Tartışma Köşesi

Konudan yarı bağımsız ben 6 ay Rusya’da 6 ay Yunanistan’da yaşadım üstat bence bunların alfabelerini öğrenmesi çok zor ya :joy: Zaten dillerini de unuttum yıllar geçince, tabelaları bile okuyamam muhtemelen :joy:

Bu yaşam tecrübelerimden şöyle bir gözlemimi aktararak konuya katkı yapabilirim. Hem Rus hem Yunanlılar dillerindeki bir kelimeyi latin harfleri ile de okuyup yazabiliyor, latin harfleri ile anlamlandırabiliyor ve bizim gibi dillerine dışarıdan bakanlara rahatlıkla açıklayabiliyorlar. Ruslar biraz daha milliyetçi gerçi bunu pek tercih etmiyorlar ama dillerini iki alfabe ile de rahatça kullanabildiklerinden uluslararası iletişimde bir sıkıntı yaşamıyorlar. Herhangi bir Arap ülkesinde bulunmadım ama hem ülkemiz Arapça tecrübesine sahip tanıdıklarımdan bu opsiyonun yok gibi bir şey olduğunu rahatlıkla belirtebilirim.

Bir arkadaşım isim veremeyeceğim bir gıda firmasında ihracat müdürü. Gıda sektörünün de son yıllarda evrildiği en büyük ihracat alanları Rusya ile beraber Arap ve körfez ülkeleri oldu. AB nin ihracat payı gittikçe düşüyor. Bu nedenle arkadaşımın departmanında bir Arapça bilen bir de Rusça bilen personeli var. Rusça yazışmaları rahatlıkla latin alfabesinde yapabiliyorlar, yer yer İngilizce kullanabiliyorlar. Arapça yazışmalarda sadece Arapça bilen personeli kullanabiliyorlar, ona ayrı klavye falan aldılar :smile: Arkadaşım bazı sıkıntı durumlarda görüşmelere müdahil olmak durumunda kalıyor departman müdürü olarak ama İngilizce yazdıklarına cevap alamıyor vs :smile:

Neyse filoloji ne bilgimin ne ilgimin olduğu bir alan ama kişisel yaşam tecrübelerimin hemen hemen hepsi hem sosyolojik hem de ticari anlamda iyi ki Latin alfabesine geçmişiz diyor. Umarım bunu göremeyen vatandaşlarımız da görebilecekleri hayat tecrübelerini edinirler.

8 Beğeni
3 Beğeni

Eski İngilizceyi günümüzde anlayabileceğini söylemesine itiraz ediyorum:

Chaucer - Canterbury Tales:

Whan that Aprill with his shoures soote
The droghte of March hath perced to the roote,
And bathed every veyne in swich licour
Of which vertu engendred is the flour;

Of fustian he wered a gypon
Al bismotered with his habergeon,
For he was late ycome from his viage,
And wente for to doon his pilgrymage.

5 Beğeni

Ben de aynen itiraz ediyorum. Ben çevirmen değilim. Ama okuma yapabiliyorum. Magna karta çok zorlamıştı beni günümüz İngilizcesi olmasına rağmen daha zor.
Fakat arada ufak bir cümlesi var. Nispeten daha kolay gibi bir şey diyor.

4 Beğeni

İnternette sıklıkla karşılaşıyorum “Sevmiyor olabilirsin ama saygı duymak zorundasın.” gibisinden sözlerle.
Sizce sırf başka birisi değer veriyor diye o şeye saygı duymak zorunda mıyız?
Örneğin LGBTQ bireylerin tutumları ve davranışları.

3 Beğeni

Bence kimseye ve ya neyese saygı duymak zorunda değiliz. Şahsen ben aklıma mantığıma uymayan şeylere saygı duymuyorum. İsterse bütün dünyanın sevdiği, taptığı bir şey olsun. Ama insanların kendilerini ilgilendiren, başkalarına zararı olmayan yaşamlarına, seçimlerine, haklarına saygı duyuyorum. LGBTQ bireylerin davranışlarında tam olarak neyi kastettiğinizi anlamadım, olaylar olmuşsa kaçırmışım. Ama genel olarak kim kimi seviyor umurumda değil, insan olarak iyi insana saygım var sadece.
Tanıdığım, tanımadığım insanlara karşı etik, oldukça kibar davranırım, bu da kendime olan saygımdan.

9 Beğeni

Yazım hatalarından okuyamadım. :cry::sweat_smile: Telefonda klavyenin azizliğine uğradınız diye düşünüyorum. :smile:

1 Beğeni

" Benim saygı duymama hakkıma neden saygı duymuyorsun? " demezler mi insana… :sweat_smile:

4 Beğeni

Zorunda olunca o saygı olmaz zaten. Ben seni tenhada ya da gücü elime alınca görücem olur.

3 Beğeni

Hayır, Türk dili ana dilim değil, o yüzden yanlışlarım olmuştur. Yanlışları bulabilirsem düzeltirim.

5 Beğeni

Benim gördüğüm en faşist cümlelerden biridir bu, “İnanmıyorsan/sevmiyorsan/desteklemiyorsan da saygı duymak zorundasın.”

