Ademoğlu

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Ademoğlu – Aylık Öykü Seçkisi

image

Birdenbire komuta kontrol odasını aydınlatan beyaz ışıklar kırmızıya döndü. Odadaki sessizliği yırtan koşar adımlar, giderek artan bir telaşla odanın tam ortasındaki koltuğa yaklaştı ve durdu. İki topuğun birbirine çarptıkları belli oluyordu. Koltuk yüz seksen derece geriye döndüğünde karşısındaki mavi üniformalı adam da daha bir dik durmaya gayret etti. Sağ elini sol omzundaki parlak sarı renkteki… (DEVAMI…)

1 Beğeni

Öykü gayet akıcıydı, sıkılmadan okudum, birkaç yerde küçük kelime hatası vardı ama önemli sayılmaz, öyküde benim görebildiğim kusur buydu bunun haricinde zevkle okudum betimlemeler öykünün atmosferini hissettirdi, zevkli bir öyküydü, gelecek seçkilerde görüşmek üzere selametle…

1 Beğeni

Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bahsettiğiniz hatalarımı sonrakilerde telafiye çalışacağım.
Keyif almanızı sağlayabildiysem ne mutlu bana :slight_smile:

Merhabalar,

Hikayenin arkasındaki fikri çok beğendim. Okurken not ettiğim bir kaç ufak meseleyi kısa kısa paylaşayım sizle.

Hikaye böyle başlıyor:

“Birdenbire komuta kontrol odasını aydınlatan beyaz ışıklar kırmızıya döndü.”

Bence daha değişik bir başlangıç okuyucuyu alıştırmak için daha iyi olacaktır. Beynimiz hikayede tutunacak bir yer ararken ışığın dönmesini ve alarm durumuna geçişi ilk cümlede anlamak zor oluyor. Zaten henüz kimseyi tanımadığımız için pek umurumuzda da olmuyor bu tehlike hali.

Yirmi üç milim boyundaki bu adam, nereden baksan yüz elli yaşında vardı.

Burada beni bir okuyucu olarak kazandınız :slight_smile: Hikaye bu paragrafın ilk kısımları ile başlasaydı daha iyi olabilirdi. Hem ilgiyi çekmiş olurdunuz, ki çok ilgi çekici bu kısım, hem de karakterlerle bir bağ kurmuş olurduk. Alarm durumuna geçmek okuyucuyu da alarm durumuna geçirirdi.

Madem öyle, bir düşman bir düşmandır.

Bu cümle biraz yabancı geldi bana. İngilizce (an enemy is an enemy) ya da Fransızca gibi. Bence Türkçe’de “Düşman, düşmandır” derdik biz.

Geçen ay da başka birinden bir hazine bulma hikayesi okumuştum. Türk insanı, muhtemelen binlerce yıllık bir tarihin üstünde oturduğumuzdan, hazine hikayelerini çok seviyor sanırım…

Neyse, dediğim gibi fikri çok beğendim ben. Ellerinize sağlık!

1 Beğeni

İyi öykü, yaşayan öyküdür. Özellikle Ademoğulları’nın yolculuğu tabir-i caizse nefes alıyor. Kaleminize sağlık…

1 Beğeni

Elinize sağlık. Akıcı, sonuna kadar kendini okutan bir öyküydü. Fikir de güzeldi. Ancak ben öykü bittiğinde bir yarım kalmışlık duygusu yaşadım. Açılmış ama kapatılmamış bir define konusu kaldı sanki. İki tarafta da bir başarısızlık söz konusu. En azından bana öyle geldi. Finalde konunun “cesaret” kavramına bağlanması güzel ama komutanın açıklaması biraz didaktik kalmış. Görüşlerime elbette katılmayabilirsiniz. Ben okuyup geçmeyerek, fikrimi belirterek belki bir katkıda bulunurum diye yazdım bunları. İyi çalışmalar. Yazmaya okumaya devam :slight_smile:

1 Beğeni

Güzide yorum ve eleştirileriniz için çok ama çok teşekkürler.
Emin olun tüm bu görüşleriniz, kalemimin çıktğı bu yoldaki engebeleri aşmasına bir vesile olacak. Tekrar teşekkürler.

Sağolun, teveccühünüz :slight_smile:

Teşekkürler. Elbette açılması gereken cümleler ve mevzular var :slight_smile:
Kalemimi geliştirebildikçe kerpiç damda daha az açık bırakacağımı umuyorum. Buna rağmen, yorumlarınızın her daim içeriye akabilmesi için de kimi gedikler kalması elzem sanki.