Ayşekül'e Prens Aşık Oluyor

Merhaba Okan,

Ayşegül o nesil için hayranlık uyandırıcıydı, katılıyorum. Keşke annelerimiz saklasaymış. :relaxed:

Tam olarak bu masalı yazma motivasyonum senin anlattığın gibi değil aslında, şöyle; :slight_smile: hafızamdaki masallarda hep baskılayıcı bir güzellik algısı, prensler ve prenseslerin olduğu statüsel ayrışma, hayvanların doğada birbirini alt etmeye çalıştığı bir dünya (tavşan - kaplumbağa, ağustos böceği - karınca, karga - tilki…), üvey annelerin ve onlarla evlenen öz babaların her zaman çocuklarına karşı kötü olması gibi standart mesajlar vardı. Bunlara karşıt bir masal yazma isteğiyle serüvenim başladı. Düşündüğün gibi küllük külistanlık bir kelime oyunu durumu olmadı. :upside_down_face:

Girişteki bir varmış - bir yokmuş kısmını deneysel olarak yapmak istedim, aslında epey de zorlandım her cümleyi bu şekilde bağlamak için. Bu tarz hesap kısıtları getirerek edebiyata sayısallık katmayı seviyorum galiba. Farklı bir yazımda da tüm cümlelerimin üç kelimeden ibaret olması şeklinde bir çalışma yapmıştım. Deneysellik iyidir ya :wink:
Daha kısa tutmak istiyordum ancak masal girizgahı için yeterli olmadı. (Bu arada bir yerde, iki varmış bir yokmuş olmuş, idare edin :sweat_smile:)

Güneşi batmayan kasabadaki ay benzetmesi yorumuna cevabım ise şöyle olacak; burada ilahi anlatıcı bakış açısı kullandığım için, anlatıcı sadece anlatılan kasabayla sınırlı değil, her şeyi gören, bilen bir anlatıcı. Hiç suç oranı olmayan ve mutlu bir kasabada pedofiliden de bahsetmiş mesela. Bunun gibi tutarsızlık gibi görünen şeyler tamamen benim birinci tekil şahıs veya öykünün içinde yer alan bir üçüncü tekil şahıs anlatıcı kullanmamış olmamdan kaynaklanıyor.

Matematik bilgisizliği kısmında da lütfen içerleme, artı ile eksi çarpımını bilmeyenleri değil, 60 ile 10 u çarpıp, 600’e kadar sayamayanları hedeflemişti anlatıcı aptal diyerek. :yum:

Tüm güzel yorumların için teşekkür ederim. Zaman ayırıp okumuş olman güzel. Seni anlatan tüm hikayeler de hep sadece “varmış” lı olsun. :pray:

Ayşegül’ün fotoğrafına çok güldüm. :laughing: :laughing: :laughing: Kendi öykün yetmedi, benimkini de resimlerle süsledin. Sağ ol walla hoşluk oldu. :relaxed:

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Açıklamaların için teşekkürler ama bilinçaltınla konuştum. Benimle aynı fikirdeymiş. Sen istediğin kadar farklı düşün : )

İlahi bir anlatıcı mı? Tövbe haşa : )

60 ile 10’u çarpınca 600 edeceğini yazmasaydın 6000 derdim. Bazen aptal olmak belki de aptala yatmak iyidir : ) Salağa yatmaktı gerçi o.

Ayşegül, eski fotoğraflara bakmak gibi… Çocukluğumuz kokuyor…

Neyse, sen yazmaya devam et, biz de okumaya devam edelim.

Sevgiler. Şu modaya ben de uyayım…

“Okan” : )

1 Beğeni

Bilinçaltım daha başka sırlarımı da ifşa etmedi umarım. Öyleyse buradan yazma onları da sakın. :sweat_smile:

Biz atölyede yazarlar böyle diyoruz… :upside_down_face: :upside_down_face: :upside_down_face:

Rakamların sıktığı yakasını harflerle gevşeten Okan :laughing: yapma o kadar da değilsin. Hesap kitap işlerinde iyisin iyi. :wink:

Çocukluğa dair her şey masum ve güzel… Sonrası hep biz büyüdük ve kirlendi dünya ile bitiyor işte… Sağlık olsun. :slight_smile:

Tekrar teşekkür ediyorum değerli yorumların için.

