Cesedimi Uzaya Gömün

Selam Kasvet,

Pazar dedim ama pazartesi gelebildim.

Bu hikayede seni Tuğrul’a benzettim. Ben zaten ikinizi benzetiyorum o daha soyut sen daha somut olarak benzer şeyler anlatıyorsunuz gibi geliyor bana.

İşin ilginci… Yani sen zaten adlı adınca Kasvet mahlasını kullanıyorsun ama ciddi hayat dolu metinler kaleme alıyorsun. Şen şakrak demiyorum ama hayatla dolu diyorum. Bu öykü o açıdan biraz farklı geldi bana diğerlerine nazaran.

Bak bu söyleyeceğimi sana bir yazar olarak çok güvendiğim için söylüyorum. Bir teklif bu, eleştiri değil. Geçen Salinger’dan bir kitap okudum, daha önce de Catcher in the Rye’ı okumuştum ama bu kitapla onu tekrar hatırladım ve okurken sana benzettim. Özellikle senin markaları, semtleri kullanman gibi o da dönemini trendleri, markaları ve New York’u çok ciddi kullanıyor. Ancak bahsedeceğim konu başka ve tekrar ediyorum senin bunu yapabileceğine inandığım için söylüyorum onda gördüğüm bir şeyi sende de görmek çok iyi olur;

Şimdi, burada yalnız bir adam var. Mutsuz bir adam. Bir astronot bir uzaylı -alien/alienated- Bununla birlikte bir noktadan sonra içe sarmal dönüyor olabilir. Daha küçük nüanslarla bu hissi verirsen, bak verebilirsen demiyorum, verirsen, işte o zaman masterpiece olur.

Bu hali de gayet başarılı gayet de duygusal.

Tavsiye/teklifimin samimiyetini kanıtlamak için soruyorum, ne zaman okuyoruz öykülerini?

Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle…

2 Beğeni