Öykü Seçkisi'nde okumak için: https://oykuseckisi.com/kara-orman-ve-seker-komasi/
7 yaşındaki çelimsiz bedeni taşıyan bir çift ayak, Alberson Sokağı yolunun sonuncu evinin verandasında durdu. Lolla Balissima merakla etrafı süzmeye başladı. Kurnaz bir çocuktu. Lolla’nın ağzı iyi laf yapardı. Sıska bedeninden 4-5 kat daha büyük laflar hemde! “Ah, Şeker Adam! Cadılar Bayramı arifesi için ne de güzel bir gün öyle değil mi?” Şeker Adam her… (DEVAMI…)
Bebeğimmm seçkiye son anda katılmaya karar verip bu güzel öyküyü bizimle paylaştığın için teşekkür ederim.
Şekerler her zaman iyilik taşıyamıyor maalesef.
Tekerlemeye bayıldım!!! Gülerek okudumm.
Senin öyküleri bu hikayenin 2. kısmında yazdığın kalemle seviyorum. 1. kısım pek senlik değil gibi.
Bu soyut enerji formlarından bahsetmeni isterdim.
Şekerlerin back story’sini bana anlattığın ve bildiğim için kafamda tamamen canlandı ama okuyucuya bunu aktarman gerekiyordu. Her şekere değinmesen de en azından gökküşağına değinebilirdin. <3
Bambaşka bir yaratıcılığın var Oğuzhan kardeşim. Ellerine sağlık.
Canımsın. Çok teşekkür ederim.
Yine son ana kadar bekledim yazmak için, haklısın…
Aslında daha uzun yazmak istiyordum biliyorsun fakat bu şekilde gelişti. Soyut enerji formlarını sizlerin hayal güçlerine bıraktım. Herkesin kendi Kara Orman’ları olsun istedim. Seninde söylediğin gibi bundan sonra kaleme alacağım öyküleri o ikinci kısımda oluşan bütünlükten yana kullanmayı düşünüyorum. Teşekkür ederim değerli yorumun için, önümüzdeki seçki için şimdiden ekipmanlarımızı kuşanalım!
Hikayenizi ve anlatım dilinizi çok beğendim.Tekerleme de ayrıca güzel olmuş.Basarılarınizin devamini dilerim…
Çok çok çok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim.
Merhaba,
Zor bir öykünün üstesinden başarıyla gelmişsiniz. Okuduktan sonra ilk düşüncem bu olmuştu.
Evet zordu. Chuck Palahniuk esintisi dolaştı, sonra kayboldu. Ama her dakikasında samimiyetini kaybetmedi. (her dakikasında dedim çünkü film havası vardı) Bence zor aşamayı kolay atlamışsınız, bravo. Yazdığınız bir öyküyü daha okursam, daha net fikir sahibi olacağım sanırım.
Cesur ve kolayı seçmeyen kaleminizi kutlarım. Saygılar
Düşünceleriniz benim için çok değerli. Eğer gerçekten bu atmosferin kafanızda canlanabilmesi konusunda başarılı olabilmişsem bu beni çok sevindirir, çünkü ben genellikle hikayelerimde sinematografik bir anlatım benimsiyorum ve okurun kafasında sizinde söylediğiniz gibi onu bir film gibi bir nevi görsel şölene çevirmeye çalışıyorum. Bu anlamda yorumunuz benim için bir yol gösterici niteliğinde. Çok teşekkür ederim. Öyküleriniz ve yorumlarınız ile buraları şenlendirmeye devam edin lütfen.
Merhaba,
Öykü türünün ilgi çekici örneklerinden. Bir karabasan esasen. Öncesi ve sonrası yok. Bir olay var. Böyle filmler olurdu eskiden. Bir anlatıcı kısa filmler arası bir sonraki filmin sunumunu yapardı. O filmlerden biri gibiydi.
