Oldukça fazla sayıda yorum var ve yorumları okumadığım için yaptığım tespitlerin daha önce konuşulup konuşulmadığını bilmiyorum. Şimdiden bir bağışlanma sigortası yaptırayım kendime. Alternatif anlatımları dillendirmek istiyorum.
Bir varmış -bir varla yok arası- bir de yokmuş…
Bu cümleyi anlamak için çok uğraştım ama bir türlü bağrıma basamadım. Neyi ifade etmeye çalıştığını tam bilmemekle beraber aynı düşünsel dürtünün çok daha farklı ifadelerinin olabileceğini tahmin ediyorum.
Kilometrelerce uzak diyarlardan birinde, güneşi hiç batmayan, çiçekleri solmayan, kuşları kedilerin yemediği, yine de besin zinciri çarkının kusursuzca döndüğü bir kasaba varmış.
Bu cümleyi hatalı olduğu için işaretlemiyorum. Bilinçli bir tercih de olabilir “kilometrelerce” seçişi. Ancak masalsı bir anlatım seçtiğimizde kelime seçimlerimiz, fazladan önem kazanıyor. Burada “uzak mı uzak” gibi bir ifade kullanılabilir. Yine küçük bir detay ama emin olmamakla birlikte, “… uzak diyarların birinde…” ya da “…uzaktaki diyarlardan birinde…” şeklinde bir sihirbazlık yapsak da fena olmaz. Son olarak besin zinciri, başı başına şematik bir ilişki yumağını gösterdiği ve bir çarktan çok iç içe geçmiş bir örüntüler yumağı olduğundan bence ifadeyi, zihnimize yardımcı olacak biçimde değiştirmekte yarar var. “Besin zincirinin kusursuz olduğu bir kasaba varmış.” gibi bir şey olabilir. Başka bir ifade de bulunabilir tabii. Bu senin seçimin.
Bu kasabada neşesi eksik olan, kavgalı-gürültülü bir aile neredeyse yokmuş.
Yine ilk bakışta bir hata yok. Öte yandan vurguyu güçlendirebiliriz. Neşesi eksik olmamak ve kavgacı olmamak birbirine yakın ifadeler ama birbirlerinden biraz farklılık arz ediyorlar. Bunları, aynı cümlenin içine sığdırıp fermuarı çekmektense farklı cümleler içine sokup gayet şık bir görünüm kazandırabiliriz. Böylece anlatımın, zihnimize ket vurmasını, bizi yavaşlatmasını önlemiş olabiliriz. “Bu kasabada, neşesi eksik olan bir aile neredeyse yokmuş. Üstelik pek kavgaya, gürültüye de rastlanmazmış.” gibi.
Her daim yaz olan coğrafyasında envaiçeşit canlı yetişir, ağustos böceklerinin dört mevsim (ilkyaz, yaz, sonyaz ve yaz) karnı tok ve sırtı pek, ellerinden mandolini eksik olmayan karıncaların ise; imrenilesi proleter yaşamları varmış.
Bu cümleyi de bölelim derim. İlk cümlecik ile ikincisinde özneyi niteleyen yüklemin ifadesinde küçük bir aksaklık var bana kalırsa. Hangi tümlecin, hangi yüklemin tam olarak neyi nitelediği belli değil(yazıyı italik yaparak gösterdiğim kısımlar). İlk cümlede de biraz anlatım bozukluğu var. Yaz’ı iklime atfetmek daha makul. Coğrafyayı burada kıtasal ve yeryüzü temelli bir ifade ile kullanmış gibi olabilirsin ancak coğrafya çok daha kapsayıcı bir bilimsel bir yöntemler bütünüdür. Zihnimin beni dürtüklemesi sebebiyle buraya farklı bir ifade iliştirebileceğimizi belirtmek istedim. Eminim, çok iyilerini bulabilirsin.
Kasabanın cıvıl cıvıl hayvanlarında, insanlarında ve çocuklarında kederden, dertten eser yokmuş.
Pek neşeli ailelerin ilk sırasında; saray gibi evleriyle iki güzeller güzeli kız çocuğu olan kral ve kraliçe varmış.
Şu cümleyi biraz ters düz edelim. Bakalım ne çıkacak. “Pek neşeli ailelerin başını kral ve kraliçe çekiyormuş. Güzeller güzeli iki kızıyla birlikte saray gibi bir evde yaşarlarmış.” Şimdi taşı kafama yediğimi hissediyorum. :)))
Kralın hiç oğlu yokmuş fakat kraliçenin karnında yine bebek ve kralla kraliçede ise bu kez veliahtlarına kavuşacak olmanın haklı sevinci varmış.
Bence, hiç oğulları olmamış ya da oğulları yokmuş şeklinde cümleye başlayabiliriz. Kralımız, çocukları tek başına yapamayacağına göre bu tabir daha uygun. “Ve” ile bağladığımız cümlelerde anlatım açısından bir tuhaflık var. Bebek sahibi olmalarını “yine” ile vurgulayacaksak, kraliçenin oldukça sık doğum yapması gerekir. Bkz. ceketimi atsam hamile kalıyorsun. Prenseslerin yaş aralığını bilmediğimden bu yorumu yapıyorum. Belki de anlatmaya çalıştığın budur. İlaveten, “haklı sevinç” için bir oğulları olacağından emin olmaları gerekiyor. Belki bir kehanet sonucu bu kadar eminlerdir ya da büyücü onlara oğulları olacağını söylemiş olabilir vs vs. Ancak mutlaka bir motivasyon kaynağı gerek. Eğer öyle bir güdülenme yok ise mütereddit ve kısmen heyecanlı kimseler olmalarıdır asıl beklenen.
Varmış ve yokmuş ile kucaklanan birçok cümlede farklı fiil seçimleri yapılabilir. Onları tek tek buraya kopyalamıyorum.
Büyücünün o güne kadar reçete yazdıklarından, şifasına kavuşamayan kimsecikler yokmuş.
Küçük bir yer değiştirme gerekiyor bana kalırsa. “… kadar yazdığı (veya verdiği) reçetelerden,…”
Çift, nihayet kasabaya asimile olacakları için sevinçten havalara uçmuş.
Burada asimilasyon yerine başka bir ifadenin cümleyi daha iyi sırtlanabileceği görüşündeyim.
Göz alıcı yakışıklılığı günden güne artıyor, saraydaki kendisinden yaşça büyük kadınlarda bile, pedofili medofili demeden arzulama isteği uyandırıyormuş.
Takip ettiğiniz izleğe saygı duyarım ama sanki pedofiliyi kullanmasak mı burada? Kelimenin kendisi kötü çağrışımlar yaptığı için bende hoş düşünceler uyandırmadı.
Okula gitmek için hazırlanırken her sabah aynanın karşısında diş tellerini ve gözlüklerini sağlamlaştırmaktan geri durmazmış.
Sağlamlaştırma ile neyi kastettiğimizi gerçekten anlamadım
Yamuk üst çene dişlerinin düzeltilmesi için taktığı teller nedeniyle, s, ş, p ve t harflerini düzgün telaffuz edemezmiş.
İfadelerde tasarrufu savunurum her zaman. Burayı da kısaltalım derim. “Yamuk üst dişlerine taktırdığı teller nedeniyle…”
Kül ve yangını alegorik bir düzlemde kullanmanız ve yılların toplumsal sorunu olan kızların rıza dışı evlenmesine yapılan atıf öyküyü güzel kılan şeylerden birkaçı. Sadece daha güçlü anlatımlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sürçülisan ettiysek affola.