O moda değil aslında, sadece ben yazıyorum sanırım. O da iş maillerinden gelen bir alışkanlık, iyi çalışmalar da diyebilirim. Outlook’daki signature’ımı da ekleyebilirim yani unvanla birlikte. Maalesef mesleki deformasyon. :see_no_evil:

Sevgiler, Sena’sız sevgiler (:

1 Beğeni

@Senaa selam,

Kalemine sağlık. Ya çok tuhaf bir öyküydü bu özellikle sonu çok hoştu. Çok beğendim. Başlı başına fantastik bir masal, başka dünyalarda kavuşamayan bir romans, şiir gibi bir korku öyküsüydü. Bana neden korkunç geldi bilmiyorum; ama tekinsiz bir havası vardı, değil mi?

Kalemine sağlık tekrar. Farklı duyguları aynı anda hissettiren ilginç bir masal anlattın bana. :+1: Çok hoştu.
Görüşürüz.

1 Beğeni

Selam @ulu.kasvet,

Tuhaf öykü denebilir evet, korkunç mu bilmem ama tuhaf ve tekinsiz tabirlerini ben de yazarken hissettim.

Bu arada fantastik şeyler pek yazmıyordum, yeni yeni deniyorum. Senin yorumlarına da önem veriyorum, çok teşvik edici oldu bu yazdıkların, gerçekten sağ ol. :pray:

Senin sevdiğin; annesini, babasını öldürecek tarzdaki karanlık çocuklara alternatif olsun istedim işte, yaktırdım kasabayı Ayşekül’e. Olduğu kadar artık. :sweat_smile:

Beğenmene sevindim. Bir de aynı anda karşılıklı yorumlaşmışız. O da güzel bir tesadüf oldu. :blush:

Görüşürüz canım.

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Sena merhaba,

Çok samimi ve ilginç bir öykü ele almışsın. İlgimi çeken oldukça yaratıcı sembolizmler vardı fazlasıyla. Özellikle kül ile ilgili olan durumları çok sevdim.

Bir masal var karşımızda fakat bu hem dramatik, hem şiirsel, hem de absürt bir anlatıyı birleştirmiş içerisinde.

Tebrik ediyorum seni. Okuması keyifli bir öyküydü. Herkesin aksine benim kafamda büyücüyle alakalı çok daha farklı ve etnik bir görüntü oluştu nedense. Onu da buraya bırakıyorum şöyle,

Öykülerini takibe aldım. Araf temasında görüşmek üzere. :slight_smile:

1 Beğeni

Merhaba Oğuzhan,

Öykümü beğenmene sevindim. Yazarken yaratmak istediğim atmosferi ve duygu durumunu, okuyanların aynı şekilde yakaladığını görmek çok mutlu edici.

Vakit ayırıp okuduğun ve değerlendirdiğin için çok teşekkür ederim. :pray:t2:

Kafandaki büyücü görseli çok iyiymiş. :sweat_smile:Benimki biraz daha @Kursat_Akbulut ınkine yakındı ancak böyle durumları seviyorum. Herkesin hayal gücünün farklı çalıştığı bir zanaat zaten okuyuculuk. O yüzden hepimizin bir metinden aldığı ve yarattığı çok farklı. Bu da okumanın muhteşem zengin dünyası işte. :smiling_face:

Çok mutlu oldum, takibe takip o halde :wink:

Görüşmek üzere,

Sena

2 Beğeni

Merhaba;

Öyküyü çok sevdim. Temaya uygun, yaşama direnen feminizme göz kırpan pardon kül döken bir öykü olmuş. Ayşekül ağaçları yakmasa iyiydi de o da onun tercihi tabii:) Bir yerde kelime kullanımına takıldım. Asimile olmak doğru bir kullanım mı o cümlede? Küçük bir nokta ama dikkatimi çekti, yazayım dedim:) Yüreğine, kalemine sağlık

