Öykü Seçkisi'nde okumak için: Nine ve Dağ – Aylık Öykü Seçkisi
Apeiron ve babası, sonunda sağ salim ulaşabilmişlerdi şehre. İşe aldıkları korumalara ödemelerini yaptılar ve ayrıldılar. Üç şehir gezmenin, uzun ve sıkıcı pazarlıkların verdiği yorgunluk, onları artık eve gitmek için ağlayacak duruma getirmişti. Fakat daha yapılacak çok iş vardı. Öncelikle vagondaki malları dükkâna boşaltmaları gerekiyordu. Sonra onları tek tek türüne göre ayırmaları. Atları sürdüler küçük dükkanlarına,… (DEVAMI…)
Merhaba Canberk,
Seçkiye hoşgeldin!
Şimdi seninle çok içten ve samimi bir şekilde birkaç şey paylaşmak istiyorum. Geçen ay ‘Virüs’ teması için bende seninkine benzer, tanrı dedikleri şeyin ağaç olduğu mistik bir evren kurgulamıştım. Kendi gözlemlerim ve gelen eleştiriler doğrultusunda yapılan şeylerden birkaç tane ekleyeceğim.
10 Adam yerine hem kulağa hem de zihne daha çağrışımsal, göz doyurucu bir şeyler eklemek daha akılda kalıcı olur sanki. Kapının materyali, geçmişi, ağırlığı, büyülü olup olmaması vs, ile ilgili herhangi bir şey olabilir bu pek tabii. Bu tamamen sana kalmış. Bu şekilde kullanmanda da bir sorun yok tabi ki fakat biraz düz kalmış bence bu haliyle.
Bu tür cümleleri birleştirerek daha tasarruflu ve derli toplu cümlelere çevirebilirsin. Sence de ‘Kapının önünde her zamanki iki adam bekliyor, gelenleri selamlıyorlardı.’ daha uyumlu hissettirmiyor mu? Bir fikir olur en azından.
Bu ikinci örnekte verdiğim kısımdan birkaç yerde daha mevcut. Onlara göz atarsın dilersen. Eğer sana göre uyumlularsa bakmana gerek yok tabi.
Son olarak küçük bir şey daha eklemek istiyorum. Bu tür fantastik evrenlerin kurgulandığı hikayelerde okuyucunun bir nevi ‘görsellik’ arayışı içerisine girdiğini düşünüyorum. Okuduğunu görmek, o diyarlarda koşmak istiyor.
Bu anlamda biraz daha mekan tasvirlerine ağırlık verebilirsin. Nine ve Apheiros’un konuştuğu yere dair birkaç sıkı betimleme beklerdim mesela.
Özetle, konunu ve oluşturmaya çalıştığın tekniği kesinlikle beğendim. Sadece biraz üzerinde oynanmaya ihtiyacı var bana göre. Kesinlikle kötü bir metin değil. Bu konuda ne kadar tecrübeli olduğunu bilmiyorum ama kalemin gelişmeye çok açık bence. Altyapın var.
Çok uzattım ben yine. Bunu bir hoşgeldin olarak algıla ve lütfen incinme yazdıklarımdan ötürü. Hepsi senin, kaleminin mürekkebinin bitmemesi için. Yazma isteğin hiç bitmesin, kendine iyi bak.
Merhabalar ve hoşgeldiniz.
Buraya çok baktığınıza emin değilim; çünkü yapılan ilk yoruma cevap yazmaya tenezzül etmemişsiniz. Ben yine de size yapıcı olması niyeti ile eleştirimi yapayım.
Daha okurken beni aksatan kısımlar ile başlıyorum.
Cümleleriniz çok kısa ve kesik. Yani ilk yorumda da olduğu gibi virgül ve noktalı virgül kullanarak anlatmaya çalışmanız lazım. Marş gibi okuyor ve çok kopuyoruz.
“Tüm aile temizlendi. Güzel bir yemek yedi. Ayrıldılar evden.”
Bu cümlelerde virgüllü anlatım daha iyi olur mesela. Ama onu da yapmıyorsanız birinci ve ikinci cümlede aile kelimesini tekil kullanırken son cümlede ayrıldılar demeniz kesiyor okumayı.
“Tapınaktan içeri girince, dağın sunağıyla karşılaştılar. Alışık bir durumdu. Fakat bu kez farklı.”
Bu kısmın son iki cümlesi de hatalı ‘Alışık oldukları bir durumdu.’ denebilirdi. Ya da Olağan kelimesi tercih edilebilirdi. Son cümlede de bir final kelimesi eksiği hissediliyor.
Bu tarz cümle yanlışları, anlatım bozuklukları genel olarak devam ediyor. Daha fazla örneklendirmeye çalışmak anlamsız. Siz ikinci-üçüncü okumalarınızda dikkat edersiniz.
Gelelim bir diğer eleştirime. Anlatıcımız daha çok aile üzerinden giderken bir anda ninenin düşüncelerini arzularını da duymak garip geldi. Çocuğun düşünce/tahminleri ile öğrensek daha mı iyi olurdu diye düşündüm.
Okurken yazıyordum ama üzülerek öykünüzü bitiremeyeceğimi belirteyim. Bu kadar çok kelime-cümle hatası inanın zorlaştırıyor. Seçkiye öykü gönderirken lütfen biraz daha özenerek, en azından cümlelere dikkat ederek yollanması gerektiğini düşünüyorum. Lütfen yazmayı bırakmayın, ama çalışın.