sonlar konusunda biraz daha vurucu olunursa belki daha iyi olabilir. Bu bir son ise hiç son gibi durmuyor. Bu öykünün de devamının geleceğini düşünüyorum ama nereye bağlanacak? Ya da devamı gelecekse tüm bölümler bir bütünlük hissi vermeli. Ben en azından ilk ikisi için tam bir bütünlükten bahsedemiyorum. Kopuk kopuk anılar gibi duruyor. Her halükarda son kısımlarında biraz daha çarpıcı olmalı. Tabii bu da kişiden kişiye değişir ama yine de belli ölçülerde çarpıcılık faktörleri gerekli diye düşünüyorum ben.
Söyleyeceklerim bu kadar. Umarım kırmamışımdır.
Sevgili @Vector
Öncelikle aramıza hoşgeldin. Seçkideki her yazarın kendine ait özel bir yolculuğu olduğunu ve hiç birinin birbirine benzemediği, kendine özel olduğunu gözlemlemişimdir. Meknik Prensesle başlayıp bu ayki temaya devam ettridğin iki öykün arasında bile karşılaştırmalı beliren farklılıklar olduğunu bu sebple belirtmek isterim.
İlk öykünde Paşa’nın hareketlerinin altyapısını gerekçelendirebiliyorken, kahramanın erkekler için kabullenişi üzerinde biraz daha çalışmak gerekebileceğini, bu ay ise hikayenin kontrolü üzerine biraz daha düşmeyi düşünebileceği ama betimlemelerde-duygusal tepkimelerde biraz daha hakimiyet kazandığını gördüm.
Bu hikayenin biraz da fazlalık taşıdığını düşünmedim değil. İtiraf etmek gerekirse seni elinde bir bahçıvan makası ile fazla uzamış cümleleri budayarak hikayeye daha net bir şekil kazandırabileceğini hayal ettim. Şaka bir yana bir sonraki öykündeki karakter kontrolün, duygusal alyapıların ve tasvirlerini merakla bekliyorum.
Eline ve düş gücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz
Sevgili @Vector
Yazarın kendisinin farkında olması gelişimin önemli bir başlangıcı olduğuna inanırım. Sıfır olduğunu düşünmüyorum bence önünde çok zorlu ama bir o kadar muhteşem bir yazma yolun var. Sevdiğin kadar, yazmak istediğin kadar ve sadece kendin için yaz yazabildiğin kadar…
O zaman kısa bir ekleme yapmak isterim.
Çok sevdiğim sıklıkla verdiğim bir örnektir. Eğer hikayenin bir yerinde bir silah varsa o silah, hikayenin başında-ortasında-sonunda ama illaki patlamalıdır. Hikayelerdeki kontrol, nedensellik, bunlara bağlı duygusal alyapı her zaman o silahın bir yerde bir şekidle patlamasını sağlamak içindir. Geri kalan bir virgül bile fazladır
Sevgiler
Dipsiz