Lolla’yı tüm yaptıklarına rağmen çok sevimli buldum. İsimler bir şeye refere ediyor mu bilmiyorum ediyorsa belki başka açılımları da vardır. Tüm karakterlerin kadın olması da dikkat çekiyordu.
Samimi bir üslubunuz var. Bu da hoş.
Kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ederim Murat Bey. Yorumlarınız benim için gerçekten önem arz ediyor. İsimleri türetme tekniği doğrultusunda buldum aslında ama Gwendoline diye bir isim zaten var olabilir, onu hatırlıyor gibiyim. Kadın karakter konusuna gelecek olursak, cadıya bir cinsiyet yüklemek istemedim aslında. Onu okurun hayal gücüne bıraktım. Aklımda canlanan tek şey sivri kubbelilerin erkek olduğuydu sadece. Eğer biraz bile keyiflenmenize vesile olduysa bu öykü, benim için kafidir. Yorumlarınızı ve öykülerinizi bizden esirgemeyin, iyi günler dilerim.
Merhaba, öncelikle betimlemelerinizin ne kadar yerli yerinde olduğuyla alakalı başlamak istiyorum yorumuma… Özellikle ana karakter olan küçük ve sevimli bir kız çocuğu profilinin içinde barındırdığı asıl kötülüğü tasvir etme biçiminiz oldukça hoşuma gitti. Tema olarak içinde buğulu bir atmosfer barındıran ‘‘Cadılar Bayramı’’ lokasyonunu seçmiş olmanız oldukça doğru geldi bana… Özellikle yer altı edebiyatıyla ilgilenen bir yazar adayının bir okuyucusuna bir karakterden nefret ettirmeden kötü özellikler bahşetmesi cesur ve takdir görmeyi hakeden bir davranış. Hikayenizi oldukça başarılı buldum ve bir kurguya uyarlandığı takdirde koşarak sinemaya gidip izleyeceğim türden bir senaryo olduğunu düşünüyorum aynı zamanda. Sizin gibi genç ve istekli insanların yazma sanatında ustalaşmasını görmek ve duymak dileğiyle.Başarılarınızın devamını dilerim.
Merhabalar,
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Gerçekten sizlerden bu şekilde yorumlar almak beni yaya gerilmiş bir ok gibi hışımla hayallerime doğru ileri fırlatıyor. Beğenmenize çok sevindim. Umarım öykülerimle sizi eğlendirmeye devam edebilirim.
Merhaba @UlianaHippogrief,
Benim çocukluğuma, muhtemelen ortaokul başlarına denk gelen dönemde Candy Man diye bir korku filmi vardı. Irkçılığın ve aşkın da işlendiği güzel bir filmdi. Konu tamamen farkli ama Şeker adam deyince aklıma o geldi.
Öyküde çeşitli metaforlar var dikkatimi çeken. Anti kahramanlardan birinin küçük bir kız olması, şekerin karanlığa götüren bir araç olması vs…
Ben sevdim öykünüzü. Kaleminize sağlık. Bu yolda sizi çok istekli gördüğümü de belirtmek isterim. O zaman tutmayalim sizi, yolunuz açık olsun:)
İyi bakın kendinize, gorusmek üzere…
İçten dönüşünüz için teşekkür ederim. Candy Man çocukluğumun belalarındandır bu arada…Her yorum ayrı bir dünya ve hepsi benim için çok önemliler. Sizin gibi sıradışı kalemlerden bunları duymakta ayrı bir zevkli tabii. Seçki sayesinde hepimiz birbirimize yeni yollar oluyoruz. İnanıyorum ki bu yollar bir gün görkemli şehirlere varacak.
Kendinize iyi bakın.
Merhaba @UlianaHippogrief
Şeker Adamın Laneti bu türü sevenler için kült bir film. Senin de bu filmle Cadılar Bayramını harmanlaman ve bunu mühüre aktarman güzel olmuş. Eline sağlık. Öykünle ilgili izninle bir kaç düşüncemi paylaşmak istiyorum. Genel ve detay.
