Öykü Seçkisi'nde okumak için: Oscar Aldıran Masal – Aylık Öykü Seçkisi
Dağlar, beyaz muhafız kıyafetlerini kuşanmaya başlamış, sıra sıra dizilmişlerdi. Nehir, devasa bir yılan gibi kıvrılıp, göğe dokunan çam ağaçlarının eşliğinde, günlük döngüsünü tamamlıyordu ve bu döngü “Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz.” sözünden milyar milyar yıl önce de gerçekleşiyordu. Squamish Vadisi’nde gün ağarmaya başlamıştı. Herakleitos öleli çok olmuştu. – Hırço! Zalo! Yavaşlayın biraz. Nefesinizi kontrollü kullanın.… (DEVAMI…)
Okan merhaba;
Diriliş. Leo başkana Oskar aldıran film. Ama tom hardy nin hakkını teslim etmek lazım.
İtiraf edeyim ben o filmde bir intihal durumu sezmistim zaten:) demek senden araklamışlar senaryoyu.
Yine eğlenceli, mesaj veren güzel bir öykü olmuş.
Öyküyü fotoğraflarla süslemek de ayrı bir hoşluk katmış.
Eline sağlık Okan sonraki öykülerini merakla bekliyorum…
Hocam merhaba.
Bu sektör çok acımasız, insanlar da öyle.
Farklı bir bakış açısıyla bakayım dedim bu defa. Deneyip yanılıyoruz, yanılıp deniyoruz; hayatın döngüsü bu işte. Biraz daha masalsı hissettirsin diye görsellik kattım. Hoşuna gittiyse ne mutlu bana.
Okuyan gözlerin dert görmesin. Ellerin şifa dağıtsın.
Görüşmek üzere, sevgiler…
Selam @Arokan
Bahsettiğin filmi seyretmedim - aslında izleme planlarım arasındaydı. Şimdi ise bambaşka bir gözle bakacağım filme
La Fontaine bu masala ad verseydi, Ayı ile Leo olurdu sanırım. Görselleri kullanman güzel olmuş, ironik dilin de yer yer gülümsetti, yer yer düşündürdü.
Ama itiraf etmeliyim, bu sefer kolayı seçmişsin
Gözü kapalı yazabileceğin bir masalla bizi uyutmuşsun bence :))
Eline yüreğine sağlık
Görüşürüz, sevgiler
Selam @Muge_Kocak
Değerli zamanını ayırıp okuduğun için teşekkür ederim.
Bu ayki öykü, mevcut kurgu üzerinden olunca işim biraz kolay oldu tabi ama şunu da söylemeliyim ki ayı ve insan karşılaşmasındaki sahneye de harfiyle uydum. Düşünsel anlamda yormadı ama yazım sırasında uğraştırdı. Filmi duraklat, başlat, geri al, ayıyı ısırt, avcıyı pençelet, ayıyı kurşunla. Leo da ayı da çok çekti inan : )
Filmi izlememiş olmana sevindim aslında. Filmi izledikten sonraki yorumlarını dinlemek farklı bir geri bildirim deneyimi yaşatacaktır bana.
Paylaşırsan tabi : )
Tekrar teşekkür ederim. Yakın zamanda senin de dahil olduğun bu ayki “üçü bir yerde” konseptli öykünüzü okuyacağım.
Sevgilerimle…
Selam Okan,
Dava aç, hiç yoktan ünlü olursun.
Çok güldüm öyküyü okurken. Leonardo ile yapımcı arkadaşının konuşması kopardı özellikle.
Sosyal mesaj da var. Giriş cümlelerini şaka bir yana çok beğendim.
Eğlendim, düşündüm, hoştu.
Bu arada resim koyma olayı da güzelmiş. Devrimsel bir nitelik… Patisini kaldıran yavru ayı özellikle sevimliydi.
Kalemine sağlık.
Görüşürüz…
Selamlar @MuratBarisSari
Okuyup yorumladığın için çok teşekkür ederim öncelikle.
Direksiyonu son anda mizaha kırarak bir çeşit tür harmanlaması denedim bu ay. Masalsı bir hava katması için de görsellik kattım. Senden olumlu tepkiler almak sevindirdi beni, gülmen de öyle.Yorumların kıymetli ve değer kattı.
Tatlı ayıcık selamlarımla
Sevgiler…
Çok güldüm buna
İzlemek farz oldu artık, tekrar ziyaret edeceğim burayı
Görüşürüz
Merhaba Okan
Hugh Glass’ın hayat hikayesi, “Based on a true life” olarak önce kitaba, sonra filme uyarlandı ve soluğu senin öykünde aldı Bakalım bu yolculuk daha nerelere gidecek.