1 Beğeni

Merhaba,

Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim. :slight_smile:

Asimile olmak, yazarın vermek istediği sarkastik alt mesajlara uygun diye düşünüyorum. Kelime kökeni olarak asıl anlamıyla ztn tamamen uygun ama bizdeki kullanımı için de ironik bir gönderme var; herkesin çocuğu olmalı bu topraklarda, olmaması “anormal” ve “azınlık” hissi yaratır gibi gibi. :sweat_smile:

Teşekkürler vakit ayırdığınız için. :pray:t2:

Sevgiler,
Sena

Sevgili @Senaa

Notlarım aşağıdaki gibi:

“dört mevsim (ilkyaz, yaz, sonyaz ve yaz)” demişsin ancak yazan körlüğü dediğimiz seninde başına gelmiş sanırım. Parantez içinde üç mevsim var. Kış’ı niteleyecek “Yaz” tarzını daha farklı yazmış olmak dört mevsimi tamamlardı diye düşünüyorum.

“llerinden mandolini eksik olmayan karıncaların ise; imrenilesi proleter yaşamları varmış” da “hiç çalışmalarına gerek bırakmayan mrenilesi proleter yaşamları” gibi okuyucuya ne anlaması gerektiğini söyleyen bir altlığa ihtiyaç var gibi duruyor.

“Çift, nihayet kasabaya asimile olacakları için…” asimile olmak negatif anlam taşıdığı (kendi benliğini kaybetme) gibi bu cümlede bir anlatım bozukluğu yarattığını düşünüyorum. Asimile yerine “kasabanın can sıkıcı neşeli sıradanlığına dahil olacakları için” gibi bir yapı daha uygun olabileceği kanaatindeyim.

Mişli geçmiş zaman ile masal hissinin verilmesinin amaçlandığını düşünüyorum ancak bu durum bu sefer gramersel bir tek düzliğe sebep olurken, hikayede Kral-Büyücü-Ormancı Aile gibi yaratılmaya çalışılan katmanların hepsini aynı düzleme getirdiği gibi her katmanı aynı renge boyadığından fark edilirliğini biraz azaltmış. Bu sebeple, aynı zaman kipinin bir masal gibi anlatılmayı amaçladığı yazınlarda konsantrasyon olayın kendisindedir (kahraman tektir ve olay akışıyla beraber hikayede savrulduğundan tek düzlemde zaman kipi üzerine düşeni yapar). Ancak sizin hikayenizde konsantrasyonlar kahramanlar üzerinde. Aynı zamanda bu zaman kipi tüm kahramanlar için kullanıldığından olayların öncelik sırası da netliğini kaybettiğini söylemeliyim.

Genel olarak yerelden evrensele uzana bir duruşa sahip olmayı amaçlayan öykünüz için farklı bir zaman kipi ile çalışmanın öyküyü daha çok parlatabilecğeini ve sanatsal kompozisyonda yeini alabileceğini düşünüyorum.

Çünkü final cümleni ayakta alkışladım.

Eline ve düşgücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz

1 Beğeni

Merhaba @Senaa,

Seçkideki okuduğum üçüncü öykünüz ve… (Şaka yapıyorum; seçkide henüz toplam üç öykün olduğunun farkındayım :)).
Bence bu öykü öncekilere kıyasla hem anlam hem de üslup olarak daha iyiydi. İlk paragraftaki “-varmış, -yokmuş” hususu da benim hoşuma gitti.
Uzun cümleleri de sevdim.
“Krallardan aşağı kalır neşesiyle…” Bu da iyiydi.
Yüzyıllık Yalnızlık yanında Kafka’ya da selam gönderilmiş :slight_smile: :
“Ertesi sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendisini küller içindeki çarşafın üzerinde yatarken bulmuş.”
Masal karakterlerinin filmlere ve oyunlara da yansıtılmış asi kız versiyonlu öykü kahramanını ve öykü sonunu da başarılı buldum.

