Kıyametin ilkbaharında Asimov Baba Arrakis’te, bir çaycıda Atreides’ler ve şiirlerinin eski bir baskısını araklarken yakalandı.
İnsanlığın köşe başında, tam da Gesseritler Muad-dib’i anlamaya başladığında, bir xenomorphun insafına kaldı.
Kıyametin ilkbaharında Asimov Baba Arrakis’te, bir çaycıda Atreides’ler ve şiirlerinin eski bir baskısını araklarken yakalandı.
İnsanlığın köşe başında, tam da Gesseritler Muad-dib’i anlamaya başladığında, bir xenomorphun insafına kaldı.
Kıyametin ilkbaharında Asimov Baba Arrakis’te, bir çaycıda Atreides’ler ve şiirlerinin eski bir baskısını araklarken yakalandı.
İnsanlığın köşe başında, tam da Gesseritler Muad-dib’i anlamaya başladığında, bir elfin insafına kaldı.
25. ÖYKÜ TAMAMLANDI.
25. ÖYKÜ TAMAMLANDI.
26. ÖYKÜ:
Uçuyor muyum yoksa?!
Meridyene göre on bir saat ve otuz üç dakika, dedi duvarın çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış saat.
Uçuyor muyum yoksa?!
Meridyene göre on bir saat ve otuz üç dakika, dedi duvarın çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış turna.
Uçuyor muyum yoksa?!
İstanbul’a göre on bir saat ve otuz üç dakika, dedi duvarın çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış turna.
Uçuyor muyum yoksa?!
İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç dakika, dedi duvarın çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış turna.
Uçuyor muyum yoksa?!
İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi duvarın çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış turna.
Uçuyor muyum yoksa?!
İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi vapurun çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış turna.
Uçuyor muyum yoksa?!
İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi vapurun çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış martı.
Uçuyor muyum düşüyor muyum?!
İstanbul’ a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi vapurun çok yukarısındaki çıkıntıya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış martı.
Uçuyormuyum düşüyormuyum?!
İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi vapurun çok yukarısındaki kayaya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış martı.
Uçuyor muyum bilmem, İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi vapurun çok yukarısındaki kayaya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış martı.
Seviyor muyum bilmem, İstanbul’a göre on bir simit ve otuz üç çay, dedi vapurun çok yukarısındaki kayaya tünemiş ve hepimize tepeden bakmak üzere konuşlanmış martı.
Bence kuralları biraz daha detaylandırmalısınız öyleyse. Ekler de sözcük sayısına dahil mi değil mi belirtilsin. ‘‘Metin başta kaç sözcük ve ekten oluşuyorsa sonunda da aynı sözcük ve ek sayısında olmalı.’’ gibi.
26. ÖYKÜ TAMAMLANDI.
26. ÖYKÜ TAMAMLANDI.
27. ÖYKÜ
Kadın hâlâ derin uykuda, düzenli ve güçlü nefesler alıp veriyordu. Hafif aralanmış ağzı gülümseyecek ya da bir şeyler söyleyecek gibiydi ve yorganın altındaki genç, diri göğüsleri huzurla inip kalkıyordu.
Mecburiyet , Stefan Zweig, incipit .
Kadın hipnotik derin uykuda, düzenli ve güçlü nefesler alıp veriyordu. Hafif aralanmış ağzı gülümseyecek ya da bir şeyler söyleyecek gibiydi ve yorganın altındaki genç, diri göğüsleri huzurla inip kalkıyordu.
Kadın hipnotik derin uykuda, düzenli ve güçlü nefesler alıp veriyordu. Hafif aralanmış ağzı gülümseyecek ya da bir darbımesel söyleyecek gibiydi ve yorganın altındaki genç, diri göğüsleri huzurla inip kalkıyordu.
Kadın hipnotik deneysel uykuda, düzenli ve güçlü nefesler alıp veriyordu. Hafif aralanmış ağzı gülümseyecek ya da bir darbımesel söyleyecek gibiydi ve yorganın altındaki genç, diri göğüsleri huzurla inip kalkıyordu.
Kadın hipnotik deneysel uykuda, düzenli ve güçlü nefesler alıp veriyordu. Hafif aralanmış ağzı gülümseyecek ya da bir darbımesel söyleyecek gibiydi ve yorganın altındaki genç, metal göğüsleri huzurla inip kalkıyordu.