Öykü Seçkisi'nde okumak için: https://oykuseckisi.com/cig-sut/
Ayakları tıngırdayan iskemleye oturup, pazen geceliğimin, göğüslerimin üzerinde sallanan ipini çözdüm. Süt dolu damarları sızlayan memelerim, açığa çıktı. Bebeğimin dudaklarını aralayıp, sağ meme ucumu, henüz doğru düzgün ememeyen ağzına dayadım. Gözlerini aralamadan reflekslerini uyandırdı. Mememin kahverengi kısmını kavrayıp, emmeye çabaladı. Sırtımı soğuk duvara dayayıp, yüzünü elimin tersiyle sevdim. Avuçlarını sıkıp, gerindi. Süt kokusunun sızdığı saçlarını… (DEVAMI…)
Güzel ve sürpriz finalli öyküyü heyacanla okudum. Sözcükleriniz bol olsun.
Öyküleri dişi erkek diye ayırmak ne kadar doğru bilemem. Doğru olmasa bile bunu yapacağım ve bu öyküyü dişi bir öykü diye tanımlayacağım. Buram buram bir kadın öyküsü. Bir kadının nasıl hallere düşebileceğini, nelerden medet umabileceğini, onu terk edenlere neler neler yapabileceğini öyle güzel anlatmışsın ki Gaye. Hele bebeğini. Hangi toplum olursa olsun, dünyanın neresinde olursa olsun bir kadının yalnız başına elinde bir bebekle kalması, bir başına ve çaresiz kalması ne kadar zor. Sakın yanlış anlaşılmasın, öyküyü erkekler anlamaz gibilerinden konuşmuyorum. Cinsiyet önemli olmaksızın erkek, kadın, diğer olmak üzere empati kurabilen herkes anlayabilir, hissedebilir bu öyküdeki kadın kahramanın yaşadıklarını. İçimdeki akortsuz tele dokunduğun için teşekkür mü etsem ne yapsam bilemiyorum sana Gaye. Bir kedi yavrusu zannedilen güçsüz bir karakterden bir kaplan yaratmışsın. Acıtıldığında, yalnız bırakıldığında karşındakini parçalayan bir kaplan. Evet teşekkür ediyorum. Çok hem de! Gerçeklerden neden hoşlanmadığımı anlatan nadide bir öykü daha. Kalemin daim olsun benim güzel arkadaşım. İlhamın bol olsun.
Çok teşekkür ederim, sağ olun.
Canım Merve💕 Nasıl mutlu oldum yorumunla anlatamam. Bütününü okuyamadan, bir kez bile üzerinden geçemeden gönderdim ama bu güzel yorumun sayesinde, öyküye çok daha fazla güvendim. İyi ki varsın, iyi ki varız. Okuman, yorumlaman çok kıymetli. Daim olalım💕
Selam Gaye. Yine çok başarılı bir öykü. Soğuk topraklarda yoğrulmuş yakıcı bir öykü.
Başından sonuna kadar ufaktan bir merak bana eşlik etti. Ben daha dini bir son bekliyordum. Özellikle yanarak koşan kuzu metaforu böyle bir sonu işaret ediyordu. O kuzunun Seyyah’ı temsil ettiğini öykünün sonunda anladım. Beklemediğim bir ters köşe ile sonunda beni yakalayan bir öykü oldu. Kalemine sağlık.
Yalnız bir cümle çok içime oturdu.
Keşke bu kısmı kesseydin. Bu cümle olmadan öykü çok daha değerli hale geliyor bence. Zaten Lidiya gidip kayının başına oturuyor, her şey anlaşılıyor. Hatta bir tık öteye taşıyıp kaynının başına da oturtmayabilirdin. Ben o çapa indiği anda her şeyi anladım ve çok yüksek bir tatmin duygusu doldu içime. Çünkü yazar bana hiçbir şey dayatmadan ben Lidiya’nın kocasını da öldürdüğünü anlamıştım ve gardım çok düşükken yakalanmıştım. Ama bir sonraki cümlede hepsi birden eriyiverdi.
