Üzerine çabaladığım konulardan biridir. Bir iş yaparken-birisiyle konuşurken odaklanabilmek, etrafın farkında olabilmek, geçmiş ve gelecek değil şimdide kalabilmek…
Çoğu kez kendimi o an ile alakasız bir şey düşünürken yakalarım. O işlevi (en basitinden yemek yeme düşünülebilir) bedenim otomatik olarak yaparken düşünce olarak başka yerdeyimdir. Bazı zamanlar kendimi fark edip durdursam da çoğu zaman öylece geçer.
İçinde bulunulan zaman dilimine odaklı yaşamak konusunda deneyimlerimizi, düşüncelerimizi bu başlık altında paylaşıp birbirimize yardımcı olabiliriz.
Şu an deniz kenarında bir bankta oturuyorum. Rüzgar sertleşiyor. Yanımdan insanlar yürüyüp geçiyor. Uzaktan müzik sesi geliyor. Ayaklarında da hafif bir sızı var. Yürümekten. Arkamdan arabalar geçiyor. Bulunduğum anı ses ve ışıktan başka niteleyecek pek de bir şey yok.
Aklım burada değil, olmayı da pek istediği söylenemez. Başka yerlere ve zamanlara gitmek istiyor. Maziye mesela. Hiçbir şeyin şimdikinden daha iyi olmadığı ama öyle hatırlandığı muhayyel bir yer orası. Çocukluk arkadaşlarının bitmeyen oyunları ve ilk ısırılan çikolatanın hatırlanmayan tadı.
Geleceğe de gitmek istiyor. Tabi orada işler farklı yürüyor. Bedbin bir anındaysa pek de iç açıcı manzaralar çizilmiyor kafasında. Şimdikinden daha sıkıcı hatta daha kötüsü şimdikiyle tıpatıp aynı bir gelecek telakkisi beliriyor. Hemen başından savıyor bunları. Renkli neşeli huzurlu tablolar çizmeye, evli mutlu çocuklu rüyalara dalmaya uğraşıyor. Uğraştikca işi daha da abartıyor. Renkler pastelleşmeye, ilişkileri yalnızlıktan farksızlaşmaya başlıyor. Sonra akıl diye çokbilmiş biri çıkıp iki ayrı materyali kabaca birleştirmeye çalışarak mantığa hizmet ettiğine inandırıyor kendini.
Kendini şimdiki an’a, lahzaya çekiyor.
Her şey bıraktığı gibi.
Duyuları aynı sinyalleri peşpeşe tekrarlıyor. Her şey yolunda! Asayiş berkemal! Her şeye sahip olmana rağmen bile isteye kendini mutsuz etmeye devam edebilirsin! Biz bu günler için varız. Sonrakiler için yokuz.
Devam et, devaaam…
Bazen yaşadığım anı tamamen kontrol edebiliyorken bazen hiç edemiyorum.
Genel olarak, dönem dönem kah geçmişe takılıp kaldım, geri düştüm kah da geleceği aşırı derecede düşünerek canımı sıktım ve anı kaçırdım. Bunu yapmamak lazım bence…
Aslında hayatımda ilginç, istem dışı gelişen bir taktik, yol olduğunu farkettim. Öyle ki, bir sorunla sık sık karşılaşıyorsam ve halledemiyorsam üzerine gidiyorum. Problemin üstüne yürümek bazen çözüm oluyor. Geçmişe takılırken ondan kaçmak, geleceği düşünüp dururken farklı şeyler düşünmek dikkatimi onlardan almıyor. Düşünmek istiyosam düşünüyorum uzun bi’ süre ve neticede boş iş yaptığımın farkına vararak sanki uyanıyorum, kendime geliyorum. Korkmak, kaçmak yerine üzerine gitmek hayatımda birçok kez sorunlarımı halletmiştir. Hatta kuvvetle muhtemel tehlikeli olan ve sanırım komik olan bir şey daha var ki bu da gecenin bir vakti karşıma çıkan ve havlayan bir köpeğe karşı da aynı tekniği uygulamış olmamdır. Bu bana havlayınca (o anda sinirlerim çok bozuktu, belki de bu yüzden garip tepki vermişimdir) ben de üstüne koşarak bağırmaya başladım ve köpek uzaklaştı.
Not: sakın bunu bir köpeğe karşı denemeyin. Benim şansım yaver gitmiştir belki de.
Yani böyle böyle artık dikkatimi dağıtan şeylerden arındım. Sanırım zamanla anı yaşamama engel olan etkenlerin farkına vardım. Önemli olan da farkına - gerçekten - varmak.