Öykü Seçkisi'nde okumak için: Egzistans 13: Kopuz – Aylık Öykü Seçkisi
Yeni Budapeşte’nin Oz Corp. tarafından işletilen soğuk saunasında beline sardığı havlusu hariç çıplak oturuyordu. Etrafında termal kıyafetler giyen adam ve kadınlar bu Yeti Avcısı’na alışık olmalarına rağmen kıskanç bakışlarla süzüyorlardı onu. Yeti Avcısı umursamadı, hiç umursamazdı… Onlara seslendi. “-56 bana yetmiyor, ısıyı bir yirmi derece daha düşürsem rahatsız olur musunuz?” “Keyfine bak,” dedi bir tanesi… (DEVAMI…)
Biri cyberpunk nedir diye sorsa bu hikayeyi gösterirdim. Soğuk sauna fikri gerçekten hoştu. Özel seçkiye yaraşır bir öykü, belki de en iyi öykülerinden biri. Tebrik ederim.
Çok teşekkürler Tuğrul. Soğuk sauna öyle geldi aklıma neden, nereden ben de bilemiyorum.
Cyberpunk kısmına gelince biraz önce arkadaşıma mail ile nazire yaptım cyberpunk’ı tanımlayan adamım diye. O derece mutlu etti yorumun. Çok teşekkür ederim.
Bu yorumun senin gibi eserlerini çok büyük bir beğeniyle okuduğum bir yazardan gelmesi beni ayrıca mutlu etti.
Bu seçkideki öykünde ve ilerideki öykülerinde görüşmek dileğiyle…
Selam Murat.
Yine süper bir öykü olmuş. Ben o zamanlar yoktum ama dönüp açıp okumuştum; sanırım bu öykü 97090001 öyküsünün prologu (ya da devamı) olarak yazılmış. Çok beğendim. Özellikle kurbanlarının çığlıklarından yapılan bir şarkı fikri bana çok başarılı ve yaratıcı geldi. Yalnız bana Cyberpunk’tan çok birçok türün birleştiği genel bir bilimkurgu gibi geldi. Benim Cyberpunk anlayışım günümüze daha yakın, daha retrowave estetiği barındıran, Blade Runnervari bir anlayış. Tabii bu senin öykünün çok başarılı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Tekrar kalemine sağlık. Görüşmek üzere…
Selam Kasvet,
Çok teşekkürler, senden süper tanımlamasını duymak başka bir keyif. 9709001’i okumuş olman da cabası…
Bu aslında şu anda yazdığım -biraz reklam olsun - Fizyokrat adlı romanın bir spin off’u. Her ne kadar şu yazdığım ile romanı promote etmiş gibi görünsem de aslında bu spin off’u romanı promote etmek için değil; romanı spin off’u üç boyutlu kılması için kullandım. Sağlam bir arka plana ihtiyacım vardı ve elimde elle tutulur bir şablon olduğu için bunu kullanmaya karar verdim.
9709001 aslında farklı bir evren ama Fizyokrat’ın dolayısıyla Nomad’in dünyasındaki genetik-sentetik savaşını oradan aldım evet. Ayrıca adı geçen nano operatörler, Yetiler ve ejderhalar da iki evrende ortak.
Cyberpunk konusunda senin beğenini biliyorum ve ben de çok beğeniyorum tarzını. Blade Runner favori filmimdir. Ama bende kırmızı-mavi-mor ışıklara karşı bir zaaf var. Retrowave iç mekanlar ve gadgetlarla o ışıkları -o polikrom ışıkları - ben bir türlü özdeşleştiremiyorum. Görsellikte Blade Runner + 2001 A Space Odyssey tarzı bir son ürün beni büyülüyor. Tarkovsky bu tarzı yapay ve fazla hijyenik bulmuş Solaris’le karşılaştırma yapması istendiğinde, beni ise büyülüyor. Tabi ben Blade Runner+2001 A Space Odyssey kalitesinde bir şey de üretebiliyor değilim aslında
Öyküyü beğenmiş olman ve beni de bu tür bir cevap yazmaya teşvik etmen dolayısıyla tekrar teşekkür ederim.