Saygı duymak ile saygısızlık yapmamak farklı şeyler. Sizin birine veya bir düşünceye saygısızlık yapmıyor olmanız o kişiye veya düşünceye saygı duyduğunuz anlamına gelmez. Örneğin sırf birinin yeğeni diye başınıza müdür, amir veya yönetici olarak atanmış vasıfsız sığırın tekine isteseniz de saygı duyamazsınız ama tamamen kendi istediğiniz doğrultusunda saygısızlık yapmamayı tercih edebilirsiniz.

Kimsenin belli kişiler bir eylemi yaparken mutlu oluyor diye veya belli bir düşünceyi çoğunluk savunuyor diye, o eyleme veya düşünceye karşı hoşgörülü olma, saygı duyma, alttan alma yada sessiz kalma gibi bir zorunluluğu kesinlikle ve kesinlikle yoktur.

14 Beğeni

Genelde tek taraflı kullanılmasına denk geldim bu sözün. Karşı tarafa saygısı ve tahammülü olmayan insanların söz konusu kendi düşünceleri olduğunda kullandıkları kaçış cümlesi gibi bir şey bana göre.
Bir şeye saygı duymanın sınırı nerede başlıyor peki? Irk üstünlüğünü savunan birinin düşüncelerine, yönelimleri yanlış ve sapkınca gören birinin düşüncelerine, bağnaz yobaz birinin düşüncelerine de mi saygı duymak zorundayız peki? Hangi düşüncelere saygı duyulup duyulmayacağıni belirlemenin sınırı da yokken bu saygı çerçevesi içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Misal en basit örnekle komşumun gecenin bir vakti yüksek sesle müzik dinleme hakkını savunmasına saygı duymalı mıyim? Ya da ekonomi çok iyi diyen insanlarin fikrine. Ya da toplumu her fırsatta kutuplaştırmaktan geri duymayan birininkine. Eğer benim haklarımı sınırımı haddi olmadan işgal ediyorsa duyamam.

9 Beğeni

Sayın üyemiz burada çok edepli bir şekilde anlatmış ben direk sorayım. Aptallığa, ikiyüzlülüğe, namussuzluğa nasıl saygı duyacağız.

6 Beğeni

Bana kadar demokrasi benden sonra otokrasi.

Saygı duyulmayacağı için soru anlamı taşımasın diye hiç soru işaretine de gerek yok xd

6 Beğeni

Hocam bence burda çoğu kişinin kaçırdığı bir nüans var. Toplu halde yaşamak için belli kurallar, bir miktar tahammül ve nezaket gerekiyor. Kimsenin beğenmediği şeylere fiziksel müdahale etmek ya da sözle taciz ederek müdahalelerde bulunmak şeklinde bir hakkı olduğunu düşünmüyorum. Ama kimsenin bunun ötesinde bir sorumlululuğu olduğunu da düşünmüyorum. Saygı özellikle, kazanılması gereken bir şey.

Dediğiniz gibi bu mantık çok saçma yerlere gidebiliyor. Adamın inancı ona beni öldürmesini emrediyor mesela, ama ben onun inancına saygı duymak zorundayım diye düşünüyor adam. Ya da LGBT+ communitysinden bazı arkadaşlar toplu yaşamın gereklerini hiçe sayıp bir şekilde saygı bekleyebiliyor.

Neyse sonuçta aslolan bir arada belli bir medeniyet düzeyinde yaşayabilmek olmalıdır diye düşünüyorum.

7 Beğeni

Aslında bu bir nebze doğru ve haklı bir cümle, tabi ki olaya zıt açıdan baktığımız zaman.

Şöyle anlatayım ben benim haklarıma, bana ve çevreme saygı duyulduğu ve rahatsızlık verilmediği sürece ben elimden geldiğince saygılı olmaya ve saygılı davranmaya devam ederim.

Tabi olay sadece kendi açımızdan değil başka insanların haklarına da sayılı olmak çok önemli.
Mesela kızımı okuldan almaya gittiğimde gördüğüm bir olaydan örnek verebilirim. Park yeri açısından baya sıkıntılı bir yer ve bir kadın micra model arabasıyla gelip devamlı saçma sapan şekilde bırakıp 2 araçlık yere park ediyor.
Başka insanlar umrunda bile değil, ha kalkıp bir şey söylemedim ama baktığın zaman bu da bir saygısızlık bana göre.

Anlatmış olduğum olay çok hafif bir örnek.
Bunu biraz daha açalım. Sokakta veya metroda bir şahsın (daha objektif olabilmek adına herhangi sıfat yüklemiyorum.) bir kadının veya bir çocuğun videosunu, fotoğrafını çektiğini gördüğüm zaman kesinlikle müdahale eder tepki gösteririm çünkü bu eylem ne şekilde olursa olsun başka bir insanın kişilik haklarına karşı yapılan bir saldırı ve bence bariz bir saygısızlık.