Sonraki seçkilerde görüşmek dileğiyle,

1 Beğeni

Merhaba @Dipsiz,

Detaylı bir şekilde okuyup yorumlaman mutlu etti. Seçkideki üçüncü öyküm, gelen yorumların içinden benim için faydalı olanları çekmek çok keyifli oluyor. Bu yüzden derin incelemelerin yeri ayrı. Sağ ol. :blush:

Aslında belirttiğin noktaları, bazen mizahi bazen de kendi içinde bir örtük mesajı olduğu için böyle bırakıyorum. Mandolin ve karınca örneği ve asimile olmak bölümleri biraz öyle. Pedofili kısmı da öyle. Dört mevsim için tamamen mizahi bir matematik hatası diyebilirim ama haklısın, farklı bir yaratıcılık da olabilirdi.

Örtük mesajdan kastım şöyle; karınca için klasik kurumsal firmalardaki İK departmanı ağzıyla, “İş-özel hayat dengesini koruduğu çalışma şartları var.” demek istedim, “mandolin çalmak gibi hobilerine zaman ayırabiliyor” du kastım, çalışmasına gerek yok demek istememiştim. Asimile olmak kelimesinde de, “Tüm yaşıtlarımın çocukları var ve benim de olmalı.” görüşüyle, mevcut çocuksuz hallerinden vazgeçmelerini yine olumsuz bir mesaj diye vermeye çalıştım aslında. Bu yüzden negatif anlamlı bir kelime. Biraz daha sert kalıyor belki senin verdiğin örnekler daha yumuşak gibi duruyor ancak benim anlatıcıya göre durum böyle…

Zaman kipi konusuna katılıyorum. Masal ambiyansı yaratmak için miş’li geçmiş zamanı tercih ettim ve ilk kez bir yazıyı baştan sonra bu kiple tamamlamış oldum. Tür bir masal değil ama anlatıcı sanki masal anlatıyormuş gibi yazmak istedim, ne kadar yansıtabildim bilemiyorum ancak farklı bir kiple daha iyi olacağı kısmına kesinlikle katılıyorum.

Buna ne diyebilirim ki? :blush: :pray:

Okuduğun için tekrar teşekkürler.

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Merhaba @Haluk_Cevik,

Keyifli girişinle sayfayı şenlendirdin. İyi ki mizahi şeyler yazmıyorsun, yoksa benimle yarışmandan korkabilirdim. :sweat_smile:

Kafka kısmını birisi yazsın diye bekledim, biliyor musun? Gregor Samsa değil ama Ayşekül Ormancıkızı bizimkisi işte. :smiley: Fark etmen çok hoşuma gitti. :blush:

Aradaki gizli - kapaklı mizahı da, sondaki direkt anarşizmi de almışsın. Ne mutlu bana. :pray:

Beğenmene sevindim.

Okuyup, yorumladığın için çok teşekkürler.

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Oldukça fazla sayıda yorum var ve yorumları okumadığım için yaptığım tespitlerin daha önce konuşulup konuşulmadığını bilmiyorum. Şimdiden bir bağışlanma sigortası yaptırayım kendime. Alternatif anlatımları dillendirmek istiyorum.

Bir varmış -bir varla yok arası- bir de yokmuş…

Bu cümleyi anlamak için çok uğraştım ama bir türlü bağrıma basamadım. Neyi ifade etmeye çalıştığını tam bilmemekle beraber aynı düşünsel dürtünün çok daha farklı ifadelerinin olabileceğini tahmin ediyorum.

Kilometrelerce uzak diyarlardan birinde, güneşi hiç batmayan, çiçekleri solmayan, kuşları kedilerin yemediği, yine de besin zinciri çarkının kusursuzca döndüğü bir kasaba varmış.