Görüşmek dileğiyle…
Holografik görüntüleyici, soğuk sauna, sentetik eskort, varlıkların birbirine insansın değil mi diye sorması, kopuzun aslında sonar vazifesi de görmesi ve insanların enteresan isimleri: Komiser Mustache ve Soothing adlı sentetik aminoasit içen genetiği geliştirilmiş polis Kopuz dostu yeti avcısı da en önemlisi tabii. Ciddi anlamda kuvvetli bir hayal gücü. Şehirleri sayarken yeni ve eskinin karışık olması fikri de hoşuma gitti. Araya Yeni Budapeşte ve bu şehirle beraber vampirlerin de girmesi çok güzeldi. Bir de sanırım bu öyküyü okuyacakların eline bir de terimler kılavuzu gerekiyor. O kadar çok hayali terim var ki. Bunu da ayrıca sevdim. Kaleminiz daim olsun. Her zaman en hayran olduğum şey sınırsız hayal gücü ve bu sizde fazlasıyla var. Kolaylıklar dilerim.
Çok çok teşekkür ederim. Bu tür övgüleri duymak çok mutluluk verici.
Yoruma yazdığım gibi bu oykü üzerinde çalıştığım bir evrende geçiyor bu sebeple gerçekten bir kılavuz gerekiyor olabilir.
Hayal gücü… Yine çok mutlu oldum yorumunuzdan. Bu vesileyle küçük bir analiz yapmama izin verin.
Bu öykünün iyi kötü başardığı bir konu varsa o da kurduğu dünya ama bu oykü 8.500 kelime… TBD ve FABİSAD yarışmalarında ise max.kelime sınırlaması sırasıyla 2 ve 3 bin kelimeler. Bu açıdan ülkemizdeki bilim kurgu fantazya edebiyatının yoğun anlatımlı, anlama yönelik ve şiirsel bir yapıda olması bekleniyor. Bu da bir tartışma konusu…
Bundan bahsetmemin sebebi kuru bir teşekkürden ötesine geçmeye çalışıyor olmam. Yorumunuz beni çok mutlu etti zira.
Tekrar teşekkürler.
Önümüzdeki seçkilerde görüşmek dileğiyle…
Bu görüşünüze katılıyorum. Bu ülkede bilim kuru ve fantazya alanında daha kırk fırın ekmek yenmeli. Dünyanın gelişmiş ülkeleri bile uzun zaman bu dalları edebiyattan saymaz ve yeni yani kabul ederken, bir takım şeyleri genellikle kilometrelerce öteden takip eden güzel ülkemin edebiyat okuru ve camiası nasıl kabul edecek hala düşünüyorum. Sanırım bizlerin yazmasıyla. Mücadeleye devam.
Görüşmek üzere. Sevgiler.
Elinize sağlık sağlam bir öykü, yoğun bir anlatım ve sınırları zorlayan bir hayal gücü harmanlanmış. Yarattığınız dünya oldukça detay barındırıyor, karakterleriniz, mekanlar sanki sizden daha fazla yer talep ediyorlar. Sınırlı sayıdaki kelimelere sığdırabildiğiniz dünya için emeğinize sağlık. Anlatımı ve yapısı farklı olsa da @gayekcelik’ in öyküsü ile ortak bir nokta yakalamışsınız sanki. 12 ölüm. Bu da bence ayrıca güzel olmuş. Arada bilimkurgu adımlarıyla köprü kurulmuş.
Görüşmek üzere…
Aynen bence de devam…
Sanırım işte batıdan gelen bir türe karşı bir sentez bir yerellik katılmak isteniyor. Bakalım nasıl olacak. Umarım bu hedefi de kotarabiliriz.
Öykülerde olmasa da belki romanlarda daha iyi ifade ederiz kendimizi kim bilir?..
Çok teşekkürler.
Aslında bu bile standart kelime sayısının çok üstünde bir alanla bu kadar kotarılabildi. Bu söylediğim gibi üzerinde çalıştığım bir projenin spin off’u. Dolayısıyla bir roman malzemesi hakkında.
Gaye’nin ve diğer tüm yazarların öykülerini okumak niyetindeyim. Böylece şu an bile merak ettiğim bağı görebileceğim sanıyorum.
Hayal gücü ile ilgili söyledikleriniz için tekrar teşekkürler. Ve tabi bu kadar uzun bir öyküyü okuduğunuz için de…
Görüşmek dileğiyle…
Merhaba Murat,
Zaten okuyup yorumlama niyetindeydim, ancak @Muge_Kocak 'ın yorumunu görünce daha hızlı geldim.
Bilim Kurgu ve polisiyenin bu kadar ustaca harmanlamasına, hayal gücünüzün sınırsızlığına bayıldım.
Gerçekten çok iyi bir kurgu ve iyi hatlarla çizilmiş karakterler vardı.
Romana devam o halde.
Çıksın ve bizde keyifle okuyalım umarım.