Filmi izlemiştim; özellikle baba-oğul arasındaki bağ beni oldukça etkilemişti, sonra sen kameranın açısını değiştirdin ve saldırının kahramanının gözünden anlattın. Bir tarafta baba-oğul, bir tarafta anne ayı ve çocukları vardı, bu yüzden dramatik tarafı filmde olduğu gibi ön plandaydı.
Çok güzel kelimeler kullandığın bölümler var. Bunlar için tebrikler. Ama küçük bir eleştiri, bence öykü çok çok önce bitmeliydi. İnsanların diyalog kısımları hiç girmemeliydi. O bölümü hızlıca geçtiğimi söylemesem olmaz
Deneysel çalışman için ayrıca tebrikler. Görüşmek üzere, kalemine sağlık.
Selam Gaye
Gerçeklerin peşindeyim ağırlıklı olarak biliyorsun. Bu gerçeklik de dediğin gibi bu masala kadar sürükledi beni.
Son bölümdeki diyalogda filme hizmet ettim gibi oldu. Bu da maddi olarak kazanç sağlamama sebep oldu : )
Olumlu ve yapıcı düşüncelerin için minnettarım.
Yine görüşmek üzere.
Sevgiler…
Merhaba Okan,
Filmi sinemada izleme fırsatı bulmuş ve çok etkilenmiştim. Bana göre Tom Hardy bu filmin bel kemiği idi ama.
Filmdeki atmosferi çok iyi yansıtmışsın. Bunu görsellerle desteklemen de çok iyi uyum yakalamış. Özellikle Leonardo ve tanımadığımız abinin konuşmaları öncesindeki kısım hiç bitmese okuyabilirdim sonuna kadar.
@gayekcelik’e katılıyorum. Bence diyalogların olduğu kısımlar olmamalıydı. Belli ki bir mesaj vermek istemişsin fakat işin içine mizah girince bu biraz fanfiction gibi olmuş bana göre. Biraz daha dramatik bir dil kullansan belki o kısımları bile beğenebilirdim.
İzlediğim filmin bir karesini kelimeler aracılığıyla bir kez daha seyretmek güzel hissettirdi ama. Bunun için teşekkür ederim.
Hırço ve Zalo’ya göz kulak ol, eline sağlık.
Merhaba Oğuzhan.
Sanatın dalları farklı yönlere uzansa da aralarında muhteşem bir bağlantı var değil mi? Gövdede buluşup, köklerde kucaklaşıyorlar. Bu masalda da sinema dünyasının kapılarını aralamak güzel oldu kendi adıma. Sizin yorumlarınız da yemeğin olmazsa olmazı; baharatı.
Bazı filmlerde vardır ya hani, fantastik bir dünyada geçer tüm olay, filmin sonunda ana karakter yataktadır, tüm gösterilenler bir rüyadan ibarettir. Biraz öyle oldu bu defa : ) Duygu yükünden hafiflemeye giden bir serüven gibi.
Masalın diyalog kısmına kadarki bölümüne cetveli koy ve sağdan sola çek sayfayı, kopar at. Yazılmış olan bana ait değildir artık : )
Hırço yani hırçın, Zalo yani Zalim… Bizim köylerde köpeklerin değişmez isimleridir. Asırlardır insanların koruyuculuğunu yapıyorlar. Onlar bize göz kulak oluyorlar : ) İyi ki varlar.
Vakit ayırıp, okuyup bir de yorum yapma zahmetinde bulunduğun için çok teşekkür ederim.
Tekrar görüşmek dileğiyle.
Sevgiler…
Okan selam,
Bu novelization denemesi olmuş ve bence çok da iyi bir şey yapmışsın. Yaratıcı yazarlık tam da bu yaptığın gibi, bir filmden, bir fotoğraftan, bir cümleden başka bir eser üretebilme başarısıdır. Bunu deneme cesaretini gösterdiğin için seni kutlarım. Bu bağlamda yaptığının hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum. Görselleri eklemen de çok sempatik durmuş. Zaten farklı düşünceler çıkıyor genelde senden, bu kapasiteni sonraki yazılarında da devam ettirmeni diliyorum.
Öykü - masal özeline gelecek olursam;
Bu kısıma tabi ki çok güldüm.
Ben de kendi öykümde, “saray gibiydi, gibisi fazla” yazıp, sonradan silmiştim. Okuyunca bu cümleye de ayrıca tebessüm ettim o sebeple.
