Öykü Seçkisi'nde okumak için: Alev Topu – Aylık Öykü Seçkisi
Güneş tepede parlıyor. Gölgeler kısalmış. Sıcak bir yaz havası. Oyunda bir o taraf öne geçiyor, bir bu taraf. Skor sürekli değişiyor. Top ise skordan hiç geride değil. Bir o yana gidiyor, bir bu yana. Salınıyor durmadan. Bunun bazen eğlenceli olduğunu kimse inkar etmiyor. Ancak öyle bir an geliyor ki oyuncular ne kadar uğraşsa da skor… (DEVAMI…)
Merhaba.
Uyutulmuş insanlığın, başına gelmiş felaketi güneş metaforuyla anlatmanız akıllıcaydı.
Kısa, yormayan bir anlatımla, okura vermek istediğiniz mesajı, posta kutularına nazikçe bırakmışsınız.
Savaştan sağ çıkacak insanlığın akıllanması, uyutulanın elinde iğne tutan adamı görebilmesi dileğiyle…
Sevgiler…
Merhaba,
Teşekkür ediyorum. Eski zamanlarda, uzun, göze hoş gelen cümleler kullanırdım. Andre Gide’den sonra sade bir yol tercihim. Son zamanlarda 1000 kelime altında metinler çalışıyorum. Az sözle, bir şey anlatmak zor, anlatabilmişsem ne mutlu. Kısa bir distopya bu ayki çalışma. Dileklerinize gönülden katılıyorum. Sevgiler…
merhabalar.
geçen ay da aklımdaydı ama yazmamışım bu ay yazayım. konu seçimleriniz güzel ama yapıyor, geliyor, oluyor, bitiyor diye devam eden cümleler belirli sayıdan sonra beni hikayenin içinden atıyor. yani bir hikaye değil de meditasyon seansında gibi direktif alıyorum hissi yaşatıyor bana. elinize sağlık. eleştirim bu kadardı.
Şu dönemde özelikle şimdiki zaman çalışıyorum. isim cümleleri, tek kelimelerle bunu aşmaya çalışsam da biraz zaman alacak gibi. başka bir öyküm için de söylenmişti bu. geçmiş zamanda bu daha kolay aşılıyor, birkaç farlı alternatif olduğu için ritim yakalanıyor. (-di, -mişti, -yordu, -bilirdi, -caktı… gibi.) Teşekkürler…
Merhaba
Elinize sağlık. Güzel derli toplu kısa cümleler ve sade anlatımla başlayıp bitirmişsiniz metninizi. Düşündürücü ve sorgulayıcı. Ancak, sanırım ben bu anlatımın birinci tekil şahıs ağzından yapılıp onun düşünceleri olarak aktarılmasını yeğlerdim. Bı haliyle beni metne yaklaştırmadı. Mesafe koydu uzak tuttu.
Tekrar emeğinize sağlık
Merhaba,
Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yaklaştırmama sebebi şimdiki zamandan kaynaklanıyor olabilir mi? Uzun zamandır şimdiki zaman yazmayı deniyorum ama bir türlü -yor, -yor, -yor meselesini çözemedim. Sanırım artık geçmiş zamana geçeceğim artık. Birinci tekil şahıs olarak nasıl bir şey yapabilirim? Bunun üzerine düşünüyorum. Bakalım bir çıkış yolu bulabilecek miyim? Selamlar… Sevgiler…
Mesela şöyle
“Bunun bazen eğlenceli olduğunu inkar etmiyorum.”
“anlaşılacağı üzere günün birinde çıkan bu fırtınaya yakamı kaptıracağım. Hikayenin kalan kısmını ise istediğim gibi uyduracağım haliyle. Kabul etmek gerekir ki buna da hakkım var. Karambol üstüne karambol. Bütün çabalar boş. İşin kötüsü, başlangıçtaki çekişmeli oyuna döneceğini sanıyorlar. “
Gibi
Şimdiki zamanınızda sorun yok.
Yani anlatıcı siz olun, kendi ağzınızdan anlatım bize.
Hmm, o şekilde bir deneyeceğim. aradaki yerlerde, doğru birinci tekil şahsa geçecek yerler bulunabilir. ben kalan son üç mahkumdan biri olsam mı diye de düşünmüştüm :))
Merhaba
Temayı finale saklamissiniz sanki ya da ben öyle anladım. Ama öyküyü okudum ve sonunda aldım mesajı. Farklı bir deney olmuş. Ama amacına ulaşmış. Yolu diğer taraftan dolandırdı bana Öykünüzu
Tebrikler
Öykünüz üzerine kısa bir düşünmeden sonra vermek istediğiniz mesaj ortaya çıkıyor. Bence öykünüzde süslü cümleler eksik. Biraz daha duygu dolu cümlelere yer verilseydi okuyucuya verilen mesaj dışında bazı hisler de verilebilirdi. Bu benim düşüncem tabii, bunlar olmasa da gayet olmuş bir öykü. Elinize sağlık.
Esenlikler dilerim
Merhaba,
Metne yabancılaşmak da süreç. Bu yüzden değerlendirmeleriniz ve fikirleriniz çok önemli. Tabi bu bir distopya denemesi. Çok zorlandım yazarken. Süre kısıtı da var malum, ben bir de metne kelime kısıtı koydum. Ne demek istediğinizi bu metin için anladım. Çok teşekkür ederim…
Merhaba,
Beğenmenize sevindim. Yeni metinler denemeye çalışıyorum. Geçen ay başka bir tarz ve üslup, bu ay başka. gelecek ay da öyle olması için çabam. Tabi metnin bir şey anlatması da çok önemli.
Teşekkür ederim…