Her ay ucunu daha iyi sivrilttiğiniz kaleminizin sihri tükenmesin.
Sonraki Seçki’lerde görüşmek üzere
Selam Gaye,
Çok uzundu bu yüzden önce okuduğun için sonra ilettiğin beğeniler için teşekkür ediyorum.
Yazması tanıdığım bir evren olduğu için keyifliydi. Roman için de ayrıca motivasyon oldu. Umarım ben yazabilirim sizler de okumayı tercih edersiniz.
Elbette hep daha iyiye gitmek istiyorum ama zor bir iş kesinlikle. Balinaya daha sıcak daha everyday story tarzında daha minimal bir şey düşünüyorum.
Böyle böyle ugraşıyoruz işte…
Yorum ve motivasyon için tekrar teşekkür ediyorum.
Önümüzdeki seçkilerde görüşmek dileğiyle…
Sevgili @MuratBarisSari
Akici, hayal gucunu calistiran, karakterleri harekete geciren çoklu motivasyonlar uzerine insa edilmis bir hikayeydi. Ozellikle son kismin altini tekrar cizmek istiyorum. Coklu motivasyon yani karakterlerin bir aksiyonu almak icin farkli nedenlere dayanmasinin hikayenin derinligini dogrudan etkiledigini bu durumun ise hikayenin zaman cizelgesinde karakterlere ve olaylara birer gecmis simdi ve gelecek sagladigini dusunuyorum. Bu sayede hikaye derinlesip uzay-zamanda kutlesi artiyor:))) Ayni zamada karakterleri oykuden cikarip ozgurlestiriyor sanki.
Hikayenin basinda yapay bir gezegende, Altered Carbon gibi bir dunyada oldugumu dusunmustum oysa karsima istanbulda oldugum cikti. Guzel ve cok sevdigim bir ayrinti olmus.
Salurian Hanedanligi ismini ve ejderha ile baglantisini cok hos bir ayrinti oldugunu dusunuyorum.
Ayrica arkadaslar da deginmisler mekan kullaniminda bence oldukca basariliydi. Muzigin bir savas araci ya da oldurme arzusunu tetikleyen bir zaafiyet olarak kullanilmasi(sarkitlarin kirilmasinda kullanilmasiyla baslayarak) cok basariliydi.
Elime ve dus gucune saglik
Sevgiler
Dipsiz
Selam Dipsiz,
Öncelikle karakterler ile ilgili yaptığın yorum beni ziyadesiyle mutlu etti. Çünkü hem başarmaya çalıştığım hem de iyi kötü başardığımı düşündüğüm bir noktaya parmak basmışsın. Karakterlerimi her zaman üç boyutlu kurgulamaya çalışıyorum. Hatta bazen öykünün sağlığını bozacaklarından korksam da yapıyorum bunu. Anlaşılması da işte böyle mutlu ediyor beni.
Evet Emperyal’de geçiyor olaylar. Evreni 2055’de kurgulamıştım, bu öykü 2068’de geçiyor. O açıdan bir farklılaşma efekti olabilir. İstanbul’u ben de çok seviyorum.
Ayrıntıları beğenmen de ayrıca güzel, teşekkürler.
Müzik ve kullanım alanları aklıma ilk gelen olgulardı. Bunun anlaşılması da büyük mutluluk.
Detaylı ve insanı cesaretlendiren yorumların için çok teşekkür ederim tekrar.
Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle…
Merhabalar Murat,
Sade dildeki ustaca hakimiyetinle okuyucu adeta izleyici oluyor, sırtını yaslayıp seyre dalmaktan öte bir şey kalmıyor. Sendelemeden akıyordu metin. Hayal gücündeki çeşitlilik imrenilesi, bu yeni dünyanın yahut yakın gelecekteki dünyanın detaylarına sıkmadan, gayet ustaca inilmiş, diyaloglardaki görsellik de çok hoştu. En güzel yanlarından biriyse öykü koşmuyordu, bu sakinliği seviyorum, kendimi sürekli dürtüklerim bu konuda. Finaldeki dövüş sahnesine ayrıca dikkat çekeyim, okumakla kalmadım kendime dersler çıkardım. Velhasıl her yanıyla çok başarılı bir öyküydü.
Minicik, oldukça kişisel bir şey: Öğrenilen geçmiş zaman, bir iki yerde duraksattı beni.
