Djemilia

Öykü Seçkisi'nde okumak için: https://oykuseckisi.com/djemilia/

image

Genç balıkçı Onukad, o sabah sahile yanaşırken hayatının değişeceğini bilmiyordu. Geceden yola çıkmıştı. Serpme ağını gecenin rengi siyahtan laciverde döndüğü saatlerde atmaya başlamıştı. Kendilerine ve Tüccar Fratoln’a yetecek kadar balık tuttuğuna inandığında sandalının burnunu sahile Angina köyüne doğru çevirmişti. Son küreği çekip sandalın bakır çakılı burnu dalgalarla sürekli ıslanan kumlara değdiğinde suya atladı. Tüm gücünü… (DEVAMI…)

3 Beğeni

Merhaba, öykünüzü okudum. Güzel yazılmış, başarılı bir öykü olduğunu düşünüyorum. Sadece birkaç noktada kurguda ve yazımda ufak sıkıntılar gördüm. İzninizle paylaşayım.

Bu tarz başlangıçları çok severim. Bir bakıma yazarın kendisini taahhüt altına aldığını kabul eder ve öykünün devamında, karakterin hayatının nasıl değiştiğini bana layıkıyla anlatmasını beklerim. Bu yüzden öykünüzü de böyle bir beklentiyle okumaya başladım.

Burada anlatmak istediğiniz ile ifadeler arasında karışıklık var. Lacivertten siyaha doğru bir değişim daha doğru olmaz mı?

Bu cümle, öncesi ve sonrası düşünüldüğünde, hatta öyküyü tekrar okuduktan sonra fark edileceği üzere öykünün tamamı açısından da havada kalıyor. Kızın nereden geldiği ve neden karaya vurduğuna dair bir giriş yapıyorsunuz ancak devamı gelmiyor. Kurgu açısından böyle bir girişe ihtiyaç yok. Çünkü öykünün devamında kızın kökeninden daha önce merak ettiğimiz olaylar gelişiyor.

Paragraf başlangıcı için çok zayıf bir cümle. Zamanın geçtiğini anlatmak için fazladan bir cümle kurmanıza gerek yok. Paragraftan, bu sonuca varmamızı sağlayabilirsiniz.

Kıza yönelik betimleme, annenin isteği ile sonlanıyor. Bu da karışıklığa sebep oluyor. Saçları okşamak isteyen, belli ki anne. Ancak cümle daha açık olabilir.

Şu cümledeki detay, ‘‘kızımız’’ kelimesinin tercihinin öykünün sonunda anlam kazanıyor olması çok başarılı bulduğum bir nokta oldu. Tebrik etmek istedim.

Paragraftan bağımsız bir bitiriş. Anlatımınız sırasında buna benzer ufak kopukluklar yaşadığınızı fark ettim. Belki bu konunun üzerinde durmalısınız.

Okurun aklına sorular düşüren bir kelime tercihi: Kız konuşmuyor mu, yoksa konuşamıyor mu? Devamında bu soruya dair bir cevap bulamıyoruz.

Öykünün ilk cümlesi olmaya aday bir anlatım var burada. Devamı da fantastik anlatılardan aşina olduğumuz şekilde, başlangıç paragrafı olmaya doğru hızla yol alıyor. Belki öykünüzü bölümler halinde düşündünüz, belki de yazarken araya zaman girdi. Ancak burada karşılaştığımız anlatım genel akış içerisinde biraz göze batıyor. Kötü değil elbette. Yine akıcı bir anlatım ama zaten bulunduğumuz köyle bir anda bu şekilde tanışıyor olmak okuru biraz afallatabilir.

