Beyaz Kirpik

Beyaz Kirpik eğildi. İşaret ile orta parmağını birleştirip toprağa sürttü. Ardından diliyle tattı. Dikeldi. Havayı kokladı. Yanılgı’yı kınından çekip sertçe çıkardı; sürtünmeden dolayı ufak bir kıvılcım saçıldı.

Bir ok Beyaz Kirpik’in omzuna saplandı. Öylesine sessiz. Sinsi. Rüzgarı atlatarak. Gürültüyü bastırarak.

Beyaz Kirpik elini omzuna attı. Sonra eline baktı. Kan. Oku omzundan söktü. Ok barut kuyrukluydu. Sivri ucu kor kadar göz alıcıydı.

Beyaz Kirpik ardına döndü.

Yüzünün yarısı kara peçeyle gizli bir adam. Başı kukuletayla saklıydı. Göz çehresi gölgeler içerisindeydi. Zifir pelerini sanki bir duvardı. Kımıldamıyordu. Savrulan ağaç yapraklarını afacan çocuklar misali gösteriyordu.

“Eljle In Kahva,” dedi Beyaz Kirpik. “Durumum sizlerden birini bana getirecek kadar vahim.”

Kara peçeli adam tuttuğu yaya bir ok yerleştirdi. Yayını gerdi. Beyaz kirpikli adamın suratına doğrulttu.

Beyaz Kirpik teslim olurcasına kılıcını aşağı düşürdü. Yanılgı’dan damla misali kıvılcım döküldü.

Kara peçeli adam yay gibi büküldü. Sırtını delip geçen bir kılıç. Herhangi bir tepki vermedi… Acıyla işitilen bir ses, gözlerinde ölümün korkusu, çaresizlik… Hayır.

Beyaz Kirpik kılıcını çekip çıkardı.

Karalara bürünmüş adam yere yığıldı.

Beyaz Kirpik kana bulanmış kılıcına baktı. Ardından yerdeki ölü adama. Ayağıyla dürtükledi. Sonra kılıcının kanlı iki yüzünü Kahva’nın pelerininde temizledi. Yerden taş aldı. Yanılgı’ya baktı: Kılıcının yüzeyine sertçe sürttü. Göz alıcı kıvılcımlar. Kılıç şakıyordu.

Bir ok daha. İlki gibi sessiz. Gölge misali.

Beyaz Kirpik’in gırtlağına saplandı. İnanmaz gözlerle kalakaldı. Yüzükoyun öylece yığıldı. Parçalanan gırtlağından kan yayıldı. Başının etrafını çepeçevre sarmaladı.

Kahva. Yerde hareketsiz yatan Kahva yumuşak, silik bir gölge görüntüsü aldı. Ardından silindi.

Gölgelere bürünmüş adam. Elinde yayı. Beyaz Kirpik’in cesedinin başında dikildi. Kaşlarını çattı. Ayak bastığı yerin titrediğini hissetti. Hızla ardına döndü. Gırtlağını delip geçen bir kılıç.

Kılıcın kabzasını tutan, gümüşi tona bürünmüş yara izleriyle bezeli bir el. Gözleri fırtına bulutları gibi kara. Bahar beyazı kirpikler.

“Eljle In Kahva,” dedi Beyaz Kirpik. Kılıcını çekti. Karalara bürünmüş adam tepkisizce yere yığıldı. “Had Kuna Kahva.” Kılıcını savurup kanı toprağa saçtı. Çömeldi. Eline bir avuç toprak tutturup kılıcını usulca temizledi. “Güçlü bir motivasyonum olmasaydı,” iç geçirdi, “ayakta kalan sen olurdun.”

Devamı var mı? Bir de cümleler çok kısa. Nokta yerine virgül kullanırsanız biraz uzar. Daha iyi olur.

1 Beğeni

Yorum için teşekkürler. Uzun süredir yazmıyordum. Dil konusunda gerileme olduğunu ben de hissettim. Devamı şimdilik yok. Uzun süre önce tasarladığım evren içerisinden bir anlatı sadece. Bu anlatı büyük bir hikayenin parçası olduğu için yazabileceğimi sanmıyorum. Yazarsam da işi kotaramam diye düşünüyorum. Muhtemelen ufak bir kesitle kalacak bir nesir oldu.

Tek bir roman olarak değil de kısa hikayeler olarak da evreninizi (Aslında şu “Evren” lafını hiç sevmiyorum) oluşturabilirsiniz.

1 Beğeni