Çok Övüldüğü Halde Size Hitap Etmeyen Kitaplar

Kafka ile ilgili aklıma bir nokta takıldı. Bu adam bu kitapları bastırmadı, hatta yok etmek istedi diye biliyorum. Yani bu durumda bu kitaplar kendi içini dökme amacıyla yazdığı, başka insanlara bir anlatı sunma amacıyla yazılmayan kitaplar değil mi? Bu kitapları normal bir kitap gibi değerlendirmek doğru mu? Bir insanın yazarlığını kendisinin bile bastırmak istemediği kitaplar üzerinden değerlendirmek ya da. Şahsen Kafka’nın kitaplarını okuduğum dönem pek sevmemiştim ama aklıma gelen son şey kötü bir yazar olduğu idi.

3 Beğeni

Sonuna kadar katılıyorum. Ama örneğin Yer Altından Notlar’ı başka yayınevinden okuyup anlamlandıramayınca verdiğimiz tüm para çöpe gitmiş olmuyor mu? İnternet desen blog çöplüğü olmuş durumda, nitelikli yazı bulmak zor.

2 Beğeni

Yine haklı çıktı.

5 Beğeni

Başka yayınevleri hakkında konuşmak benim için ne kadar doğru bilmiyorum ama klasikler konusunda şöyle bir durum da var:
http://www.yordamkitap.com/bookComment.php?commentId=306

Klasikleri Hasan Ali Yücel veya Kazım Taşkent serisinden okumak hem maddi hem de manevi anlamda daha faydalı olabilir.

8 Beğeni

Buraya şöyle bi’şey atmak lazım.

2 Beğeni

Bu yorum son zamanlarda aldığım en farkındalık yaratan ve faydalı çevirmen eleştirisi oldu. Geçenlerde Yeraltından Notlar’ı okuyor ve Bulgakov’u Ergin Altay’dan mı, Mustafa Yılmaz’dan mı okusam tereddüdü yaşıyordum ama şimdi netleşti :slight_smile: Domo arigatou :krs:

@okanakinci

Konuyu uzatmamak için cevap atmasam mı, dedim. Ancak edilen lafın öyle bir şey ki, sessiz kalmak elde değil.

O benzetmeyle, kendi ayağınıza ateş ettiniz. Argümanın elle tutulur bir yanı kalmadı. Neo-Nazileri de gözlemlemiş, hatta onlarla konuşmuş bir insanım ve dediğinizin hiç bir alakası yok. Çok daha farklı tepkiler veriyor ve çok daha farklı şekilde tartışmalara yaklaşıyorlar. Adab-ı muaşeret ve site kuralları gereği, dedikleri şeyleri yazamam. Sadece, aralarından bayağı bir kişinin, onlara katılmayanlara, sık sık “Kendini öldür,” dediğini belirteyim. Bu, tek bir detay.

Bu adamların ne kadar aşağılık ve berbat kişiler olduklarını insanlar unutuyor herhalde. Böyle yersiz ve temelsiz benzetmeler, onların elinde ölenlere bir hakarettir. Herhangi sağlıklı bir tartışmanın olamayacağını da gösterir. Böyle bir konuda, böyle bir benzetme yaptıysa, bir reality check yapması gerekiyor kişinin. Zira, gerçeklikten kopmuş bir şeyler olması gerekiyor.

@Everfever

Kesinlikle. Diğerini bilmiyorum ama Hasan Ali Yücel dizisi oldukça güzel ve fiyatı da uygun. Attığınız yazıyı da, sanki daha önce gördüm. Hatta Kayıp Rıhtım’da bile olabilir.

@umit

Daha detaylı bir cevap atacaktım fakat yukarıdaki kısımdan dolayı, artık bir şey söyleme gereği duymuyorum. Attığınız mesajla ilgili bir durum değil.

@DigitalMilitia

Malesef.

3 Beğeni

Bizde @periyodiknesriyat’ın yaptığı kıyaslamalar var fakat klâsikler bağlamında karşılaştırmalı kıyas yok sanırım.

1 Beğeni

@bayramallanpoe Rica ederim. :slight_smile:

@Celebhol Kazım Taşkent Klasikleri serisi, YKY’nin klasikler serisi. Birçok önemli kitap var ve fiyatlar da makul.

