Ay Işığı Tepesi

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Ay Işığı Tepesi – Aylık Öykü Seçkisi

image

I Eylül sonuna doğruydu. Sezon birkaç hafta önce bittiğinden yazlıkçıların çoğu yaşadıkları yere dönmüşlerdi ve ben yıllık iznimi adanın bu en güzel zamanlarına denk getirmiştim. Kalabalığın ve kaosun değil, dalga sesinin ve sakinliğin hâkim olduğu bir adaydı artık burası. Yeteri kadar dinlenemediğim, aklımın bir köşesinde her zaman iş olan birkaç günün ardından annem ve teyzemlerin… (DEVAMI…)

2 Beğeni

Merhabalar.

Hikayenizde yer alan dolunay ve dolunay sırasında yaşananları aktarma biçiminiz ve bunu aktarırken birincil tekil şahıstan faydalanmanız oldukça mantıklı olmuş. Hikayenin aktarımında güzel bir öyküleme ve hisleri okuyucuya aktarma tarzı var.

Eleştirebileceğim noktalar sinopsis ile ilgili. Tam olarak bu yaratıkların ne olduğunu anlamadım. Veya amaçlarının ne olduğunun. Şu cümleyi de anlayamadım “Eşyaların sırtıma ne zaman geldiği ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu.”

Güzel bir hikaye. Bir kaç öykü açıklama noktası ile daha iyi bir noktaya gelebilir.

2 Beğeni

Merhabalar,

Öncelikle yorumunuzu çok geç fark ettim; neredeyse bir ayı bulan gecikmem için özür diler, kıymetli yorum ve eleştirileriniz için çok teşekkür ederim.

Tekil şahıs ile anlatımda her zaman bir yerlerde tıkanırım, bu nedenle önceki denemelerim her zaman yarım kalmıştır. Ay Işığı Tepesi ile hem nispeten kısa öyküler yazdığımda kontrolü kaybetmediğimi, hem de hisleri aktarma noktasında “korku” temasının tekil şahsa çok uygun olduğunu deneyimlemiş oldum. Yayınlama imkanı bulduğum bu ilk öykümde, özellikle geliştirmeye çalıştığım bu üslubun tarafınızca beğenilmiş olması beni ne kadar mutlu etti tahmin edemezsiniz.

Öyküyü Kayıp Rıhtım’a göndermeden önce çevremdeki epey kimseye okuttum, fikirlerini aldım ve düzeltme yaptım. Bu düzeltmelerden birinde öykünün neredeyse üçte birlik kısmını çıkarıp bazı alt başlıkları birleştirdim. Çıkarılan kısımlardan biri, tüm olan biteni açık açık anlatan uzunca bir paragraf idi ve muhtemelen öykünün mevcut hali ile ilgili eleştirdiğiniz çok sayıda açık kapıyı da kapatacak bilgileri içeriyor idi. Bu kısmı çıkarmaya karar vermemin nedeni öyküye vermek istediğim "kozmik korku"yu, yani bilinmezden ve çaresi olmayandan korkuyu pekiştirmek idi. Bu eksiltmeyi yapmakta beni tereddüt etmekten kaçındıran ise, aslında tüm yanıtların zaten öykünün içerisinde olması idi.

Mutfakta ortalığı ölüm sessizliği kapladığı anda dışarıda camdan içeriye bakıp bağıran siyah yaratık ile, karakterimiz ikinci kere uyanıp bahçeye çıktıktan sonra evin içerisinde görüp bağırarak kaçtığı siyah yaratığın birbirleri ile bir bağlantısı olabilir mi? Karakterimiz evde “yalnız” değildi, fakat zaman kavramının darmadağın olduğu bu gecede aslında en başından tek bir insan olması mümkün olabilir mi? Bu soruların yanıtlarını vermek istemedim.

Son olarak, alıntıladığınız cümle kesinlikle havada kalmış bir cümle. Eğer yeniden yazacak olsaydım yüksek ihtimalle şu şekilde olurdu:
“Tüm eşyalarımın içerisinde olduğu ve ne zaman toplandığını bilmediğim sırt çantamın, sırtıma ne ara geldiği ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu.”

Kıymetli yorum ve eleştirileriniz için bir kere daha çok teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın.

1 Beğeni