Şeytanların Düşüşü

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Şeytanların Düşüşü – Aylık Öykü Seçkisi

image

“Emre,” dedi kadın ve kıkırdadı. Eskimiş, kahverengi halının üzerinde oyuncak arabasını süren beş yaşındaki çocuk kafasını kaldırıp kadına baktı. Düşmancaydı bakışları. Kadın, yanında oturan çocuğun annesine beyaz ve tombul koluyla bir dirsek attıktan sonra başıyla odadaki diğer çocuğu işaret etti ve her zamanki şakasını yineledi: “Yasin’in büllüğünü ye.” Tekli koltukta dizlerini karnına çekmiş telefonla oynayan… (DEVAMI…)

6 Beğeni

Merhaba Ebuzer.

Yine kendine has yoğurt yiyişinle, yiğitliğini sergilediğin bir öykü kaleme almışsın. Hiciv ve eğlenceyi birbirine karıştırıp servis ederken, kendinden eminliğin kalemine yansımış. Bana da sunulanı afiyetle yemek düşmüş. Ellerine sağlık.

Henüz öykünün başında sağa ve sola yayılmaya başlayan dudaklarım, öykü bittikten çok sonra da şeklini muhafaza etmeye devam etti. Var ol.

Öykünde dikkatimi çeken bazı bölümler şöyle:

“Odaya birden kış geldi. Gülüşler yüzlerde dondu. Yönünü şaşıran bakışların kimisi pencereden dışarı kaçtı kimisi de kendini yere bıraktı.” Bu bölümde bakışlara daha somut hareketlilik katıp vücut buldurman güzel olmuş.

Şeytanlar diyarındaki isimleri yabancı olarak seçmenin özel bir anlamı var mı? Ben öyküde isim kargaşası olmasın diye, insanlarla kolayca ayırt edilebilsin diye seçmiş olduğunu düşündüm. Bir de özellikle Alfred ismini seçmenin bir sebebi var mı?

Öyküde “şer” esprisi (bize göre espri) başta çokça kullanılmış gibi (altı yerde) geldi fakat sonra biz insanların ne kadar sık “hayır” kelimesini kullanıp da hayırsızlık yaptığını düşününce, bu sıklığı yadırgamadım.

Bir önceki öykündeki icadın olan Kerkinson’a değinmişsin yine. Ne şeytanlıklar peşindesin tam anlamasam da paranın kokusunu da almıyor değilim :slight_smile: Bu ayki isim icadın da tam yerindeydi bu arada.

Son olarak, öykünün sonunda geçen, şeytanın tavsiyelerinden biri olan Tanrı’yla arayı düzeltme işinde Alfred de kendine pay çıkarabilir. Şöyle ki küçük Emre günah yazılmayacak yaşta henüz. Kulağına fısıldıyor şeytan ama çocuğu sadece kullanıyor. Çocuğu ateşe atmıyor bir nevi. Tanrı bunu görecektir. :slight_smile: Alfred’e söyle gönlünü ferah tutsun.

Öyküde gözümü tırmalayan tek yer “tüm kasları boşanmıştı” kullanımıydı. Buradaki kullanım amacı gevşemekse “boşalmak” daha anlamlı oluyor. Bu da devede kulak. Şeytanda boynuz.

Sevgi ile…

Okan Şeytanıbol

1 Beğeni

Okan merhaba;

Şenlendirmişin yine naif ve zekice yorumlarınla öykümü :slightly_smiling_face: Lütfen yorumlar öykünün önüne geçmesin. :grinning:

Bir şeytan öyküsü yazmak kafamda yaklaşık iki yıldır vardı ve nedense ismi hep Alfred’di kafamdaki şeytanın. Belki de bilinçaltımda bizden bir isim kullanmanın sakıncaları vardır. Umarım öykümü Alfred adında biri okumaz. :slightly_smiling_face:

Aklın yolu bir, açıkçası şer kelimesini çokça kullanmak önce beni de biraz tedirgin etti. Ancak senin de dediğin gibi hayır tabirini çokça kullandığımızı düşününce öykünün bu haliyle kalmasına karar verdim.

Alfred’e iletirim selamını. Ayrıntılı bir okuma yaptığın için çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere…

1 Beğeni

Yazdıkların keyif veriyor ki böyle yorumlara sebep oluyor. Yazarın yazarken keyif almasının okuyucuda buluşması diyelim biz buna. Yoksa vallahi popüler kültürün hayat felsefesi haline getirdiği beğenileyim, dikkat çekeyim, üst sıralarda görüneyim gibi bir kaygım yok. Hem biliyorsun ki biz yerlerin dibinden besleniyoruz. Şeytanımız bol olsun o halde…

Sevgi ile kal. Kalemin elinden düşmesin…

1 Beğeni

Yerin dibinden beslensek de her zaman başımın üstünde yerin var Okan, sağlıcakla kal. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Merhaba Ebuzer,

Bu ay daha ilginç bir öykü okudum senden. Normalde de kara mizahın baskın olduğu şeyler yazardın ama sonunda okuyucuya iki kontra yumruk atıp yere sererdin. Bu sefer biraz moral vermek için sanıyorum, son derece sevimli bitmiş öykün.