Yine de çok başarılı bir öyküydü. İçimden bir ses o çapa inene kadar senin de bilmediğini söyledi. Bilmiyorum ne kadar doğru söyledi. Ama bu durum mükemmel bir son yaratmış öyküye. Bahsettiğim cümle dışında. Kalemine sağlık. Görüşürüz.
Merhaba @ulu.kasvet Çok teşekkür ederim bu değerli yorumun için.
Öncelikle yorumda iki nokta atışın var ki, beni ürpertti😊
Ben öykünün sonunu biraz daha farklı kurgulamıştım, içime sinmediği için yazdığım her şeyi silip, son gönderme tarihine iki gün kala yeniden yazmaya başladım. Başlarken sonunu biliyordum, ama az hissettirme amacı taşıdım. Bunun daha etkileyici olacağını düşündüm. Ama ilk kurguda final bu değildi, bunu yakaladın.
İkinci olarak, öyküyü yolladım ama kadının kocasının gerçekliği tam anlaşılamıyor diye bir ön eleştiri aldım yayımlanmadan okuyan bir arkadaşımdan, bende pazar günü bir e-mail atıp, yeni bir paragraf eklemesi rica ettim Editörlerden. Ve inanamayacaksın ama, tam olarak senin işaretlediğin paragraf. Bunu yakalayıp avlaman, beni inanılmaz etkiledi. Gözden geçireceğim. Eğer bu etkiyi veriyorsa, geldiği gibi gidebilir
Dini bir son hiç düşünmedim bu arada.
Yeniden bu şahane yorum için tebrikler. Çok teşekkürler👏
Bu öyküyü iki günde yazdığın için benim tebrik etmem lazım. Bir taslağın üzerine yazılmış olsa da baya etkileyici bir durum iki günde yazıp teslim etmek. Görüşürüz sonraki sayıda.
Merhaba Gaye,
Eline sağlık, öykünü çok beğendim. Cümlelerin, öykünü kurguladığın ortamı bana derinden hissettirdi. Bebek ve annesi arasındaki tensel bağı anlatımını çok sevdim.
“ben senin kimsesizliğinin kimsesi değilim” içinde çok anlam barındıran bir cümle, çok hoşuma gitti.
Bunun gibi hayat kokan, yalnızlık kokan tanımlamaları seviyorum.
Ama buradaki:
“Sen bu bahçeye girecek herhangi birine kapını aralardın değil mi? Çünkü öylesi kimsesizsin.”
kimsesiz tanımı, ya gerek yok ya da havada kalmış. Zaten kadının yalnızlığını güzel vurguluyorsun.
“Birazdan burada olur, gitsen iyi edersin!”
Burası, bebeği kucağında bağıran ve korkmuş yalnız bir kadın için, yabancı bir adamın kapısına dayandığını düşündüğümde, biraz hafif kalmış. Biraz daha sarsıcı bir biçimde anlatılsaydı acaba daha mı iyi olurdu?
Bir de bu cümlede emniyetteyiz demek istedin sanırım.
Biz burada ehemmiyetteyiz
Sıkılmadan sonuna kadar bana düşsel, güzel bir yazı okuttuğun için çok teşekkürler.
Kalemine sağlık
Hikayeniz akıcı ve şaşırtıcıydı. Biraz derinlere dokunuyordu böyle okurken işlenmemiş ham bir ahşap yüzeye dokunuyormuşum gibi hissettim. Kaleminize daim olsun.
Merhaba Müge
Güzel sözlerin için bolca teşekkür ediyorum.
Eleştirilerine gelecek olursak, hepsi konusunda seninle hemfikirim. Üzerinden geçme şansım olsa, muhakkak ‘kimsesiz’ i oradan çıkarır, kadının korku dolu sözlerini daha vurgun kılar ve emniyet yerine ehemmiyet yazmazdım😊 ama öykünün bütününü bir kez bile okumadım ve sadece 3 saatte yazdım. Eleştirilerini dikkate alıp düzenleyeceğim.
Bir de yanlış bir kullanımım daha var, ‘bir gece önceki’ yazacağıma ‘bir önce geceki’ yazmışım, kemiriyor beni🙈
Teşekkür ederim geliştirici eleştirin için.
