Öykünün ismi beni benden aldı @ebuka . Öykü zaten başlı başına bir “alamat” babaannemin dediği gibi. Özellikle ilk bölümü okurken acaba yazar aynı zamanda hekimlik de yapıyor, beyin okuma çalışmaları da mı yapıyor gizliden dedim:) Küfür mevzu derya deniz hakikaten. Hem sosyolojik hem dil hem mizah hem de ötekileştirme alanlarında sağolsun başı çekiyor. Eril olmayan küfür sözlüğü yazmak, oldum olası hayalimdir. Ama ne yalan söyleyeyim alışkanlık mı kodlanmışlık mı bilmem faksa belgegeçer demek gibi oluyor. Analar bacılar karışmasın mevzuya yeter. Ecdad, eşya, yer ve bilimum organ olabilir evet ben de en çok dalak severim:)) Ayrıca eylem olarak görmemek lazım küfrün öznesini. Daha genel daha metaforik bir kavram olarak bakılmalı:P Çünkü nice kadın küfür esnasında erkekten daha güzel yapıyor o işi:)) Konu açılmışken, “Küfüre son” kampanyalarına şiddetle karşıyım. Özellikle yaratıcı ve yerinde küfürlerin zenginlik ve mizah olduğunu düşünüyorum. Her zaman her yerde değil elbette. Ben mesela geçen gün, kurutma bölmesine girmeyen paspas sapına öyle bir sövdüm ki 17 yaşındaki oğlum yarım saat kadar katıldı gülmekten. Yani paspasa da sövmeyiniz, çocuklarınız duymasın…
Konu dağıldı. Öyküye gelince, diğer yorum yapanlar gibi ben de öykünün bölümlenmesi gerektiğini düşündüm. Ayrı ayrı iki öykü çok daha lezzetli ve bütün olabilirdi. Okur geçişte biraz zorlanıyor açıkçası. Temanın da biraz zorlama göründüğünü söylesem ayıp etmiş olur muyum bilmiyorumama dinime küfreden müslüman olsa desem:)) Ha bu arada TV konusunda da diğer arkadaşlara katılıyorum. Metin gibi durmuyor aktarılan.
Katılıyorum size dalak güzeldir. Beyin de fena değildir. Zaman zaman küfretmek de oldukça eğlencelidir.
Evet, öyküye almış olduğum eleştirilerin geneline baktığımda özellikle geçişler hususunda yaşanan zorluklar dikkati çekiyor. Temasal hususa gelince hiç de ayıp etmiş olmazsınız, çünkü hakikaten öyle oldu. Açıkçası direkt tema odaklı öyküler yazamıyorum. Bunun yerine kafamdakini yazıp temaya da şöyle bir el sallıyorum.
Çok teşekkür ederim bu sohbet tadındaki yorumunuzdan ötürü. Görüşmek üzere bol selamlar…
Merhabalar,
Öykünüz gayet güzeldi bence. Dilekleri gerçekleştirme fabrikası olayına bayıldım. Sadece küfürlü kısımlar ile birlikte dilekleri gerçekleştirme fabrikası olayları bazı yerlerde iç içe geçmiş gibi geldi bana. Yani tam birinden biri patlayacakken yarım kalmış gibi hissettirdi. Özellikle yukarıdaki yorumlarda da olduğu gibi 'cinsiyetsiz küfür’lerden bir tanesini duymak isterdim. Esen kalın, emeğinize sağlık.
Ebuzer merhaba,
Kıymetli görüş ve paylaşımların için çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum. Değerliydi yazdıkların…
Öykünü okudum birseyler not aldım sonra yorumlari okudum sırayla bazı konular ortak hissettirmis.
Öncelikle öykünün kitap kısmına gelene kadar yazılan kısmı tam bir sosyolojik inceleme. Bizim öz yasantiminizin ortak noktasını yatirmissin masaya. Gördüğüm iki uzman bilirkisinin söylemleri çok tespitkar. Ve neredeyse o bölümde çatışma yok hatta her ikisi de bir birbirini desteklemiş bir çok yerde. Biz alışkınız kahgali gürültülü patirtili açık oturumlarda. Bu sebepten eksik kaldım deyip bir latifede bulunmak istedim. Neyse dozu bence çok iyi. Kitap olgusu bence çok iyi. TV olarak isleseydin çok etkiler miydi beni bilmem ama kitapla tamamlaman bence çok iyi bir buluş oldu.
Oyku sonradan başlığı taşıyan bir dokuya ermiş. Orada biraz ayrıldım yoldan. Yani tam ne oldu anlayamadım. Ama orada çok iyi iki şey var diğer okuyanların gözlerinden kacmamis. Dilekleri gerceklestirme fabrikası. Ve dağın eteklerinde artık güvercin olmaması. Bu arada mühür içinde bana biraz mum oldu losyon üretimin. Ama tabi aklıma gelen bir kaç temayı not aldım ama yazabilir miyim bilmiyorum. Vakit çok dar.
Gelelim finale
“Hasta mı? Ben hasta değilim ki! Burası da hastane değil, benim iş yerim. Ve siz doktor değil arkadaşımsınız.” Kadın gözlerini kapatıp başını yukarı kaldırdı, yüzünü pencereden sızan gün ışığına çevirdi, gülümsüyordu.“Hem oğlum yaşıyor benim. Kocam da terk etmedi beni. Tüm sevdiklerim yanımda, her gün ofisime ziyarete geliyorlar ellerinde türlü hediyelerle. İyi kazanıyorum çok şükür, halim vaktim yerinde. Yaşamak çok güzel, hayat pek adil. İnsanlar o kadar iyi ki!” Kadın sustu.