Ramazanda da der ya hocalar şeytanlar bağlandı ama siz şeytandan aşağı kalmıyorsunuz. İşte onun çok hoş bir alegorisini okudum. Hayır yerine şer kullanımına çok güldüm. Bence doğru karar.

Alfred’i de iyi seçmişsin, yıllarca Batman’de baba adam diye okuduk, Joker’de gözümden düşmüştü.

Koronaya bağlayış şeklin de yaratıcıydı. Evet insan ego diye bir virüs taşıyor benliğinde. Tüm olay da o zaten.

İki eleştirimin ilki de bu yönde, yani eleştiri değil de tartışma açmak kabilinden söylüyorum o virüs bizimle yaşıt, yeni değil. Açık gri kalabilirsek iyi. İkincisi daha ziyade eğlencelik; konsey Alfred’i yanlış bedene gönderdi. Tensel günahlar konusunda zaafı olan birinde Alfred çok daha büyük bir başarı gösterebilirdi. Ama tabi ana fikir, kişiden başlayıp topluma sirayet eden yozlaşma, onu da anlıyorum.

Unutmadan söyleyeyim çocuğun Hatice’ye söylediği şeyden sonra bakışların yere ve camdan dışarı kaçması gibi güzel kullanımlar da vardı. Fantastiğe geçmeden önce dili kullanabildiğine dair güzel bir işaretti.

Çok büyük keyifle okudum.
Ellerine sağlık
Görüşmek üzere…

1 Beğeni

Murat selamlar;

Bu sıralar zaten virüs salgınından ötürü çoğumuz melankolinin dibini gördü. O yüzden, mizah tonu daha yüksek bir tablo çizmek istedim. Umarım başarılı olmuşumdur.

Diğer yandan, naif eleştirilerini alıp cebime koydum. :slightly_smiling_face: Evet, Alfred için Osman Üçharfli yanlış bir seçim olmuş, bu şeytanlar da iyice şaşırıp işin tadını kaçırdı. :slightly_smiling_face:

Çok teşekkür ederim okuyup yorumladığın için. Sağlıcakla kal…

1 Beğeni

Merhabalar @ebuka ;

Öncelikle kaleminize sağlık. Keyif alarak okuduğum bir öykü oldu. Başlangıçla ilgili çok farklı fikirlerim vardı sonu aynı olaya ve kişilere döner diye bekliyordum. Şeytanın içine gireceği insanın Emre’nin babası olması gibi. Ancak tahminim dışında beni şaşırtan bir son olduğunu söylemeliyim. Kırmızı ışıkta geçme durumu çok güzel bir ayrıntıydı.

Devamı üzerine düşündüğüm, hayal kurduğum ve eğlendiğim bir yazıydı. Mesela Cin Osman’ın bedenindeki Alfred’in insanlar tarafından dolandırılması, kullanılması ve türlü kötülüklere maruz bırakılması gibi.

Tekrar kaleminize sağlık. Gelecek öykülerinizi sabırsızlıkla bekliyorum. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Selam @Kursat_Akbulut;

Sizin de yorumunuza sağlık. :slightly_smiling_face:

Öykü aslında birçok yerinden çekilip uzatılmaya müsaitti. Ve söylediğiniz düzlemde olmasa da (bu düzlemde de güzel şeyler çıkabilirmiş ortaya :slightly_smiling_face:) öyküm biraz daha uzundu. Okuyucuyu sıkmasın ve tadında kalsın diye bir kısımın kırptım, belki başka bir öyküde kullanırım.

Beğenmenize sevindim, okuyup yorumladığınız için de çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere…

1 Beğeni

Merhaba @ebuka

Kayseri’de çocuklar için “şeytanın ücretsiz ırgatları” derlermiş :slight_smile:
Aferim Emre’ye ne güzel cevap vermiş :slight_smile: Şeytani kısmından çok zeki kısmı bana konuştu.
Fantastik öğeleri de ağır basan çok eğlenceli bir öyküydü. Kerkinson’la yaptığın öykülerarası geçiş ve verdiğin referansı, tüm öykülerini okumuş biri olarak çok sevdim. Çok zekice, hatta eğer olur da bir gün kitaplaştırırsan, mutlaka bu geçişleri dene derim.

Belki de günah işleme becerisi, şeytanlık olarak değil insanlık olarak ifade edilecekti

Bu bence şu anda hüküm süren bir ahlaki çöküşü çok güzel anlatmış.

