Bir gün bu seriye devam edersem sırf Levi için devam edeceğim.
- sezonun part 2 kısmına kadar iyiydi.4. sezon başlamadı ama biraz kötüye saracak galiba maalesef.
En sevdiğim ASMV’lerden biri.
Yoshiwara arc’ın atmosferini çok iyi yansıtmış müzikler.
NOt:Yanlışlıkla alıntılamışım, pardon.
Locke the Superman: Millennium of the Witch
Beğenme Sebebim: Bir karakterin motivasyonu arkasındaki sebepleri, gösteremediği asıl kimliği ve imkân bulsa nasıl birine dönüşebileceği hakkında, herhangi bir konuşmaya yer vermeden, sadece görsel anlatım diliyle anlatıyor, anlatacağını. Sinematik ders niteliğinde bir sekans.
Dirty Pair: Project Eden
Beğenme Sebebim: Olay örgüsündeki gelişmelerden ve devamlılıktan kopmadan aksiyon nasıl sunulur, buna göre tempodaki yükseliş ve alçalışlar nasıl olur, bu bağlamda müzik, görüntü, ses ve hatta sessizlik nasıl tasarlanır ve nasıl kurgulanır; temel ders niteliğinde.
00:00 İlk aksiyon sekansı
06:20 Ara sekans
10:50 İkinci (nihai) aksiyon sekansı
Kendimi tutamayarak yaptığım analiz=>
Sinemada anlatım felsefesi olan, “hızlı olanı fark edilsin diye yavaşlatmak ve yavaş olanı tempoyu düşürmemek için gerektiği kadarınca hızlandırmak” prensibi harfiyen uygulanmış.
Bölüm, ikisi ana aksiyon, diğer ikisiyse aksiyon sekansları arasındaki geçiş ve bitiş sekanslarından oluşuyor.
İlk aksiyon sekansı: gaz müziği kendi başını akıyor. Olay örgüsünden ve devamlılıktan ödün vermeden, farklı karakterlerin paralel akan aksiyon eylemleri farklı sahneciklerle peşi sıra sunuluyor. Ana müzikse, kendi içinde tutarlı olan o görüntü ve ses bombardımanından bağımsız, kendi akışında sürüyor. Dikkat edilirse, “bıçak vs. kılıç” düellosunda zaman daha yavaş. Bu görsel ve işitsel curcunasındaki adaletsiz karşılaşma sekansın asıl odak noktası. Silahlar kadar rakiplerin yüzlerine de odaklanılıyor; kendine güvenen ve doğru hamleler yapan ile onun karşısında çaresiz kalan ve fırsat kollayan arasında bir mücadele var. Alttan alta, kim kazanacak, iyimiz kazanabilecek mi, vb. merak ve gerilim yaratan öğelerden besleniyor. Ana sekansın sonu da bu düellonun doruk ve sönüm anlarına bağlı.
İkinci aksiyon sekansı: Geçişteki dramatik anların ağırlığı aksiyonun sunumuna yansıyor. Sekans sonuna kadar görüntüler ağır çekimde ilerliyor. Kameranın odak noktasına göre ağır çekimin de hızı değişebiliyor. Son ana kadar ses yok. Sekans boyunca çalan şarkının temposu ve ritmi, görsel akıştaki iniş çıkışlarla uyum içerisinde. Ağır çekimle birlikte karakterlerin yüz ifadeleri daha rahat okunuyor; iyilerden hınç ve kararlılık, kötülerden telaş, sevinç ve korku yansıyor.
İlk ve ikinci aksiyon sekansı arasındaki duygusal yoğunluk çok farklı.
İlkinde, müzik ve görüntü birbirini takmadan ilerliyor; müzik, karmaşa var, görüntüler, sorun yok, kahramanlarımız bir şekilde üstesinden geliyor, havasındaydı.
İkincisinde, müzik ve görüntü birbiriyle bütünleşik; müzik, olaylar nihayete erdi erecek, görüntüler, öyle veya böyle kaçınılmaz olan bir bir gerçekleşiyor, kahramanlar hınçla dolup taşmış, kendilerinden her şey beklenir, havasında.