Hırço ve Zalo isimlerinin özel bir anlamı var mı diye soracaktım ancak yorumlarının birinde bahsetmişsin. Bana gerek kalmadı.
Bu cümleyi de çok sevdim, ayılı masala armut düşürmesi yine senlik olmuş Okan
Benim için de masal - öykü ya da bir nevi novelization burada bitiyor işte ancak sen genel olarak öykünün bittiğini sandığımız yerde bitirmeyip, okuyucuya sürprizler sunmayı seviyorsun. Hurdacı’da, işe başlayan yeni hurdacı, Kemik Biti’ndeki telefon diyaloğu gibi bu tarz son bölüm eklentilerini bize yaşatmıştın. Senin tarzın olduğunu düşündüğüm için uzatmayacağım ancak çok da gerek yokmuş diye düşünüyorum. Masalsı tat kalsa da gayet iyiydi. Bir de Cem Yılmaz tarifin neden öyle? Sayende The Revenant’ın çekildiği sene Cem Yılmaz nasıl bir adamdı diye araştırdım ve asla kel olmadığını fark ettim. Hafif bir kıskançlıkla, adamı fiziksel olarak harcamaya çalışmışsın gibi hissettim. Yazıktır, yapma.
Betimlemelerin ve zanaatin her zamanki gibi oldukça başarılı. O yüzden çok detaya girmeyeceğim ama özellikle belirtmek istediğim “Herakleitos” kısmıdır. (Bizde yeri ayrıdır tabii üstadın ) O paragrafı komple çok beğendim.
Bu arada Leo’nun bu filmle Oscar alması, hayatta istediğimiz bazı şeylerin olması için ayılarla boğuşmamız gerektiği mesajını da bize veriyor. O yönüyle de çok didaktik bence…
Velhasıl, elinden kalemin düşmesin, tuttuğun yazı olsun Okan’cım
Sevgiler,
“Sena”
@Arokan selam,
Abi ilk paragraftan yakaladın beni, sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi. Komik, eğlenceli, yer yer hüzünlü ama başlı başına iyi anlatılmış bir masaldı. Kapanış ayrı bir komikti. Yani ne diyelim bir hayvanlık bile yapamıyoruz işte… Doğru söze ne denir?
Kalemine sağlık. Ben çok beğendim. Görüşmek üzere.
Merhaba Sena : )
Dikkatli bir okur olduğun yine ince görmenden belli etti kendini. Ayrıntılarda gizlenmiş şeytancıkları yakalamışsın. Böylesine bir yorum yazmaya ayırdığın vakitte kısa bir öykü de yazabilirdin ama sen beni tercih etmişsin. Teşekkür ederim.
Öyküyü yazarken, nedense Cem Yılmaz’ın “Bir Tat Bir Doku” daki halleri canlandı gözümde. Harcama konusunda haklısın. Bu aralar biliyosun ki aramız pek iyi değil kendisiyle. Savaşı o başlattı. Komik olma yarışına girmeseydi : )
Tekrar teşekkürler.
Bolt Sena, görmedim sanma : )
Sevgiler…
Selam @ulu.kasvet
Seni baştan yakalamak öykünün tamamını okutmanın yarısı demek : )
Çok teşekkür ederim okuduğun için.
Gözlerin, kalbin dert görmesin.
Sevgi dolu nice hayvanlıklara…
Merhaba @Arokan,
Sanki bu öykünde önceki öykülerine kıyasla daha farklı bir üslup vardı ve ben bunu beğendim. Görsel desteği de iyi olmuş aslında.
Benim de destekleyici unsurlar kullanmayı planladığım öyküler var seçki temaları için.
Kalemine sağlık,
Sonraki seçkilerde görüşmek dileğiyle.
Teşekkür ederim @Haluk_Cevik
Sanırım hayvani içgüdülerimden kaynaklı üslup biraz farklı oldu bu ay. Bir de önceki öyküler gerçeklik üzerine kuruluydu ağırlıklı olarak. Senin güzel yorumun, fantastik türe göz kırpmam için cesaret verici nitelikte.
Zaman ayırdığın için çok teşekkürler.
Görüşmek dileğiyle.
Sevgiler…
Merhabalar;
Öykünüzü diyalog kısmı dışında beğendim. Bence o bölüm kaliteyi almış götürmüş. Konu olarak zorlanmamışsınız evet ama duygu yoğunluğu gayet çalışılmış. Elinize sağlık.
Teşekkür ederim kıymetli yorumlarınız için. Diyalog kısmı boyut katmak içindi. Saygı duyuyorum görüşlerinize.
Birlikte yeni öykülere…