Sevgilerimle💕
Sizi burada, yorumlarda görmek ne hoş😊 Teşekkür ederim bu güzel cümleler için.
Kitabınızın ve sizin yolunuz açık olsun. En kısa sürede okumak istiyorum💕
Sevgilerimle…
Üç saatte böyle bir öykü çıktıysa ben susayım Tebrikler.
Merhaba Gaye,
Bu yorumu yazarken henüz önceki yorumları okumadım, bu yüzden tekrara düşersem kusura bakma.
Ben her ne kadar birinci tekil kullansan da, özellikle bu cümlede üçüncü tekil anlatımı hissettim. Anlatıcı bana kalırsa hissettiklerinden “sanki” diye bahsetmemeli. Ben burada şu tarz bir cümle beklerdim: “Bir düşün ortasında olmadığımdan emin olmaya çalışıyordum; varlığımdan bile o kadar emin değildim.” gibi.
Aynı şeyi burada da görüyoruz. Eğer özellikle böyle bir amaç gütmediysen, karakter kendine yabancıymış da her şeyi kendi gözleriyle değil, dışarıdan izliyormuş gibi görünüyor.
Ben buraya "diri bir ceset"i yakıştıramadım, çünkü gözümün önüne ölüden hallice, zombi tipli biri geldi ama adam oldukça sağlıklı görünüyor.
Burası da biraz yabancı geldi bana. “Tadı damağında olmak” beğenilen şeyler için kullanılır, yani sanki kadın korkmak istiyor ve bundan zevk alıyormuş anlamını vermiş.
Bence “gözlerini gözlerime çevirdi” daha güzel olurdu, çünkü yalnızca gözbebeklerine bakarken gözlerinin tamamını görmeme ihtimali yok. Ya da daha keskin bir anlam vermek istersen “gözlerini gözlerimin içine dikti” gibi bir cümle olabilirdi.
Hikaye ser verip sır vermeyen gidişatı ve benim için şok olan sonuyla oldukça başarılıydı. Sıradan bir hikayeden özgün bir suç öyküsüne dönüştü. Tebrik ederim.
Yalnız belirtmek istediğim bir şey var. Ben hikâyelerde kadınların kadınlığına vurgu yapılmasından hoşlanmıyorum. Aslında cinsellik okumaktan da hoşlanmıyorum (muhafazakar değilim, yalnızca okumak ilgimi çekmiyor ) ama o başka bir mevzu. Gerek emzirme betimlemeleri, gerek kadının aşırı derecedeki acizliği, gerekse ilk andan hissedip bastıramadığı cinsel dürtüleriyle kafamda oldukça itici, güçsüz bir karakter oluştu. Sonunda bir cinayet işlemesi, buna gücünün yetmesi de açıkçası bu görüntüyü pek silemedi kafamdan.
Böyle durumlarda feminist damarım tutuyor Tabi başkası, mesela sen, tam tersini savunabilirsin. Kadınları kadınsı özelliklerine vurgu yaparak tanımlamanın doğru olduğunu düşünebilirsin. Hatta bu konuyu uzun uzun tartışa da biliriz.
Şimdi diyeceksin ki “Sen de bu seçkideki öykünde eski sevgilisinden dayak yiyen bir kızı anlattın.” Evet, ama -açık oldu mu bilmiyorum- ben tam da kendi fikrimi savunan bir mesaj verdim: Sağır olan kadını aciz gören, bir kadını döverek elini kolunu sallaya sallaya hayatına devam edebileceğini sanan bir adamı polislere yakalattım. Küçük gördüğü bir kadının onun başına neler açabileceğini gösterdim. (Çok başarılı olduğumu iddia etmiyorum, yalnızca fikirlerimle tutarlı olmaya çalıştığımı söylüyorum)
Benim bakış açım böyle olduğundan güçsüz kadın karakter okumaktan, kadının cinselliğine vurgu yapılmasından pek hoşlanmıyorum. Öykünün bu yanı bana hitap etmedi.
Ama sonuç itibariyle ters köşeyi oldukça başarılı yapan, güzel bir gizem hikâyesiydi. Eline sağlık
Çok teşekkür ederim çok incesiniz Aslında daha aktif olmak istiyorum ama ne yazık ki beceremiyorum bir türlü. Umarım yakında tekrar görüşmek üzere.
