Ferit Edgü’nün kaleminden çıkan hiçbir metinde ‘fazlalık’ bulamazsınız. Yeni öykü kitabı ‘Yolun Gittiği Yer’ bunun ispatı niteliğinde. Öyküleri, müthiş bir doğallığın ve sadeliğin içinden yakalıyor zirveyi. Üstelik kısacıklar. Onları ‘öykü’ haline getiren Edgü’nün saf üslubunun kendisi. Bu saf metinlerin içinde ise bir ‘yabancılaşma’ etkisi altında sıkıntılı ruhlar dile geliyor.
Yeni öykülerinden olan ‘Dağ’dan bir alıntı, Edgü’nün edebiyatımızda çizdiği yolun özeti gibi: “Dağa tırmanacağım yolu kimseye sormadım. Çok doğal bir şey yaparcasına giyinip kuşanıp yola koyuldum” diyor öyküde yazar. Bu, Edgü’nün öykülerinin de doğasını anlatır nitelikte. Öyküleri, müthiş bir doğallığın ve sadeliğin içinden yakalıyor zirveyi. Hiçbir zorlamaya yazarın ve metnin tahammülü olmadığını fazlasıyla belli ediyorlar. Öylece giyinip yola koyuluyorlar. Okurdan da bu saflığın içinde ve yolda olmanın hazzıyla metinlerde kalmaları bekleniyor.
Bu saf metinlerin içinde ise bir ‘yabancılaşma’ etkisi altında sıkıntılı ruhlar dile geliyor. Varoluşuyla ve yaşamın ta kendisiyle derdi olan sesler, Ferit Edgü’nün her zaman ilgisini çekmişti. Yeni kitabında da bu durum değişmiyor. Zamanlarıysa belirsiz. Dün, şimdi ya da gelecek aynı anda şekillenebiliyor bu metinlerin içinde. Üstelik kısacıklar. Pek çoğunda bir ‘fragman’ edası var. Bunları ‘öykü’ haline getiren Ferit Edgü’nün saf üslubunun kendisi.