(Başkasının reklamını yapıyormuşum gibi oldu ama sorun olmaz herhalde)

2 Beğeni

Nazmi Ağıl’ın Anglo-Saxon şiir çevirileri favorilerimdir :baris:

Çok dehşet-ül vahşet bir çeviri karşılaştırması olmuş. Teşekkürler bu bağlantı için :slight_smile:

Arkadaşlar, konuyu fazla dağıtmadan, tartışmayı uzatıp ortamı germeden “Abartıldığını Düşündüğünüz Kitaplar” başlığına devam edelim isterseniz :slight_smile:

1 Beğeni

İhsan’ın isteği üzerine bu tartışmayı kapatacağım kendi adıma. Sadece bu son mesaja cevap vermek istedim. Bundan sonraki cevapları yanıtlamayacağım. İlle de tartışmak isteyen olursa özel mesaj atabilir.

Ben arkadaşlara Nazi demiyorum. Hatta onların da en az benim kadar Nazi karşıtı olduklarına inanıyorum. Ben bu ifadeleri onların düşünceleri nedeniyle kullanmıyorum. Onların düşüncelerini savunma şekline karşı bunu kullanıyorum. Tam olarak şu cümleyi kurmuştum yukarıda: “Gerek Kafka’nın gerekse de sizlerin fikirleri Nazilerden tamamen farklı ama düşüncelerinizi savunma şekliniz aynı.” Yani o cümlede düşünceyi değil, üslubu eleştirdim. İnsanların Kafka’yı sevmesi sorun değil, ben sevmiyorum, siz seviyorsunuz, bu olabilir. Hatta beni eleştirebiliriz de. Mesele arkadaşların Kafka’yı savunurken karşıt düşünceleri eleştirme şekli. Bu sadece Nazi örneği değil. Fakat en çarpıcı olacak örnek bu olduğundan bu örneği seçtim. Başka herhangi bir düşünceye de uygulanabilir. Her yazarın, eserin ve düşüncenin savunucusu (ki bu düşünce ister çok iyi isterse çok kötü olsun) aynı yöntemle kendisini haklı çıkarabilir: “Bence bu kişi, eser ya da fikir doğrudur. Siz bana katılmıyorsanız beni anlayacak seviyede değilsiniz.” Bence bu doğru bir yöntem değil. Anlamak ya da sevmek bir şeyin doğruluğu ya da güzelliği hakkında bir ölçüt olmamalı.

Neo-Nazi konusunda da bir söz söyleyeyim. Ben sokaktaki Neo-Nazileri gözlemlemiyorum. Onların ideolojik sözcülerini, bu ideolojiyi yeniden toplumun geneline yaymaya çalışanları gözlemliyorum. Mesela bugünlerde Alman üniversitelerinde tarihin yeniden yazılması ve Nazi suçlarının önemsizmiş gibi gösterilmesi söz konusu. AFD’nin yükselişi de bununla paralel. Bu konuda başı çeken de Berlin’deki Humbolt Üniversitesi’nden Jörg Baberowski. Ki kendisi önemsiz biri değil. Bu harekette başı çekiyor. Onun görüşleri şu cümlelerden oluşuyor: “Hitler bir psikopat değildi, o kötü biri değildi, yemek masasında Yahudilerin öldürülmesinin söz edilmesinden hoşlanmazdı. Nazilerin eylemleri abartılıyor. O sadece Bolşevizme bir tepki. Hitler yanlış anlaşılıyor, yanlış anlatılıyor.” Son zamanlarda Alman medyasında bu tür görüşler bu şekilde ifade ediliyor ve kendisine medyada gerçekten yer buluyor.

Normalde bu tartışmaya daha fazla devam etmeyecektim ama bu yorumla beraber iki düzeltme yapacağım. (Kusura bakma İhsan tutamadım kendimi.)

  1. Ben haklı çıkmaya çalışmadım. Ben de bu konuya yazan herkes gibi bir abartıldığını düşündüğüm bir eseri/yazarı belirttim. Fakat diğer yazar ve eserler söz konusu olduğunda gösterilmeyen bir tepki aldım. Ben Kafka’nın iyi ya da kötü olduğunu tartışmıyorum. Siz iyi dersiniz, ben buna saygı duyarım. Fakat ben kötü dediğimde de buna saygı duyulmalıydı. Aslında bu tartışma Kafka’nın iyi ya da kötü bir yazar olup olmadığı hakkında değildi. Bir insanın dilediği eseri sevip sevmeme hakkına sahip olması ile ilgiliydi. Kafka okurları böyle düşünmüyorlar. Kafka’yı sevmeyen insanlarla alay edildi burada. Kafka’nın iyi bir yazar olduğunu kabul etsem bile bu yakışıksız tavrı kabul edemem. Herkes “benim sevdiğim yazarı ve kitabı başkası da sevmek zorundadır, sevmezse kapasitesi bu kadardır” diye aşağılamaya yönelik bir tutum içine girerse burada edebiyat tartışamayız. Ortada edebiyat eleştirisi diye bir şey kalmaz.