Ve elbette eğer okuma fırsatınız olursa mutlaka düşüncelerinizi öğrenmek isterim. Sevgiler
Merhaba @pcd
Teşekkür ederim hem belirttiğin güzel detaylar hem de cümlelerdeki nitelikli analizlerin için. Hepsini dikkate alacağım.
Ama bir noktaya takıldım. Kadını bir meta olarak kullansam, güzel bir vücuttan, seksi tavırlardan bahsetsem sana hak verebilirdim. Ama dürtüsel ve insani olan detaylar bence olmalı. Hayata dair her şey, öykülerin içinde yer almalı. Mesela göğüs değil, meme denmeli. Toplumun kalıbına giydirilmemeli. Bir erkek hormonlarından bahsedilebiliyorsa, kadınınkinden de bahsedilmeli ve bir erkek sevişme sahnesi yazıyorsa bir kadın da yazabilmeli🍀
Erkek dünyasını biraz daha analiz edebildiğim zaman, tam zıttını da yazacağım. Burada kadın vücuduna dair hiçbir detay vermeden, dürtülerini kullandım. Kadının kadınsı özelliklerini betimlediğimi bile sanmıyorum. Ve inan bana, feminizm damarı kuvvetli bir toplumsal cinsiyet eşitliği destekçisiyim. Senin için fazla gelen yerler olmasını anlayabiliyorum. Bana dozunda geldi esasen.
Elbette bir gün daha detaylı konuşmayı da isterim.
Yeniden teşekkür ederim. İşaretlediğin bölümlere yeniden göz atacağım😘
sevgili Gaye ;
tek kelimeyle harika olan bu öykünü okurken bir kadın olarak boğazım düğümlendi, finalde ki ters köşeyle bir mühlet suratımda aaaa ifadesi ile kaldığımı da belirtmek isterim.
feminist olduğunu idea eden bir kadın olarak, bir kadının sadece annelikten ibaret olmadığını onun da yaşamda bir erkekle sevişmeye ihtiyacı olduğunu hiç çekinmeden öykülerinde anlattığın için ve çoğu insanın meme deme fobisi varken kullanılması gerek her yerde meme diyebildiğin için kendi adıma ayrıca teşekkür ederim
öykülerinin devamını heyecanla bekliyor çokça öpüyorum sevgiyle kal
insanı; okurken iç dünyasında bir noktadaya götürüp, saklılarını anımsattıran bir öykü…
Final ile ağzımın açık kaldığı, şaşırmak işte tam budur dediğim güzel öykünüz için size çok ama çok teşekkür ederim Gaye hanım…
Merhabalar Gaye,
Öyküyü iyi işlediğini düşünüyorum. Nasıl biteceğini özellikle merak etmiştim. Şaşırtıcı bir son olmasaydı, yüksek ihtimalle vurucu bir etki bırakmayacaktı.
Öyküyü iki kez okudum, kadının psikolojisine dair daha fazla şey sezebilmek için. Adamı görür görmez çirkin gülümsemesine rağmen yakışıklı bulması, kendisini kadın gibi görmemesinden yakınması gibi şeyler dikkatimi çekmişti ilk okuduğumda da. Bebeğini yakmakla tehdit eden bir adam hakkında kadının böyle düşünmesi şaşırtıcıydı ama garip bir ruh hali içinde olduğu az biraz belli oldu, bu şekilde. Çok uzattım sanırım. Kısaca, başarılı bir öykü olmuş.
Kalemine ve düş gücüne sağlık
Şenay💕
Çok teşekkür ederim arkadaşım yorumun için.
Kadın, her şeyini kendi yapabilir, ekmeğini pişirebilir, ekinini toplayıp, bebeğini tek başına büyütebilir. Sadece, duygusal anlamda doyum ister. Amacım biraz bunu vurgulamak, duygusal zedelenmelerin kadın üzerindeki etkilerini biraz gösterebilmekti.
Beni oldukça iyi tanıdığını düşünüyorum. Var ol, sevgilerimle🍀