Bu cümleyi hatalı olduğu için işaretlemiyorum. Bilinçli bir tercih de olabilir “kilometrelerce” seçişi. Ancak masalsı bir anlatım seçtiğimizde kelime seçimlerimiz, fazladan önem kazanıyor. Burada “uzak mı uzak” gibi bir ifade kullanılabilir. Yine küçük bir detay ama emin olmamakla birlikte, “… uzak diyarların birinde…” ya da “…uzaktaki diyarlardan birinde…” şeklinde bir sihirbazlık yapsak da fena olmaz. Son olarak besin zinciri, başı başına şematik bir ilişki yumağını gösterdiği ve bir çarktan çok iç içe geçmiş bir örüntüler yumağı olduğundan bence ifadeyi, zihnimize yardımcı olacak biçimde değiştirmekte yarar var. “Besin zincirinin kusursuz olduğu bir kasaba varmış.” gibi bir şey olabilir. Başka bir ifade de bulunabilir tabii. Bu senin seçimin.

Bu kasabada neşesi eksik olan, kavgalı-gürültülü bir aile neredeyse yokmuş.

Yine ilk bakışta bir hata yok. Öte yandan vurguyu güçlendirebiliriz. Neşesi eksik olmamak ve kavgacı olmamak birbirine yakın ifadeler ama birbirlerinden biraz farklılık arz ediyorlar. Bunları, aynı cümlenin içine sığdırıp fermuarı çekmektense farklı cümleler içine sokup gayet şık bir görünüm kazandırabiliriz. Böylece anlatımın, zihnimize ket vurmasını, bizi yavaşlatmasını önlemiş olabiliriz. “Bu kasabada, neşesi eksik olan bir aile neredeyse yokmuş. Üstelik pek kavgaya, gürültüye de rastlanmazmış.” gibi.

Her daim yaz olan coğrafyasında envaiçeşit canlı yetişir, ağustos böceklerinin dört mevsim (ilkyaz, yaz, sonyaz ve yaz) karnı tok ve sırtı pek, ellerinden mandolini eksik olmayan karıncaların ise; imrenilesi proleter yaşamları varmış.

Bu cümleyi de bölelim derim. İlk cümlecik ile ikincisinde özneyi niteleyen yüklemin ifadesinde küçük bir aksaklık var bana kalırsa. Hangi tümlecin, hangi yüklemin tam olarak neyi nitelediği belli değil(yazıyı italik yaparak gösterdiğim kısımlar). İlk cümlede de biraz anlatım bozukluğu var. Yaz’ı iklime atfetmek daha makul. Coğrafyayı burada kıtasal ve yeryüzü temelli bir ifade ile kullanmış gibi olabilirsin ancak coğrafya çok daha kapsayıcı bir bilimsel bir yöntemler bütünüdür. Zihnimin beni dürtüklemesi sebebiyle buraya farklı bir ifade iliştirebileceğimizi belirtmek istedim. Eminim, çok iyilerini bulabilirsin.

Kasabanın cıvıl cıvıl hayvanlarında, insanlarında ve çocuklarında kederden, dertten eser yokmuş.

Pek neşeli ailelerin ilk sırasında; saray gibi evleriyle iki güzeller güzeli kız çocuğu olan kral ve kraliçe varmış.

Şu cümleyi biraz ters düz edelim. Bakalım ne çıkacak. “Pek neşeli ailelerin başını kral ve kraliçe çekiyormuş. Güzeller güzeli iki kızıyla birlikte saray gibi bir evde yaşarlarmış.” Şimdi taşı kafama yediğimi hissediyorum. :)))

Kralın hiç oğlu yokmuş fakat kraliçenin karnında yine bebek ve kralla kraliçede ise bu kez veliahtlarına kavuşacak olmanın haklı sevinci varmış.