  2. Çaresizlik içinde ölüp giden yazar ve filozoflara karşılık aynı zorluklar içinde mücadele eden ve hatta bedelini yaşamıyla ödeyen çok sayıda insan da var olmuştur. Dolayısıyla onların yaşadıklarına karşılık diğerlerinin de yaşadıkları vardır. Elbette teslim olmak ya da intihar etmek onların tercihidir, hatta onlar için üzülebilirsiniz, saygınızı gösterebilirsiniz. Belki bunu talep edebilirsiniz ama hiç kimse bu insanları olduğundan daha fazlasıymış gibi göstermeden bu saygıyı ifade etmeli. Kafka’yı bir özgürlük savaşçısı gibi göstermek onu olduğundan fazlası gibi göstermektir. Bence Kafka’ya asıl saygısızlık onu olmadığı gibi biriymiş gibi göstererek sevdirmeye çalışmaktır. Kendisi belki de bunu gördüğü için kitaplarının yok edilmesini istemiştir. Sadece varsayımda bulunuyorum. Siz ne dersiniz? Yine de ben Kafka’nın eserlerinin yok edilmemiş olmasını olumlu buluyorum. Bazılarının aksine sevmediğim bir fikre, yazara ve kitaba tahammül etmek, onun da var olma hakkını kabul etmek zorunda olduğumun bilincindeyim. Elbette Kafka’dan ya da bir başkasından nefret etmek benim tercihimdir ve ben bu tercihi kullandım ama eserlerinin yok edilmiş olmasını istemiyorum. Buna saygı duyulmalı, sadece bunu istiyorum. Aynı şekilde siz de Kafka’yı çok sevebilirsiniz ve ben de buna saygı duymak zorundayım, benden bunu isteyebilirsiniz ve ben bu isteğinizi kabul ediyorum. Ne yazık ki bugüne kadar hiçbir Kafka okurundan böyle bir saygı görmedim. Sizlerle yaptığım bu tartışma benim için bir ilk değil. Belki bütün Kafka okurları böyle değildir ama bana denk gelenler böyleydi. Diğer yazarların okurları arasındaysa bu duruma pek sık rastlamadım. Kafka’yı okuyun, sevin, kitaplarını insanlara tavsiye edin. Bunda bir sorun yok. Fakat herkesin sizinle aynı görüşte olmayacağını da kabul edin. Aynı yanlış tavır bir zamanlar bende de vardı. Battlestar Galactica’yı gelmiş geçmiş en iyi dizi kabul etmeyen insanları aşağılardım. Artık bunu yapmıyorum.

Sonuç olarak bütün konu saygı üzerine. Ve saygı tek taraflı olmamalı. Umarım ki bu cevabımla açık bir nokta bırakmamışımdır. Bu tartışmayı daha fazla devam ettirmeyeceğim dediğim hâlde bir yanıt verdim. Fakat bu gerekliydi bence.

2 Beğeni

Emily Bronte - Uğultu Tepeler

Dünyanın gördüğü en overrated kitap olabilir. Herkesin “ah vah” diye ayılıp bayıldığı, herhangi bir ilginç kurguya sahip olmayan, gerçek ile, insan ile, delilik ile, ne bileyim acılar ile vs. hiçbir bağı olmayan, oldukça vasat bir romandı. Ama bizim bölümde bile övüle övüle bitiremiyorlar çünkü yazarı kadın. Bir erkek yazsa muhtemelen basılmazdı, basılsa da okunmazdı.

1 Beğeni

Bir erkek yazsa basılır mıydı bilmem ama ben de pek sevememiştim o kitabı. Hatta okurken boğulduğumu hissetmiştim.

1 Beğeni

Ben o kitabi bitiremedim. O kadar seviyoum (!).

1 Beğeni

Başlat - Ready Player One

Hayatımın büyük bir kısmını kitapta bahsi geçen oyunları oynarak geçirmiş biri olarak rahatlıkla gereğinden çok fazla abartıldığını söyleyebilirim.

1 Beğeni

Yıkıma giden adam
Çocukluğun sonu
Metro 2033(2034’ü düşünemiyorum bile)

Fazlasıyla orta ayar, vakit geçirmek için oku çerezlik olarak güzel. Ama sakın umut besleme, 0 beklentiyle gir aşırı sarıyor. La Casa de Papel gibi, tadını çıkarıp bırakıyorsun kenara.

1 Beğeni

Cidden hala kafka mi tartisiyorsunuz. Bunu baska bir basliga tasimayi dusundunuz mu?

5 Beğeni