Albayın Torunu

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Albayın Torunu – Aylık Öykü Seçkisi

image

Jandarma komutanı, dağın başındaki evlere yaklaştıkça gerildiğini hissetti. Burayı sevmiyordu. Yavuz Tatar’ı kızdırmamak için tek bir araba ve yalnızca üç erle gelmişti. Normalde, yolun iki yanında bekleyen silahlı adamların tamamını tutuklaması gerekirdi ama militanın mahallesinde buna kalkışmak aptallık olurdu. İşini halledip oradan kaçmak istiyordu sadece. Silahlı adamlardan biri durmalarını işaret etti. Şoför durdu, komutan camını… (DEVAMI…)

2 Beğeni

20 yıllık siyasi iktidarın Z kuşağını getirdiği durumu büyülü gerçekçilik perspektifinden anlatmak istedim ve pagan inançlarda yaygın olan ejderha motifini kullandım. Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı bekliyorum :slight_smile:

1 Beğeni

Öykü genel olarak absürt gibi görünse de taşıdığı mesajlar çok değerli. Albay ve Torunu arasındaki sen yap gerisini ben hallederim ilişkisi Dünya yok olana kadar sürecek sanırım.

Kalemine sağlık Efe. :slight_smile:

1 Beğeni

Merhaba
Uzun bir öyküydü ve sonuna kadar okutturdu, beğendim. Ama takıldığım bazı noktalar var. Mesela neden Göktürk, eğer bilmem kaç yıllık iktidardan bahsedeceksek neden Osmanlı değil. Bir başka konu ejderha bizim yani Göktürk Uygur uygarlığında bu kadar yaygın mıydı? Birde “dedeciğim” kelimesinin 19 yaşındaki bir torunda hoş durmadığını düşünüyorum. İlk anda aklıma gelenler bunlar. Söylediklerim küçük detaylar. Öykünün bütünlüğü, akışı, yerinde. Kaleminize sağlık.

1 Beğeni

Merhaba,
Öncelikle beğenmenize sevindim ve eleştirileriniz için teşekkürler.
Osmanlı değil çünkü Yavuz Tatar siyasi iktidarın bir destekçisi değil, tam aksine düşmanı. Nefret dolu politik iklimden doğmuş, çağın yarattığı bir radikal. Öfkesini hem başkalarına (özellikle de gençlere) yayıyor hem de etrafındakilerin (özellikle de gençlerin) halihazırda sahip olduğu memnuniyetsizlik ve öfkeden besleniyor. Göktürk sembolleri yalnızca onun militarist/radikal dünya görüşünü yansıtmak için seçtiği semboller.
Ejderha, hem bilgelik, estetik güzellik ve asalet gibi kavramları hem de şiddet, yıkım ve gücü temsil edebilen bir mitolojik yaratık olduğu için seçildi. Bizim kültürümüzde gerçek hayvanlar (özellikle bozkurt, aslan, kartal, keçi) ön plana çıksa da ejderhalar da var. Aklıma ilk gelen örnek Dede Korkut masalları. Hatta ilk Türk devleti kabul ettiğimiz Hun Devleti’nin bayrağını bile üstünde sarı bir ejderhayla tasvir ediyoruz. Bu aslında ihtilaflı bir tasvir ama yine de tamamen imkansız değil. Tabii benim hikayemdeki ejderha, gerek fiziksel betimlemesi gerek sembolik anlamıyla, batılı romantiklerin hayalindekine daha çok uyuyor.
Son olarak “dedeciğim” hitabı, “Değerli dedeciğim; ellerinizden öper, etrafınızdakilere selamlarımı iletirim.” gibi eski bir mektupta bulabileceğiniz tarzda bir hitap. Metehan, yarı izole bir komünitede yaşlı bir asker (ve yandaşları) tarafından yetiştirildiği için böyle modası geçmiş bir Türkçe konuşuyor.
Bu arada yorumunuz beni gerçekten mutlu etti, bu yüzden detaylıca cevap yazmak istedim. Tekrardan teşekkürler :slight_smile:

1 Beğeni