Bence, hiç oğulları olmamış ya da oğulları yokmuş şeklinde cümleye başlayabiliriz. Kralımız, çocukları tek başına yapamayacağına göre bu tabir daha uygun. “Ve” ile bağladığımız cümlelerde anlatım açısından bir tuhaflık var. Bebek sahibi olmalarını “yine” ile vurgulayacaksak, kraliçenin oldukça sık doğum yapması gerekir. Bkz. ceketimi atsam hamile kalıyorsun. :slight_smile: Prenseslerin yaş aralığını bilmediğimden bu yorumu yapıyorum. Belki de anlatmaya çalıştığın budur. İlaveten, “haklı sevinç” için bir oğulları olacağından emin olmaları gerekiyor. Belki bir kehanet sonucu bu kadar eminlerdir ya da büyücü onlara oğulları olacağını söylemiş olabilir vs vs. Ancak mutlaka bir motivasyon kaynağı gerek. Eğer öyle bir güdülenme yok ise mütereddit ve kısmen heyecanlı kimseler olmalarıdır asıl beklenen.

Varmış ve yokmuş ile kucaklanan birçok cümlede farklı fiil seçimleri yapılabilir. Onları tek tek buraya kopyalamıyorum.

Büyücünün o güne kadar reçete yazdıklarından, şifasına kavuşamayan kimsecikler yokmuş.

Küçük bir yer değiştirme gerekiyor bana kalırsa. “… kadar yazdığı (veya verdiği) reçetelerden,…”

Çift, nihayet kasabaya asimile olacakları için sevinçten havalara uçmuş.

Burada asimilasyon yerine başka bir ifadenin cümleyi daha iyi sırtlanabileceği görüşündeyim.

Göz alıcı yakışıklılığı günden güne artıyor, saraydaki kendisinden yaşça büyük kadınlarda bile, pedofili medofili demeden arzulama isteği uyandırıyormuş.

Takip ettiğiniz izleğe saygı duyarım ama sanki pedofiliyi kullanmasak mı burada? Kelimenin kendisi kötü çağrışımlar yaptığı için bende hoş düşünceler uyandırmadı.

Okula gitmek için hazırlanırken her sabah aynanın karşısında diş tellerini ve gözlüklerini sağlamlaştırmaktan geri durmazmış.

Sağlamlaştırma ile neyi kastettiğimizi gerçekten anlamadım :slight_smile:

Yamuk üst çene dişlerinin düzeltilmesi için taktığı teller nedeniyle, s, ş, p ve t harflerini düzgün telaffuz edemezmiş.

İfadelerde tasarrufu savunurum her zaman. :slight_smile: Burayı da kısaltalım derim. “Yamuk üst dişlerine taktırdığı teller nedeniyle…”

Kül ve yangını alegorik bir düzlemde kullanmanız ve yılların toplumsal sorunu olan kızların rıza dışı evlenmesine yapılan atıf öyküyü güzel kılan şeylerden birkaçı. Sadece daha güçlü anlatımlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sürçülisan ettiysek affola.

1 Beğeni

Onur merhaba,

Aynı yorumları tekrarlamış da olabilirsin, sorun yok. Bağışlanma sigortası da neymiş, aşk olsun. :sweat_smile:

Bazı yorumların için genel cevap vermek istiyorum, bazı soruların da çok sempatik geldi, o yüzden açıklamak istiyorum ben de. :relaxed:

Klasik masal cümlelerini evirip çevirerek girişte ve sonuçta kullandım. Varmış ve yokmuş çok kesin tabirler olduğu için, aslında bir grilik de vardır bu keskinliğin içinde gibi bir mesaj vermekti girişteki cümlemde niyetim. :slight_smile:

Bunun dışında, “ve” ile birleştirdiğim cümlelere veya sonunda “varmış” yerine “şöyle” bitirseydin daha iyi olurdu dediğin cümlelere tek tek yanıt vermeyeceğim çünkü onlar benim öykünün giriş bölümünde yarattığım her cümlenin “varmış” ve “yokmuş” la sonlanması matematiğinin birer ürünü. Ben de yazarken epey kafa yordum, bir yandan da düşünmek keyif verdi açıkçası. Amacım daha kısa tutmaktı ama girişte çoğu şeyi anlatmak istediğim için biraz uzun oldu.