Trinevere’nin Sarı Günleri adlı öyküne de tekrar uğradım, hakkında birkaç kelam edeyim: Bir cüceyi yazmak Tyrion Lannister’a kaymadan gerçekten zor iş. Ben denedim, olmadı; sense harika kotarmışsın. Öykünün o güzel, epik dünyası içinde, dinmez giziyle çok eğlenceli bir seyirdi. Finalse harikaydı.
Ellerine, kalemine sağlık.
Selam ve esinler ile.
Merhaba Osman,
Fark ettiğin bazı şeyleri yapmak için inan o kadar uğraşıyorum ki anlaşılması beni çok mutlu ediyor. Gerçekten sade yazmaya çalışıyorum ve okuyucunun önüne görsel olarak koymaya çalışıyorum olan biteni. Sade olmayı iyi kötü yapıyorum yine de, o okuyucuyu izleyici haline getirmede tekrar etmek gerekirse ne kadar zorlandığımı anlatmam zor. Bu açıdan sana çok samimi teşekkür ederim.
Öykünün koşmaması da ayrı bir mutluluk. Ben şahsen koşan öyküleri okumaktan pek keyif almıyorum. Hayal dünyamla ilgili yorumlar beni ayrıca mutlu etti bu öykümde. Ama itiraf edeyim bu tahmin edilebilir gelecek olduğundan asıl övgü tahmin edilebilir gelecek senaryolarının doğrusu. Ben bir olası alternatife kurgu yazdım.
Bu arada senin öykülerin de kesinlikle koşmuyor, bu konuda rahat olabilirsin.
Uyarılarını dikkate alacağım.
Canwr’un hikayesini okumana ayrıca şaşırdım ve sevindim. Beni orada kurtaran, klasik cüce imajının (madenci, baltalı, sert, sakallı) dışında yazmaya çalışmam oldu sanırım. Zaten tüm omurga buna dayanıyordu. (Mafya elf gibi). Bunu övünmek için değil de, beni kurtaran sanırım bu oldu diye yazıyorum.
Tekrar tekrar çok teşekkür ederim.
Beni çok mutlu eden bir yorumdu.
Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle…
Merhabalar,
Oldukça ayrıntılı, pek çok karakter barındıran çok güzel bir öykü kaleme almışsınız. Açıkçası Cyberpunk tarzı öykü pek okumamıştım, hoşuma gitti. Ayrıca fazlasıyla da gönderme gördüm metinde (bunu kötü mana da yazmıyorum elbette, ancak göndermelerin hepsini yakalayamamış olmaktan korkuyorum Oturup sıkı bir araştırma yapmayı bile düşündüm bir an için )
Benim için tek eksi, fazlaca yabancı sözcük kullanılmış olmasıydı, ancak bunun türe ait bir durum olduğunu düşündükten sonra okuma açısından bir zorluk çıkartmadı.
Bu arada soğuk sauna fikri hoşuma gitti
Kaleminize sağlık.
Sevgiler,
Merhaba,
Öncelikle bu uzun öyküyü okuyup yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Beğenmenize mutlu oldum. Cyberpunk seviyorum o açıdan bu türü temsil edebilecek bir şey yazdıysam ne mutlu bana. Göndermeleri de seviyorum. Disiplinler arası alan fazlasıyla geniş ve beni çekiyor.
Evet yabancı sözcükler fazla olabilir haklısınız. Ama sizin de belirttiğiniz gibi yabancı bir gelecek bu, pek yerel bir hikaye sayılmaz. O açıdan kullandım. Yoksa her öykümde yapmıyorum bunu doğrusu.
Soğuk sauna -daha önce de yazmıştım bunu- bir anda aklıma geldi. Öncesi sonrası yok ama iki okuyucu beğendi, büyük mutluluk…
Tekrar teşekkür ederim.
Sağlıcakla kalın…
Merhaba Murat,
Çok iyi bir öyküydü. Uzunluğunu görünce gözüm biraz korkmuştu ama su gibi aktı gitti bir çırpıda.
Çok güzel bir evren tasarlamışsın. Organik-sentetik konusuna ve hikayelerini müzikle bağdaştırmaya kafayı takmış olduğunu önceki öykülerinden biliyoruz. Burada da aynı konuyu bence oldukça detaylı bir evrene oturtup, o evren içerisindeki bir hikayeyi bizlere sunmuşsun. Çok hoşuma gitti gerçekten. Cyberpunk en sevdiğim türlerden birisidir. Benim korkudan elim gitmiyor yazmaya ama sen gayet de kotarmışsın bu işi. Ellerine sağlık.
Diyaloglardaki hakimiyetin ve gerçekçi repliklerin öyküyü daha da lezzetli yapmış.
Selamlar,
Ufuk