Onukad’ın annesine dair yukarıda anlatılanlardan sonra böylesi bir davranışta bulunmasını nasıl yorumlamak gerektiğinden emin olamadım. Yukarıda kıza karşı sevecen davranırken bu hareket bana oldukça soğuk, taş kalpli birinin yapabileceği bir hareket geldi. Öyle olunca da karakterizasyon konusunda biraz daha düşündüm. Annenin bu hareketi, hazırlıksız yakalandığımız bir hareket. Ancak yazar mı bizi hazırlıksız yakalıyor, yoksa yazar da mı hazırlıksız yakalanıyor? İşte bundan emin olamadım.

Öykünün devamında, Onukad’ın tüccarın evine gittiği kısımda, kimi cümlelerin zamanlarında sıkıntılar var. Daha da uzatmamak için buraya alıntı yapmayacağım. Zaten okuduğunuzda fark edeceksiniz. Onları değiştirmek isteyebilirsiniz, okurken paragrafın ritminde aksaklığa sebep oluyorlar.

Devam edip bitireyim.

Bu, çok hoş bir gönderme. Keşke son cümle olsaydı ya da bu cümleden sonra ucu açık bir sona yönelseydiniz. Ne yazık ki öykünün sonunu pek beğenemedim. Klişe bir sona yönelmişsiniz. Öykünün sonuna dair akla gelebilecek tercihlerin başında gelen bir son bu, Şaman ile Hiçkimse arasındaki konuşma başladığında benim de aklıma geldi. Ancak yukarıda alıntıladığım cümlenizden sonra böyle bir yolu tercih etmeyeceğinizi düşündüm. Tekrar o sona yönelmenize de şaşırdım. Güzel başlayıp kademe kademe artan bir öykü için öngörülebilir bir son olmuş ki öyküye biraz zarar veriyor. Yine de güzel bir öykü, birkaç ufak imla hatası dışında üzerinde çalışılmış bir anlatım.

Tebrik ederim.

İyi Geceler.
Gecenin lacivertten siyaha dönmeye başladığı saatlerde oturdu adam bilgisayarının başına. Akşam geceye dönmeye başlamıştı ama balıkçı Onukad sabaha karşı balığa çıktığı için çevresinin saran karanlığının ton ve ton açıldığını hissedebiliyordu. Pek bi mesuttu yazdıklarının okunmasından ve böyle satır satır eleştirilmesinden. Temel nedenin uzun çok uzun bir bütünün yapboz gibi parçalarının yazıldığını sadece kendisi biliyordu ve karşısındakilerden bütünü görmesini bekliyordu. Belki de en temel hata buydu. Bu arada kızımızın hikayesinin devamı var olduğunu belirtmek istemişti ama yeni konunun “sağır sultan” olmasının sıkıntısını nasıl aşacağını bilemiyordu.
Uzun zamandır benzer eksende yazılar yazmasına rağmen hata böyle hatalar yapmasını bir türlü affedemiyordu. Her ne kadar imla veya noktalama işaretlerinden kaynaklanan hataların sıklıkla göze batmasına alışsa da ilerleme kaydedememesine içerliyordu.