Genel olarak, öykü girişin bunu geliştirmen ve sonlandırman kararında olmuş. Uzun da tutabilirdin ama o zaman dağılır mıydı diye bir soru geliyor aklıma. Yukarıda söylenenlere katılıyorum. Kısa bir çizgi film formatı çok yakışırdı. Bu anlamda derli toplu bir metin. Sonuna kadar sıkılmadan okutuyor ve merak ettiriyor. Bazı detaylar şekerler gibi renkli. Bu metnine yabancı isim kullanımı yakışmış. Bir Ali ya da Zeynep çıksaydı öyküden belki böyle iyi durmazdı:) Ali ve Zeynepler beni topa tutmasın. Demek ki neymiş, yabancı isim karşıtlığım yokmuş. Duruma ve öyküye göre neden olmasın.
Yukarıdaki yorumlardan birinde, ikinci kısımdaki gibi yazmalısın diye bir yorum okudum. Katılmıyorum. Tam tersi ve hep savunduğum şey, kendi tarzını bulana kadar, kalemin oturana kadar denemelisin. Yoksa tek bir yerde çakılıp kalırsın - bunlar benim kendime söylediklerim. Yapabildiğini yapmaya devam edip, bu tür mecralarda da yenileri denemelisin. Öykü Seçkisi bunun için biçilmiş kaftan. Yoksa nasıl gelişeceksin ki?
Yeraltı edebiyatında ustalaşmak istediğin için, daha çok bu alanda denemeler yap bana kalırsa. Yukarıdaki metin senin bu isteğine çok hizmet etmiyor gibi. Kısacası ben genel olarak metnini, yarattığın kurguyu beğendim. Tebrikler.
Detalarda ise biraz sorunlar var. Onları da kısaca örnekleyeceğim burada.
İlk cümleni beğendim ama sen de bir kaç arkadaşta gördüğüm hataya düşmüşsün. Cümlelerin sırtına yük bindiren ağırlıklardan kurtulmak lazım. Eğer aşağıdaki cümleyi
Lolla Balissima merakla etrafı süzmeye başladı. Kurnaz bir çocuktu. Lolla’nın ağzı iyi laf yapardı. Sıska bedeninden 4-5 kat daha büyük laflar hemde!
“Lolla Balissima merakla etrafı süzmeye başladı. Kurnaz bir çocuktu. Ağzı iyi laf yapardı. Sıska bedeninden 4-5 kat daha büyük laflar hemde!” olarak düzenlersen bir şey kaybetmiş oluyor musun? Hayır. Okuyan içinse akıcılığı bölmemiş oluyorsun.
Mesela bu:
Şeker Adam her zaman ki gibi Lolla’nın oyalanmasıyla ilgili yapacağı konuşmalardan birine hazırlanıyor gibiydi
Hazırlanıyor gibiydi niye? Gerek yok bence. Ardından hemen konuşuyor çünkü. Yani hazırlanmıyordu, hazırlanıyor gibi de değildi. Konuştu. Ayrıca bu cümleyle okuyucuyu hazırlamana hiç gerek yok. Çünkü Şeker Adam söylediklerinde Lolla 'nın oyalanmasıyla ilgili bize bilgi veriyor.
Sonra bu aşağıdaki kalıp
Aksine, nasıl Tarzan hedeflerine ulaşmak için daldan dala atlıyorsa, Lolla da onun daldan dala atladığı gibi kötücül merdivenlerin basamaklarını birer birer tırmanıyordu.
Burada nasıl zaten benzetme kelimen, bir de diğer cümlende bizim anlamayacağımızı düşünüp yine benzetme kullanıp karşılaştırmışsın. Çünkü güvenememişsin cümlene bence
ben olsam şöyle düzenlerdim
Aksine, Tarzan nasıl hedeflerine ulaşmak için daldan dala atlıyorsa, Lolla da kötücül merdivenlerin basamaklarını birer birer öyle tırmanıyordu.
elindeki poşeti aşırmak yerine altından delmiş olmasıydı.
neden “delmesiydi” değil?