Baklava göndermeleri de gözümden kaçmış değil.
Dinsel motifler, ahlak sorgulamaları, nükte, gerçek hayatlar, ironi bir potanın içinde eritilip fıstıklarla süslenmiş, önümüze bir tepsi içinde sunulmuş :slight_smile:

Eline sağlık biz de afiyetle yedik sayende :slight_smile:

1 Beğeni

Müge merhaba,

Baklava tadındaki bu yorumun için teşekkürler. :slightly_smiling_face: Beni mutlu ettin. Zaman ayırdığın için teşekkür ederim.

Bu arada Emre’nin başından geçen olay gerçekten yaşanmış bir hikayedir. :slightly_smiling_face:

Önceki öyküde Kerkinsonun mucidi olan kahramanımızın akıbeti oldukça merak edilmişti. Ben de merakları gidereyim dedim.

Önerilerin için ayrıca teşekkür ederim. İyi bak kendine, görüşürüz…

1 Beğeni

Öncelikle kaleminize sağlık. Öykünüzü çok beğenerek okudum. Eski öykünüze yaptığınız gönderme de oldukça güzeldi. İnsanlığın şeytanlardan kötü olduğu bir çağda yaşarken bunu kaleme almanız çok iyi olmuş. Yazım diliniz de çok iyiydi. Kısacası pek eleştirecek bir şey bulamadım :smiley: yazmaya devam etmeniz temennisiyle gelecek ay görüşmek üzere

1 Beğeni

Selam @Yuzuri;

Teşekkür ederim vakit ayırdığınız için, beğenmenize sevindim. :slightly_smiling_face: Bu ay biraz daha eğlenceli bir şeyler olsun istedim. Masal temasına bakalım artık kısmet. Umarım bir şeyler çıkar.

Sağlıcakla kalın, görüşmek üzere…

1 Beğeni

Ben her seferinde , acaba bu sefer nasıl farklı bir bakış olacak diye merakımdan okuyorum ve her seferinde buna değdiğini görüyorum. Yine bizi şaşırtarak şaşırtmadı. (N.tip)

1 Beğeni

@Murat_Cobanoglu merhaba;

Hoş geldin rıhtıma. Çok teşekkür ederim bu güzel yorumundan ötürü. :slightly_smiling_face: Selametle, görüşmek üzere…

Merhaba @ebuka,

Hikaye tematik bağlantı açısından oldukça yaratıcı olmuş lakin işleyiş mekanikleri pek olmamış gibime geldi. Hikaye kısa ve kolay okunur vaziyette. Duygudan ziyade aktarmak istediği kurgusal buluşu da aktarmış, yalnız bu tasarımda daha inandırıcı daha kendi çerçevesi içinde tastamam budur işte hissiyatı yaratılabilirdi. Örnekleyelim efendim:

gibi hayır/şer ikilemesi basit kalmış mesela. Daha şeytani bir kullanım, sizin icadınız olan bir değim/çok kullanımlı tamlamalar olabilirdi. Yani sizin icad edebileceğinizi okuyucunun da bunu kabul edeceğini söylüyorum. Bu yetenek sizde var.

Bunu yazmadan geçemedim, doğrusu “tapışlarken” olacak diye düşünüyorum, bende sıkça ve severek bu kelimeyi kullandığım için özellikle yazdım :grinning:

Yukarıdaki pasajla hikaye kurgusunun işleme mekaniği olmamış dediğim şeye örnek verebilirim. Yani şeytan ve şeytanlar bire bir insan hayatının mekaniğine tabiyse bu hayal kırıcı olurdu :slight_smile: . Başka başka şeyler düşündürtmenizi, bize daha önce kapısını açmadığımız kapılar açmanızı dilerdim. Yani tamam çok uzun uzun üzerine düşme fırsatımız olmuyor bu hikayelerde ama şeytanın bir günü dediğimiz şey benim bir günümle aynı olmamalıydı, neredeyse aynı mekaniklerle bu hayatı yaşamamalıyız bence. Bir örnek ver mesela derseniz, çokça olmakla birlikte en son okuduğum için onu örnek vereyim; Mark Twain’in “Gizemli Yabancı” isimli uzun hikayesindeki şeytan gibi.