Adam, yanlış bir tuşa basmasının ardından bitiremediği yazının yayınlanmasına şaşırdı önce. Allahtan ki küçük bir kalem butonu vardı. O figüre bastı ve yazıya geri döndü. Madem ki ilgilenilmişti ve madem ki açıklamalar bekleniyordu o zaman yazmaya devam etmeliydi. Ama temelde biliyordu ki “Eğer bir yazı kendini açıklama gereği duyuyorsa o yazı olgun bir yazı değildi” Açıklamalarına devam etti…
Kız Konuşamıyordu. Konuşamıyordu çünkü başka bir dünyadan geliyordu. Yine aynı nedenden sık sık denize giriyor bir balık gibi yüzüyordu. Konuşamıyordu çünkü hikayenin konusu olan kaçış nedenlerini şimdi anlatamayacaktı adam.
Yaşlı Kadının kişiliği hakkında okuyucunun haklı olduğunu düşündü. Noktalama hatalarından daha çok bu tür hatalardan korkuyordu ve yakalanmıştı. Yaşlı kadının iyi biri olduğu ve evine gelen konuğu sevdiği belliydi. Ama oğlunu daha çok sevdiği ve onun sıkıntılarından bir an önce kurtulmasının istediği bu yüzden Tüccarla anlaşma yaptığı belirtilmeliydi.
“Bunu Rıhtım’daki Kraliyet duvarına asarsak okuyanlar bize gülerler” Evet daha önce de bu tür hoşluklar yapmaya çalışmıştı. Mademki bir rıhtım vardı kayıp olan o zaman Soka kentinin rıhtımının kraliyet duvarı neden o duvar olmasındı. Ama asıl görülmesi gereken nokta Taverna sahibinin ve kadının olayda adı geçen kişiler olduğunun anlaşılmayışına üzüldü.
Adam yazdığı satırları bir kere daha okudu. Son bir teşekkürün bıktırıcı olup olmayacağına karar veremiyordu ama minnetini de belirtmesi gerektiğine inanıyordu. Uzun zaman okkalı bir bitiş cümlesi arandı yorgun zihninde. Bulamayınca çaresiz açık yeşil “Değişikliği Kaydet” yazısının üzerine tıklattı faresinin okunu…

1 Beğeni

Bu anlaşılıyor, sadece böyle bir sonun klişe olduğunu dile getirmek istedim.

Sevgili @azizhayri

Hikayen Kraliyetin topraklarında, Alka Krallığında, yeni dağıtıldı. Soka’ya varmadan önce Yıldız’dan nasıl kılıç yapılacağını öğrenmek ve Yıldızlar hakkında daha çok bilgi almak için Karpa’yı ziyaret etmiştim.Bu yüzden biraz gecikme ile de olsa yazıyorum.

Önce Hikayen için okumayla eş zamanlı notlarım:

Bu ifadeyi senin yazılarında daha öncede görmüştüm. Bu şekilde ifade etmeyi sevdiğini düşünüyorum.

*“Minik bir burnu ve ince dudakları vardı” ifadesi durağan ancak onu takip eden cümle kahraman bir harekette bulunduğundan aktif bir cümle. Bu tarz durağandan aktife geçerken en azından paragraf başı yapar ya da ikisi arasında bir geçiş cümlesi, kelimesi koyarsan akışın hızlanır.
Aşağıdaki cümleye kadar gramer yapıları birbirini destekler nitelikte sonrasında ise sanki zamansal bir düzenleme gerekiyor.

4 kelimelik muhteşem bir betimleme:

@DentArthurDent 'a katılıyorum aşağıdaki betimlemen çok güzel bir giriş olabilir. Senin, hikayelerin geçtiği mekanları yaratıp bize aktarmak konusunda bence özel bir düşünsel yeteneğin var.

Genel Notlarım:

Hikayen üç bölümden oluşuyor. Girişin: hikayenin devamında karakterlerin söyleyecekleri/hissedecekleri/yapacaklarına bir alt yapı oluşturmak, temel taşları dizmek ve zamansal/yazınsal kurgunun kurallarını koymak.
Gelişmen: Hikayede bir sorun yaratmak, bu sorunu temellendirmek (temellendirirken girişteki karakter altyapılarıyla uyumlu olmak) bu sorunu okuyucunun da çözmek istemesini sağlamak ve son bölüm olan souç kısmına vurgu yapacak çaresizlik duygusunu vermek.
Sonucun: Ana merak unsurunu (Armağan’ı - ki bu ismi de çok beğendim-) sonuçla ilişkilendirip denizden nasıl-neden geldiğinin sorularını çözmek.

Sonuç kısmı şimdilik onun deniz ahalisinden olduğunu çözüyor. Sanırım ilerleyen zamanda belki başka şeylerde öğreniriz.

