Mutluluğa Uçuş

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Mutluluğa Uçuş – Aylık Öykü Seçkisi

image

Her bayram zorla ninem ile dedemi ziyarete götürülüyordum. İkisi de iyice bunamış, ne dediklerini bilmeden hep konuşuyorlardı. Bu bayram yine erken kalkıp yola düştük. İkisinin de ellerinden öpüp bayramlaştım. Koltuğa gömülüp elimdeki telefondan arkadaşlarla yazışıyordum ki, kulağıma bunakların yine saçmaladıkları çalındı. Uçmaktan bahsediyorlardı, biraz eğlenirim diyerek telefonu bıraktım yanlarına geçtim. Dedem anlatıyor ninem aralarda eklemeler… (DEVAMI…)

Sevimli bir öyküydü. Gülümseyerek okudum ve olanları hayal etmeye çalıştım. Daha uzun olsa da memnuniyetle okurdum. Öyküde tek gıcık olduğum şey karakterin ninesi ve dedesi hakkındaki görüşüydü, o yüzden ona ısınamadım. Dede ve nineyi sevdim. :slight_smile:

:slight_smile: Teşekkür ederim. Maalesef gerçek hayat ta karakter gibi düşünen kişiler hiç te az değil. :frowning:

1 Beğeni

Sevgili @erdemtuba

Dede ve Ninesi hakkında pek de iyi şeyler düşünmeyen torununa, onların başından geçen ilginç bir diyaloğa tanık olmasını sağlayarak ve bir tür ders vermek istediğini düşündüm ama bu kadar keskin ve okuyucuyu rahatsız hissettirerek giriş yapan karakter hikayede biraz atıl kaldığını hissediyorum. Hani hikayede geçiyorsa patlaması gereken silahtan bahsedilir, işte senin hikayendeki patlamayan silah "torun"muş gibi geldi. Oysa torun, dedeyi anlatmaya teşvik ederken bu umudum güçlenmişti. Bu yüzden hikaye sona doğru ilerlerken kurgusal bütünlük olarak biraz amacından şüpheye düşürdü sanırım beni. Belki bir kez daha hikaye için kurduğun evreni ziyaret etmek ve o toruna ağzının payını vermek istersin :slight_smile: galiba bu hepimizi rahatlatır :slight_smile:

Eline ve düş gücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz

Merhabalar.

Hoş geldiniz seçkiye. Eğlenceli, hoşsohbet bir tonda çok güzel bir öyküydü.

Öykünüze yakınlık hissettiğimden birazcık incelemesini abartabilirim. Normalde henüz tanımadığım vereceği olumlu olumsuz tepkiye aşina olmadığım bir isme daha yüzeysel şeyler yazarım ama dediğim gibi öykünüzde beni kendine çeken bir hava sezdim.

Öncelikle zamansal sorunlar. Bu, öykünün girişi de dahil birkaç yerinde var. Birden fazla zamanı aynı anda kullanırken daha hafif, hissettirmeden yapabilirsek bunu, hem akıcılık korunacak, hem de öykü daha profesyonel duracaktır.

‘Olmaz mı?’ dedi ilk konuşanın yanındaki, bıyıkları dudaklarını kapatmış sesin nereden çıktığı belli değil, çizmeleri dizine kadar kafasında bir kasketi, bize dere kenarını tarif etti. ‘Orada yemek yiyebileceğiniz yer var,’ dedi.

‘‘Olmaz mı?’’ dedi ilk konuşanın yanındaki, bıyıkları dudaklarını kapatmış, sesin nereden çıktığı belli değil, kara çizmeleri dizine kadar, kafasında bir deri kasket. Bize dere kenarını tarif etti, ‘’ Bakkalın yamacında Osman Emmi’nin büfe var,’ dedi. Bu gibi bir düzenlemeyle hem görselliği, hem diyaloğu geliştirebiliriz sanırım.

Aynı cümlede ve sıralanan cümlelerde aynı kelimeyi kullanmaktan olabildiğince kaçınmalıyız bir de.

Finali konusunda Sayın Dipsiz’e katılıyorum ayrıca. Hikayeye torunun gözüyle başlıyoruz, onun gözünden bitirsek bütünlük açısından harika bir öyküye dönüşebilir zannımca. Misal son satırlardan sonra devam için: Gözüm divanın yastığında unuttuğum telefona kaydı ama elim gitmedi bir türlü. Heyecanla dememin yanına sokuldum: ‘‘Yok mu başka öykü?’’

Dediklerim fikir çatışması adına, ve söylediklerim elbette ki kesin kurallar değiller. Ellerinize sağlık diyerek gelecek seçkilerde de görüşebilmeyi umuyorum :slight_smile:

Merhaba;
Yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim. Haklısınız silahın patlaması gerekiyordu.Sanırım dede ile nineye yoğunlaşınca torunu unuttum. Tekrar düzenleyip patlamasını sağlayacağım.

Merhaba;
Size de yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim. Yorumunuzu okuyunca tabi ki tepkimin de olumlu olması gerekir. :slight_smile: Söylediklerinizde haklısınız. Bazen bildiğimiz veya bildiğimizi sandığımız şeylerin başkası tarafından hatırlatılması gerekli oluyor. Maalesef ki zaman konusunda genel anlamda sorunum var. Tekrar düzenleyeceğim.