Avara'nın Minotor'u Öldürmesi

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Avara’nın Minotor’u Öldürmesi – Aylık Öykü Seçkisi

image

Akşam is rengine dönmüşken, İnfaz Şehri’nin doğu kapılarına atlı bir adam yaklaştı. Zırhlı bir ceket ve omuzlarına samur kürkü dikilmiş kara yünden bir pelerin giyiyordu. Uzun saçlarını yukarıda maça şekilli bir broş ile tutturmuştu. Gözleri Herkenlerinki gibi çekikti. Yüzünü ta burnunun üstüne kadar kaşkolle örtmüştü. Sivri kulakları damarlarında akan kırma kanını ele veriyordu. Atını tırıs… (DEVAMI…)

4 Beğeni

Selam Tuğrul,

Eski bazı öykülerinden ismen öğeler içerse de, tam manasıyla fantastik ve konvansiyonel tarzdaki öykün, uzunluğunu hiç hissettirmeden ve özellikle, hem coğrafi hem tarihi hem de özellikle kalkanlardaki armalarla ifadesini bulan siyasi/estetik kısımları ile beni hemen içine çekti.

Detaylı ve evrene dair nüveleri ile de ümit veriyordu. Çok keyifle okudum. Büyük resimde/olay örgüsünde kızın aşırı çabuk güveni ve dolayısıyla aşkının bir tür casusluk temasına dair olmasını ümit etsem de, hastalıklı ve gerçek aşk temasını işleyiş tarzından dolayı bu halinden de büyük keyif aldım.

Bir tek geri bildirimim var, tempo akıcı ve buna rağmen kesinlikle koşmuyor olsa da, kurgu, -film kurgusu anlamında- yer yer bir tık fazla atlıyor, makası biraz belli ediyor gibiydi. Bu belki kelime sayısına dair bir müdahaleden dolayı, belki bir bütün içindeki parçanın uyarlanmasından kaynaklı veya belki de bu öykünün kafandaki bir evrenin ilk kağıda dökülüşü olduğundan olabilir.

Onun dışında ve her şeyin sonunda, Avara ve fahişe kadar çocuklarını bekleyen şövalyede temsilini bulan duygusallığı ve doğallığı çok çok beğendiğimi ifade etmeliyim. Böyle alamet-i farikalar olmasa hepsi birbirine benzer fantastik öykülerin.

Seni burada tekrar okumak güzeldi.
Hoşça kal.

1 Beğeni

Merhaba, yorumunu görünce çok sevindim. Yorumun için minnettarım. Bu öyküyü koronavirüs karantinadayken yazmaya başlamıştım ve inan ki ilk düşündüğüm hali şu ankinden kat be kat daha farklıydı. İlk düşündüğüm halinde şu kız yoktu mesela ve bütün olay Dede Korkut’taki malum bir hikayenin çarpık bir versiyonu gibi olacaktı. Gelgelelim hikayeyi şimdi yeniden yazmaya başlasam yine şimdikinden çok daha farklı bir şey ortaya çıkacaktır. Kısacası hikayenin geçtiği dünya ve olay örgüsü hâlâ tam olarak oturmuş değil, bir şeyleri sürekli değiştiriyorum ya da ekleme çıkarma yapıyorum.
Crusader Kings II ile akıp giden zamandan arta kalan ilham ve word sayfasını açar açmaz aklıma gelen bir imge işte bu hikayeye dönüştü. Açıkçası hikayeyi bitirmeyip buraya yollamasaydım başıma kötü bir iş gelecekmiş gibi hissediyordum :grinning: Bu his olmasa bitirebilir miydim? Emin değilim. Hikayeyi artık başladığım hiçbir şeyi bitiremeyecek ve hep yarım bırakacakmış gibi hissettiğim bir dönemde yazmıştım. Dolayısıyla çok da iyi bir hikaye olmasa bile uzun zamandır düşlediğim şeyi başardım, sonunda tam anlamıyla fantastik bir öyküm var. Tabi eğer kelime sınırı beş bin değil de, mesela on bin olsaydı çok daha güzel ve kaliteli bir iş ortaya çıkabilirdi. Tek bildiğim şey, bu hikayeyi yazıp bitirebilmenin benim için bir dönüm noktası olduğu.

1 Beğeni

İlk ve kurucu olmasi belirttigim gibi hissediliyor ama kesinlikle eline yapışıp öylesine bitmiş gibi de değil. Kendi karakteri olan ama fantastik eser tanımını da rahatlıkla kaldıran bir oykuydu.:+1::+1: