Merhabalar. Böyle önemli bir başlığın forumda olmadığını fark ettim ve ben açayım dedim.
Burada beğendimiz sözleri paylaşabiliriz. Replikler ve alıntılar dahil değil.
Herkese iyi forumlar.
“Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.” - Albert Einstein
… Kaygı ve telaş içinde yaşayan biz insanlar, gökteki kuşların kaygısız ve o masum mutluluğunu kıskanmalıyız.
Kalp acı çekmeye, ezilmeye, sıkışmaya, kederlenmeye başladığında anılar onu, gündüzün sıcağında kavrulmuş cılız, zavallı bir çiçeği akşam serinliğinde çit tanelerinin canlandırdığı gibi canlandırır.
“Çok tuhaftı, ağlayamadım.
Ama ruhum paramparça olmuştu”
Hatıralar mutlu olsun, kederli olsun, hep acı verir; en azından benim için öyle; ama bu acı tatlı bir acı. Ve kalp ağırlaştığı, daraldığı, sıkıldığı, kederli olduğu zaman, o zaman hatıralar onu tıpkı sıcak bir günün ardından gelen rutubetli bir gecede çiy damlalarının zavallı, kurumuş, gündüz vakti sıcaktan kavrulmuş çiçeği canlandırması gibi aydınlatıp canlandırır.
Kederlenmeyin hiç; gözyaşları acıya yardımcı olmaz.
“Bazen öyle dakikalar oluyor ki tek başıma kalmaktan, tek başıma hüzünlenip tek başıma kesintisiz kederlenmekten mutlu oluyorum ve bu hallerim gitgide sıklaşıyor.”
“Biraz daha anlatsana.” dedim umutsuzca. Ne anlattığının bir önemi yoktu sadece sesini duymak istiyordum.
Hatırlamanın yasak, unutmanın korkunç olduğu zor bir çizgide yürüyordum.
Zaman geçiyor, imkansız göründüğünde bile. Hatta saatin tik tak edişi insanın canını acıtsa da. Yavaş yavaş geçiyordu saniyeler. Yalpalayarak ve sessizliğin içinde sürünerek. Ama bir şekilde geçiyordu. Benim için bile.
Aşkta mantık yoktur. Birini ne kadar çok severseniz, her şeyin daha az anlamı olur.
Nereden başlıyorduk, ilk önce seviyor muyduk?
Yoksa ilk önce güveniyor muyduk?
Kaç kere bir kalbin ezilip, tekrar atmaya devam etmesi beklenebilirdi ki? Son günlerde beni bitirebilecek bir sürü şey atlatmıştım ama bunlar güçlenmemi sağlamamıştı. Aksine daha kırılgan hissediyordum. Tek bir kelime beni darmadağın edebilirdi.
Yaşayabilmek için tek bir şeye ihtiyacım vardı; onun var olduğunu bilmek. Hepsi bu. O var olduğu sürece diğer her şeye katlanabilirdim.
Korkmuyorum. Korku için bir sebep görmüyorum.
Yeryüzünde daha fazla korkmama sebep olabilecek bir şeyin kaldığını düşünmüyorum. Her şeyi kaybediyor olmanın az sayıda avantajlarından biri de buydu.
Her şey yok olup sadece o kalsa, ben yine var olurdum; her şey yerinde kalsa bile o ortadan kaybolsa, evren bana tamamen yabancı olurdu.
Bilgide değil ki mutluluk, bilgiyi edinmede! Hiç durmadan bilmeye devam ederek ebediyen mutlu oluruz, ne ki her şeyi bilmek, bir iblisin laneti olur ancak. Edgar Allan Poe
Peki, bilim camiası bu sorunlar hakkında neler yapıyor, gençler? Ne yapsın, koyun klonluyor!! Şahane gerçekten… Bir bu eksikti yani!.. Birbirine eskisinden de çok benzeyen koyunlar!.. Ellerine sağlık, Bilim Camiası! (Dave Barry)
Bir erkek, güzel bir kızla bir saat otursa, ona bir dakika gibi gelir. Ama sıcak bir sobanın üstünde bir dakika oturtun, ona bir saatten fazla oturmuş gibi gelir. Görelilik (izafiyet) budur işte… (Albert Einstein)
Çocukken her gece yatmadan önce tanrıya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün, tanrının çalışma yönteminin bu şekilde olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime bir tane bisiklet çaldım ve sonra her gece yatmadan önce tanrıya günahlarımı bağışlaması için dua etmeye başladım. (Emo Philips)
Birleşmiş Milletler’in fakir Afrika ülkelerine yapacağı ilaç yardımı, kurum tarafından son anda iptal edilmiş. Çünkü ilaçların üzerinde “Tok iken alınız” yazdığını farketmişler.