Hiçkimse’nin tekrar geri dönmesine çok sevinidim. O dünyayı okumak hem keyifli hem de bir kahramanın kendini - geliştirerek-bulduğu yol öyküleri her zaman yazarı da geliştirmiştir.

Bir ekleme: Hikayelerde noktalama yanlışları, yazım hataları düzelir. Cümleler arasındaki zaman kipleri ve akışsal bağlantılar düzelir. Ancak bir yazar için bunlarında dışında ayrıca tüm gücüyle yoğunlaşmasının faydalı olduğu yerler “anlatımsal ve kurgusal akışların” gücüdür. Bu zorlu bir yazarlık katmanıdır ve o katmanı tamamen kaldıran bir yazar çok çok ileri seviyedir. Bunu sağlayabilmek için:
*Hikayedeki olayların her birinin kendi zaman çizelgesini
*Her bir olayın münferiden ve diğer olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisini hem lineer hem matriksel yapıda boşluk kalmayana kadar irdelenmesi (yani olayın her birinin kendi iç nedenselliğinin ve her bir olayın diğer olaylar ile olan ilişkisinin nedenselliğini kast ediyorum.)
*Nedensellik bağlarının kurulması ile öykü içinde, öyküyle ilgili olmayan hiç bir faktörün bulunmaması (duvarda bir silah varsa öykünün bir yerinde patlamalı :))
*Tüm bu algoritmanın karakterlerin duygusal alt yapıları ile desteklenmesi

Böyle yazınca denkleme dönmüş gibi görünebilir. Ancak sen bunları - bir yazar olarak - otomatikman yapıyorsun. Yazdıkça da güçleniyor.

Çok uzun yazdım.
Şimdilik burada bırakıyorum ancak tekrar görüşeceğiz. Önümüzdeki ay gördüğünde anlayacaksın.

Eline ve düş gücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz

3 Beğeni

Sevgili Dipsiz;
Bir kere daha okuduğunuz ve eleştirdiğiniz için teşekkür ederim. Önce notlarınızı bir kaç defa okuyorum. “Umarım yazdıklarım Eşortmanlı Şevket Hocanın müritlerinin sözlerine benzemez.” Yazdığınız noktalara dikkat ettiğimi belirtmeliyim.
Örneğin “Bir ekleme: Hikayelerde noktalama yanlışları, yazım hataları düzelir. Cümleler arasındaki zaman kipleri ve akışsal bağlantılar düzelir. Ancak bir yazar için bunlarında dışında ayrıca tüm gücüyle yoğunlaşmasının faydalı olduğu yerler “anlatımsal ve kurgusal akışların” gücüdür. Bu zorlu bir yazarlık katmanıdır ve o katmanı tamamen kaldıran bir yazar çok çok ileri seviyedir. Bunu sağlayabilmek için:
*Hikayedeki olayların her birinin kendi zaman çizelgesini
*Her bir olayın münferiden ve diğer olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisini hem lineer hem matriksel yapıda boşluk kalmayana kadar irdelenmesi (yani olayın her birinin kendi iç nedenselliğinin ve her bir olayın diğer olaylar ile olan ilişkisinin nedenselliğini kast ediyorum.)
*Nedensellik bağlarının kurulması ile öykü içinde, öyküyle ilgili olmayan hiç bir faktörün bulunmaması (duvarda bir silah varsa öykünün bir yerinde patlamalı :))” Okuduğum zaman “İşte anlatmak istediğim tam olarak bu” demiştim. Cevap vermekte geç kalıyorum ama sebebi biraz -hatta çokça- günlük işlerin yoğunluğu ve yazdıklarınızın keyfine varmak istemem.
Tekrar teşekkür ederim. Ama son cümlelerden birinden "Şimdilik burada bırakıyorum ancak tekrar görüşeceğiz. Önümüzdeki ay gördüğünde anlayacaksın." cümlesinden korktuğumu belirtmeliyim.
İyi Akşamlar

1 Beğeni