Küçük kız elinde tuttuğu şeker çantasına elini daldırarak şöyle bir yokladı.
Elinde tutuyor elini daldırıyor. Niye ilk elinde var?
Şimdi tüm metine geçmeyeceğim. Bu yukarıdakileri sadece örnek olsun diye gösterdim. Metinleri sırtlarında yük yapan ağırlıklardan uzaklaştırırsak, daha akıcı ve okunabilir hale gelir. Lütfen bu söylediklerimi yapıcı olarak alın. Ben de kendi yazdıklarımı aynı süzgeçten geçiriyorum, geçmeyenler de fark ediliyor.
Yukarıda sanırım @ebuka söylemişti. Yazma isteğin ve hevesin hiç bitmesin. Bence en önemlisi bu.
Kalemine sağlık tekrar
Bu arada Kayıp Rıhtım’ın şöyle bir incelemesi var. İlgini çeker diye buraya ekliyorum
Vay canına, gerçekten uzun bir inceleme olmuş. Öncelikle bu kadar zamanınızı ayırıp, tek tek bunları bana gösterdiğiniz için teşekkür ediyorum. Bahsettiğiniz anlatımı tıkayan kısımlar sonradan benimde gözüme çarptı aslında. Yani hazırlanıyor gibiydi ne mesela? Zaten sizinde dediğiniz gibi sonrasında hemen konuşmaya başlıyor. Keza aynı şekilde Tarzan ile ilgili olan kısım. İkinci kez o dediğiniz kısmı ekleyip eklememe konusunda çok kararsız kaldım ve sonunda kendime yine söz dinletemedim sanırım. İnanın son gönderim tarihinin son dakikalarına selam çakarak gönderdim bu hikayeyi. Sonradan kendim için saklayacağım edisyonunda gerekli düzeltmeleri yapıp, eleştirilerinizi dikkate alacağım. Yeraltı edebiyatıyla birlikte tuhaf kurgu, korku ve fantastik edebiyatı alanlarındada ustalaşmak istiyorum aslında. Herşeye elimi atmak istiyorum, tutamıyorum kendimi desenize. Birde filmi sevmemle birlikte film ile herhangi bir bağlantı kurmadan bu kurguyu oluşturduğumu belirtmek isterim. Çocukken izlediğim kült bir filmdi ‘Şeker Adam’ın Laneti’. Zaten konu olarakta bağdaşmıyorlar. Yukarıda ki yorumlarda @ebuka ile mevzu bahis ettiğimiz için cevaben onada değindim. Yoksa aklıma bile gelmedi kurguyu oluştururken o film. Ben yinede keyifle gönderdiğiniz linkteki incelemeyi okuyacağım. Tekrar teşekkürler vaktinizi ayırıp yorumladığınız için.
Sevgiler.
Hikayeyi okudum anlatis bicimini ve yorumlamani cok begendim.bir sonraki hikayesi nasil olur acaba diye düsünüyorum.bunlarin baslangic oldugunu daha guzel hikayeler yazacak yetenege sahip oldugunu düsünüyorum.baslangici böyle olan bir öykü yazarinin kitap yazdiginda daga cok kitleye ulasacagina düsünüyorum.bu öylesine yazilmis bir yorum degil gercek düsüncelerim genc yasta bu işe gönül koymuş böyle bir yazar yermek yerine daha çok cesaretlendirilmeli bence bu ayki öykü nü başarılı buldum ve cok begendim basarilarinin devamini dilerim
Çok teşekkürler, beğenmene sevindim. Umarım söylediğin kadar etkili ve büyük bir yazar olabilirim günün birinde. Bunun için elimden gelen herşeyi yapacğım. Eleştirilerin ve cesaretlendirmen için ayrı bir teşekkürler daha!
Okudum beğendim onayladim.hayal dünyanın enginligini ve sonunda ne olacak diye merakla beklediğim bir hikaye olmuş konusuda ilginç geldi herşeyiyle beğendim tebrik ederim