Özellikle ikinci sekansta, ne olacağı tahmin ediliyor ve gerçekleşiyor da. O anları etkileyici kılansa zamandaki manipülasyon. Seyircinin gösteriyi takip ederken sezimlediği “bir an önce olsun” sabırsızlığı ile “tahmin ettiğim gibi gerçekleşsin” beklentisi üzerine oynanılıyor.
Örnek 1: Minik roketler rampalarından fırlarken görüntü biraz daha yavaş, hedefine bir an önce ulaşmaları için yalvartacak kadar yavaş; hedefine ulaşıp infilak etmeleri için sabırsızlandırıyor.
Örnek 2: Kahramanların dumanlar arasından fırlayışı biraz daha hızlı, tam da beklenilen anda, beklenilen noktada bitiveriyorlar; dumanlar arasından çıkmalarını beklemek ve bunun havalı biçimde gerçekleşmesi, beklenilene değdiğini hissettiriyor.
Bu yapı, sondaki minik sürprizi (patlamalar arasında seçilen gölge büyük ipucu), zorlama mutlu son gibi algılatmaktan kurtarıp, "hak edilmiş, olması gereken asıl son"muş gibi algılatıyor.
Jarinko Chie
Beğenme Sebebim:
-Daha bitmedi…
-Sen?
-Hala yaşıyorum…
Bu kısmı, filmdeki bağlamından kopartarak edindiğim yorum sebebiyle beğeniyorum. Filmdeki sunumu, erkeklik gururu ve inatçılıkla ilişkili gibi. Bende uyandırdığı hisse, “yaşadığın müddetçe ayağa kalkabilirsin”, “sadece yaşayanlar mücadeleye devam edebilir” gibi şeylerdi. Bizdeki “çıkmadık candan ümit kesilmez” tabirine yaklaşan ama birebir karşılamadığını düşünmüşümdür.
Sekans
Code Geass’tan. Birisini kaybetmek, yaşadığı hâlde kaybetmek, yaşanılan hiçbir şeyi hatırlamadığını bilerek kaybetmek…
Armigate III OVA
DİKKAT: SÜRPRİZBOZAN
Beğenme Sebebim: “Bir avuç kahraman, karşısındaki orduya karşı son direnişini gerçekleştirir” klişesinin hikâyeyi o noktaya sürükleyen durumu ve yarattığı hayatta kalma mücadelesini öne çıkartacak biçimde işlenmesi.
Bu sebeple bana melankolik bir sekans gibi gelmiştir. Bir yandan da, tam da bir cyberpunk hikâyesinden beklenebilecek nitelikte; oyun kurucular bir şekilde istediklerini alırlarken piyon konumuna düşenler hayatta kalmaya çalışır.
Mantıken abartı mı? Evet, abartı. Lakin altı dolu bir aksiyonun abartısı.
Fist of the North Star
Beğenme Sebebim: …Yorum sizin. Kahramanımızın tekme tokatla yola getiremeyeceği çok az şey var… EFSANELER EFSANESİ!
Kaç sene geçti tekrar izlemek nasip olmadı. Animesi gelecek filan deniyordu ama o da yalan oldu… Ah ah.
Koe no Katachi değil mi bu? 3 yıldır listemde olmasına rağmen hala daha izlemeye cesaret edemediğim bir anime filmi açıkçası. En çok ağlamaya ihtiyacım olduğu güne saklıyorum galiba, animeler kaygısızca göz yaşı dökebildiğim yegane şeylerdir, size neler hissettirdiğini öğrenmek isterim.
Kendim için konuşursam ben ağlamamıştım ama içinde zorbalık teması ve arkadaşlık gibi +9 ağlatma itemleri mevcut olunca aslında gariplik biraz bende bu noktada. İçinde romantizm ve komedi de olunca zaten tadından yenmiyor idi. İzleyip beğenmeyen de var tabii ama çok çok nadir. MAL puanı zaten ortada. Ben de animelerin dramlarında bolca ağlarım normalde ama bunda olmadı nedense bilmiyorum. Çok da beğenmiştim oysa ki. Zaten 3 kere izledim oradan hesap edin.