Son olarak virüsü işlevsel şekilde kullanmak olanağını kendi ayağınıza pas atmış lakin gole çevirmemişsiniz. Mesela sizden gelen bu güzel buluşu ben Alfred’in raporunda; insandan şeytanlara geçen bir virüs nedeniyle şeytanlıkta verimin düşmesi, hatta tanrıya giden yolun algısında değişime neden olduğunu keşfi yer alırdı :wink:. Hani amazonlarda yaşayan bazı mantar türlerinin karıncalara bulaşması sonucu, onların beynine kadar ilerlemeleri ve karıncayı hiç olmayacak yerlere yönlendirip (çok güneşli ortam) orada bekleterek öldürmeleri ve yeni mantarın kafatasını delerek boy vermesi gibi. Bu virüste şeytanları yürüdükleri yoldan saptırmış, bambaşka bir yola sokmuştur gibi. Öff lafı çok uzattım biliyorum :expressionless: Mekaniklerini pek tutmasamda buluşunu pek beğendiğim hikayenizin bir başka varyasyonda, bir başka zamanda okumak dileğiyle sağlıcakla kalın.

2 Beğeni

@Foton merhaba;

Fotondan yine bam, bam, bam isabetli atışlar :slightly_smiling_face:

Aklımda eğlenceli ve şirin, ciddi mimari meziyet istemeyen, rengârenk boyalı, çoğunluğun seveceği bir ev yapmak vardı. Bahçesi olacaktı evin ve bir de küçük havuzu. Bu evin içinde kafa karıştıracak saklı bölmeler, oradan oraya açılan kapılar ya da gizli geçitler olmayacaktı. Haklısın, daha karmaşık bir ev tasarlayabilirdim belki ama bu sefer böyle olsun istedim. Ve sanırım amacıma ulaştım.

Yorumların benim için değerli, çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere iyi bakın kendinize. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Selamlar @ebuka

Senin öykülerini okuyunca içimden hasetliğe yakın bir imrenme geçiyor. Neredeyse hiç yüz güldüren öyküler yazamadığımdan mütevellit bu yeteneğine şapka çıkarıyorum.

Kıssalı hisseli eğlenceli bir öykü olmuş ellerine sağlık. Büllük, Hatice, Yasin’den sonra Alfred’le karşılaşınca afalladım önce. Adana’dan Bristol’e ışık hızı bir geçiş yaptım sandım. Sonrasında öykü başka bir yere evrilince aydım duruma ama bir sarsılma oldu tabi. Eleştiri olarak mı alırsın bilmiyorum ama öykünün başındaki biçem, okurda farklı bir beklenti uyandırıyor. Sonrasında “Agam bizle egleniyy” havasında devam ediyor. Hayır/şer oyunu benim hoşuma gitti. Bir ara gözümün önüne Selena dizisindeki konsey geldi:D (Yanlış anlaşılmasın bizim ufaklık izlerdi zamanında maruz kaldım yoksa ben hep belgesel izlerim:P) Velhasıl yüzümüz güldü mü güldü, mesaj iletildi mavi tik yandı mı yandı:) Teşekkür ediyoruz. Masal temasında daha tumturaklı bir eser bekliyorum efenim, zira temayül ve kabiliyetiniz buna müsait. Esen kalınız…

1 Beğeni

Sevgili @ebuka,

Öykünü okuduktan sonra benim öyküme yaptığın yorumu daha iyi anladım ve aslında ben de @nyphe’nin aksine bu tarz bana çok yakın diye yazdıklarını imrenerek okudum. Neden benim aklıma gelmedi bu diye tebessüm ederek yazıyorum bu satırları tabii ki. :blush:

Ben çok beğendim, yazarkenki hedefini ve amacını da yürekten hissettim. Önceki öykülerin zaten isteyince daha farklı işleri de nasıl çıkardığına dair çok büyük referans oluyor. Bu yüzden bu tema için, yapabileceğinin en iyisini yaptığını düşünüyorum.
Şer veya şeytan/şeytanlık kelime tekrarları bazı yerlerde gözüme çarptı ancak bunların yerine ne kullanabilirdin, bilemiyorum ben de açıkçası.

Ayrıca geçen temada Kerkinson’un mucidinin akibetini bekleyenlerden birisi bendim ama orada intihar ettirmeyip, hapiste şişletmen :see_no_evil: tam ölmedi diye sevinecekken bir tema sonrası güzel bir ters köşe olmuş okuyucuya açıkçası.

Ben tüm metni hem tebessüm edip hem de insanlığın gidişatına içlenerek okudum. Bu yüzden bence amacına hizmet ettin.

Bu arada bir yorumda Emre’nin hikayesi gerçekti demişsin, şayet youtube’a fln düştüyse Müge Anlı programlarıyla, link paylaşmanı bekliyorum. :sweat_smile:

Kalemine sağlık,

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

@nyphe merhaba;

Seni güldürebildiysem ne mutlu. Öykülerine yansıtmasan bile yorumlarındaki eğlenceli kişiliğin şöyle bir kafasını uzatıp selam veriyor bana. :slightly_smiling_face:

Bakalım masal temasında bir şeyler çıkacak mı, çıkarsa nasıl olacak? Teşekkür ederim kıymetli yorum ve eleştirilerinden ötürü.

Sevgi ve saygılar…

1 Beğeni