Bence burada yalan var… Kadının kendisiyle yuzlestigi yalanı… Benim iliklerime öylesine derin bir yalnızlık işlediki anlatamam. Besbelli yalan söylüyor karakterin… Belki de gerçek bu… Pramidin neresi burası kendide farkında değil… Çünkü gerçek orada değil. Ve kaçıp gelmiş bu leş gibi yalnızlıktan. Ve inkar ediyor… Bastırıyor dışa vuran yakalanacak acılarını…
Teşekkürler güzel oyun için… Nice öyküler insallah
Kendi bitimsiz işlerimden dolayı hikayenizi okumaya ve yorumlamaya anca vakit bulabildim. Yukarıda yazılan yorumlara hiç bakmadan, izninizle yorumlarımı yazayım. İlk olarak kurgu istifinizi bu sefer hiç beğenmedim, açıkçası güttüğünüz amacı anlamakta aciz kaldım. İlk bölüm tv anlatımı gibi ve tamamen hikayenin dışındaki bir parça olarak duruyor, sanki sehpanın üzerinde duruyormuş da, hikayeyi yola vurmadan üzerini onunla kaplamışsınız gibi. İkinci bölüm kendi içinde tutarlı gibi dursa da, burada da daha önceki hikayelerinizde şahlanıp duran yaratıcı gücünüze el sürmediğinizi görüyorum. İkinci bölümdeki hikaye içre küçük bölüm aslında en sevdiğim pasaj oldu. Bizi soğuk atmosferden temanın kalbine doğru güzel bir yolcuğa çıkarsanız hiç fena olmazdı .
Hayal kırıklıklarını bir kenara bırakırsak, kadın karakter özgünlüğünü beğendiğimi belirtmeliyim. Hikayenin finali için de bir tür buruk hissiyat eklemeden yapamayacağım.
Önümüzdeki ay sizden güçlü bir tematik temas bekleme hakkımı saklı tutuyorum. Esen kalınız.
Teşekkür ederim, bu net ve açık eleştirilerinizden ötürü. Forumun güzel bir yanı da bu. Yazdıklarınızı birçok göz tarafından değerlendiriliyor ve yazdığınız metne tekrar tekrar bakmanızı sağlıyor.
Eleştirilerinizi göz önünde bulunduracağımdan emin olabilirsiniz. Görüşmek üzere çok selamlar…
Senin yorumun da beni çok mutlu etti. Teşekkür ediyorum. Öykünün finalindeki duyguyu yakalamana da ayriyeten memnun oldum. İnşallah kafandakileri toparlayıp önümüzdeki seçkiye de öykü gönderirsin. Öyle olduğu takdirde keyifle okuyacağımdan emin olabilirsin.
Kaleminize sağlık, beğendim ben. Bilinç akışıyla, hani çok bir hazırlık yapılmadan öyle ne geldiyse yazılmış gibi geldi bana. Açıkçası benim için çok sorun olmadı. Öykünün kurgusuyla ilgili sorunlar olsa da ben eğlenmek için okudum ve nihayetinde istediğimi elde ettim. Eğlenceliydi, yine çok yaratıcıydı. Arada verilen edebi nüanslar iyiydi. Sonu da böyle çok hissettirmeden, sakince üzdü.
Sonsöz olarak;
Benim için en büyük cinsiyetçi küfür "Amk"dır. Onu metinlerimde azaltmaya çalışıyorum. Diğer arkadaşlardan isteyen olursa sizin yerinize küfrederim ben. Hatta daha önce yazdıklarımdan bir tane tadımlık bırakayım:
geçiş sıkıntısı konusunda @Arokan’a katılıyorum. tv programı olabilir ya da kitabı kapatması daha net verilebilirdi diye düşünüyorum. “bu ne a… k…” gibi kitaba da atıfta bulunarak. sonunun küfürle bitmesi bana göre hoş olmazdı. genel akış çok güzel olmuş. ama neden taburcu ettiniz anlayamadım. birkaç gün sonra bir daha okuyup anlamaya çalışacağım.
ilk altı öykü arasından en beğendiğim oldu. elinize sağlık.
Öncelikle teşekkür ederim okuyup da dönüş yaptığınız için. Evet, o geçiş kısmı epey kafa karıştırmışa benziyor. Demek ki kelimeler kafada durduğu gibi durmuyor.
Kadını niye taburcu ettiğime gelince: Kadının psikolojisi iyi değil, mutsuz ve çok şey kaybetmiş. Savunma mekanizması olaraksa gerçeklerden kaçmayı tercih ediyor. O yüzden yalancı şizofrenik bulgular sergiliyor. Doktor bu durumu, “Hasta mı? Ben hasta değilim ki!” diye başlayan pasajın sonunda anlıyor. Ve aklından aslında sen bizden daha akıllısın deyip kadını taburcu ediyor.
Bu arada öykünüzü okumuştum, en kısa zamanda yorumumu paylaşacağım. Görüşmek üzere, iyi bakın kendinize…
Hikayenin ilk yarısı diğer yarısına göre daha akıcı ve eğlenceliydi. Bence piramit losyonu yerine başka bir şeyle piramiti bağdaştırsaymışsınız daha iyi olabilirdi. Ayrıca “Zamanın suçu yok, kötü olan benim.” lafını çok beğendim.
Ben bu ayki öyküme yorum beklerken bir öncekine geldi.
Teşekkür ederim okuyup değerlendirdiğiniz için. Aslında bu öyküde çok tema odaklı gitmedim, temaya da değinmezsem olmaz deyip piramitte losyon işine girdim.