Adı ve soyadı cümlenin öğelerine ayrılabilen nadir insanlardan biri olduğum için, tümleçler benim kırmızı çizgimdir Onur. :smiley: Sadece "bir varmış"a sığdırmak için üç cümleyi uzatmışım, sırtı pek yaşamları varmış ve imrenilesi proleter yaşamları varmış. Yaşamları belirtili nesne, karnı tok sırtı pek, zarf tümleci gibi gibi :joy:

Buna çok güldüm. Üçüncü çocuk fazla değil mi? Bence “yine mi yaaa” denilesi bişii. :see_no_evil:

Asimile, pedofili gibi kelimelerle ilgili yukarıda başka yorumlar da var. Sizi anlıyorum ancak ben biraz daha negatif bir duygu yaratsın diye aslında kasıtlı kullandım, kullanıyorum bu tarz kelimeleri ancak okuduğu zaman beğenmeyen tek sen değilsin Onur. :slight_smile:

Diş teli ve gözlük sağlamlaştırma kısmını, uzun uzun anlattım, sonra sildim. Şöyle ki; “Gözlüğün iki camını bir arada tutmaya çalışan ortadaki eklem yerine, elinin işaret parmağıyla dokunup burnunun üzerine yerleştirdi.” Teller için de; “Baş parmağını damağına korktuğunda yaptığı gibi götürerek telin iyice dişlerine yerleştiğinden emin oldu.” gibi aşırı uzun yazmıştım. Sonra sildim. Sağlamlaştırmaktan kastım özetle; evden çıkmadan önce ayna karşısında bu aparatlarla ilgilendiğini betimlemekti. :slight_smile:

Çok teşekkür ediyorum tüm eleştiri ve yorumlar için, hepsini dikkate aldım, alıyorum, alacağım. Bu kadar detaylı bir okumaya zaman ayırman çok kıymetliydi. Ne sürçülisanı ne affı, yazma böyle şeyler. :upside_down_face:

Emeğine sağlık,:pray:

Sevgiler,

Sena

Başlık insanı çok güzel çekiyor. Seçki geldiğinden beri düzenleyeyim basayım derken gözüm hep hikayenizdeydi. Genelde ben de sitenin sıralamasına göre gittiğimden ancak bugün okudum. (Bu gereksiz açıklamadan sonra gelelim yoruma.)

Ben çok eleştirme modunda okumadığımdan, hikayenizde neredeyse hiç aksaklık görmedim. Kelime seçimleriniz de masalın tarzıyla birebir örtüştü kafamda. (Bu kısmı eleştirileri de biraz -göz ucuyla- okuduğum için belirtmek istedim.) Pedofili medofili kısmında güldürdü de beni.

Kısacası beğendim. Elinize sağlık.

1 Beğeni

Merhaba @nkurucu,

Yoruma girizgah müthiş olmuş. :grin: Site sıralamasına göre -öyküm “A” ile başladığı için- bu ay önlerdeydim. Şanslıymışım, başka öykülerde yorulmadan beni yorumladınız. :slight_smile:

Bu kısmı çok anlamadım. Nasıl düzenliyorsunuz acaba, merak ettim de. :sweat_smile:

Öyküyü beğenmenize çok mutlu oldum. Pedofili medofili bölümü de güldürdüyse ne güzel. Tarz olarak biraz absürt ve dik bir mizah yapıyorum sanırım. Bazen okur irkiliyor. Olur öyle, kabulümdür o da. :slight_smile:

Zaman ayırıp değerlendirdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Ben siteden -ekrandan- okumaktan (hiç) hoşlanmıyorum. Bu sebeple basıyorum öyküleri. Kitap haline gelmesi içinde her hikayeyi word ile düzenliyorum, formalar halinde basıyorum, dikiyorum, kapaklıyorum ve öyle okuyorum. Uzun bir sürecim var yani. :slight_smile: Onu belirtmek istedim.

2 Beğeni

Şimdi anladım. Epey emek varmış gerçekten. :grin:

İyi okumalar diliyorum size. :pray:

1 Beğeni

@Senaa Merhaba anlatım tarzın çok güzel öykü de çok hoştu zevkle okudum. :blush: kalemine sağlık 🖎

1 Beğeni