Hadi gelin sizlere bir soru sorayım ve beyin fırtınası yapalım.
Geçen gün İstanbul’da Bebek sahilinde olan hadise, bu olayı nasıl ele almalıyız?
Bu olayda saygı sınırlarını aşan durum nedir?
Saygının sınırı nedir?
Bu sınır neye göre kime göre?

4 Beğeni

Ben o cümlede “ben ifade özgürlüğüne sahip olayım ama sen olama, ben istediğim gibi davranayım ama sen davranama, benim özgürlüğüm seni boğsun boğsun bıraksın” diyen insanları kastetmiştim.

Ben bu konuda ilk mesajimda da tüm bağlamlardan bağımsız saygı ve zorundalık kelimeleri birbirlerine gitmiyor, aynı anda olmazlar diye yazdım. Bence saygı bir haktır kazanılır, yanlış düşünüyor da olabilirim yani şahsi fikrim bu. Sevgisiz bir saygı bence samimi değil. Samimi olmayan her şeyin de ileride sağlıksız bir olaya sebep olacağına inanıyorum.

En son kısım içinse @nefarrias_bredd 'in dediği gibi toplu yaşam konusuyla alakalı. Ama ben bunu da saygı olarak göremiyorum. Toplum içinde yaşamaya mecbur toplumla ilişkisi sekteye uğramasın diye katlanılıyor. Saygı duymak bir şeye sessiz kalmak değil de bir şeyin doğruluğunu kabul etmek bana göre. Herkesin doğrusu da farklı olduğu için ortak paydada buluşmak zor. Bu yüzden toplumsal sözleşmeler doğuyor. Bunlar bazen mahalle baskısı oluyor uç noktalara varıyor ama kuralsız kolonide anarşi yüzünden koloninin geleceği tehlikeye girer. Bu yüzden bence toplumsal kurallara kim saygı duyuyor kim saygı duymuyor önemsiz, uyulması gerekli. Toplumu neye göre kurallayalım peki derseniz, en büyük hayallerimden birinin güney kutbunda penguen saymak olduğunu söylerim.

5 Beğeni

Bu düşüncenizi anladım ve tamamen katılıyorum. Buna sebep olanlardan biride son yıllarda gelişen enteresan bir özgüvenli kitle var, dünyanın kendi etraflarında döndüğünü ve herkesin onlara saygı göstermek zorunda olduğunu sanıyorlar ve bu öz güvenleri artık neredeyse arsızlık seviyesine varıyor zaman zaman.

Şahsi fikrinize tamamen katılıyorum. Şöyle bir şey var ki bir şahsı sevmesek bile eğer mesleki şartlar dahilinde olan bir şey var bunu saygı olarak adlandırabilirmiyiz bilmiyorum ama şahıs kendine zaman içinde saygı duyulabilecek bir tutum izlerse işte o zaman bunu hak ederek kazanmış oluyor. Burada makamdan ziyade şahsına saygı duymaya başlıyoruz.

Aslında toplumu hiç bir şekilde kurallamaya gerek yok (bu gelişmiş toplumlar için geçerli.)
Eğer herkes birbirine saygı duymayı biliyorsa
@Srbs hocamın bahsettiği şeylere saygı duyulmayacak aksine bu tarz davranış sergileyen insanlar toplumdan bir şekilde dışlanacaktır.
Toplumsal kurallar bir toplumun beraber barış içerisinde çatışmadan yaşamasını sağlayan kurallar bütünü olarak görüyorum ve ne şekilde olursa olsun bir şekilde bunlara saygı duyulmalı.
Eşitlik,hürriyet,adalet bunların sağlanabilmesinin en temelinde saygı yatıyor.
Sen cübbeli sarıklının sokakta gösteri yapar gibi yürümesine izin veripte gençlerin bir bahar eğlencesine izin vermiyorsan. Sen kendin içmiyorsun diye içene içirmemek için elinden geleni yapıyorsan bu bir yerden sonra kendinden olmaya saygı duymamak demektir.
Saygı duymadığın bir toplumdan, kendine saygı duyulmasını nasıl beklemek haliyle saçma oluyor. (Soğuk soğuk esmeye başladı.) :cold_face:

Saygı duymaktan ziyade bunlar toplum tarafından cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum. Peki toplumumuzda durum ne derseniz, yapılmayı bırakın neredeyse alkışlanıyor diyebilirim.

4 Beğeni

Böyle sayılı araçlarla gönüllü kişileri ülkelerine göndermek mantıklı ama Ümit Özdağ’ın iddia ettiği üzere milyonlarca mültecinin hepsini yüzbinlerce otobüsle sınır dışı etmek bana pek gerçekçi gelmiyor. Sayın forum sakinleri bu konuda ne düşünüyor merak ediyorum.

2 Beğeni

Sayın forum sakinlerinin fikirleri bu konuda hoşunuza gider umarım. :slight_smile:

Gündem başlığı aklımı kaçırtacak kadar nefret doluydu, burayı da susturayım en iyisi. Belirtmek istedim, içimi açayım da biraz rahatlayayım diye yazdım alınmaca gücenmece olmasın. :slight_smile:

2 Beğeni