Abbas Kiyarüstemi

Abbas Kiyarüstemi, İranlı yönetmen aynı zamanda şair.

Arkadaşımın evi nerede?

Ve yaşam sürüyor,

Zeytin Ağaçları Altında,

Kirazın tadı,

Rüzgar bizi sürükleyecek, filmlerinden bazıları. Özellikle Kirazın Tadı ve Arkadaşımın evi nerede? Favori filmlerimden.

image

Dersleri sırasında alınan notları barındıran ‘Abbas Kiyarüstemi ile sinema dersleri’ Kiyarüstemi kafasını anlamak için güzel bir derleme olmuş bana göre. Kitaptan aldığım bazı notları buraya da ekleyeyim.

‘Sağlam hikaye anlatıcılığı, her daim resmin hakkından gelecektir. Ancak bir filmin hakiki temeli fikirlerin ifadesi olsa da uygun bir şekilde kullanılmış güzel bir görüntü de kıymetli olacaktır. Bu gibi şeyler değerlidir.’

Sinema, tıpkı şiir gibi ritimlerle ilgilidir.

‘Mükemmel sanat’ın ne olduğunu size söylemem. Yalnızca bana bir şeyler öğreten ve yeni yollar gösteren şiirler, filmler ve kitaplardan bahsedebilirim. Güzelliği bunlar barındırır içlerinde.

Sanatçı, kinizm olmadan yürek burkan deneyimleri yansıtır böylece acıdan keyif almamızı, sıkıntılar ve felaketler aracılığıyla aydınlanmamızı mümkün kılar. Rumi, dehşet verici bir şeye nezaketle bakmayı seçersek ihtişamını idrak edebileceğimizi söyler. Her şey, nasıl baktığımıza bağlıdır.

Anlaşılırlık elzemdir. Seyircinizin kendisini aptal gibi hissetmesini istemezsiniz. Her şeyin anlaşılabilir olduğundan emin olun. Seyircinizin ilgisini çekin. Belirsizlikler serpiştirin. Çok boyutlu karakterler ve karmaşık durumlar yaratın. Ancak asla kimsenin zihnini bulanık bırakmayın.

Deneyim her zaman denemeye değer.

Filozoflar ve peygamberler buyurma eğilimindedir ancak insanlar doğaları gereği bu tür talimatlara karşı koyarlar. Kim uyarılıp küçük düşürülmek ister ki? Şairlerin daha hassas ve dolaylı bir yaklaşımı vardır. Yalnızca, hayatın üstesinden nasıl gelebileceğimizi, bizden öncekilerin bunu nasıl başardığını koyarlar ortaya. En iyi film kıssalardır, öğretmenin çok daha nazik ve zekice yolu. Protestonun da tabi.

Bir Fantastik film hayranı olarak ilginç şekilde Abbas’a kesinlikle katılıyorum alttaki iki notta. Sanırım nedeni inandırıcılık meselesi.

Gerçek hayatta var olmayan gerçek dışı şeyler yapan insanların olduğu film çok da ilgimi çekmez. Benim filmlerim gerçek insanları, gerçek karakterleri, gerçek kişilikleri gösterir. Dünyayı olduğu gibi göstermeye çalıştığım, sanki bir çiçeğin fotoğrafını çekiyormuş gibi kaleme aldığım şiirlerimde de aynı durum geçerlidir. Şiir benim için gerçek hayatın kelime ve imgelerle tercüme edilmesidir.

Gerçekçi olmak ille de kıymetli bir tutku olmayabilir. Ama içten olmak öyledir. Seyircinin ilgisi, bir şeyin gerçek olmadığını düşündüğü için dağılmaz fakat inandırıcı bulmazsa dağılabilir. Gerçekçiliği araştırmak içtenliğe ulaşmanın en iyi yoludur.

Fikirlerinize ve teorilerinize çok fazla gömülmeyin. Her ne kadar biçimsiz olsalar da bunları bize sunun. Bırakın görüntüler kendi işlerini yapsın.

ve son olarak;

2 Beğeni

En sevdiğim yönetmenlerden biridir. Özellikle Yakın Plan (1990) filmini izlerken hem teknik açıdan hem de hikaye olarak çok etkilenmiştim. “İnsan nedir?” sorusunun cevabını veren film olarak aklımda yer tutar hep.

2 Beğeni

Yakın plan’ı izlemedim sanırım. Bakayım ona.
Minimallik içinde devasa mucizeler yaratan bir adam. Arkadaşımın evi nerede? filminde defterin arasından çıkan çiçek gibi.

1 Beğeni

Büyük ustaya dair şu anmaları da es geçmemek gerek:

1 Beğeni