1
UZAYIN İÇERİSİNDEKİ DÜNYA
Dünyamızın hikayesi, hala yarım yamalak bilinen bir hikaye… Birkaç yüz yıl önce, insanlar son üç bin yıldan biraz daha uzun bir tarihe sahip olduklarını düşünüyordu. O tarihten öncesi efsane ve spekülasyon meselesiydi. Medeni dünyanın büyük bir kısmında, dünyanın MÖ 4004’te aniden yaratıldığına inanılıyor ve öğretiliyordu, ancak yetkililer bunun o yılın ilkbahar mı yoksa sonbaharında mı meydana geldiği konusunda farklı görüşlere sahiptiler. Bu fevkalade kesin yanılgı, İbranice İncil’in fazlasıyla gerçek bir yorumuna ve bunlarla bağlantılı oldukça keyfi teolojik varsayımlara dayanıyordu. Bu tür fikirler uzun zamandan beri din öğretmenleri tarafından terk edilmiş durumda ve içinde yaşadığımız evrenin tüm görünüşlerinin muazzam bir süre ve muhtemelen sonsuza dek var olması gerektiği evrensel olarak kabul ediliyor. Elbette bu görünümlerde bir aldatmaca olabilir, çünkü bir oda, her iki uca da aynalar birbirine bakacak şekilde konarak sonsuz görünebilir. Ancak içinde yaşadığımız evrenin yalnızca altı veya yedi bin yıldır var olduğu, tamamen balon bir fikir olarak kabul edilebilir.
Bugünlerde herkesin bildiği gibi dünya, yaklaşık 12.900 km çapında, hafifçe sıkıştırılmış, portakaldan hallice bir küre olan bir küre şeklindedir. Küresel şekli yaklaşık 2.500 yıldır en azından sınırlı sayıda zeki insan tarafından biliniyordu, ancak o zamandan önce düz olması gerekiyordu ve harika görünen çeşitli fikirler ile gökyüzü, yıldızlar ve gezegenlerle ilişkileri hakkındaki şeyleri yorumlamaya çalıştı. Artık her yirmi dört saatte bir ekseni üzerinde (ekvator çapından yaklaşık 40 km daha kısa) döndüğünü ve gece ve gündüz değişimlerinin sebebinin güneş etrafında bir yılda çarpıkça ve yavaş yavaş uzaklaşan ve yakınlaşan oval yolda hafifçe döndüğünü biliyoruz. Dünya’nın Güneşe olan uzaklığı yüz kırk yedi milyon km ile yüz elli iki milyon km arasında değişir.
“MADDENİN IŞILTILI HELEZONİK BULUTU”
(Bulutsu, 1910’ da fotoğraflandı.)
Fotoğraf: G. W. Ritchey
Dünya’ya ortalama 385.000 km uzaklıkta daha küçük bir küre olan Ay, gezegenimizi çevrelemektedir. Dünya ile Ay, Güneş’in etrafında gezip duran tek gökcisimleri değildir. Elli sekiz milyon kilometre ile yüz sekiz milyon kilometre uzaklıkta Merkür ile Venüs bulunmaktadır. Güneş’e bizden daha uzak olan gök cisimlerini -küçük ıvır zıvırları katmazsak- 227 milyon, 777 milyon , 1.4 milyar, 2,867 milyar, 2.885 milyar ortalama uzaklıklarda Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün bulunmaktadır. Milyonlarca kilometrelik bu mesafelerin akılda tutmasının zor olduğunu biliyorum. Güneşi ve gezegenleri daha uygun bir ölçeğe indirgersek daha iyi akılda kalacağını düşünüyorum.
GÖRÜLEN BULUTSU KENARI
Milyonlarca yıldır soğuyan merkezi çekirdeğe dikkat edin
Fotoğraf: G. W. Ritchey
Öyleyse, dünyamızı iki buçuk cm çapında küçük bir top olarak temsil edersek, güneş iki yüz yetmiş dört cm genişliğinde ve 295 metre uzakta, yani yaklaşık bir kilometrenin üçte biri, dört ya da beş dakikalık yürüme mesafesinde büyük bir küre olurdu. Ay, dünyadan iki buçuk metre uzakta küçük bir bezelye olurdu. Dünya ile güneş arasında, güneşten yüz yirmi beş ve iki yüz elli metre mesafedeki iki iç gezegen, Merkür ve Venüs olacaktı. Siz dünyanın elli üç metre ötesinde, Mars’a gelene kadar bu şeylerin etrafında boşluk olacaktı; Jüpiter neredeyse bin altı yüz metre uzaklıkta, otuz cm çapında; Satürn, biraz daha küçük, üç bin iki yüz metre uzakta; Uranüs altı bin dört yüz metre uzakta ve Neptün on km uzakta. Sonra küçük parçacıklar ve binlerce km boyunca sürüklenen toz artıkları dışında hiçlik ve hiçlik… Bu ölçekte Dünya’ya en yakın yıldız 105.000 km uzakta olacaktır.
Bu tasvir, belki hayatınızın melodramında sessizce devam eden uçsuz bucaksız uzaya dair bir fikir verir sizlere.
Çünkü, yalnızca gezegenimizdeki yaşamdan haberdarız. Gezegenimizin çekirdeğinde olan 6500 km derinlik içerisinde yalnızca 5 km kadar inebilip, gökyüzüne ise 8 km’den yukarı çıkamıyoruz. Görünüşe göre, uzaydaki bütün sınırsızlık boş ve ölü.
En derin okyanus taraması 8 km’ye kadar yapılabiliyor. Bir uçağın kaydedilen maksimum yüksekliği altı buçuk km. Erkekler balonla en fazla 11 km’ye ulaşabildi ancak bu çok büyük bir acıya sebep oldu. Hiçbir kuş sekiz km yüksekliğe kadar uçamaz ve uçaklar ile taşınan küçük kuş ve börtü böcekler sekiz km’in çok az altında hareket eder.
Dip Not: Her gün bir bölüm ekleme gibi düşüncem var.